Bitkiler

A HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

ACI ÇEHRE OTU

Acı çehre otu, genellikle zayıflamak isteyen kişiler tarafından kullanılmaktadır. Denenen birçok kimyasal zayıflama yöntemlerinden sonra birçok insan zayıflamak için bitkisel yollara başvurmaya başladı. Verilen kiloları geri almamak için düzgün ve sağlıklı bir şekilde kilo vermek için özellikle kadınlar acı çehre otunu kullanmaya yöneldiler.
Acı çehre tohumu nedir?
Acı çehre otu zayıflamak isteyenlerin en çok tercih ettiği şifa deposu bir bitkidir. 1 ayda ortalamada 10 kilo verdirme etkisi olduğu söylenilen acı çehre otu birçok insan tarafından tercih edilmektedir. Acı çehre otunun zayıflamada en büyük etkisi sindirimi kolaylaştırması olmuştur. Metabolizmayı hızlandırıcı etkisinden dolayı acı çehre otunun zayıflatma etkisi olduğu bilinmektedir.
Acı çehre tohumu ne işe yarar?
Vücutta birikmiş yağları kısa sürede yakmayı sağlayan acı çehre tohumu düzenli tüketildiğinde kilo verdirici etkisi olduğu bilinmektedir.
Aynı zamanda acı çehre tohumu kanserden kabızlığa kadar birçok sağlık sorununa iyi gelmektedir. Özellikle zayıflamak için kullanılan acı çehre tohumunun faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz.
Acı çehre tohumunun faydaları
Tatlı isteğini azaltır
Acı çehre tohumu vücudun tatlı ihtiyacını gidermeye yardımcı olmaktadır. Acı çehre tohumu tüketildiğinde tatlı isteği hissetmezsiniz.
Prostat
Acı çehre tohumunun prostat hastalıklarına da iyi geldiği, tedavi edici etkisi olduğu bilinmektedir.
Yağ yaktırır
Vücutta biriken fazla yağı yakmaya yardımcı olur. Aynı zamanda düzenli olarak tüketildiğinde yağ yaktırıcı etkisiyle beraber hızlı bir şekilde kilo vermeye yardımcı olur.
İştah kapatır
Acı çehre otunun iştah kapatıcı etkisi sürekli yemek yeme ihtiyacını gidermeye yardımcı olur.
Vücuttaki ödemi atar
Ödemden oluşan vücutta biriken şişkinliği acı çehre otu hızlı bir şekilde atmaya yardımcı olur. Vücutta biriken fazla toksinleri atar.
Kabızlığı giderir
Kabızlığın giderilmesi noktasında çok etkilidir. İçerisinde bulunan özel etken maddeler sayesinde kabız olmayı önler.
Vücuttaki sarkıkları önler
Hızlı kilo vermeyle ortaya çıkan vücutta ki sarkmaları gidermeye yardımcı olur. Aynı zamanda kilo verirken ortaya çıkan vücutta ki sarkmaları engeller.
Kas kitlesinin gitmesini engeller
Genellikle hızlı bir şekilde kilo veren insanların kas sisteminde zayıflamalar meydana gelir. Acı çehre otu kilo verirken kas sisteminizin de zayıflamasına engel olmaktadır.
Kan şekerini düzenler
Acı çehre otu kan şekerini dengede tutmaya yardımcı olur. Bu sayede diyabet hastalarına da fayda sağlamaktadır.
Acı çehre otunun yan etkileri nelerdir?
Acı çehre tohumu adı üzerinde bir bitkidir. Her bitkide olduğu gibi acı çehre tohumunu da fazla kullandığınızda vücudunuzda çeşitli yan etkiler yaratır.
Özellikle hamilelere böbreğinde ve ciğerlerinde herhangi bir sağlık sorunu olanlara acı çehre tohumu kullanımı önerilmez.
Acı çehre tohumu vücutta ki fazla biriken suyu attığı için aşırı tüketimi sıvı kaybına neden olmaktadır. Bu da ilerleyen zamanlarda halsizlik ve beraberinde yorgunluk şikâyetlerini getirmektedir.
Acı çehre tohumunun fazla tüketilmesi çeşitli hastalıklara da sebebiyet verebilmektedir.
Bu bitkiyi tüketenlerin düzenli beslenmeleri ve bu konuda çok dikkatli olmalarında fayda vardır.
Fazla tüketilmesi durumunda mide bulantıları, ishal ve mide sancıları ortaya çıkacaktır. Bu nedenle dikkatli olunmalıdır.
Acı çehre tohumu aç mı tok mu kullanılır?
Acı çehre tohumunun nasıl kullanıldığına dair insanların kafasında çeşitli soru işaretleri bulunmaktadır.
Acı çehre tohumunu sabah, öğle ve akşam yemeklerinden en az 30 dakika önce bol su tüketerek kullanmak gerekmektedir.

 

ADAÇAYI

Doğada kendiliğinden yetişen, kimi türleri bahçede süs bitkisi olarak da yetiştirilebilen, ballıbabagillerden, çiçekleri çok değişik renk ve büyüklükte, tüylü ve beyazımtırak yapraklı, ıtırlı bir bitki.

Ada çayının faydaları;
*Adaçayı depresyona iyi gelir.
*Zararlı toksinlerin vücuttan atılmasını sağlar.
*Beyin fonksiyonlarını geliştirir
*Bronşit ve astım belirtilerini hafifletir
*Karaciğeri temizler
*İdrar yolu enfeksiyonunun tedavisine yardımcı olur
*Aşırı terlemeyi azaltır
*Stresi azaltır
*Sakinleştirir
*Menopoz sonrası belirtileri hafifletir
*Saçların beyazlamasını yavaşlatır
*Mantar enfeksiyonlarına karşı kullanılır
*Hafızayı güçlendirir
*Alzheimer’a karşı yardımcı olarak kullanılır
*Kan şekerini düşürür
*Dişeti iltihaplanmasına karşı kullanılır
*Ağız yaralarının tedavisinde kullanılır
*Sinirsel baş ağrısını hafifletir
*Safra kesesini çalıştırır
*Gargara suyu olarak kullanılır
*Boğaz ağrısını alır
*Yaşlılığı geciktirir.
*Selülit sorununu minimum seviyeye indirir.
*Sindirim sistemini korur ve ishale iyi gelir.

Adaçayının zararları;
Adaçayının aşırı tüketilmesi durumunda bazı olumsuz sonuçlarla karşılanılabilir. Özellikle hamile veya emziren kadınların kullanmamaları gerekir.
*Aşırı tüketim sonucunda mide de ağrı ve yanmaya sebep olur.
*Tansiyon hastalarının tüketmeden önce doktorlarına danışmaları tavsiye edilir.
*Hamile ve emziren kadınların bu dönemlerde mutlaka uzak durması gerekmektedir.
*Epilepsi hastalarının da adaçayı kullanmaları önerilmez.
Adaçayı nasıl demlenir?
Adaçayının doğru hazırlanışı, kaynatılarak değil demlenerek hazırlanmasıdır. Birçok bitki çayında gördüğümüz demleme usulü, bazen siyah çay da dahil bitkinin içindeki besin değerinin taze tutulmasını sağlar. Çok fazla kaynatmak ise, bitkinin içindeki yararlı maddeleri zarara yani zehire dönüştürebilir. Eğer adaçayını 2 dakikadan uzun süre kaynatırsak toksik maddeye dönüşeceğinden zararlı hale gelecektir.

 

AKGÜNLÜK

Hindistan ve Afrika gibi sıcak iklime sahip ülkelerde yoğun olarak yetiştirilen Akgünlük ağacı, ortalama 8 metreye kadar ulaşabilen boyu ile oldukça dayanıklı ve uzun ömürlü bir bitkidir. Ağaçtan elde edilen sakız aroması ise akgünlük sakızı olarak isimlendirilmekte ve farklı birçok alanda başarıyla kullanılmaktadır. Bu sakızın üretim aşamalarında, ağacının gövdesi üzerine çeşitli çizikler atılarak açılan yarıklardan ağacın aromasının sızması sağlanır. Daha sonra havanın ve diğer dış faktörlerin etkisi ile ağacın dış kısmında kuruyan aroma kazınarak toplanır ve böylelikle akgünlük sakızı elde edilir.
Akgünlük Faydaları Nelerdir?
Akgünlük sakızı içerdiği birçok değerli organik asit ile modern tıpta sık sık tercih edilen bitkisel ürünler arasında yer alır. Ödem atıcı özelliğiyle bilinen bu sakız, vücudun çeşitli yerlerinde oluşan ağrı ya da sızı gibi sorunlarda büyük ölçüde iyileştiricidir. Cilt yüzeyinde meydana gelen ve uzun süre iyileşmeyen yaralarda, bu sakız sayesinde kısa sürede gözle görülür iyileşmeler sağlanabilir. Kurutma özelliği ile sıklıkla tercih edilen bu içerik, mide ağrılarında da alternatif tedavi yöntemi olarak kullanılabilir. Akgünlük faydalarına bakıldığında kekik ile karıştırılarak tüketildiği durumlarda dil tutulmasını çözdüğü gözlemlenmiştir. Tütsülenip de kullanıldığı zaman ise veba hastalığına karşı koruyucu bir teknik olarak uygulanabilir. Bulunduğu ortama hoş bir koku yayan akgünlük sakızı, hafıza güçlendirici özelliği ile en çok da ileriki yaşlarda oldukça faydalı olabilir.
Akgünlük faydaları saymakla bitmeyen doğanın en şifalı bitkilerindendir. Bu sakız ile mide ülseri problemlerinde, gastritte, nefes darlığı ve ses kısıklığında olumlu sonuçlar elde edilebilir. Öksürük sorunu olanlar her gün düzenli olarak bu sakızı tüketirlerse sıkıntılarının kısa sürede geçtiğini gözlemleyebilirler. İshale de çok iyi gelen akgünlük sakızı, idrar söktürücü ve iltihap giderici nitelikleri ile ülkemizde birçok hastalıkta tercih sebebidir.
Akgünlük Hangi Şekillerde Kullanılabilir?
Akgünlük sakızı tütsülenerek, macun, çay, krem ya da tonik şeklinde kullanılabilen oldukça kapsamlı bir içeriktir. Akgünlük faydaları arasında yer alan antiseptik etkisi sayesinde ciltteki yaraların üzerine macun şeklinde sürülebilir. Dıştan kolaylıkla uygulanabilecek bu yöntem ile kısa sürede yaraların kapanması ve toparlanması sağlanabilir. Macun olarak yara iyileştirmede kullanımının dışında mantar gibi cilt hastalıklarında da yine sorunlu bölge üzerine sürülmesi, bu rahatsızlıkların giderilmesinde çok etkilidir. Mide problemlerinde akgünlük sakızından faydalanmak isteyenlerin sakızı ısıtıp sulandırarak ve içerisine bir miktar bal atarak günlük şekilde tüketmeleri gerekir. Yine bir kap içerisinde ısıtılabilecek olan sakızın, ısının etkisi ile bırakacağı yağı tonik şeklinde sulandırılarak cilt temizliğinde tercih edilebilir ya da çay gibi demlenip içilebilir. Çay halinde tüketileceği durumlarda acı olan tadını içilebilir hale getirmek adına pekmez ya da bal yardımı ile tatlandırma işlemi yapılabilir.
Akgünlük Kullanımının Zararı Var mı?
Akgünlük sakızının kullanımının bilinen hiçbir zararı ya da yan etkisi yoktur. Ancak ciltteki yaralar üzerinde kullanılacağı durumlarda vücut yüzeyindeki yaraların kanamadığından emin olmak gerekir. Çünkü her ne kadar şifalı bir içerik olsa da, kanayan yara kolaylıkla iltihap kapabileceği için bu tür bir riske girmemek önemlidir. Bunun dışında bazı durumlarda akgünlük anne sütüne karışabileceği için, hamile ya da emziren bayanların doktorlarına danışmadan bu sakızı kullanmamalarında fayda bulunur.

 

ALIÇ

Alıç, gülgiller familyasından bir alıç türü. Ormanlarda yetişir. İlkbaharda açan çiçekleri beyaz ve pembedir. Meyveleri 6–10 mm çapında kırmızı ya da esmer kırmızıdır. Meyvelerinden reçel, marmelat ve macun yapılır. Kurutulan çiçek ve meyvelerinden infüzyon yolu ile de yararlanılır.

Alıçın faydaları…
Alıç 1. YY ‘da doktorlar tarafından kalp hastalıkları tedavisinde kullanılmaktaydı. Eskiden ilaç niyetine kullanılan alıç, şimdilerde pek fazla tüketilmiyor. Alıçın faydalarını öğrendikten sonra alıç meyvesini evinizden eksik etmeyeceksiniz.
Stresi azaltır
Yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda alıç meyvesinin çekirdeklerinin sakinleştirici etkisi olduğu ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda alıç, kişilerde oluşan endişeyi kaygı halini ve vücuttaki ağrıyı hafifletmeye de yardımcı olmaktadır.
Tansiyonu düşürücü etkisi
Yapılan diğer bir bilimsel araştırmalarda ise alıç meyvesinin yüksek tansiyonu düşürücü etkisi, aynı zamanda şeker hastaları için tansiyonu dengeleyici etkisi olduğu söylenmektedir.
Yağ yaktırır
Alıç meyvesinin metabolizmayı hızlandırıcı etkisi bulunduğundan yağ yakıcı etkisininde olduğu bilinmektedir.
Hastalıklardan koruyor
Mevsiminde düzenli olarak bir avuç kadar tüketilen alıçın neredeyse tüm hastalıklardan koruyucu etkisi olduğu söyleniyor. Alıç bitkisinin harika bir antioksidan kaynağı olduğunu belirten uzmanlar, bağışıklığı güçlendirerek hastalıklardan kısa süre içerisinde kurtarıcı etkisi bulunduğunu da belirtiyorlar.
İshale hızlı bir şekilde etki eder
Alıç küçük bir meyve olmasına rağmen posa açısından da zengindir. Aynı zamanda potasyum kaynağı olan bu meyvenin ishali hızlı bir şekilde iyileştirici etksisi bulunmaktadır.
Hazımsızlık ve mide ağrılarına son veriyor
Yukarıda bahsettiğimiz ve meyvenin buruk bir tada sahip olmasına neden olan bu tanenler aynı zamanda midenin de düzenli çalışmasını destekliyor ve hazımsızlık, mide ağrıları gibi problemlere son veriyor.
Sıra faydalarını saymakla bitiremediğimiz bu meyveyi nerede bulabileceğimizi öğrenmeye geldi. Alıç meyvesi nerede bulunur ne zaman yetişir gibi soruların cevaplarını birazdan öğrenebileceksiniz.
Alıç meyvesinin kurusunu her mevsim aktarlardan satın alabilirsiniz. Ancak taze olarak alıç tüketmek istiyorsanız semt pazarlarından veya marketlerden Eylül- Ekim ve Kasım aylarından bulabilirsiniz.
Alıçın zararları
Alıç meyvesi düzenli olarak kullanıldığında sağlık için herhangi bir zarar teşkil etmez. Ancak ilaç kullananların ve özellikle kalp damar rahatsızlıkları olanların kullanmadan önce uzman bir hekime danışmaları tavsiye edilir. Çünkü faydalarını saymakla bitiremediğimiz alıç meyvesinin kalp üzerinde ciddi etkileri bulunmaktadır. Nasıl ki onkoloji hastalarına greyfurt ve nar tüketimi önerilmiyorsa, alıç meyvesi de kalp hastaları için tehlike teşkil edebilir.
Her zaman belirttiğimiz gibi hamile olanlarda veya böbrekleriyle alakalı sağlık sorunları yaşayanlara da kullanmadan önce bir uzmana danışmaları gerektiğini tavsiye ediyoruz.

 

ALOEVERA

Aloevera, ülkemizde “tıbbi sarısabır” olarak da anılan, ana vatanı Afirka olan bir bitki. Alametifarikası ise yapraklarının içinde bulunan jelimsi yapı. Bu yapı, aminoasit, mineral ve vitamin açısından oldukça zengin.
Öyle ki içinde B1, B2, B3 ve B6 vitaminleri başta olmak üzere 12 çeşit vitamin, kalsiyum, demir, potasyum gibi toplam 20 farklı mineral ve alanine, arginine gibi adını pek bilmediğimiz ama vücudumuz için oldukça faydalı olan 18 farklı aminoasit olduğu söyleniyor.
Aloeveranın faydaları
Cildin en büyük destekçilerinden olan aloevera, güneş nedeniyle oluşan yanık ve lekelenmelerin kısa sürede geçmesini sağlıyor.
• İçindeki protein, mineral ve vitaminler sayesinde kollajen üretimini artırıyor, bu da cildin yaşlanmasını geciktiriyor.
• Yine kollajen üretimini artırdığı için ciltte çeşitli kazalar nedeniyle oluşan yanık ve tahrişlere iyi geliyor.
• Özellikle kuru bir cilde sahip olanların ciltlerini nemlendirmede önemli görevler üstleniyor.
• Jelimsi yapısı sayesinde sivilce ve akne tedavisinde merhem olarak kullanılabiliyor, sivilcelerin daha hızlı yok olmasına yardımcı oluyor.
• Aloevera kullanılarak hazırlanan çaylar, bitkinin antioksidan özelliği sayesinde vücudu hastalıklara karşı koruyor. Ancak bu çayları güvenilir yerlerden almanız da önem taşıyor.
• Yine aloeveranın çay olarak tüketilmesi kalp ve damar rahatsızlıklarına yakalanma riskini azaltıyor.
• Aloevera, antibakteriyel özellikler gösterdiğinden böcek ya da sinek ısırıklarında kaşıntıyı yok etme ve ısırılan bölgede bakteri üremesini durdurma gibi olumlu etkiler gösteriyor.
• Ciltte oluşan renk farklılıklarının hafiflemesini hatta çoğu zaman yok olmasını sağlıyor.
• Aloeveranın içinden çıkarıp bir kaba biriktirdiğiniz jel ile saç diplerinizi masaj yaparak ovup ardından yıkadığınızda kepek sorununu ortadan kaldırıyor.
• Banyo yaptıktan sonra nemli ya da kuruyken saçınıza uyguladığınızda ise saçlardaki elektriklenmeleri gideriyor ve düzleştiriyor.
• Yağlı ciltlerde yağın dengelenmesine yardımcı olarak sürekli parıldamayan ama sağlıklı bir cilde sahip olmaya ön ayak oluyor.
• Aloevera, bazı ciltlerde alerjik reaksiyonları yatıştırıcı etkiler gösterebiliyor, bu nedenle aloevera jeli ya da jelinden elde edilen sabunlar bulunuyor.
• Aloevera tüketimi, antioksidan özelliği nedeniyle sinir sistemine de iyi geliyor, sinirlilik, uykusuzluk gibi sorunların üstesinden kolayca gelmenize yarıyor.

Aloevera nasıl yetiştirilir ?
“Aloevera madem bu kadar faydalı, evde yetiştirsem ya” diyenleri böyle alalım. Evde aloevera yetiştirmek için bilmeniz gereken birkaç konu var.
Öncelikle, saksıda aloevera yetiştirmek için seçeceğiniz toprağa önem vermelisiniz. Toprağın humuslu ve geçirgen yapıda olması bitkinin sağlıkla büyümesi için olmazsa olmazlardan.
Güneşi seven bir bitki olan aloeverayı, evinizde en çok güneş gören yere koymanız da en az toprağı kadar önemli. Ancak hemen endişelenmeyin, soğuk havalarda da -7 dereceye kadar dayanabiliyor. Yine de ideal sıcaklıkta olması için minimum 8-10 derecede tutuluyor olmalı, aklınızda bulunsun.
Sulama konusuna gelirsek, öyle her gün her gün sulanmayı beklemiyor aloevera. Özellikle kış aylarında toprağı çok kurursa bir miktar sulanıyor hatta hiç sulanmasa bile yaşamaya devam ediyor, yazın da aynı şekilde az ama daha sık bir şekilde sulamanız yeterli oluyor.
Sularken suyun yapraklara değmemesine de dikkat etmeniz gerekiyor. Aksi takdirde bitkinizde çürümeler meydana gelebiliyor.
Küçük saksılarda uzun süre yaşayabilen aloeveranın saksı değişim zamanı ise 2-3 yıl gibi uzun bir süre. Sık sık toprak ya da saksı değişimi yapmak aloevera için hiç de doğru bir tercih değil anlayacağınız.
Aloeveranın yan etkileri
Aoleveranın kullanım alanları oldukça gelişmiş olduğundan, özellikle alerjiye eğilimli ciltlerde yan etkilere neden olabiliyor.
Eğer aloevera kullanırken derinizde herhangi bir değişim, kuruluk ya da kızarıklık görürseniz doğrudan bir doktora gitmeniz ve aloevera kullanmayı hemen bırakmanız gerekiyor.
Aloeverayı ağız yoluyla tüketmeniz ise diyabet ve kalp rahatsızlığı olanlara kesinlikle tavsiye edilmiyor. Aşırı ya da yanlış tüketimi sonucu ishal, halsizlik, düzensiz kalp atışları gibi sonuçlar doğurabileceğinden doktora danışmadan aloevera tüketmek asla doğru bir tercih olmayacaktır.
Son olarak, hamilelik ya da emzirme dönemlerinden kadınların ve herhangi bir ciddi rahatsızlığı olanların da tüketmesi pek tavsiye edilmiyor.
Bu nedenle tekrar etmekte fayda var, aloeveranın yararlarını değerlendirmek adına yanlış adımlar atmamalı, doktorunuza sormadan harici ya da dahili olarak tüketmeye başlamamalısınız.

 

ALTIN ÇİLEK

Vitamin ve mineral şampiyonu olan altın çilek yumuşak kabuklu ve cherry domatesi andıran turuncu bir meyve.
Özellikle güneşli ve ılıman iklimlerde yetişen altın çilek, tatlı ve lezzetli bir meyvedir. Yaprakları tarafından tamamen hapsedilen altın çilek, Güney Amerika menşeilidir. İnka ve Peru meyvesi olarak da bilinen altın çileğin sırf Meksika’ya has 46 türü olduğu bilinmektedir.
Yarım metre ila 3 metre yüksekliğine oluşan otsu bir bitki olan altın çilek, bir yıllık ya da çok yıllık olabilir.
Farklı toprak türlerine uyumlu olan altın çilek verimsiz topraklarda ve saksılarda yetişilmesi zor bir bitkidir. Tohum yoluyla üretilen altın çileğin bazı türleri, diğer bitkilerden polen alarak döllenir. Yani üreme yöntemi de farklılık gösterebilir.
Pek çok farklı türü olan altın çileğin, bazı türleri yenilmemektedir. Ancak tipik bir altın çilek türü doku olarak domatese benzer. Tat olarak çilek ve ananas karışımı bir tada ve orta düzeyde bir asidik yapıya sahiptir
Altın Çileğin Faydaları
Altın çilek, son derece besleyici ve sağlıklı bir meyvedir. Özellikle mineral ve vitamin bakımında oldukça zengin olan altın çilek, lifli yapısı nedeniyle de sindirim sisteminin dostudur.
C ve E gibi antioksidan vitaminler içerek altın çile aynı zaman da B1, B2 ve B3 vitaminleri açısından da şahane bir meyvedir.
Vitaminlere ek olarak potasyum, magnezyum, manganez, fosfor, demir, sodyum gibi mineraller de içeren altın çilek, hakikaten tam bir hayat kaynağıdır.
Şimdi gelin isterseniz bu mucizevi meyvenin faydalarına biraz daha yakından bakalım.
Antioksidan Kaynağıdır
Altın çilek C vitamini bakımından oldukça zengindir. C vitamini çok iyi bir antioksidandır. Antioksidanlar da vücuttaki serbest radikalleri ortadan kaldırır. Antioksidanlar yine aynı şekilde bakteri ve virüslerin baş düşmanıdır. Bu nedenle belli hastalıkların önlenmesinde antioksidanları büyük payı olduğu düşünülmektedir.
Yine aynı şekilde bol vitamin, mineral ve antioksidan içeren altın çilek karaciğeri ve böbrekleri olumlu şekilde besler. İki organ da toksinlerin vücuttan atılmasında temel rol oynadığı için altın çileğin değerini bu şekilde anlayabiliriz. Vücudunuzda ne kadar az toksin varsa o kadar dinç ve canlı hissedersiniz.
Lif Kaynağıdır
Altın çilek çok iyi bir lif kaynağıdır. Lifler sindirim sisteminin çalışmasına katkı sağlayan maddelerdir. Bu noktada liflerin kalın bağırsakları toksik maddelere karşı koruduğunu belirtelim. Keza lifler bağırsaklardaki besin emilimini artırarak tükettiğimiz besinlerde daha fazla faydalanmamızı sağlar.
Diyabete İyi Gelir
Altın çileğim içinde bulunan bazı bileşikler, karbonhidratın içinde bulunan şeker emilimini yavaşlatır. Bu da vücudun meyve şekeriyle dolmasını önler, insülin salımını dengeler. Vücuttaki şeker seviyesinin dalgalanması diyabetin temel nedenlerinden biridir. Bu bağlamda altın çilek, diyabet hastalarının kan şekerini kontrol etmelerinde önemli rol oynayabilecek bir meyvedir.
Sindirim Sistemine Katkı Sağlar
Altın çilek lifli yapısı nedeniyle sindirim sistemine büyük fayda sağlar. Besinlerin kalın bağırsakta daha iyi emilmesini sağlar. Aynı şekilde kalın bağırsaktaki yararlı bakterilerin hayatlarını sürdürebilmeleri açısından da lifler büyük öneme sahiptir.
Düşük Kalorilidir
Altın çilek yemek size kilo aldırmaz. Bu durum düşük kalorili olmasıyla yakından alakalıdır. 100 gram altın çilekte sadece 49 kalori vardır. Bu da yüzden hem besleyici hem de lifli yapısı hem de lezzetli olması nedeniyle altın çilek tam bir diyet meyvesidir diyebiliriz rahatlıkla.
Yani diyet yapan kişiler, salatalarını tatlandırmak için altın çilek ilave edebilirler. Lifli yapısı nedeniyle altın çilek yiyen kişilerin uzun süre tokluk hissedeceklerini de söyleyebiliriz. Yani dört dörtlük bir diyet besinidir altın çilek.
Kanser Düşmanıdır
Kanser günümüzün en korkulan hastalıklarından biridir ve şimdiye kadar kansere çare bulunmuş değildir. Risk tehlikesi ise günümüzde kötü beslenme, hava kirliliği gibi nedenlerle tavan yapmış haldedir. Ancak yine de sağlıklı beslenme ve sporun kansere yakalanma riskini azalttığı bilinen bir gerçektir. Bu noktada beslenmenize altın çileği de ekleyerek pek çok kanser türüne yakalanma riskini azaltabilirsiniz. Antioksidan içeriği nedeniyle altın çilek serbest radikallerin oluşmasını engeller. Serbest radikal olarak bilinen zararlı hücreler DNA yapısına zarar verir ve kanserli hücrelerin oluşmasına neden olur. Altın çilek kanseri önler diyemiyoruz maalesef, ancak yine kanser riskini azaltan besinlerin başında geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bağışıklık Sistemini Güçlendirir
Altın çilek tüketmenin bir diğer avantajı, içeriğindeki C vitamininden istifade etmektir. C vitamini genel olarak sağlığımızda büyük bir rol oynar. Güçlü bir antioksidan olması nedeniyle vücudumuzu hastalıklara karşı korur. C vitamini adeta İtalya milli futbol takımının defans hattı gibidir. Bir porsiyon altın çilek günlük C vitamini ihtiyacının yarısını karşılayabilir. Özellikle kış aylarında nezle, grip gibi hastalıklara karşı korunmamızı sağlayabilen altın çilek bağışıklık sisteminin dostudur.
Kolekstrolü Düşürür
Altın çilek suda çözülmeyen lif içerir. Bu lifler de zararlı yağların, kolekstrolün, zararlı lipoproteinlerin miktarını azaltır. Zararlı yağlar ve kolekstrol ise vücutta kalp krizi gibi pek çok rahatsızlığın altındaki temel nedenlerdir. Dolaylı da olsa altın çileğin kalp krizi riskini azalttığını söyleyebiliriz.
Kansızlığa İyi Gelir
Kansızlık (anemi) vücutta hemoglobinin az salgılanması nedeniyle oluşur. Altın çilek de demir bakımından zengin bir besin olması nedeniyle hemoglobin oluşumuna katkı sağlar. C vitamini de vücutta demir mineralinin tutulmasını sağlar ve o da kan oluşumuna yardım eder. Kansızlık çekiyorsanız altın çilek tüketimini artırmalısınız kısaca.
Cilde ve Saçlara İyi Gelir
Sağlıklı cildin temelinde sağlıklı beslenme yatar. Altın çilek ve mineral bakımından oldukça faydalı bir besin olması nedeniyle cildinizi yararlı bir meyvedir.
İçerdiği antioksidan maddeler, serbest radikallerle savaşır; cildin erken yaşlanmasını, kırışıklıkları ve lekeleri önler. Yine aynı şekilde vücuttaki toksinleri atmaya yarayan altın çilek, akne ve sivilcelerin de baş düşmanıdır.
Bununla birlikte sağlıklı saçlara sahip olmak istiyorsanız sağlıklı beslenmeli ve saçlarınıza bakım yaptırmalısınız. Ancak burada önemli olan dışsal müdahalelerden ziyade beslenme şeklidir. Saçlar, vitamin ve mineral ağırlıklı bir beslenme şeklinden oldukça olumlu etkilenirler.
Altın çilek de B, C ve E vitaminleri ile pek çok mineral bakımından oldukça zengin olması nedeniyle saçlarınızı gür, sağlam ve sık hale getirir; saçların dökülmesini önler.
İltihapları Önler
Altın çileğin ana vatanı sayılan Peru’da asırlar evvel yaşayan İnka halkı, altın çileği bir tür şifa olarak görüyordu. Modern araştırmalar ise altın çileğin İnkaların düşündüğü kadar şifa verici bir meyve olduğunu ortaya koymuş durumda. Öyle ki altın çilek, iltihaplanmaya karşı kudretli bir meyvedir. Bronşit, astım, egzema, eklem ağrıları ve baş ağrılarının temelinde yer ödem ve ilhitap oluşumunu engelleyen altın çilek mutlaka düzenli olarak tüketilmesi gereken bir meyvedir.
Gözlere İyi Gelir
Altın çilek içinde bulunan karaten nedeniyle göz sağlığına çok iyi gelir. Karaten görme sistemindeki baskıyı elimine eden ve katarakt oluşumunu engelleyen bir bileşik olduğu için yaşlılığa bağlı görme kayıplarını önlemede etkili bir maddedir ve altın çilekte bol miktarda bulunur!
Altın Çilek Nasıl Seçilir ve Nasıl Tüketilir?
Altın çilek alırken meyvenin parlak renkli olmasına ve dış kabuğunun zarar görmemiş olmamasına dikkat edin. Serin bir ortamda birkaç gün dayanabilen altın çilek özellikle çiğ yendiğinde oldukça lezzetlidir, ancak yine de pişirilerek de tüketilebilir. Bilhassa reçeli şahane olan altın çilek pasta, turta ve cheesecake gibi tatlılarla muhteşem uyum gösteren bir meyvedir.

 

 

ALTIN OTU

Adını altın gibi olan renginden ve dalından koparılıp kurutulmasına rağmen renginin solmamasından alır. Halk arasında güneş çiçeği olarak da bilinir. Bilimsel adı HelichrysumArenarium ‘dur. Aktarlarda faydalı bir bitki olarak satılmasına rağmen, görüntüsü nedeniyle süs bitkisi olarak da yaygın kullanılır. Altın otundan, çay ve yağüretilir. Bu yağ, başta kozmetik olmak üzere pek çok farklı alanda kullanılır. Altın otu genellikle kayalıkların etrafında yetişir, bu nedenle yüksek dağlarda çok sık görülür. Popülerleşmesinden önce yıllar boyunca, yetiştiği bölgenin etrafındaki yerli halklar tarafından bir şifa kaynağı olarak görülmekteydi.

Altın Otu Nasıl Kullanılır?
Altın otu en sık çay olarak kullanılır. Şemsiye şeklinde uzanan çiçekleri olan altın otu, dallarından kesilerek toplanır. Dalları ile birlikte kurutulur ve daha sonrasında tamamen nemsiz bir ortamda kuruyan çiçekler dalın üzerinden toplanır. Toplanan bu kurumuş çiçekler altın otu çayı olarak satılmaktadır. Aktarlarda ve bazı marketlerde bulunabilen bu çay, 1 bardak suyun içerisine 3 veya 4 çiçek konulacak şekilde kaynar suyun içerisinde demlenir. 10 – 15 dakika kadar demlendikten sonra çiçekler süzülür ve acımsı tadı yok etmek için bal ile tatlandırılabilir
Altın Otunun Faydaları Nelerdir?
Altın otu prostat ve böbrek sorunları olanlar için adeta bir mucize olarak görülmektedir. Yoğun idrar söktürücü ve idrar yolları düzenleyici etkisi bulunmaktadır. Böbrekler üzerinde büyük etkisi olduğu için insanlarda zayıflama çayı olduğuna dair bir algı da oluşmuştur. Bu algının asıl nedeni altın çayının, böbrekleri çalıştırarak idrar çıkışını arttırmasıdır. Vücuttan idrar çıkışı olması su kaybına sebep olur ve buna bağlı olarak 1 – 2 kilo kayıp yaşanabilir. Fakat bu kayıp kesinlikle kalıcı değildir, sadece bir yanılsamadır. Yine de kilo vermek isteyenler takviye amaçlı olarak kullanabilirler.
Böbreklerde oluşan kum ve taşların dökülmesinde, idrar yolu iltihaplarının giderilmesinde büyük fayda sağlar. Ayrıca mideye iyi gelerek gastrit gibi mide yanması oluşturan sorunlara iyi gelir. Zaten altın otu ile ilgili araştırma yaptığınızda, karşılaştığınız ilk cümle “mide dostu” olacaktır.
Bunlardan başka hemoroid tedavisinde, safra ve pankreas salgısını artırmada, romatizma ve kireçlenme gibi ağrılarda da altın otunun belirgin faydaları bulunmaktadır. Altın otu öğütülerek de pek çok hastalığa şifa olmaktadır. Pelin otu ile beraber ezilmesi sonucu iltihaplı yaralara pansuman yapıldığında iltihabı iyileştirici etkisi bulunmaktadır. (Pelin Otu Nedir?) Bununla beraber varis gibi sorunlara da iyi gelmektedir. Altın otu yağı egzama, siğil gibi vücuttaki yaralara sürüldüğünde büyük iyileşme görülmektedir. Yağ ayrıca kozmetik ürünü olarak kullanılır; cilt nemlendirmesi ve sıkılaştırması gibi özelliklerinden yararlanılır.

Altın Otunun Yan Etkileri Nelerdir?
Altın otunun bilinen herhangi bir yan etkisi henüz yoktur. Yine de bir maddeyi vücutta denemeden önce alerjen olup olmadığını öğrenmekte ve doktora danışmakta büyük fayda vardır. Ve yine diğer tüm şifalı bitkiler yazımızda belirttiğimiz gibi, aşırı kullanımdan kaçınmalı, günde en fazla 2 fincan tüketilmelidir.

 

ANASON

Vatanı, Asya’dır. Maydanozgillerden; yarım metre kadar yükseklikte bir bitkidir. Yaprakları yuvarlak veya böbrek şeklindedir. Çiçekleri beyazdır; meyveleri küçüktür. “Anason” denilen meyvelerinde “Anethol” vardır. Kokucu ve yakıcı lezzettedir. Temmuz ve Ağustos aylarında toplanır.
Faydaları
Anason öncelikle gaz söktürücü, mideyi güçlendirici ve öksürüğü yatıştırıcı olarak çok faydalıdır.
Sürekli hıçkırıklarda bir bardak anason çayı denenebilir.
İştah açıcıdır, yemeklere karşı duyulan tiksintiyi giderir.
Yatıştırıcı ve sindirimi kolaylaştırıcı olarak kullanılır.
Uykusuzluğa karşı da denenebilir.
Bebeklere ve küçük çocuklara gaz sıkıntılarında ve öksürüklerde anason çayı içirilmelidir.
Tadı ve kokusu hoş olmayan bitki çaylarına veya bitkisel kaynaklı ilaçlara aroma katkısı olarak da kullanılabilir.
Anason çayı, yeterli olmayan anne sütünü arttırır.
İdrarı artırır.
Kusmaları ve ishali keser.
Sinirleri yatıştırır.
Migren ağrılarını keser.
Beyin yorgunluğunu giderir.
Astım, nefes darlığı ve bronşitte görülen şikayetleri giderir, öksürüğü keser.
Genç kızların göğüslerinin dolgun ve dik olmasını sağlar. Yaşlılarda ise, göğüs sarkmasını önler.

Saklanması : Tohumlar dövülerek ayrılır ve kapalı kaplarda ışıktan koruyarak serin ve kuru yerlerde saklanır. Öğütülerek saklanırsa kokusunu hızla kaybeder. Her yıl tazelenmelidir.

Hazırlama Şekli : Çayı, 1 dolu çay kaşığı öğütülmüş tohum 150 ml kaynar su ile haşlanır, ağzı kapalı 10 dakika demlenir, süzülür. Sıcak olarak günde 2-5 fincan içilebilir.

Uyarı: Aybaşı kanamalarının düzenli olmasını sağlar. Ancak, aybaşı kanamaları ve hamilelik döneminde kullanılmaz.

Fazla miktarda kullanıldığı zaman uyuşukluk verir.

 

ARDIÇ

İğne yapraklı bir ağaç çeşidi olan ardıç; servigiller ailesindendir. Çoğumuzun bilmediği ilginç bir türeme biçimi vardır. Yere dökülen ardıç tohumlarını yiyen ardıç kuşları; bu tohumları sindirim sisteminde işler ve tohumlar kabuklanarak kuştan dışkı yolu ile toprağa düşer.Bu yolla çimlenip ardıç fidanı filizlenir. Bu nedenle ardıç kuşları, adını ardıç ağacından almıştır. İçeriğinde birçok şifa bulunan ardıç meyvesi, Orta Çağ’ dan beri yabani meyveler içinde en fazla değer verilen olmuştur. Eski tarihlerden bu yana ardıcın, insanları “veba” gibi önemli hastalıklardan koruduğuna inanılmıştır ve birçok yerde evlerin etrafına ardıç dikilmiştir.

Ovalar, bataklıklar ve orman gibi dağlık alanları seven ardıç; çok geniş bir yetişme alanına sahiptir.Diğer ağaçlara nazaran büyüme şekli biraz daha yavaştır. Siyah meyvesi olan ardıç, 10 metreye kadar uzayabilir. Bünyesinde silisik asit bulunması ve sert-iğneli yapısı zor iklim şartlarında bile rahatça yetişebilmesini sağlar. Bu yüzden yaz-kış yapraklarını dökmeyen bir ağaç türüdür. Ülkemizde çok sayıda ardıç çeşidi bulunmaktadır. Bunlar gerek yemeklerde gerekse ilaç ve esans üretiminde kullanılmaktadır.

Ardıç Faydaları:
• Ardıç, romatizma hastalıklarında, çarpma ve burkulma gibi kazalarda ağrı kesici özelliği olması faydaları arasındadır. Hareket kabiliyetini arttıran ardıç, bu tip rahatsızlıklar temel kullanım alanıdır. Vücutta meydana gelen herhangi bir kramp ta rahatlamayı sağlar.
• Yemişlerinde bulunan C vitamini, diş etlerini güçlendirir ve kötü kokan nefesi yok eder.
• Güçlü bir idrar sökücü olan ardıç; soğuk algınlığı ve kalp yetmezliği gibi hastalıklarda da kullanılmaktadır.
• Antiseptik özelliği sayesinde, selülit gibi haricen deri rahatsızlıklarında faydalanabileceğiniz bir bitkidir.
• Vücut direncini yükselterek zinde kalmanıza katkıda bulunur.
• Akciğer ve bağırsaklarda oluşan enfeksiyonlarını tedavi etmede yardımcı olur ve midenin daha iyi çalışmasını sağlar. Ayrıca hazımsızlığı giderip gaz sancılarını rahatlatıcı olması, ardıcın faydaları arasındadır.
• Bayanlarda adet düzensizliğine, adet sancılarına ve beyaz akıntı sorununa da çözüm olabilmektedir.
• Taze yapraklarından yapacağınız çay fazla kilolarınıza, yemişlerini ezerek elde edeceğiniz şurup ise öksürük probleminize iyi gelmektedir.
Hem meyvesi, hem tohumları, hem de yaprakları oldukça yararlı olan ardıç faydaları bu kadar çoktur. Fakat; hamilelerin ve böbrek rahatsızlığı olan kişilerin kullanımı kesinlikle sakıncalıdır. Ayrıca 6 aydan fazla kullanım süresi uzatılmamalıdır.

 

ARGAN YAĞI

Argan, Afrika kıtasının kuzey bölgesinde yer alan Fas’ta yetişen bir ağaç türüdür. Argan yağı ise, bu ağacın tohumlarından çıkarılan yağdır.
Bu bölgede argan yağı, çok eski zamanlardan itibaren sağlık amaçlı olarak yemeklerde kullanılmış ve hala da kullanılmaya devam etmektedir.Günümüz dünyasında sağlık faktörünün ne kadar önemli noktaya geldiği düşünüldüğünde, argan yağı da paralel olarak önemini artırmaktadır. Argan ağacı, ülkemizin konumu itibariyle ülkemizde yetişmediği için, argan yağının bilinirliliği pek yoktur. Fakat, bu yağ özellikle kadınların hayatında önemli bir yer tutar. Çünkü güzellik için kullanılmakta olan kozmetik ürünlerinin hepsinde, argan yağı kullanılmaktadır.
Argan ağacı nasıl bir ağaçtır?
Özellikle güzellik sektörünün önemli bir parçası haline gelen argan yağı üretmek için, argan ağacının özenle yetiştirilmesi gerekir. Argan ağacının yaprakları sarı ve yeşil renktedir ve şekli itibariyle zeytin ağacına benzer. Bu ağaç dünya üzerinde sadece Fas’ta yetişmektedir. Boyarı itibariyle çok yüksek olmayan bu ağaç türü, yaklaşık 10 ile 15 metre arasında uzar. Bu ağaçların ömrü ise, bir hayli uzundur.
Argan ağacı 200 yıl kadar yaşayabilmektedir. Bu ağacın meyvesi sert kabuklu bir yapıdadır. Sertliği ise ceviz ve badem kabuğuna benzer. Argan yağı, ağacın sert kabuklu meyvelerinden elde edilmektedir. Ağacın meyveleri mayıs ayı itibariyle olgunlaşmaya başlar. Meyvelerin toplanma süreci ise, Haziran ve Temmuz aylarında olmaktadır. Argan ağacı, dikenli bir ağaçtır ve bu nedenle bu meyvelerin toplanma süreci bir hayli zordur. Argan ağacı, bir özelliğiyle ne kadar değerli bir ağaç olduğunu kanıtlamıştır. Bu ağaç türünü, Unesco koruma altına almış durumdadır.
Argan yağı nasıl elde edilmektedir?
Argan ağacının sert kabuklu meyveleri toplanır ve bu meyvelerin içindeki yumuşak yapıdaki çekirdek, kabukların kırılmasıyla çıkartılır. Ardından çıkan çekirdekler, ilk önce kavrulma ardından ise öğütme işlemlerine uğrar. Öğütme işleminin ardından, çekirdeklerin iç kısımlarından kahverengi bir madde çıkar ve bu madde hamur gibidir. Hamur kıvamındaki bu maddeye su katılır ve yoğrulma işlemi başlar. Hamur suyla beraber yoğrulurken, argan yağı ortaya çıkmaktadır.
Argan yağının yararları nelerdir?
Argan yağı, üretildiği ağacın dünya üzerinde tek bir yerde yetiştiğinden dolayı oldukça kıymetli bir yağdır. Üretim aşaması ise, çok zahmetlidir. Argan yağı, içerisinde E vitamini içerir. Bu vitamin, cildin kurumasını engeller, cildi nemlendirir ve de cilt hücrelerini yenileme fonksiyonunda bulunur.
Argan ağacından elde edilen ve tamamıyla doğal olan argan yağı, cilt, tırnak, el, ayak, yüz ve saç için faydaları olan bir yağdır. Kırışıklık sorununa oldukça iyi gelen bu yağ, böyle bir sorunu olanlar için mükemmel bir fırsattır. Ayrıca bu yağ, saçlarda kullanıldığı takdirde saçların çok canlı ve parlak görünmesini sağlamakta ve aynı zamanda saçlarda meydana gelebilecek kırıkları engellemektedir.
Sağlık ve güzellik açısından oldukça önemli faydaları bulunan argan yağı, doğru bir şekilde kullanıldığı takdirde güzellik kavramına çok büyük artılar katmaktadır.

 

ARI SÜTÜ

Arı sütü, işçi bal arılarının ürettiği sütsü bir salgıdır. İçeriği coğrafya ve iklime bağlı olarak değişiklik gösterir. Bu ürün kraliçe arının gelişimi ve beslenmesi için kullanılması dolayısıyla İngilizce’ de “royal jelly” (kraliyet jölesi) adını almaktadır. Arı sütü polen ile sıkça birbirine karıştırılır ama bu iki ürün birbirinden tamamen farklıdır. Arı sütü, bal, polen, balmumu özellikle bal arılarından elde edilen ürünler olsa da birbirinden neredeyse her bakımdan ayrılır.

Arı sütü, larvaların beslenmesinde ve ayrıca yetişkin kraliçeler için kullanılan bir bal arısı salgısıdır. İşçi arıların salgı bezlerinden salgılanır, cinsiyete veya sosyal sınıfına bakılmaksızın koloni içindeki bütün larvalar bu salgı ile beslenir.

İşçi arılar, yeni bir kraliçe yetiştirmeye karar verdiğinde (bu genellikle eski kraliçenin zayıflaması ya da ölmesi nedeniyle olur), birkaç küçük larva seçer ve onları özel olarak inşa edilmiş kraliçe hücrelerinde bol miktarda arı sütü ile besler. Bu beslenme türü, yumurtalara kraliçe olmak için ihtiyaç duydukları gelişmiş yumurtalıklar dahil olmak üzere, kraliçe morfolojisini sağlar.

Arı Sütünün Faydaları

Bilimsel araştırmalarda en yüksek besin değerlerine sahip içecek seçilen arı sütünün birçok faydası vardır. Binlerce çiçek özünün içinde bulunduğu arı sütünün hangi sağlık sorunlarına faydalı olduğunu sizler için araştırdık. İşte doğal ilaç olarak kullanılan arı sütünün inanılmaz faydaları…
Arı sütü, arıların yutak bezlerinde salgıladıkları bir maddedir. Bu süt, bal arılarının; enzimleri, bal özleri ve taşıdıkları milyonlarca çiçek özünden oluşur. Kıvamı koyu sarı ve beyazdır. Tadı ekşidir ve kesin bir kokuya sahiptir. Arı sütünün ürüme organları üzerinde olumlu etkisi vardır. Çünkü içerisinde üremeyi artıran enzim ve hormonlar bulunmaktadır. İçerisinde doğada bulunan bütün vitamin, mineral ve maddeleri barındırır.
– İçerdiği antioksidan sayesinde bağışıklık sistemini kanserli hücrelere karşı güçlendirir.
– Sporcuların kemik yapısını güçlendirerek yaşanma ihtimali olan eklem ve kas ağrılarını önler. Ayrıca ciltlerinde tahriş sonrası enfeksiyon kapma olasılığını da sıfırlar.
– Kan basıncını dengeleyerek, damar sertleşmesi ve kalp hastalıklarını önler.
– Gece yatmadan önce bir kaşık tüketildiğinde uyku problemini ortadan kaldırır. Aynı zamanda uyurken vücut hücrelerinin daha sağlıklı yenilenmesini destekler.
– Ciltteki yaşlanmaya neden olan hücrelerin oluşumunu engelleyerek, genç hücrelerin sayısını artırır. Aynı zamanda yara, darbe ve çiziklerin iyileşmesini hızlandırır.
– Vücudun hareket direncini arttırır.
– Kanda bulunan zararlı toksinlerin sayısını azaltarak eklemlerde oluşma ihtimali olan ödemleri engeller.
– Anne karnındaki bebeğin bedensel ve zihinsel gelişimini destekler.
– Hafızayı güçlendirdiği için alzheimer hastalığı riski olan kişilerin sürekli tüketmesi gereken bir besindir.
– Mide ve bağırsak faaliyetlerini düzenler, sindirimi kolaylaştırır. Kabızlık ve şişkinlik rahatsızlıkların risklerini azaltır.
– Kullandığınız şampuanın içerisine iki çay kaşığı eklerseniz. Saç dökülmesini engelleyerek, saçın hacmini artırır.

 

ASLAN PENÇESİ

Aslan pençesi, Allcemillavulgaris adıyla bilinen bitki, halk arasında aslan ayağı, şebnemli, hizmetçi kız, tavşan ayağı, kadın mantosu gibi isimlerle de bilinir. Daha çok dağlık alanlarda, yükseklerde nemli çayırlarda, orman kenarlarında doğal olarak yetişen bir bitkidir. Aslan pençesi güzel görünümü, 7-9 parmaklı olan yapraklarının kenarları dişli olur.
Sapları yüksek olmasa da, sağlam yapılıdır. Sarımsı yeşil renkte olan yaprakları Mayıs ayından Haziran ayına kadar görülebilir. Bu aylar dışında da görülmeleri mümkün olabilir. Çiçekleri açtığında tamamı toplanır, diğer zamanlarda sadece yaprakları toplanarak, gölge bir yerde kurutulur.
Aslan pençesinin faydaları nelerdir?
• Bu bitki özellikle kadın hastalıkları üzerinde etkili olur. Adet düzensizliklerinde, rahim akıntılarında, rahim sancılarında, menopoz dönemi etkilerinin azaltılmasında, ergenliğe geçme döneminde civan perçemiyle birlikte kullanıldığında adetleri düzenler ve geciken adetin başlamasına yardımcı olur.
• Gebelik sırasında oluşan baş dönmelerinin giderilmesinde etkili olur.
• Vajinal banyo, el ayak banyosu sırasında 1 litre suyun içinde 2 avuç kadar aslan pençesi kaynatılarak kullanılabilir.
• Kangren, kırık yaralarında, apseli yaralarda, çıbanlarda iyileştirme etkisi bulunmaktadır. Bu durumlarda çayı hazırlanabilir ya da ezilerek haricen bölgeye tatbik edilerek kullanılabilir.
• Kanamaları durdurmak için, lapası hazırlanarak her 10 dakikada bir bölgeye haricen tatbik edilir.
• Kalbin güçlenmesinde ve skleroz rahatsızlığında etkili olur.
• Peklik verici ve kuvvetlendirici olarak kullanılabilir
• Kas yorgunluğunda, kas erimesinde, demir eksikliğinden kaynaklanan kansızlık durumunda, çoban çantası bitkisiyle birlikte kullanılırsa çok faydalı olur.
• Diş çekimi sonrasında ağızda gargara yapılarak ya da çayı içilerek kullanılırsa, yaranın iyileşmesinde etkili olur.
• Gebelikte düşük riski yüksek olan kadınlarda kullanılırsa, rahim kaslarını güçlendirir, kas yorgunluğunu giderir ve bununla düşük riskini azaltır. Aynı zamanda zor doğumları olanlarda, doğum yaralanmalarında etkili olur. Gebelikte bu riskleri olan kadınlar, ilk üç aydan sonra aslanpençesi çayı içebilirler. Lohusa olan kadınlara da 10 gün kadar bitkinin çayından önerilir.
• Rahim sarkması ve fıtıklar içinde, çoban çantası bitkisiyle birlikte kullanımı önerilir. Bu rahatsızlıklarda mümkün olduğu kadar taze toplanan bitkiyle hazırlanan çay içilmelidir.
• Sara hastalarında ve kasları gelişmemiş olan çocuklarda, aslan pençesi çayı önerilir. Çocukların güçsüzlüğü varsa, banyo sularına aslan pençesi konulabilir. Her banyoda 200 gram bitki kullanılması yeterlidir.
• Vücuttaki yağ birikimlerinde kullanılabilir. Fazla sıvı birikimine idrar söktürücü özelliğiyle iyi gelir. Özellikle yükseklerde yetişen yapraklarının altı parlak gümüş renkte olanlar bunun için uygundur. Bunun çayı hazırlanarak, günde 3 fincan içilebilir.
• Şeker hastalarında, uyku düzensizliği olanlarda, sindirim bozukluğu çekenlerde olumlu etkileri olur.
• Göz hastalıklarında kullanılır, yarım bağ ağrısında, soğuk algınlığında etkili olur.
• Hasta olanlar 2 avuç aslanpençesini bir litre suda 10 dakika kaynatıp, içerse kendilerini hemen toparlarlar.
Aslan pençesi kullanım biçimleri
Çay olarak: 1 fincan suyun içinde 1 çay kaşığı aslan pençesi koyularak, haşlanır. Kısa süre demlendikten sonra içilebilir.
Kompres yaparak: Taze toplanmış aslan pençesi yıkanarak, ezilir. Bu hasta olan bölgeye tatbik edilir.
Banyoda: Banyo için 200 gram kuru bitki ya da 5-6 avuç taze bitki akşamdan suyun içinde bekletilir. Daha sonra bu su ısıtılır, süzülerek banyo suyunda kullanılır

 

AT KESTANESİ

Görenlerin ilk başta dokunmaya korktuğu bir meyve at kestanesi. Adı da görüntüsü de sıra dışı olan bu meyve genellikle Balkan yarımadasında yetişiyor. Dikenli kabuğunun altında birçok fayda saklayan ve cesaretlisine de bu faydaları sunmaktan geri kalmayan at kestanesi aynı zamanda bol ışıklı ortamları seviyor.

At kestanesinin faydaları

-At kestanesi bitkisinin işlenmemiş yemişinde zehir bulunduğundan harici kullanım amaçlı kullanılmaktadır. Dahili kullanım için ise yapraklarından yapılan çay kullanılır.
-Kozmetik alanında keşfedilen bu bitkiden çeşitli krem ve losyonlar yapılır. Kılcal damarları yok etme, gözenekleri küçültme gibi özellikleri vardır. Bu nedenle kırışık giderici kremlerde ve diğer kozmetik ürünlerinin içeriğinde sıklıkla karşımıza çıkan bir bitkidir.
-Sarkmaları önler, gözenekleri küçültmeye yardım eder ve siyah nokta oluşumunu aza indirir.
-Botoks etkisi göstermeyi vadeden losyonlarda ve göğüs toparlayıcı kremlerde kullanılır.
-Yağ olarak da cilde uygulanabilir, cilt için çayı da içilebilir.
-Pürüzsüz ve canlı bir cilt oluşumuna yardım eder. Sıkılaştırıcı etkisi vardır. Güneş kremleri, banyo jelleri gibi ürünlerde yağından faydalanılır.
-Boyun sarkması ve göz çevresindeki derinin bakımı için yağı ile masaj yapılırsa faydalı olacaktır.
-Damar büzücü etkisiyle de bilinen at kestanesi toplardamar iltihapları, varisler ve basur gibi rahatsızlıklarda da kullanılmaktadır.
-Bacaklarda oluşan varislerde dolaşım bozukluğunun azalmasına yardım eder ve varis ağrılarını hafifletir. Bu alanda yağından faydalanabileceğiniz gibi at kestanesi içeren varis kremleri ve balsamları da kullanabilirsiniz.
-Kılcal damar kanamalarını durdurucu özelliği sayesinde basur ( hemoroid) probleminde de başvurulabilir.
-Romatizma ve kas ağrılarında içeriğinde at kestanesi bulunduran krem ve losyonların kullanılması bu ağrıları azaltır. Çiçeklerinden yapılacak yağ ile ağrılı bölgelere masaj yapılır.
-Toplardamar iltihaplarını kurutucu özelliktedir.
-Vücuttaki ödemi atma, spor kazaları ve burkulmalarda da at kestanesi balsamları kullanılabilir.

At Kestanesi Çayı
At kestanesi yapraklarından çay elde edilebilir. Bir tutam at kestanesi yaprağına kaynamış su eklenir ve demlenir. Bu şekilde yapılan çay uyku problemlerine, kas ağrılarına ve ishale iyi gelir.
Tüm bitkilerde olduğu gibi at kestanesini kullanırken de çok dikkatli olunmalıdır. Meyvelerinde zehir içerdiği unutulmamalı ve bilişçisizce tüketilmemelidir. Hamileler ve emziren anneler, böbreklerinde sorun olanların kullanmaktan kaçınması gerekir. Bazı kişilerde alerjik tepkilere yol açabilir. Yan etki olarak mide bulantısı, sindirme sorunları veya ciltte kaşınmaya yol açabilir.

 

AYNISEFA ÇİÇEĞİ

Kadife çiçeği ya da diğer adıyla “altıncık” da denilen aynısefayı, kokusu pek de hoş olmayan ve Calendula cinsine ait olan yaygın bahçe kadife çiçeğiyle karıştırmamak gerekir. Güneş sarısıyla parlak turuncu arası renklere sahip tekli ya da çoklu taç yaprak dizileriyle bezeli bitkinin çiçekleri, grimsi yeşil, hafif yapışkan sapların ve yaprakların etrafında dolanır. Aynısefa çiçek açma konusunda oldukça eli açıktır. İsmi büyük olasılıkla Latince’deki “küçük saat” anlamına gelen calendae kelimesinden türemiştir. Bu atıf bitkinin, yazın yeni ayda sürekli çiçek açma ya da gün batımında taç yapraklarını kısmen kapatma eğiliminden kaynaklanıyor olabilir.
Yüzyıllar boyunca bir süs bitkisi, yemek tatlandırıcısı ya da kozmetik bir bileşen olarak değerlendirildi. Çiçekleri Hindu tapınaklarını süslendirmede, Antik Yunan’da yemekleri, kozmetik malzemeleri ve kumaşları boyamada, Antik Roma’da ise yemekleri süslemede kullanıldı. Ortaçağİngilteresi’nde taç yaprakları fıçılarda kurutuldu ve ardından şurup ya da konserve yapımı için kaynatıldı; kış yahnilerine eklendi ve ekmeklere konuldu. Aynısefa’nın taç yaprakları tıbbi olarak en azından 12. yüzyıldan beri kullanılır. Geleneksel olarak hazırlanan reçeteleri dahili olarak ateş, mide ekşimesi, ülser ve
benzeri hastalıklar için verildi. Ancak aynısefanın asıl kullanım alanı deri rahatsızlıkları ve küçük yaralardan kaynaklanan enfeksiyonlardır. Aynısefa günümüzde hâlâ aynı hastalıkların çoğu için kullanılır. İster harici ister dahili olarak alınsın calendula reçeteleri iyileşme sürecini hızlandırır. Modern bitki uzmanları aynısefa losyonlarını, kremlerini ya da yağlarını tahriş olmuş deri, egzama, küçük kesikler ve yanıklar, bez pişiği, böcek ısırıkları, basur, ayak mantarı ve varisli damarlar için önerirler. Aynısefa içeren kulak damlaları çocuklara kulak enfeksiyonları için verilir. Dahili olarak alındığında boğaz enfeksiyonlarını iyileştirebilir; sindirimi güçlendirebilir; mide ülserini ve duodenal ülseri iyileştirebilir. Yakın zamanda aynısefanın meme kanseri hastalarında radyasyon sırasında oluşan iltihabı ve deri yangısını önlemeye yardımcı olduğu anlaşılmıştır.
Aynısefanın bir düzine türünden en çok bilineni Calendulaofficinalis’tir. Calendula, yaygın yetişme alanı olan bu bitki cinsinin hem genel hem de bilimsel adıdır. Sıcak bölgelerde yetişen yıllık ya da çok yıllık bir bitkidir; 20 ila 50 cm uzunluğunda olan sapları uzun ve dallıdır. Almaşık yapraklar mızrak şeklindedir ve genellikle tabandan bitkinin yukarısına doğru genişler. Yaprakları tüylüdür ve 7 ila 15 cm uzunluğunda; 2 ila 5 cm enindedir. Çiçek başları papatyanın tipik disk ve çizgi düzenlemesine sahiptir; rengi açık sarıyla canlı turuncu arasında değişir. Aynısefa’nın bir kesme çiçek olarak piyasaya pazarlandığı Japonya’da, Amerika’da ve Avrupa’da düzinelerce kültür bitkisi (ekimi yapılan türleri) yetiştirilir. Yetişme Alışkanlıkları Büyük olasılıkla Güney Avrupa’ya ve Kuzey Afrika’ya özgü olan bu bitki yüzyıllardır yaygın olarak yetiştirilmiş ve menşei zaman içinde unutulmuştur. Tüm Avrupa’da, genellikle de ekilmekten kurtulduğu bahçe kenarlarında bulunur. Kuzey Amerika’da aynısefa ekilmekten kurtulmuş, yayılmış ve yerelleşmiş bir tür olarak kendiliğinden yetişmeye başlamıştır. Kanada’nın doğusunda, güneye doğru New England’da, batıya doğru Penisilvanya’da ve Ohio’da, kuzeye doğru Michigan’da ve Winconsin’de yetişir. Batıya doğru Kaliforniya’da tarımdan kaçan bu bitki, Washington ve güney British Columbia’da olduğu gibi burada da süs bitkisi olarak yetiştirilir.
Ekim ve Hasat
Aynısefa astropikal ve tropikal bölgelerde bahçede yetiştirilir. Birçok farklı yetiştirilme koşuluna uyum sağlayabilen bir bitkidir. Tohumdan kolaylıkla çoğalabilir. Ekilmesinden yaklaşık olarak 6 hafta sonra bir kez çiçek açtığında ilk dondan sonra da çiçeklenmeye devam eder. İyi drene edilmiş ortalama bir bahçe toprağında yetişir; gün boyu güneş aldığında ise serpilir. Güney’in alacalı gölgeli ortamında, yaz sıcağında ve neminde yetişebilir. Çiçekler, büyüme mevsimi boyunca toplanmaya devam edilir. Hem bitkinin tüm kısımları hem de çiçekleri bitkisel tedavi amacıyla kullanılır. Kurutulmuş çiçek dizileri ya da çiçek başları renklendirme amacıyla kullanılır; aynı zamanda acı-tatlı tadı sayesinde çeşni olarak da mutfaklarda yerini alır. Bitkinin tamamı tentür ve ekstre yapımı için taze olarak hasat edilir. Genellikle kurutulmuş çiçek başları çay yapımında kullanılır.
Tedavi Amaçlı Kullanımı
– Cilt iltihabı
-Yaralar
Aynısefa’nın altın sarısı çiçekleri egzamadan apseye, akneden tahrişe hemen hemen tüm deri rahatsızlıkları için uzun zamandır kullanılır. Alman sağlık yetkilileri, bitkinin anti enflamatuvar etkisini ve yaraların yeni dokuyla örtülmesinde ne kadar etkili olduğunu gösteren bir araştırma sonucuna dayanarak aynısefanın yaralar için kullanımını onaylamıştır. Aynısefanın deri üzerinde iki ana etkisi olduğu düşünülür. Oleanolik asit gibi triterpenoit bileşenler birçok bakterinin oluşumunu engeller. Bitkinin anti enflamatuvar etkisi, antioksidan görevi gören ve iyileşme evresindeki serbest oksijen radikallerinin verdiği zararı azaltan triterpenoit bileşenden kaynaklanıyor olabilir. Aynısefa ürünleri birçok rahatsızlık için geliştirilmiş ve araştırılmıştır. Örneğin yeşil çay, manuka yağı, çay ağacı yağı ve aynısefa ekstresinden yapılan bir ağız gargarasının dişeti iltihaplanmalarıyla savaştığı yapılan çalışmalar tarafından anlaşılmıştır. Bir başka çalışmada radyasyon tedavisi görmeye başlayan 254 meme kanseri hastasına günde iki defa ya aynısefa merhemi ya da yaygın kullanılan trolamine adlı ilaç verildi. Aynısefa verilen grupta radyasyon kaynaklı iltihap oranının daha düşük olduğu ve bu grupta tedaviye daha az ara verildiği görüldü. Aynısefa merhemi yapmanın bir yolu bitkiyi vazelinde ısıtmak; ardından deriye harici olarak uygulamadan önce süzüp soğutmaktır. Çiçeklerin ekstresindeki alkol oranı kremlere ya da merhemlere dönüştürülmeden önce ne kadar yüksekse, bitkinin anti enflamatuvar özelliği de o kadar belirgin olur.
Kullanım Şekli
LOKAL REÇETELER: Ekstreler birçok deri ürününe dönüştürülmüştür: sabunlar, kremler, merhemler, yağlar ve aynısefanın çeşitli oranlarından oluşan lokal losyonlar. Aynısefa reçetelerini, küçük deri rahatsızlıklarını iyileştirmek için günde 3-4 defa uygulayın.
Uyarılar
Papatyagillere alerjisi olanlarda lokal kullanımda hassasiyet gelişebilir. Kaşıntı başladığında kullanımını durdurun.

 

 

AYRIK OTU

Ayrık Otu ( Elytrigiarepens), Latin dilinde AgropyrumRepens, dilimizdeki diğer adıyla Ayrık kökü yabani bir şifalı bitkidir. Adı Agropyron Latinceden, Agros (alan) ve Puros (buğday) kelimelerinden isimlendirilmiştir.
Ayrık Kökleri krem renginde olan bu bitki, İlkbahar ve sonbahar aylarında toplanıp kurutulur.
Ayrık Otu, Kumlu topraklarda, çayır ve meralarda, tarlalarda, yol kenarlarında yetişen, uzun ömürlü Buğdaygillerden yabani bir şifalı bitkidir. Çiftçilerin kazıp atmakla baş edemediği, kısa sürede ürün alanını işgal ederek sorun yaratan etkili bir bitkidir.
Ayrık Otunun Türkiye’de yirmi kadar türü yetişmektedir. Ayrık Otu (Mekke ayrığı) Küçük başaklar halindeki yeşil renkli çiçekleri Mayıs ve Temmuz ayları arasında açar. Ayrık otu şifalı bitki olup, bu çiçeklerdeki tohumların dökülmesiyle ya da toprağa değen yerde gövdelerin yeniden kök atmasıyla çoğalır. Şifa kaynağı ve ilaç için toprak altındaki sarımtırak beyaz renkteki kökleri kullanılır.
İlkbahar başlangıcında, filizlenmeye başlamadan ve sonbahar aylarında toprağı kazılarak kökleriyle beraber toplanır, su ile iyice temizlendikten sonra gölgede ya da güneşte kurutulup saklanarak kullanılabilir. Yükseklikleri 80 cm bulabilen bu bitki, Asya Avrupa ve Amerika kıtalarında yetişmektedir.
Ayrık Otu bitkisi, genellikle değersiz ve zahmetli bir ot olarak tüm ülkelerde kabul olsa da, sığır ve atlar için besin kaynağı olarak kullanılmakta fakat kökleri sağlıklı gıda olarak kabul edilmeye başlanmıştır. İçeriğindeki yüksek protein ve nişasta, onu değerli yem bitkisi yapar. Ayrık otu en çok at ve koyunlar tarafından sevilerek yenir.
İtalya’da, özellikle de köylüler tarafından toplanır ve pazarlarda satılır. Eskilerin açlık dönemlerinde, ekmek yapımında kullandığı da bir gerçektir.
Ayrık Otu bitkisi, 30 cm’den 1 metreye kadar uzayabilir. İçerisinde potasyum, demir gibi mineraller, A vitamini, B vitaminleri ile saponinler, şeker, triticin, glikovalin, müsilaj gibi maddeler ve uçucu yağ bulunur.

Ayrık Otu ve Ayrık Kökünün Faydaları Nelerdir?
• Orta Çağda İdrar söktürmede ve İdrar yolu kanalları sağlığı için kullanılmaktaydı.
• Böbrek ve mesane taşlarının düşürülmesinde yardımcı olur. Böbrek yetmezliğine ve sancılarına çok fayda verir. Böbrek ve mesane taşlarının atılmasına yardımcı olur.
• Albümini atmada, Nefrit ve Nikris’ede faydalıdır.
• Kanı ve bedendeki toksik maddeleri temizler.
• Antiseptik özellikleri vardır.
• İçindeki maddelere göre Prostat büyümesini önleyebilir.
• Ateşli hastalıklarda koca karı ilacı olarak kullanılmaktadır.
• Ayrık otu kökü kaynatılıp sade olarak veya limon sıkılarak içilirse yaz aylarındaki harareti ve susuzluğu giderir.
• Ayrık otu kökü tek başına veya “Kekik” ile beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilirse kanı temizlediği söylenmektedir.
• Hiçbir yan etkisi ve zehirliliği yoktur.
• Yukarıda tarif edilen karışım dıştan uygulandığı zaman romatizma ağrılarını hafifletir, egzama ve cilt hastalıklarının iyileştirilmesinde etkili olur.
• Romatizma ve gut şikayetlerini azaltmaya yardımcı olur.

Ayrık Otu ve Kökü Nasıl Kullanılır? Nasıl Saklanır?
Ayrık otu kökleriyle birlikte kurutulduktan sonra suda kaynatılarak kullanılır. Ayrık otunun, asıl kullanılan yeri Ayrık kökü denilen kök kısımlarıdır.
Her Öğün yemek öncesi 1 bardak ılık suya toz halde 1 çay kaşığı karıştırılıp içilir. Tadı meyan kökü gibi mayhoş olduğundan bal, limon ya da nane ile tatlandırılabilir.
1 litre suya İkinci 20 gram ayrık otu atılıp bir günde eşit aralıklarla içilebilir.
2 su bardağının içine bir tatlı kaşığı dolusu ince kıyılmış ayrık otu kökü atılarak, hafif ısıda 10 dakika kadar kaynatıldıktan sonra 10 dakika da demlendirilir ve süzülür. Günde 3 bardak içilebilir.

Ayrık Otunun Zararları Nelerdir?
Ayrık otunun herhangi bir bilenen kötü etkisi yoktur. Sadece aynı familyadan ayrık otunun akrabası domuz otu denilen bitki ise zehirlidir. Yendiğinde uykusuzluk ve ishal başlar. Böyle bir besin zehirlenmesinde en yakın sağlık ocağına gidilmelidir.

B HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

BÖĞÜRTLEN

Böğürtlen, yol kenarlarında, tarlaların arasında veya yol kenarlarında sıkça görülebilen, insan sağlığı için son derece faydalı, mineral ve vitamin kaynağı bakımından oldukça zengin olan bir bitki türüdür.

Ülkemizde kolaylıkla yetişebilen böğürtlen, gülgiller familyasından bir bitki türüdür. Ham olan meyveleri kırmızı renklerde olup olgunlaştıkça rengi siyahlaşmaktadır. Görünüş olarak çileğe benzemektedir. Meyvenin bitkisi dikenli bir yapıya sahiptir ve yol kenarlarında bahçelerdeki çitlerde sıklıkla görülmektedir. Meyvesi C vitamini bakımından oldukça zengindir. Böğürtlenin meyvelerinin olgunlaşma dönemleri mayıs sonlarına doğru başlayıp, Ağustos ayına kadar devam etmektedir. Böğürtlen, vücuda zararlı olan maddelerin temizlenmesi için çok faydalıdır. Vücut için oldukça etkili bir antioksidan kaynağıdır. Tansiyon rahatsızlığı olanların düzenli kullandıklarında tansiyonlarını düşürdüğü tespit edilmiştir. Yorgun olan ve halsizliği bulunan vücudu dinlendirir, güçlendirir. İdrar rahatsızlığı olan kişilerde, idrar söktürücüdür ve kabızlığa çok iyi gelmektedir. Ham olan yani tam olgunlaşmamış olan böğürtlenler de ishal kesici özelliğe sahiptir. Bunun yanında böğürtlen yendiğinde gözlere üzerinde olumlu faydaları vardır. Ayaklardaki şişkinliğe iyi gelmektedir

Böğürtlenin Faydaları:
– Böğürtlen ve yaprağının bünyesinde bulunan antioksidanlar sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirip, kansere karşı vücudu koruyucu etkisi vardır.
– Böğürtlen ve yaprağı bademciklerdeki, ağızdaki, dildeki ve diş etlerindeki iltihapları çayıyla gargara yaparak kullanabilirsiniz.
– Böğürtlen ve yaprağı iyi bir idrar söktürücü olup, toksin arttırıcıdır.
– Yüksek tansiyonun düşmesinde de yardımcıdır.
– Böğürtlen ve yaprağı göz rahatsızlıklarına da iyi gelir.
– Mesanede oluşan taşların düşürülmesini sağlar.
– Bayanlardaki akıntıların giderilmesinde ve adet kanamalarının azalmasını sağlamaktadır.
– Böğürtlen ve yaprağı dışarıdan kullanımında da ağrı kesici etki gösterir.
– Yanıklara ve basura iyi gelir. Böğürtlenin taze yapraklarının lapasını yaparak rahatsız bölgeye uygulanarak tedavi edilir.
– Böğürtlenin kökünü kaynatarak suyunu içerseniz. Kan şekerini düşürücüdür.
– Yaşlılığın sebep olduğu hafıza kaybını engeller.
– Böğürtlenin suyunu sıkarak içerseniz amele de yararlıdır. Sıkılan suyu bekletilmeden içilmelidir, aksi takdirde sirkeye döner.
– Böğürtlen ve yaprağı ayaklardaki yorgunluğu giderir.
– Böğürtlen ve yaprağı cildinize de gerginlik ve parlaklık kazandırır.
– Solunum yolları rahatsızlıklarına oldukça faydalıdır.

Kansere karşı etkilidir: İçeriğindeki zengin antioksidanlar sayesinde kanserle mücadelede yardımcı olmaktadır. Böğürtlen, kanserle mücadele yetenekleri ile bilinen bir antioksidan sınıfı olan polifenolleri içermektedir. Özellikle, antosiyanin (belirli bir polifenol) bu meyve içerisinde yüksek konsantrasyonlarda bulunur. Antosiyaninler, böğürtlen tarafından kanser gelişimine karşı kullanılan birincil silah olarak düşünülmektedir. Yapılan bir çalışmada; akciğer kanseri açısından, böğürtlenlerde bulunan spesifik bir antosiyanin olan siyanidin-3-glukositin kanserli akciğer tümörlerinin büyümesi üzerinde önemli etkilerinin olduğu ve büyümesini engellemeye yardım ettiği gösterilmiştir.
K vitamini, prostat, kolon, mide, burun, ağız ve karaciğer kanserlerinin önlenmesinde ve bunlarla mücadelede rol oynamaktadır. Bir porsiyon böğürtlende günlük önerilen K vitamini değerinin üçte birinin üzerinde K vitamini bulunmaktadır.
Kemikleri güçlendirir: K vitamini ayrıca kanın pıhtılaşmasında yardımcı olur ve kemik metabolizmasında rol oynar. K vitamini eksikliği kemikte incelme, kemik kırılmaları, kolay morarma, aşırı menstrüel kanama ve dışkıda veya idrardaki kanlara neden olabilir. Kan tineri kullanıyorsanız; böğürtlen, yeşil yapraklı sebzeler, soya fasulyesi ve mayalanmış süt gıdaları gibi K vitamini bakımdan yüksek olan gıdaları tüketmeyi unutmayın.
Hastalıklardan korur: Böğürtlende bulunan fenolik asitler, flavonoidler, flavonoller ve özellikle antosiyanositler gibi bileşenler; zararlı moleküllere karşı çalışılar. Bu koruyucu emizleme özelliği, birçok sağlık probleminin nedeni olabilecek oksidatif hasarın sonucu olarak vücudu bir dizi hastalıktan korur.
Damar sorunlarına yardımcı olur: Antosiyanin gibiflavonollar kalbi korur. Yüksek oranda magnezyum ve lif, damarları tıkanıklıktan korur ve düzgün kan akışını teşvik eder. Yüksek magnezyum seviyeleri aynı zamanda kan basıncını düzenler ve kalp krizine karşı koruma sağlar. DNA hasarını azaltmada ve damar sorunlarına karşı korumada da yardımcı olur.
Deri yapısını yeniler: İçerdiği C vitamini yardımıyla; yaraları iyileştirme, cildi yenileme, vücutta serbest radikallere karşı savaş (toksinler tarafından salınan moleküller), demir emilimini destekleme gibi vücuda birçok faydası bulunmaktadır.
Hastalıklarla savaşır: Zengin lif içerikli bir gıda olmasıyla; kolesterolü düşürme, düzenli barsak hareketlerini teşvik etme, şeker emilim oranını yavaşlatarak kan şekeri seviyelerini kontrol etme, sağlıklı bağırsak bakterilerini besleme ve sindirim sistemi sağlığını desteklemeye yardımcı olur.
Hafıza kaybını önler: Bilim insanları; yaban mersini, böğürtlen, çilek ve diğer dut meyvelerinin yendiğinde beyne faydalı etkileri olduğunu, yaşla ilgili hafıza kaybının ve diğer değişikliklerin önlenmesine yardımcı olabileceğinin güçlü bilimsel kanıtları olduğunu belirtti. .
Ağız bakterilerini öldürür: Anti bakteriyel özelliği yardımıyla ağız sağlığını korumaya yardım eder. Hastalığa neden olan ağızdaki bakterileri öldürür.
Kilo vermeye yardımcı olur: Şeker bakımından düşüktür ve lif oranı yüksektir. Bu sayede sağlıklı kilo vermeye yardımcı olur.
Kemik sağlığını destekler: İçeriğindeki kalsiyum, kemikleri güçlendirir. Magnezyum içeriği, vücuttaki kalsiyum ve potasyum emilimine yardımcı olur. Bu sayede güçlü kemiklerin oluşturulmasına yardımcı olur ve hücresel işleyişe katkıda bulunur.
Regl sancısını azaltır: Adet sancılarını azaltmaya yardımcı olur. Zihinsel ve fiziksel PMS semptomlarını hafifletir.

BROKOLİ

Brokoli serin iklimlerde yetişen bir sebzedir, sıcak iklimlerde ise uygun şartlar sağlandığında yetiştirilebilir. Çoğu insan çiğ yemeyi tercih etse de çoğunlukla buharda pişirilerek hazırlanır. Üstelik tadı da karnabaharabenzer.
Brokolinin ana üreticileri Çin, Hindistan, ABD, İspanya ve İtalyadır.
Lezzetli olduğu kadar besleyici olan brokolideki belirli başlı besleyici ögeler C vitamini, kalsiyum, magnezyum, fosfor ve potasyumdur.
Brokoli önemli miktarda lif, selenyum ve lutein içerir. Ayrıca folik asit, demir ve A vitamini yönünden zengin olduğu için vücudu temizler.
Brokoli: Sağlıklı bir yiyecek
Birçok meyve ve sebzenin onarıcı ve besleyici etkileri sayesinde günlük hayatımızda evde ilaç olarak kullanıldığını zaten biliyoruz.
Brokolinin çok besleyici ve faydalı oluşu ve yerken bize zevk vermesi de onu diğer meyve ve sebzelerin arasında öne çıkarıyor.
Fitokimyasal maddeleri sayesinde brokolinin şu özelliklere sahip olduğunu doğrulayabiliriz:
Kanseri Önler
Glikozinolatlar kanser hücrelerini tutmakla görevlidir. Sinigrin ise brokolide bulunan ve kanser hücrelerini öldüren bir diğer maddedir. Sinigrin karın ve bağırsaktaki kansere dönüşebilecek tümör hücrelerini yok eder.
Glikozinolatlar ayrıca aşağıdaki kanser türlerininin oluşumunu azaltır.
• Gırtlak kanseri
• Sigara içenlerde akciğer ve ağız kanseri
• Kadınlarda meme kanseri
• Erkeklerde prostat kanseri
Kalp Sağlığını Güçlendirir
Brokolide bulunan folik asidin çok büyük bir önemi vardır çünkü vücudun demiri doğru bir şekilde emmesini sağlar ve fetüslerin malformasyonunu önlemesinin yanı sıra kalp hastalıklarının önlemesinde de rol oynar.
Brokolide bulunan folik asit, homosistein seviyesini düşürerek damar tıkanıklarını, kalp ritmi bozukluklarını ve damar yağlanmasını önler. Bu sebze aynı zamanda yüksek tansiyonu olanlara da tavsiye edilir.
Kansızlığı Azaltır
Brokoli içinde en çok demir barındıran besinlerden bir tanesidir ve bu nedenle de kansızlık problemi yaşayan kişiler için idealdir.
Brokoli kansızlığı önler ve kansızlık problemi yaşayacağı öngörülen kişilere de tavsiye edilir. Buna aşağıdaki kişileri örnek gösterebiliriz;
• Hamile kadınlar
• Adet dönemi uzun süren kadınlar
• Burnu sürekli kanayan kişiler
• Emziren anneler
Sindirime Yardımcıdır
Brokolide bulunan B vitamini kompleksi enzim salgılanmasına yardımcı olur.Gıdaların sindirimine yardımcı olan pepsin bu enzimlere bir örnek olarak verilebilir.
Eğer gaz probleminiz varsa veya bağırsak floranızda bir sorun varsa bu besleyici yönden zengin sebzeyi haftada en az bir kez yemenizi öneririz.
Sahip olduğu lifler sayesinde, bu sebze bağırsakların çalışmasına yardımcı olur, kalan atıkları uzaklaştırarak bağırsaktaki toksinleri yok eder ve tokluk hissi verir.
Bu yüzden brokoli, yediklerine dikkat edenler veya kilo vermek isteyenler için idealdir.
Depresyona ve Sinire İyi Gelir
Brokoli yemek sadece doygunluk hissi vermekle kalmıyor, aynı zamanda iyi bir ruh hali içinde olmamızı ve sağlıklı hissetmemizi de sağlıyor. Bunun nedeni ise brokolinin dopamin üretimine yardımcı olmasıdır. Dopaminin ise sinir, stres ve depresyonu azaltıcı etkisi vardır.
Bu sebzedeki magnezyum ve kalsiyum sayesinde;
• Uykunuzu düzene sokar ve insomniayı (uykusuzluk hastalığı) önler
• Sinirleri ve kasları rahatlatır
• Kalp atışını düzenler
• Vücudunuzdaki enerjiyi arttırır
Brokoli yemek zindelik ve mutlulukla eş anlamlıdır.
Sıvıların Vücutta Tutulmasını Engeller
Brokoli içerdiği potasyum sayesinde, fazla tuz tüketimi yüzünden vücutta biriken sodyumu bozguna uğratır. Eğer ödem, hipertansiyon veya obezite probleminiz varsa brokoliyi de mutlaka yediğiniz yiyeceklerin arasına ekleyin.
Eklem Ağrılarını Azaltır
İçerdiği glutatyon ve potasyum sayesinde, brokoli eklemlerde seröz birikimini ortadan kaldırabilir. Ayrıca brokoli kireçlenme ve eklem problemi olan kişiler için de idealdir.
Dış Görünüşümüzü Güzelleştirir
Turpgiller ailesindeki sebzelerin antioksidan özellikleri vücutlarımızda detoks etkisi yaratır, daha güzel ve genç görünmemizi sağlar.
Brokoli, karaciğerin daha iyi çalışmasını sağlar ve kanınızı temizler; böylece cildiniz daha sağlıklı bir hal alır. Ayrıca, saç dökülmesini ve akne, kuruluk, lekeler ve kırışıklık gibi cilt problemlerini de engeller.
Tiroid Bezlerinin Daha Düzenli Çalışmasını Sağlar
Brokolinin de aralarında bulunduğu turpgiller familyası tiroid hormonu üretimini azaltabilir. Bu nedenle de hipertiroidizmi olan hastalara tavsiye edilir.
Hipotiroidi olan hastalar için henüz kesin bir bilgi verilmemiş olsa da, bu sebzelerin tiroid seviyelerini çok fazla düşürebileceği ve problemlere neden olabileceği öngörülüyor.
Brokolinin yararlarından faydalanmak için, 3-5 dakika buharda pişirmeyi deneyebilirsiniz. Böylece hem içerdiği fitokimyasalları ve besleyici maddeleri kaybetmemiş olursunuz hem de yüksek ısıda brokolinin ölmesini engellersiniz. Ardından, brokolinize zeytinyağı ve sarımsakla lezzet verebilirsiniz.

 

 

 

C HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

CENTİYANE KÖKÜ
Latince ismi Gentianalutea olan centiyane otu, güşadotu adıyla da bilinir. Kimyasal yapısında acı maddeler, uçucu yağlar, çok çok az miktarda tanen, müsilaj ve şeker bulunur. Diğer acı madde gruplarından farkı içerdiği tanen maddesinin etkisinin önemsenmeyecek kadar az ve acı maddelerin en acısı olan amarogentin maddesinin en yoğun etkisine sahip olmasıdır.Özelliklecentiyane kökü bu mevsimlerde daha fazla işlevselliğini arttırır. Ençok,Temmuz – Ağustos aylarında sarı renkte çiçek açan, yaklaşık bir metre boyunda, kalın köklere sahip olan bir bitki olarak gelişimini en iyi şekilde tamamlar. Memleketimizin dağlık yerlerinde, özellikle Uludağ ve Bozdağ’ da yetişir.
Kökleri yavaş büyüdüğü için 4 – 5 yıllık bitkilerin kökleri sonbahar ya da kış aylarında çıkarılarak temizlenip, dilimlenip ve sermek suretiyle önce güneş altında sonra gölgede ağır ağır kurutulur. Kuruyan bu kökler toz haline getirilerek veya suda kaynatılarak içilir. Acı bir tadı vardır, fakat bu bitkinin suyu çok şifalıdır.
Centiyane Kökü Kullanımı Ve Faydaları:
– 1 bardak suya bir çay kaşığı ucu kadar konulur, günde 1 – 2 defa tüketilir.
– Karaciğeri güçlendirerek, karaciğer hastalıklarını tedavi etmeye yardımcı olur.
– Mide ekşimesi ve mide yanmasını giderir.
– Vücuda kuvvet verir.
– Ateş düşürücü etkisi vardır.
– Kandaki alyuvar seviyesini arttırarak, kansızlığa ve kalp hastalıklarına karşı şifalı etkisi vardır.
– Kansızlık için bu bitkinin kökü kuru üzümle kaynatılıp tüketilmelidir.
– Kantaron otu ve civanperçemi otu ile kaynatılan centiyane kökü balla tatlandırılarak içilirse mide ağrısını ve mide ekşimesini yok eder.
– Safra kesesi salgılarını olumlu olarak etkiler.
– Centiyane kökünün tozu iltihaplı yaralara sürülürse tedavi edici özelliği vardır.
– Bunama gibi hastalıklarda 1 kilo üzüm ya da elma sirkesi içine 1 avuç centiyane çiçeği koyulup 10 gün bekletilir ve sabah akşam bir çay bardağıiçilir.
– Alman E Komisyonu centiyane kökünün hazımsızlık ve iştahsızlıkta kullanımına onay vermiştir.
– Hiper tansiyon hastaları, mide kanaması sorunu yaşayanlar ya da eğilimi olanlar, sürekli burun kanaması geçirenler, alerjisi olanlar, mide asit seviyesi yüksek olanlar, on iki parmak bağırsağı ülseri çekenler ve Hamile kadınlar doktorlarına danışmadan kullanmamalıdır.

 

CEVİZ YAPRAĞI
Ceviz yaprağı saç rengini parlaklaştırmaya, böylelikle saçınızın daha sağlıklı görünmesine yardımcı olur. Ceviz yapraklarını püre haline getirerek, şampuanınıza koyarsanız saçınız eskisinden daha sağlıklı ve daha canlı bir görünüme kavuşacaktır.
Ceviz yaprağının cilde faydaları nelerdir?
Ceviz yaprağını cildinize uygulamak için, yarım litre su ve 20 gr kurutulmuş ceviz yaprağı yeterlidir. Su kaynar derecede olmamalı, suyun sıcaklığı 50-60 derecede olmalıdır. Yarım litre suyun içine ceviz yapraklarını ufalayarak atar ağzını kapatır ve kullanıma hazır hale gelmesi için 1 saat beklersiniz.
Nasıl kullanılır?
Sabah ve akşam günde 2-3 defa kullanabilirsiniz. Bir pamuk yardımı ile yüzünüze kompres yaparak kullanabilirsiniz. Bu uygulama sayesinde cildinizdeki sivilceler ve sivilce izleri kaybolacaktır.
Ceviz yaprağı çayının faydaları nelerdir?
Ceviz yaprağı çay olarak da tüketildiğinde sağlığımıza oldukça faydalı bir içecek haline gelir.
İşte ceviz yaprağı çayının faydaları…
– Bağırsak parazitleri oluşumunu engeller. Böylelikle adeta müshil etkisi yaratır.
– Romatizma tedavisinde kullanlır
– Damla (gut) hastalığına iyi gelir
– Kan şekerini düşürmeye yardımcı olur.
– C vitamini eksikliği yaşayanlara birebirdir. Adeta bir c vitamini deposudur.
Ceviz yaprağı çayı nasıl yapılır?
Yarım olarak ya da bir tatlı kaşığı ince kıyılmış ceviz yaprağı, 1 su bardağı ölçeğindeki kaynar su ile birlikte haşlanır. 5 dakika boyunca demlendirilen su ve yaprak, demleme ardından süzülür. Ardından bu çay gün boyunca 1 veya 2 bardak yudum yudum içilebilir.

 

CEVİZ

Cevizin faydaları saymakla bitmez. Günlük hayatımızın bir parçası olan ceviz, tükettiğimiz çikolata, kurabiye, kek gibi birçok üründe yaygın olarak kullanılır.
Düzenli ve bilinçli bir şekilde ceviz tüketimi insan sağlığına birçok yönde fayda sağlamaktadır. Kolesterolün dengelenmesinden kalp damar sağlığına, çocukların zeka gelişiminden kemiklerin güçlenmesine kadar faydaları vardır. Bununla birlikte cevizin cilt için faydalı olduğu ve birçok kozmetik firmasının ürünlerinde cevizin içerdiği maddeleri kullandığı bilinir.
Cevizin içerdiği yüksek derecedeki bazı zengin vitamin ve elementler genel anlamda sağlığımızın korunmasını sağlamaktadırlar. Fakat özellikle yüksek derecedeki Omega 3 yağı asidi ve E vitamini türü olan gama-tokoferol gibi elementler başta kolesterol olmak üzere, kalp çevresinin temizlenmesinde önemli rol oynamaktadırlar.
Ceviz çok az sayıda besin türünün içerdiği çok güçlü antioksidan görevi gören elementler içerir, bunlardan birisi olan aminoasitler kalp sağlığının korunmasına yardımcı olurken, omega 3 yağının içerdiği alfa-linolenik asit patolojik kan pıhtısını önemli ölçüde engeller.
Günde ortalama 3 ceviz tüketen bir kişi kalp sağlığı için çok önemli bir önlemi almış olur, ayrıca, günlük olarak tükettiğiniz 3 ceviz kan şekeri ve kolesterol seviyesini düzenli bir seviyede tutmaya yardımcı olur.
Araştırmalar, günde ortalama 40 gram ceviz tüketen kişilerin kardiyovasküler riskini azalttığını ortaya koymuştur.

Cevizin Sağlığa Faydaları
Genel anlamda cevizin iki çeşit hastalığı önemli ölçüde engelleyici özelliğinin olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan birincisi kalp ve damar hastalıklarıdır. Uzmanlar, bütün öğünlerden sonra bir miktar ceviz yenilmesinin damarların tıkanmasına neden olan yağlı besinlerin verebileceği zararlara engel olduğunu söylüyorlar. Ayrıca yapılan araştırmalar cevizin damarların esnekliklerini korumalarını sağladığını ortaya koydu. Ceviz içerisinde barındırdığı antioksidan sayesinde kalp hastalıklarına neden olan zararlı maddeleri ortadan kaldırır ve vücudu bu tehlikeden korur. Böylece kalbin hastalıklara yakalanma riskini önemli ölçüde azaltır.
Bünyemiz kendi başına Omega yağını üretemez. Ceviz ise Omega 3 yağını bol miktarda bulundurur ve günde ortalama 4-5 ceviz yiyen kişi vücudun gereksinimi olan omega 3 yağının %85’ini almış olur. Ayrıca Omega 3 yağının antioksidan içermesi kalp sağlığına faydalıdır.
Aynı şekilde günde 4-5 ceviz yediğimizde, vücudumuzun günlük ihtiyaç duyduğu demirin yüzde 20’sini, manganezin yüzde 43’ünü ve triptofanın yüzde 17’sini karşılamış oluruz. Cevizde bulunan kalori oldukça yüksek olduğu için aşırıya kaçmadan tüketilmelidir.
Kalp ve Damarlara Faydaları: Sağlıklı bir yaşamın parçası olarak ceviz yemek kalp için iyidir. Doymamış yağ asitleri ve diğer besinleri içeren ceviz önemli bir aperatif yiyecektir diyebiliriz. Eğer kalp ile ilgili sorununuz varsa doğru tüketilmesi durumunda cevizin faydasını göreceksiniz.
• Düzenli bir şekilde ceviz tüketmek lipoprotein kolesterol seviyesini düşürebilir. Yüksel LDL ( Kötü kolesterol) kalp hastalığının başlıca nedenidir. Ceviz ise LDL’ninpanzehiridir diyebiliriz.
• Ceviz kalp krizine neden olan kan pıhtılaşması riskini azaltabilir. Ayrıca arterlerin sağlıklı kalmasını sağlar.
• Cevizin içerdiği hem tekli hem çiftli doymuş yağlar yükselen kolesterol seviyesini düşürür.
• Ceviz Omega 3 yağ asitleri açısından zengin olduğu için tehlikeli kalp ritmlerini engeller, kalp krizi riskini azaltır.
• Ceviz doyurucu besinler içerdiği için yemek yemeyi azaltır ve hatta diyabeti yavaşlattığı düşünülmektedir. Bu yüzden dolaylı olarak kalp hastalıkları riskini azaltır.
• E vitamini arterlerde meydana gelebilecek plak oluşumlarını engeller ve kalp tıkanıklığının oluşmasına izin vermez.
• Ceviz içerdiği besin ve vitaminler aracılığı ile kanın pıhtılaşmasını engeller ve kan dolaşımının daha iyi olmasını sağlar. Bu durum kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltır.
Kolesterole Faydaları: Günlük 4-5 tane ceviz tüketiminin kolesterolü düşürür. İyi kolesterol seviyesini yükseltir ve kötü kolesterol yükselmesine engel olur. Bununla birlikte damarların çevresini temizler ve genişlemelerini sağlar, böylece kalp hastalıklarına yakalanma riskini de azaltır.
Diyabete Faydaları: Diyabet hastalığında karşılaşılan en sık sorun kan şekerinin yükselmesidir. Ceviz ise kan şekerinin makul seviyelerde kalmasına yardımcı olmaktadır. Böylece diyabet hastalarının kalp hastalığına da yakalanma riskini düşürmektedir.
Kansere Faydaları: Cevizin kanser hastalığını tedavi ettiği söylenemez. Fakat kanser hastalığına neden olan faktörleri ortadan kaldırabiliyor veya hastalığa yakalanma riskini azaltabiliyor. Düzenli bir şekilde ceviz tüketimi dolaylı olarak kansere karşı metabolizmanın direncini arttırıyor.
Kemiklere Faydası: Bazı uzmanlar cevizde bulunan kalori miktarının kiloya neden olacağını iddia ediyor fakat buna karşılık büyük bir çoğunluk ise aşırı şekilde tüketilmediği sürece cevizin içerdiği kalorinin kemiklerin güçlenmesine katkı sağladığını belirtmektedirler. Ayrıca ceviz tüketiminden sonra meydana gelen kalorinin vücut tarafından depolanmadığı belirtiliyor.
Beyine Faydası: Ceviz linoleik, alfa linoleik ile birlikte vitamin E ve B6 vitaminlerini içerdiğinden dolayı sinir sistemlerine olumlu yönde etki yapar. Bazı bilim adamları besin maddelerinin hangi organımıza benziyor ise o organa faydalı olduğu yönünde iddiaları var ki ceviz de görüntü olarak beyine benziyor. Fakat cevizin beyine benzemenin ötesinde ciddi anlamda beyine faydaları var. Özellikle stres ile mücadelede antidepresan görevini üstlenen ceviz, uyku sorunu olanlar için de şifadır. Yatmadan önce yenilen ceviz, içerdiği triptofan yardımı ile uyku sorununuzu çözebilir.
Cilde Faydaları: Omega 3 yağı ve zengin bakır içeren cevizin cilde de çok faydası vardır. Her gün 2-3 ceviz tüketimi cildin elastikliğini arttırır ve ciltteki hücrelerin canlı kalmalarına yardımcı olur.

Ceviz Yağının Faydaları
Ceviz yağının içerdiği mineral, vitamin ve besinler birçok açıdan sağlığımız için faydalıdır. Ceviz yaprağının içerdiği manganez, melatonin ve bakır kalp için iyi gelir. A, E, C vitaminleri ve antioksidanlar ise özellikle cilt için faydalıdır.
• Kalp hastalığına yakalanma riskini azaltır.
• Kan dolaşımını arttırır.
• Cilt sağlığına yardımcı olur.
• Cilt rahatsızlıklarına karşı korur; günde 1-2 kaşık ceviz yağı egzama gibi cilt hastalıkların tedavisi için hasta olan kısımlara uygulanır.
• İltihaba karşı etkilidir; Omega 3 ve Omega 6 çoklu doymamış yağlardır, başta romatizma olmak üzere diğer bazı hastalıklardan kaynaklanan iltihaplara iyi gelir.
• Cildi nemlendirir ve elastik olmasını sağlar.
• Cildin yenilenmesini ve canlı kalmasını sağlar.
• Ruh sağlığına iyi gelir.
• Saç bakımı için kullanılır.
• Kuru ciltleri besleme özelliği vardır.
• Hafızanın güçlenmesinde önemli rolü vardır.
Ceviz Yağı Nasıl yapılır: Ceviz çok fazla yağ içermektedir ve bu yağları elde etmenin iki yolu vardır. Birinci yol, dövülmüş cevizlerin bir tavada kavrularak yağının çıkarılması, ikinci yol ise cevizlerin preslenerek yağının çıkarılmasıdır. Bir cevizden daha fazla yağ çıkarmak için en uygun yöntem ikinci yoldur.
Ceviz Yağı Nasıl Kullanılmalıdır: Bir su bardağına 3-4 damla ceviz yağı damlatılarak kullanmak mümkün.

Ceviz Yaprağının Faydaları
Ceviz yaprağı bir nevi doğal antibiyotik görevi görür ve çok özel bir yeri vardır. Bu yüzden hem cilt hastalıkları hem de iç hastalıkları tedavisinde kullanılır.
• Ağız içerisinde çıkan yaralara iyi gelir.
• Bağırsak iltihaplarına karşı etkilidir.
• Ceviz yaprağından yapılan kürler ayak terlemesi sorunlarını giderir.
• İştahı açar.
• Kan şekerine karşı çok etkilidir.
• Özellikle ayaklarda çıkan mantar hastalıklarına karşı etkilidir.
• Ceviz yaprağı su ile kaynatılarak banyo yapıldığında ciltteki sorunlara ve sivilce problemlerine karşı tedavi amaçlı kullanılabilir.
Ceviz Yaprağı Yapımı ve Kullanım Şekilleri: Ceviz yaprağı genelde su ile karıştırarak hazırlanır ve ceviz yaprağı çayı yapılarak içilir veya suda kaynatılarak banyo yapılır.
Birinci kullanımı: Bir bardak su ile iyice kıyılmış bir tatlı kaşığı su kaynatılır ve günde 1-2 kere içilir.
İkinci Kullanımı: 3-4 litre suya iki avuç iyice kıyılmış ceviz yaprağı konulur ve en az 15 saat bekletilir. Daha sonra su kaynatılır ve banyo suyuna katılır. Sonrasında ise bu karışımla banyo yapılır.

Ceviz Suyunun Faydaları
Cevizin suyunu elde etmek için 6-7 tane cevize karşılıklı iki delik açın ve 1 litre suda 15 dakika kaynatın. Bu şekilde elde ettiğiniz ceviz suyunu sabah ve akşam bir bardak için. Hatta kaynamış cevizleri yiyebilirsiniz.
• İştahı keser ve zayıflamaya yardımcı olur.
• Strese faydalıdır.
• Kadınlarda adet düzenini sağlar.
• Topuk dikenine şifalıdır.
• Kolesterolü düzenler.
• Ciltte bulunan lekelerin temizlenmesine yardımcı olur.

Ceviz Kabuğunun Faydaları
Cevizin içi dışı şifa desek abartı yapmış olmalıyız. Eğer cevizlerin içini yedikten sonra kabuklarını atıyorsanız büyük bir hata yapıyorsunuz demektir. Çünkü kabuğu da şifa kaynağı.
Ceviz kabuklarını bir demlik suda kaynatarak içebilirsiniz. Bir sefer kaynattığınız ceviz suyunu 1 hafta muhafaza edebilirsiniz.
• Soğuk algınlığı ve öksürüğe karşı inanılmaz etkilidir.
• Kanı temizler.
• Bazı rivayetlere göre ceviz yaprağı ile birlikte hazırlandığında sivilceleri döker.
• Egzama, mantara karşı iyi gelir.
• Kurt düşürücü özelliği vardır.
• Bünyeyi güçlendirir ve mikrop öldürücüdür.

Ceviz Reçelinin Faydaları
Ceviz reçelini hazırlamak çok zahmetli ve zordur. Bir ceviz reçelinin hazırlanma süreci 15-16 gün sürebilir. Cevizleri kaynatarak hazırlamadan önce, 16 gün boyunca cevizler her gün suya konulur ve acılığının gitmesi için her gün 16 gün boyunca suları süzülür. İstenilen kıvama geldiğinde bir tencereye 15-20 tane ceviz koyarak ve 200 gram şeker eklenerek kaynatılır ve ceviz reçeli elde edilir. Ceviz reçelinin faydalarını şu şekilde sıralayabiliriz.
• Hücreleri yeniler.
• Maksimum derecede enerji sağlar.
• Beyin hücrelerini yeniler.
• Kolesterolü düşürür.
• Astım ve bronşit hastalıklarına iyi gelir.
• Çocukların gelişimine faydalıdır.
• Kabızlığı giderir.
• Sinir sitemine faydalıdır.
• Özellikle çocuklarda kemik gelişimine yardımcı olur.

Cevizin Zararları:
Cevizin direkt sağlığa zararı olduğuna dair bir bulgu yoktur fakat tüketim miktarına dikkat edilmesi gerekir:
• Bazı kişilerde bünyelerinden kaynaklanan nedenlerden dolayı alerji yapabilir.
• Aşırı tüketilmesi kiloya neden olabilir ve boşaltım yolları organlarında sorun yaratabilir.

 

 

CHİTOSAN

Chitosan genelde karides, kalamar, yengeç ve diğer kabuklu deniz hayvanlarının sert dış kabuğundan elde edilen diyet özellikli bir fiber türüdür. Yapılan araştırmalar chitosanın midedeki yağlara yapışarak bunların vücut tarafından emilmesini önlemeye yardımcılığı gibi müstesna bir özelliği bulunduğunu göstermiştir. Bilim adamları bu özelliğin chitosanın yüksek pozitif manteyik yükü ile bağlantılı olduğunu bulmuşlarıdır. Bu pozitif manyetik yük chitosana negatif yüklü yağları kendine çekme ve onlara yapışma imkanı sağlamaktadır. Bu bulgularla, chitosanın yağ toplayıcı özelliğinin kolesterol düzeylerini düşürmek isteyen hastalar üzerinde önemli uygulama alanları bulunduğunu açıkça göstermişlerdir.

Aktif maddeleri ve insan vücudu üzerindeki etkileri
Chitosan yediğimiz yemeklerdeki kolesterolün vücut tarafından emilmesini gerçek anlamda azaltabilecek diyet özellikli fiber içermektedir. Yürütülen çalışmalarda görülen kolesterol azalmaları kan dolaşım sisteminde oluşabilen ve damar tıkanıklıklarının başlıca sebeplerinden biri olan yağlı birikimlerin miktarında dikkat çekici bir azalmaya yol açmıştır. Bir başka çalışmada chitosanın eczacılıkta satılan anti-kolesterol ajanlarına ve yulaf sakızında bulunan doğal diyet fiberine kıyasla etkinliği ele alınmıştır. Sonuçlar chitosanın kolesterolün düşürülmesinde yulaf sakızından daha etkili olabileceğini göstermiştir. Eczacılıkta satılan anti-kolesterol ilaçları ise, chitosana eşdeğer etkiler yaratmakla birlikte, chitosan bunlardan çok daha az yan etkiye sebebiyet vermiştir.

Yağların emilmesini engelleyebildiği için, chitosan öncelikle kilo kaybı amaçlı bir ürün olarak öne sürülmüştür. Bilim adamları chitosanın kilo kaybı açısından arzettiği potansiyelin geçerli olduğunu kabul etmekle birlikte, bu görüşü destekleyici derinlemesine çalışmalar üzerinde çalışmaktadır.

Araştırmacılar ülser şikayeti olan hastaların chitosan yolu ile tedavi edilmelerini müteakip H. pylorinin bastırılabildiğini, mükoz bakterisinin sağlıklı hale getirilebildiğini ve ülser yaralarının kapanmasının, iyileşmeyi teşvik edecek şekilde, çabuklaştırılabildiğini keşfetmişlerdir.

Chitosanın daha az yaygın bir başka kullanım alanı da bulunmaktadır. Harici ve mahalli surette tatbik edildiğinde, ciltteki aşı ve graft izlerinin iyileşmesine yardımcı olmaktadır. (9, 10) Chitosan ayrıca yara kapatıcı birkaç ilaç ürününde de kullanılmaktadır. Çeşitli testlerde chitosanın pansuman işlevinin kıyaslandığı diğer standart ürünlerden çok daha yüksek performanslı olduğu görülmüş, yara için koruyucu bir tabaka oluştururken, aynı zamanda sağlıklı hava geçişimini ve sıvı madde drenajını sağlayabildiği tespit edilmiştir.

Tavsiye edilen kullanım şekli
Vücüt tarafından yağ emilmesinin önlenmesi için en iyi zaman olan yemek esnasında kullanılması tavsiye edilmektedir.

Kullanım alanları
• Zayıflamaya, Kilo kaybına yardımcı
• Kolesterol düzeylerinin düşürülmesine destek
• Vücutta yağ emilmesini azaltmaya destek

Yan etkileri
Uygun dozaj esaslarına gore kullanıldığında bu diyet katkı maddesinin güvenli olduğu kabul edilmektedir. Ancak, chitosanın vücutta yağ emilmesini önlemesi nedeniyle, yağlarda çözülebilen A, D, E ve K vitaminleri ile birlikte alınmamalıdır. Bu arada başka bazı tıbbi ürünlerin vücuda tesirini de önleyebilir.

 

 

CİVANPERÇEMİ
Civanperçemi, kadınlarda hormonal dengesizlik ve sindirimin tedavisi için modern tıbbın bir parçası olan çiçekli bir bitkidir. Bu mütevazi bitkinin kullanım alanları çoktur ve soğuk algınlığı, ateş, menstürasyon problemleri, yeme bozuklukları ve sindirimi tedavi etmek için eski çağlardan beri tıbbi dünyanın bir parçası olmuştur. Cıvanperçemi papatya ve krizantem ailesinden geliyor, aslında bir bitkidir, ancak hala çoğu kültürde sebze olarak kullanılır.
Cıvanperçemi türlerine göre boyları 5 veya 10 cm arasında değişmektedir. Cıvanperçeminin özellikle yaprakları tüylü bir yapıya sahiptir. Cıvanperçemi çiçeklerini rengi de farklılık gösterebilmektedir. Cıvanperçemi çiçekleri beyaz veya krem rengi olarak değişkenlik gösterebiilmektedir.
Cıvanperçeminden en iyi şekilde faydalanabilmek için bu bitkiyi güneş en tepedeyken toplamak gerekir. Bu şekilde toplanan cıvanperçemi bitkisinden daha fazla yarar sağlayabilirsiniz.
Cıvanperçeminin faydaları
Cilt yaralarını iyileştirir ve kanamayı durdurur
Civanperçemi yüzyıllardır doğal yara tedavisi için kullanılmıştır. Bu bitkide bulunan kimyasal akidon, kanamayı durdurma yeteneği ile bilinir. Pudra formunda, sadece kanamayı durdurmak için değil, aynı zamanda ağrılı bir yaraya da toz olarak serpilmektedir.
Ayrıca, doğal bir antiseptiktir, bu yüzden yaraların enfekte olmasını önleyebilir. Bu yüzden pek çok şifa merhemleri anahtar bileşen olarak civanperçemi içerir. eski zamanlarda civanperçeminin savaş yaralarını kanamayı durdurma yeteneği nedeniyle “herbamilitaris” olarak adlandırılmasının gerçekten şaşırmamak gerek…
Anti-inflamatuar Özellikleri vardır
Cıvanperçemi, boğaz ağrısı, artrit, solunum problemleri ve mide ağrıları gibi birçok hastalığın nedeni olabilecek enflamasyonu sakinleştiren flavonoidler ve seskiterpenlaktonları içerir. Enflamasyon herhangi bir organda meydana gelebilir, cıvanperçemi günlük diyete ilaveten iltihaplanmanın önlenmesine yardımcı olabilir.
Sindirim hastalıklarının tedavisinde etkilidir
Cıvanperçemi , antiseptik ve antispazmodik özelliklere sahip olup, alt bağırsakta sindirim sorunları sonucu oluşan istemsiz spazmlar civanperçemi ile tedavi edilebilir. Sızan bağırsak, ishal, şişkinlik ve mide krampları gibi durumlar tedavi edilebilir. İçerdiği bitki bazlı flavonoidler, kasları gevşetmek ve spazmları azaltmaktan sorumludur.
Antiseptiktir
Civanperçemi esansiyel yağları ve bitki kendisi için bilinen en güçlü antiseptiktir, doğal bir dezenfektandır ve enfeksiyonlarla mücadele için tıbbi özellikleri piyasadaki diğer herhangi bir geleneksel çözüm tarafından eşsizdir. Dış yaraları iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda antimikrobiyal özellikler içerdiğinden iç enfeksiyonları da önler. Civanperçemi etkilenen bölgedeki kan trombositlerini harekete geçirerek, vücudu enfeksiyona neden olan bakterilerden korumak için koruyucu bir tabaka oluşturur. Civanperçemi esansiyel yağı, yaralara uygulandığında bakterileri tamamen öldürecek kadar güçlü antiseptik etkiye sahiptir.

Yara izlerini giderir
Mükemmel yara izi giderme özelliklerine sahip olduğu için kozmetik endüstrisi tarafından ödüllendirilen bir maddedir. Sadece iyileşme sürecini hızlandırmaz, aynı zamanda yara izlerinin görünümünü de azaltır. Civanperçemi yaraları iyileştirmek için, ağız yoluyla ya da cilt bakım rutinlerinizde kullanmanın birçok yolu vardır. Anti-inflamatuar özellikleri aynı zamanda yaraları çevreleyen tahriş ve kızarıklığı da sakinleştirir.
Hormon Dengesini düzenler
Hormonal dengesizlik genellikle PMS döngüsüyle el ele gelen kısa süreli bir durumdur; Ancak, bu her zaman böyle değildir. Hormonal dengesizlik kalıcı bir durum olabilir ve ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Diyetinize civanperçemi eklemek vücudunuzdaki hormonları dengelemeye yardımcı olabilir. Hormonal dengesizlik bazen düzenli bir adet döngüsü almamanızın nedeni olabilir, bu durum amenore olarak bilinir. Bu durumu tedavi etmek için keklikotu gibi diğer bitkilerle kombine edilebilir.
Tansiyonu dengeler
Vücutta yeterli kan akışını sağlayan vazodilatatör ve antiinflamatuar özelliklere sahiptir. Aynı zamanda kan basıncını düşürmek için sinirleri yatıştırır ve rahatlatır. Araştırmalar, civanın hipertansiyonu olan hastalarda kan basıncını düşürdüğünü göstermektedir.
Astım hastalığına iyi gelir
Civanperçemi oksijen ve kan dolaşımını kolaylaştıran sakinleştirici özelliklere sahiptir ve solunum sistemi için de aynısını yapar, astım semptomlarını hafifletir. Bronşları gevşetmede ve enflamatuar hava yollarını sakinleştirmede yardımcı olan bronkodilatör etkilere sahiptir.
Civanperçeminin cilde etkisi
Cilt bakım ürünleri ve merhemler civanperçemi esansiyel yağları ve egzama ve sakin cilt iltihabını temizlemeye yardımcı olan özleri içerir. Akne izleri de taşıyıcı yağlara ilave edildiğinde civanperçemi esansiyel yağı ile iyileştirilip tedavi edilebilir. Civanperçemi çayı, cildin hücre yenilenmesini arttırmak için vücudu temizlemenin mükemmel bir yoludur.
Rahim kanseri önleyici ve aynı rahim ağzı kanserini tedavi edici etkisi olduğu bilinmektedir.

Civanperçemi nasıl kullanılır?
Civan perçeminin özellikle kadınlar için bulunmaz bir nimet olduğu dile getiriliyor. Hem rahim kanserini önleyici etkisi sayesinde hem de regl sancılarını tedavi etmesi sebebiyle kadınların muhakkak kullanması gerektiğini belirtiyor.
Civanperçemi nasıl kullanılır?
Kadınların regl sancılarını ve rahim kanserinden korunmaları için günde iki defa çayının içilmesi tavsiye ediliyor.
Aynı zamanda yumurtalıklarda meydana gelen iltihaplanmanın ve karaciğerdeki yağlanmanın da civan perçemi bitkisi ile iyileştirildiği ifade ediliyor.

 

Ç HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

ÇAKŞIR OTU
Çakşır otu bitkisi diğer bir adı ile Ferula Comminus olarak da bilinmektedir. Sarı renkte çiçeklere sahip, 2 metre boyuna kadar uzayabilen otsu bir bitkidir. İçerisinde barındırdığı tanen, reçine, nişasta, alkaloit, saponin ve uçucu yağ sayesinde oldukça yararlı ve sağlıklı bir bitki olarak ön plana çıkmaktadır.
Çakşır otu bitkisi Doğu Anadolu, Orta Anadolu, Güney ve Güneydoğu Anadolu ile Doğu Akdeniz bölgelerinde sıklıkla görülebilmekte ve buralarda rahatlıkla yetişebilmektedir. İl bazı altında ise daha çok Antalya ve Mersin Toroslar’ında yetişmektedir. Çakşır otu bitkisi genel olarak cinsel gücü arttırıcı olarak da bilinmektedir.
Cinsel sorunu olan kişilere tavsiye edilen çakşır otu, birçok cinsel performans ürünlerinde bulunmaktadır. En etkili olarak Vitrix Maximum Performance bitkisel ürününde bulunan çakşır otu cinsel iktidarsızlığıtamamen ortadan kaldırmaktadır. Vitrix cinsel ürününü güvenli alışverişin adı iyimarka.net’den temin edebilirsiniz.
Çakşır Otu Bitkisi Faydaları
• İçerisinde bulundurduğu etkili afrodizyak sayesinde cinsel gücü ve isteği arttırmaktadır. Bu nedenle cinsel isteksizlik şikayeti olanlar bu bitki sayesinde tedavi olabilir.
• Sperm sayısını ve hareketliliğini arttırır.
• Kas ağrılarını keser ve buna bağlı olarak kasları geliştirerek kuvvet verir.
• Sindirim sisteminin çalışmasını düzenler ve sinirleri yatıştırır, sakinlik verir.
• Astım ve bronşit gibi ciğer hastalıklarında da etkili olur.
Çakşır Otu Bitkisi Nasıl Kullanılır?
Çakşır Otu bitkisinin kökü kurutularak toz haline getirilir, Toz halindeki çakşır otu bitkisi kökü bal ile karıştırılarak macun kıvamına getirilip günde bir defa tüketilmelidir. Ayrıca 1 bardak sıcak suyun içine 1 tatlı kaşığı çakşır otu bitkisi koyularak demlenmesi beklenir ve böylece tüketilerek faydası elde edilir.

 

 

ÇAM AĞACI
Çam, Pinaceae familyasından Pinus cinsinden orman ağaçlarını içeren iğne yapraklı türlere verilen ad. Türkiye’de hepsinin kısa sürgünleri iki yapraklı olan beş çam türü bulunur; sarıçam, karaçam, Halep çamı, kızılçam ve fıstık çamı. Ayrıca çamlar sonbaharda yapraklarını dökmezler.

Çam Ağacı Faydaları
• Diş ağrısı: Çam kabuğu sirke ile kaynatılıp gargara yapılır.
• Balgam söktürücü: Kabukları kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
• Astım: Çam yaprağı sinir otuyla beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
• Bronşit: Çam yaprağı sinir otuyla beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
• İdrar söktürücü: Çam yaprağı, biberiye ile beraber kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
• Yara iyileştirici: Çam kabukları öğütülüp yaraların üzerine ekilir.
• Karaciğer ağrısı: Çam yaprakları ve kabukları balla tatlandırılarak soğuk olarak içilmeye devam edilir.
• Verem: Çam havası veremli hastalar için iyidir.
• Müzmin öksürük: Çam filizleri kaynatılıp balla tatlandırılarak sıcak olarak içilmeye devam edilir.
• Kan temizleyici: Çam filizleri, taze yaprakları kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
• Böbrek kumları: Çam yaprakları kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
• Böbrek iltihabı: Çam yaprakları kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
• Zayıflama kürü: Çam yaprakları kaynatılıp balla tatlandırılarak ılık olarak aç karnına içilmeye devam edilir.
• Ses kısıklığı: Çamın taze filizleri kaynatılıp balla tatlandırılarak sıcak olarak içilir ve gargara yapılır.
• Saç bakımı: Terekenin (çam esansı) zeytin yağıyla beraber karıştırılıp saç diplerine sürülür, sabahleyin saçlar yıkanır.
• Gastrit: Çam yaprakları kaynatılıp balla tatlandırılarak içilmeye devam edilir.
• Yara: Çam sakızı sürülür.

Çam Yaprağı Çayı, bir çok hastalığa iyi geldiği çok kişi tarafından da biliniyor. Bazen ilaç kullanarak bile geçmeyen hastalıklarınıza çam yaprağı çayı ile şifa bulabilirsiniz. Çam yaprağı çayı neye iyi gelir. Akciğer hastalıları ve öksürüklerde balgam söktürücü ve nefes açıcı olarak kullanılır. Ayrıca haricen yara iyileştirici özelliği de vardır. Kadın hastalıkları, akıntı ve iltihaplarda kaynatılarak su banyosunun içine katılır aynı kaplıcadaki gibi suyun içine oturarak tedavi olunur.

 

 

ÇARKIFELEK BİTKİSİ

Doğal antidepresan olarak bilinen ve tercih edilen çarkıfelek bitkisi, kullanan kişiye huzur ve sakinlik veren bir bitkidir. Son dönemde en çok merak edilen bitkilerden olan çarkıfelek bitkisi, özellikle hastalıklarını doğal yöntemlerle tedavi etmek isteyen vatandaşların araştırılmalarına konu oluyor. Çarkıfelek bitkisi hakkında bilinmesi gerekenleri derledik. İşte çarkıfelek bitkisi hakkında tüm detaylar…
Çarkıfeleği olduğundan küçük görmek için hiçbir neden yoktur. Bu çift asmalı bitki, şaşırtıcı ölçüde karmaşık mor renkte büyük yapraklar çıkartır. Çiçekleri, sarı-turuncu renkli, yenebilen ve tatlı sarı renkli meyve özünün içinde yer alan küçük tohumlarla dolu yumurta şeklinde meyveler izler. 1600’lü yılların başında İspanyol Hristiyan misyonerler Güney Amerika’da bu bitkiye rastlandıklarında adını çarkıfelek koydular. Passifloraincarnata’nın anavatanı Birleşik Devletler’in güneyi ve doğusudur.
Arkeolojik kanıtlar, Amerikan yerlilerinin Avrupalı göçmenler oraya gelmeden binlerce yıl önce çarkıfelek meyvesini yediklerini gösterir. Şeroke, Houma ve diğer kabileler, yaralanmalarda iltihap kapmamak ve karaciğer rahatsızlıklarını tedavi etmek için çarkıfelek köklerinden yaptıkları ilaçları kullanıyorlardı. Sütten kesilen bebeklere çarkıfelek çayı ve bitkinin kökünden yapılan kulak damlaları veriliyordu. Çarkıfelek ayrıca sinirsel rahatsızlıklarda yatıştırıcı olarak kullanılıyordu. İspanyol fatihler, çarkıfelek asmasını uykusuzluk tedavisinde kullanan Orta Amerika’daki Aztekler’den bitkinin tıbbi özelliklerini öğrenip çarkıfeleği Avrupa’ya tanıttılar.
Bitki, 1800’lü yılların ortasına kadar Kuzey Amerika’nın geleneksel tıbbındaki yerini korudu, takip eden yıllarda anksiyete ve uykusuzluk için kullanıldı. 1900’lü yıllarda uyku sorunlarını tedavi eden ve yatıştırıcı olarak kullanılan reçetesiz ilaçların bileşen maddelerinden biriydi. Ama 1978’te Birleşik Devletler Gıda ve İlaç Dairesi bu bitkiye olan onayını geri çekti. Çarkıfelek, Avrupa’daki yaygınlığını korudu. Modern bitkisel tıp uygulayıcıları, çarkıfelek bitkisini uykuya yardımcı ve sinirsel gerginliklere yatıştırıcı olarak kullanır. Çarkıfelek bazı beyin hücrelerinin faaliyetini azaltan bir kimyasalı uyarıp bu şekilde rahatlamayı sağlıyor olabilir. Avrupa’da çarkıfelek alıç ve kediotuyla harmanlanıp sindirim bozuklukları ve sinir için kullanılır; çocuklara da yatıştırıcı çay olarak verilir.
Kuzey Amerika’nın ılıman bölgelerinde bulunan çarkıfelek, Passiflora cinsinin 450’den fazla türünden biridir. Çarkıfeleklerin çoğu Amerika’nın tropikal bölgelerinde yaşar. 20 kadar tür Asya’nın tropikal bölgelerinde yaşar. Çarkıfelek, çok yıllık otsu asmalı bir bitkidir, sapı 10 metreye kadar uzar. Mat yeşil ve loblu yaprakları 10-15 cm uzunluğa erişebilir, kenarları dişlidir
Olağanüstü çiçek kümeleriyle bir yandan diğer yana 7,5 cm- dünyadaki en karmaşık bitkilerden biridir. Çekice benzer beş ercik başçığı, çiçeğin ortasından çıkan kırmızımsı dişicik başlarıyla birleşir. Tavuk yumurtası boyutunda ve şeklindeki yenebilen meyvelerin içinde tohumlarla dolu olan tatlı kısım vardır. Passiflora’nın 20 türü, özellikle de P.edulis, tropikal bölgelerde yenebilen meyveleri nedeniyle yetiştirilir.
Çarkıfelek bitkisinin faydaları ve tedavi amaçlı kullanımı

Çarkıfelek yatıştırıcı etkisi olan bitkilerdendir, sinir sistemi üzerinde rahatlatıcı bir etkisi vardır. Çiçek, yaprak, sap ve meyveden yapılan ekstre, anksiyete ve uyku problemlerine karşı kullanılır. Çarkıfeleğin bupsikolojik etkileri nasıl sağladığı bilinmiyor, ama beyinde bu psikolojik rahatsızlıklarla ilgili engelleyici enzimleri barındırıyor olabilir.
Ayrıca beyinde GABA olarak adlandırılan rahatlatıcı bir nöro-ileticinin bulunduğu bölgeleri de sarar. Bu etkiler, çarkıfeleğin sinir sistemi ve uyku konusunda sağladığı rahatlamayı açıklayabilir. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalardaki ön araştırmalar, çarkıfeleğin anksiyete geriletici ve yatıştırıcı özellikleri olduğuna dair varsayımı desteklemiştir. Ama insanlar üzerinde yapılacak deneylere ihtiyaç duyulmaktadır.
Bir araştırmada, anksiyete rahatsızlığı olan 32 insana günlük bir plasebo tabletin yanında 45 damla sıvı çarkıfelek ya da plasebo damlalarının yanında 30 mg oksazepam (diazepam benzeri bir ilaç) verilmiştir. 1 ay sonra, iki grupta da anksiyete azalmıştır. Baş dönmesi ve uyuşukluk oranları benzer olsa da, çarkıfelek alan gruptaki bozukluk oranı daha az görülmüştür.
Çarkıfeleğin içeriğinde iyi bilinen bir antioksidan ve aynı zamanda anti-anksiyete özellikleri olan flavanoid bulunur; flavanoid, bitkinin diğer kısımlarına göre yaprakta daha yoğun olarak bulunabilir. Çarkıfelek içeriğinde ayrıca keskin bir tadı olan ve tıbbi etkilere sahip birçok bitkide bulunan bir kimyasal olan alkaloid barındırır.
Çarkıfelek bitkisi nasıl yetiştirilir?

Bu hızlı büyüyen asma bitki, Virginia’dan Florida’ya, batıda Teksas’a ve kuzeyde Ohio’ya kadar tarlalarda ve çitlerin yanında, su kanallarında ve orman köşelerinde bulunur. Doğal yaşam alanı olan Güneydoğu haricindeki Boston gibi yerlerde de, güneydoğudaki koşullara benzeyen koşullarda yetişebilir. Çarkıfelek, gövde çelikleri ve kat kat kesme (büyümekte olan saptan 15 cm alıp toprağa ekme) yöntemiyle kolayca çoğalır. 6 haftadan sonra kökleşen gövde ana bitkiden ayrılır ve yeniden ekilir. Bitki güneşi ve iyi kurulanmış toprağı sever. Hızlı bir biçimde büyür. Yapraklar ve sap yazın sonlarında hasat edilir ve gölgede kurutulur. Hasat edilmiş çarkıfeleklerin çoğu ABD’nin güneydoğusunda yabani olarak yetişenlerdir, sınırlı bir kısmı da Guatemala ve İtalya’da toplanır.

Çarkıfelek bitkisinin kullanım şekli

Demleme: 1-2 çay kaşığı kurutulmuş çarkıfeleği (kök hariç) 2 bardak suya koyun ve demleyin. Süzün ve günde 3 defa ve uykudan önce alın ki yatıştırıcı ve antioksidan özelliği işe yarasın.
Çarkıfelek kullanan bazı insanlar uyuşukluk ve baş dönmesi yaşamıştır. Bitki, diğer yatıştırıcı bitkilerin etkisini arttırabilir. Çarkıfelekteki alkaloidler rahimi uyarabilir, bu yüzden hamilelik döneminde kullanılması önerilmez. Ayrıca çarkıfelek kan sulandırıcılarla etkileşime girip onların etkisini arttırabilir.

 

 

ÇEMEN OTU
Çemen otu oldukça doğal bir bitki olması itibari ile gözle görülür, herhangi bir yan etkisi yoktur. Fakat her şey gibi doğal ürünlerinde fazla kullanılması iyi değildir.

Çemen Otunun Faydaları
1. İlaç kullanımı ile dahi geçmeyen inatçı öksürükler için çemen otunun mucizevi etkisinden söz edilebilir.
2. Özellikle astım hastalarının rastladığı göğüs şişliğini ve sertliğini geçirmede oldukça faydalıdır.
3. Balgam söktürücü özelliğe sahiptir, balgam söktürmek için kullanıldığında biraz mide bulantısı yapabilir.
4. Bronşit hastalarının kullanması da önerilir.
5. Boğaz ağrılarını oldukça hafifleten çemen otu, şimdiler de grip tedavisinin en temel ham maddesi olmuş durumdadır.
6. Acı bir tadı vardır. Bu acı tadı sayesinde sindirim sistemi kolaylaşır. Fakat acısı mideyi bozacak türden aşırı değildir.
7. Mide gazlarını ve şişkinliklerini giderir.
8. Bağırsak gazlarını söktürmede en etkili bitkilerden birisidir.
9. Bedeni güçlendirici bir tonik gibidir.
10. Emziren anneler için daha fazla süt oluşumu sağlar.
11. Çemen otunun cinsel gücü arttırıcı etkisi de mevcuttur.
12. Hanımların aybaşı dönemleri açısından oldukça rahatlatıcıdır.
13. Göğüs Büyütmeye Etkisi: Çemen otundan elde edilen tohumlar, yüksek oranda dioesgenin içerir buda kadınlık hormonu olarak bilinen Östrojenin artmasına katkı sağlar. Östrojen hormonu göğüslerin büyümesini sağlar. Özellikle Östrojen içeren doğum kontrol haplarının kadınlarda göğüslerin büyümesine etki ettiği bilinmektedir.

Çemen Otu Kullanım Şekilleri
• Göğüs Büyütmek için: Çemen otu tozuyla göğüslere masaj yapabilirsiniz; Çemen otu tohumunu blender dan geçirin içerisine çemen otu yağı ilave ederek macun kıvamına getirin. Macun kıvamına gelen karışımı göğüslere uygulayarak 5 dakika dairesel hareketlerle masaj yapın, süre sonunda ılık su ile yıkayın. Haftada 3 kez uygulayarak kısa sürede daha dolgun göğüslere kavuşabilirsiniz.
• Klasik, rutin şikayetler için kullanılan çemen otu için genellikle bir miktar sınırlaması konulur. Gün içerisinde maksimum iki kez karışım halinde kullanmanız yeterli olacaktır.

Çemen Otunun Çocuklarda Kullanımı
Yetişkin bireyler ile çocuklardaki kullanım düzeyi kesinlikle aynı olmamalıdır.
• Çocuklar için, günlük kullanım miktarı maksimum bir öğün içerisinde olmalıdır.
• Eğer karışım halinde çocuğunuza kullanıyorsanız bir kez karışımdan vermeniz yeterli olacaktır.
• Fazla kullanım çocuklarda alerjik reaksiyonlar oluşturabilir.
• Ardından; çocuğunuzun bir hastalığı sebebi ile kullanıyorsanız, mutlaka hekim kontrolünde tedaviyi başlatmanız ve ek olarak çemen otu kullanmanız gerekir.
• Çocuklarımız için asla fazla öğün gibi düşünmemeliyiz. Fazla olan her şey bir çocuk için hastalık sebebidir.

Çemen Otunun Yemeklerde Kullanımı
• Çemen otlu yemek tarifleri genellikle ‘diyet yemekleri’ başlığı altındadır.
• Genel olarak çok kez tarif bulmada güçlük yaşamazsınız.
• Eğer çemen otu ile bir yemek hazırlamak niyetindeyseniz aşırıya kaçmamanızı öneririz. Doğallığı itibari ile; fazla kullanımı halinde yemeğin tüm tadını ve kokusunu kapsayacaktır.
• Çemen otu, oldukça farklı damak zevklerine hitap eder. Bu sebep ile genel tariflerde kullanmanız, yemeğinizin tüketilmesi açısından problem teşkil edebilir
• Çemen otunu hafif bir miktarda yemeklerinizde kullanırsanız, çocuklarınız tadına alışır ve yadırgamaz.
• Çemen otu salatalara da oldukça yakışan bir tattır.
• Ezme içerisinde kullanılması halinde oldukça doğal bir tat katar.
Eğer, çemen otu ile daha farklı lezzetler yapmak isterseniz;
1. Çemen otlu börek,
2. Çemen otlu kurabiye,
3. Çemen otlu pilav,
Şeklindeki tariflere bakmanızı öneririz.

Çemen Otu Çayı Faydaları
1. Yüksek kolesterolün düşürülmesine destek verir.
2. Kan şekerini düzenler.
3. Anne sütünün artmasını sağlar.
4. Menopoz döneminde oluşan sıkıntıları hafifletir.
5. Böbrek rahatsızlıkları bulunanlar doktora danışarak tüketebilir şifadır.
6. Balgamın atılmasına yardımcı olur.

Çemen Otu Çayı Nasıl Yapılır?
• Su ( 2 fincan )
• Çemen otu tohumu ( 5 gram ) 1 tatlı kaşığına eşdeğer
Hazırlanışı: Suyu kaseye ekleyip çemen otu tohumlarını ekleyin. 3 saat süresince hiç kaynatmadan bekletip süre sonunda süzdürüp tüketin.

Çemen Otunun Zararları
Eğer çemen otunu mevcut bir hastalığınız sebebi ile kullanacaksanız mutlaka hekim kontrolünde, kullanmalısınız.
• Çemen otu, hamile bayanların kullanımına uygun değildir. Hamile bayanlar kesinlikle çemen otu ve çemen tohumu bitkilerini kullanmamaları gerekir.
• Günlük olarak belirlenen düzeyin aşılması

 

 

ÇOBAN ÇANTASI

Lapası basur ve yaraların iyileştirilmesinde kullanılır.
Damarları daraltma özelliği ile vücutta meydana gelen iç ve dış kanamaları durdurmak için çoban çantasından faydalanılır.
Aşırı regl kanaması olan kişilerin regl günü yaklaştığı zaman çoban çantası çayı tüketmesi tavsiye edilir. Aynı zamanda ergenlik döneminde regl döngüsünün düzene girmesinde etkilidir.
Yüksek ve düşük tansiyonu bulunan kişilerin tansiyonlarının dengelenmesinde etkilidir.
Kan dolaşımını düzenlemeye yardımcıdır.
Vücuttan idrar atımını kolaylaştırır. Bunun yanı sıra idrar torbası ve böbrek iltihaplarının giderilmesinde etkilidir.
Kas gevşekliğinin ve kas yapısında meydana gelen hastalıkların tedavisinde kullanılır.
İshali önlemeye yardımcıdır.
Tüketim şekilleri
Bitkinin çiçekli sapları toplanarak temizlenip suyu çıkartılır. Hazırlanan özsuyun buzdolabında saklanması gerekir.
Çoban çantası köklerinden ayrılarak kurutulur. Böylelikle bitki çayı olarak tüketilir. Bitkinin çayından genel olarak şifa amaçlı faydalanmak mümkündür.
Taze bitkinin kaynatılması ile elde edilen buhar ağrılı bölgelere uygulanabilir.
Çoban çantasının hamilelik döneminde tüketimi sakıncalı sonuçlar doğurabilir.

 

 

ÇÖREK OTU
Çörek otu, birçok yiyecekte olmazsa olmazdır. Kendisi küçük faydası büyük olan çörek otunun sağlığa faydası çok…
Mikrop, virüs ve mantarlara karşı öldürücü etkiye sahip olan çörek otu, ifraz boşaltıcı ve solunum borusunu genişleticidir. Ayrıca çörek otu, kan şekerini de düşürür. Damar hastalıklarını önler ve hazmı kolaylaştırır.
Çörek otu yaraların iyileşmesinde etkili
Çörek otu ayrıca idrar söktürücü özelliği ile safraya da iyi gelir. Yaraların çabuk iyileşmesini ve hücrelerin yenilenmesini hızlandırır. Alerjiyi önler. Savunma sistemini dengeler. Çörek otundaki nigellon ve alfa-pinen gibi eterli yağlar, solunum borusunu genişletip kramp gidericidir.
Çörek otunun, müzmin hastalıklarda da şaşırtıcı iyileşmeler sağladığı belirtiliyor. Çocuklarda özellikle sinir ve deri hastalıklarına, astım ile alerjiye iyi gelir.
Çörek otu ürünleri, hamilelik devresindeki şikayetleri azaltır. Yan etkisi olmayıp, bu devredeki kadınlara ve bebeklerini anne sütüyle besleyenler için süt kalitesinin bebeğe daha yarayışlı olmasını sağlar. Hazım zorluğu ve mide şişkinliklerinde çörek otu da eskiden beri bilinir.
Çörek otunun diğer faydaları
Yapılan araştırmalarda bağışıklık sistemini güçlendirdiği belirlenen çörek otunun bazı ilaçlarda da ham madde olarak kullanılır.
* Çörek otu, meme ve prostat kanserini yavaşlatır, akciğer kanserine karşı koruyucudur.
* Kan şekerini düşürür.
* Kanı sulandırır.
* Kalp enfarktüsü riskini azaltır.
* Romatizma ağrılarını dindirir.
* Öksürük ve solunum yolu hastalıklarını tedavi ettiği bilinir.
* Hücrelerin yenilenmesini hızlandırır.
* İltihap giderici ve idrar söktürücüdür.
* Cilt hastalıklarını tedavi edici özelliği vardır.
* Antioksidan özelliğe sahiptir.
* Zayıflamaya yardımcı olur.
* Hazmı kolaylaştırır.
* Mikrop ve virüslere karşı koruyucudur.
* Depresyon ve panik atak hastalığını tedavi edicidir.
Çörek otunun zararları nelerdir?
Susam gibi siyah tohumları olan bir çeşit bitki olan çörek otunun içeriğinde sabit ve uçucu yağlar, alkaloitler, saponinler ve tanen bulunur. Acımış çörek otu yağı, bozulmuş demektir. Çörek otunun etkisi kişiden kişiye değişebilir. Çörek otu, az miktarlarda alındığında genellikle güvenlidir ve zarar verici değildir. Yiyeceklerin ve ekmek gibi hamur işlerinin içerisinde baharat şeklinde kullanılan çörek otunun ise bir zararı yoktur.
Çörek otu nasıl tüketilir?
Uzmanlar, çörek otunun öğütülmüş halde alınmamasını tavsiye ediyor. Çünkü öğütülme işlemi esnasında çörek otunun içerisinde bulunan faydalı yağlar uçar. Bu nedenle de çörek otunu tohum halinde almak daha doğrudur. Çörek otu, poğaçada, börekte, kurabiye ve salatada kısacası birçok yerde kullanılabilir. Ayrıca çörek otunu düzenli olarak tüketmek için kahvaltıdan ve yemekten yaklaşık bir saat önce, bir tatlı kaşığı çörek otu çiğneyebilirsiniz.

 

 

ÇUHA ÇİÇEĞİ

Çuha çiçeği, çuha çiçeğigiller familyasından Primula cinsini oluşturan bahçe süs bitkileri yetiştiriciliğinde kullanılan bitki türlerinin ortak adı. Önemli olan başlıca türleri P. vulgaris ve P.veris dir.

Çuha Çiçeğinin Faydaları Nelerdir ?

• Bağışıklık Sistemine Faydası : Çuha çiçeği içermiş olduğu mineral ve vitaminler sayesinde vücudun bağışıklığını her daim dengede tutmasına yardımcı olmaktadır.
• Adet Düzensizliklerine Faydası : Çuha çiçeği bayanların özel günlerinde yaşamış olduğu baş, karın ve mide ağrılarını en aza indirerek, adet düzensizliği sorunlarını da ortadan kaldırmaktadır.
• Menopoza Karşı Faydası : Menopoz semptomlarını azaltıcı etkisi olan çuha çiçeği düzenli kullanıldığı takdirde hanımların bu dönemlerini rahat geçirmesine yardımcı olmaktadır.
• Cilt Hastalıklarına Karşı Faydası : Egzama ve sedef gibi cildi oldukça sıkıntıya sokmakta olan hastalıklar,düzenli çuha çiçeği kullanımı sayesinde derman bulabilir.
• Aknelere Faydası : Özellikle de ergenlik sivilceleri için çinko ile alındığı takdirde % 100 faydalı etkiler göstermektedir.
• Tırnak Sağlığına Faydası : Çuha çiçeğinin içerisindeki mineraller tırnak hastalıklarının giderilmesine yardımcı olmaktadır.
• Şeker Hastalığına Faydası: Düzenli kullanıldığı takdirde çuha çiçeği diyabetin önüne geçebilmektedir.
• MS Hastalığına Faydası: Özellikle de tıp dilinde tanımı ve tedavisi oldukça zor bir hastalık türü olarak bilinen MS hastalığında çuha çiçeğinin rolü oldukça önemlidir. Nitekim, vücudun kas oranını dengede tutulmasını sağlayan çuha çiçeği sayesinde pek çok MS hastası rahata kavuşmuştur.

Çuha Çiçeğinin Diğer Faydaları

1. İdrar ve balgam söktürmeye oldukça iyi gelir.
2. Vücuda rahatlık vermektedir.
3. Sinirleri yatıştırmaktadır.
4. Rahat uyku sağlamaktadır.
5. Yarım baş ağrılarına birebir iyi gelmektedir.
6. Kireçlenme sonucunda oluşan eklem ağrılarının azalmasını sağlar.
7. Yorgunluğu gidererek kişiyi daha iyi hissettirir.
8. İştahsız kişiler çuha çayı tükettiğinde iştahları açılır.
Çuha Çiçeği Nasıl Kullanılır?
1. Çuha çiçeği kökleri ve yaprakları kurutulduktan sonra suda kaynatılıp bitki çayı gibi tüketilebilir.
2. Yapraklarını haşlayıp salatalarda da gönül rahatlığıyla kullanabiliriz. Yaprakları kurutularak elde edilen bu haşlamanın sinirleri rahatlatıcı bir etkisi vardır ve böylece kişi rahatça bir uyku çekebilmektedir.
3. Ayrıca Çuha çiçeğinin köklerini haşlayarak tüketebilirsiniz. Haşlanarak tüketilen kökler böbrek taşlarının düşmesini ve idrarın sökülmesini sağlar.
Çuha Çiçeği Çayı Tarifi
Çuha Çiçeği çayı , kuru ya da haşlanmış bir şekilde tüketmek istemeyenler için ideal bir yöntemdir.
• Yarım çay kaşığı çuha çiçeği kurusu
• 1 bardak su
Hazırlanışı: Suyun içerisine çuha çiçeği kurusunu ekleyip ocağın altını kısın. Etkili bir verim için 8 – 10 dakika kaynamasını bekleyin ve hazırladığınız bitki çayını her gün mutlaka tüketin.

Çuha Çiçeği Yağının Faydaları
1. Çuha çiçeği yağı bir çok açıdan kişinin kendisini hem fiziksel hem de ruhsal olarak iyi hissetmesine yardımcı olmaktadır.
2. Özellikle de aşırı alkol kullanımından dolayı oluşan zehirli toksinlerin dışarı atılmasını sağlar.
3. Yaşlılık etkilerinin geciktirilmesinde faydası olan Çuha Çayı, aynı zamanda da romatizma ve eklem iltihabı ağrılarının da azaltılmasına katkılar sağlamaktadır.
4. Kireçlenme sonucu meydana gelen bel, sırt, kuruk sokumu ağrıları ve pek çok kulunçlanma sıkıntıları da çuha çiçeği yağı sayesinde tamamen ortadan kalkmaktadır.

 

 

D HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

DEFNE YAPRAĞI
Mutfakların vazgeçilmezi olan özellikle Akdeniz mutfaklarında sık sık kullanılan, yemeklere enfes bir tat katan defne yaprağı, son zamanlarda faydaları ile de adından söz ettiriyor. Yurt dışındaki ülkelerde de özellikle ünlü restoranların vazgeçilmez bitkilerinden biridir.

Diğer İsimleri: Har, Nehtel, Tehnel, Laurus nobilis, Laurel, Laurier
Botanik Bilgi: Defnegiller familyasındandır. Yaz kış yaprağını dökmeyen bir bitkidir. Ülkemizin Akdeniz kıyıları başta olmak üzere Ege, Marmara ve Karadeniz kıyıları ile bu kıyıların iç kısımlarında yetişir. 6-8 metre’ye kadar boylanabilen defne, yuvarlak tepeli ve sık dallı olarak gelişir. 8-10 cm. uzunluktaki oval ve sert, üst yüzü parlak, kenarları dalga görünüşlü ve almaşık dizili koyu yeşil yaprakları vardır. İlkbaharda açan sarımsı ya da yeşilimsi beyaz renkteki küçük çiçekleri olgunlaşınca rengi koyu mor, tek tohumlu ve etli meyvelere dönüşür. Bitkinin yuvarlak kesitli ve mor-kahverengi olan gövdesi, zamanla odunlaşır ve rengi griye döner. Defne, gövde çelikleriyle çoğaltılır.

Bilinen Birleşimi: Yaprakları eterik asidi içerir.

İşte bu şifalı yaprağın faydalarından bazıları:
1. Soğuk algınlığı, grip gibi kış hastalıklarının önlenmesine yardım eder.
2. Balgam sökücü özelliği vardır.
3. İdrar söktürücüdür.
4. Astım gibi solunum hastalıklarına fayda sağlar.
5. Yapılan bir araştırmaya göre, bu yaprağın yaraları kısa sürede iyileştirdiği, açık yaraların çabuk kapanmasını sağladığı sonucuna varıldı.
6. Kolesterolü düşürür.
7. Cildi gençleştirir. Genç bir görünüme sahip olmayı sağlar. Kırışıklıkları önler. Cildinizin genç kalmasını istiyorsanız yemeklerinizde bir parça defne yaprağı kullanmayı unutmayın.
8. Kuru ciltler için de oldukça faydalıdır.
9. Aknelere iyi gelir, geçmelerini sağlar.
10. Artrit gibi kemik hastalıklarının iyileşmesine yardım eder.
11. Mikroplara karşı savaşır. Bakteriyel enfeksiyonları engeller.
12. Kulak ağrılarına iyi gelir.
13. Egzama ve sedef hastalığı gibi el ve vücutta çıkan yaralar için de oldukça faydalı bir bitkidir.

İkinci bir kaynağa göre defne yaprağının faydaları
1. Romatizmaya iyi gelir.
2. Mantar veya viral enfeksiyonlara fayda sağlar.
3. Alzheimer hastalığı için de yararlıdır.
4. Yapılan araştırmalar sonucunda parkinson rahatsızlığına da iyi geldiği ortaya çıkmıştır.
5. Görme bozukluklarına iyi gelir.
6. Sakinleştirici özelliği vardır.
7. Ülser gibi mide hastalıklarına oldukça büyük fayda sağlar. Mideyi güçlendirir.
8. Kalp damar sağlığını korur.
9. Lösemi yani kan kanseri ve cilt kanseri gibi kanser türlerine fayda sağlar.
10. Bel ağrılarını giderir.
11. Migren ve baş ağrılarına da fayda sağlar.
12. Kan şekerini düşürmeye yardım eder. Yüksek kan şekeri olup düşüremeyen kişiler defne yaprağı kullanabilir.
13. Sindirim sistemini rahatlatır, gaz giderici özelliği vardır.
14. Ateş düşürücüdür.
15. Vücuttaki mikrop, bakteri ve mantarların üremesini, çoğalmasını engeller.
16. Antibiyotik özelliği vardır.
17. Terlemeyi sağlar. Bu şekilde ter yolu ile vücuttan mikroplar atılabilir. Bu da vücudu rahatlatır, terleme ile tuz ve su yolu ile vücuttaki mikroplardan kurtulmak mümkündür. Ayrıca terleme ile vücut ısısı da düşer.
18. Vücuttaki hormonların ve enzimlerin salgılanmasını, aktivitesini düzenler.
19. Diş ağrısına iyi gelir.
20. Saçların sağlıklı bir şekilde uzamasını sağlar. Saçlarınızın uzamamasından yakınıyorsanız bu yaprağı kullanabilirsiniz.
21. Saç dökülmesini önler.
22. Regl dönemi düzensiz olan yada zamanı geldiğinde adet kanaması olmayan kadınlar da bu bitkiyi tüketmelidir. Adet kanamasını düzenler ve zamanında gelmesini sağlar.
23. Zayıflamaya yardım eder.
Defne yaprağının zararları ve yan etikleri nelerdir?
Yararları olduğu gibi bu bitkinin de yan etkileri veya bazı zararları bulunabilir.
1. Hamile ve emziren bayanların kullanmaması gereken bir bitkidir.
2. Merkezi sinir sistemine zarar verebilir.
3. Şiddetli bir şekilde koklandığı zaman solunum sistemine zarar verebilir.
4. Fazla kullanım alerjik reaksiyonlara sebep olabilir.
5. Alerjisi olanlar kullanmamalıdır.

 

DEVE DİKENİ
Devedikeni, papatyagiller familyasından bazı dikenli bitkilerin ortak adıdır. Devekengeli, meryemanadikeni, sütlükengel olarak da bilinir. Devedikenleri genellikle yol kenarlarında ve ekili olmayan tarlalarda yetişir. Boyları 30–100 cm arasında değişir.
Deve dikeninin faydaları…
Deve dikenin hem tohumundan hem kökünden hem de yaprağından faydalanabilirsiniz. Deve dikenini şifa olarak kullanmanın yanı sıra, lezzetli enfes tarifte yemeklerde hazırlayabilirsiniz. Deve dikeninin nasıl hazırlanması gerektiğine gelmeden önce ilk olarak faydalarından bahsedelim.
Karaciğer hastalıkları
Deve dikeni genellikle karaciğer hastalıkları tedavisinde kullanılmaktadır. Karaciğerin yağ parçalama özelliğini kullanarak bu organda yağ birikmesine engel olur. Dolayısıyla deve dikeni tüketerek karaciğerinizin yağlanmasını engelleyebilir, karaciğer hastalıklarından korunabilirsiniz.
Mide ve sindirim sistemi
Deve dikeni düzenli miktarlarda tüketildiğinde sindirim sistemi ve mide de meydana gelen rahatsızlıkların gelişmesine de engel olur.
Sirozu engeller
Alkol kullanımına bağlı olarak vücutta gelişen siroz hastalığına deve dikeni engel olmaktadır. Tabii alkolün vücutta oluşturduğu yıkımı hiçbir ürün engelleyemez. Bizler yine de kullanmamızı tavsiye ediyoruz.
Ateş düşürücü etkisi
Deve dikeni suyunun ateş düşürücü etkisi olduğu söylenmektedir.
Romatizma
Deve dikeni bitkisinin romatizmaya bağlı gelişen hastalıkları da engellediği söylenmektedir.
Kanser hücrelerinin gelişimini engeller
Deve dikeni bitkisinin kanser hücreleri engelleyici etkisi olduğu ve gelişmesini durduğu bilinmektedir. Günde bir bardak deve dikeni çayının kanser hücrelerinin gelişmesini engelleyici etkisi bulunmaktadır.
Deve dikeni nasıl kullanılır?
Deve dikeni bitkisi sürekli kullanıldığında ciddi yan etkilere sebep olabilir bu nedenle günlük kullanımda doz miktarına dikkat etmek gerekir.
Eğer ciddi bir sağlık sorununuz varsa ve tedavi amaçlı deve dikenini kullanacaksanız 3 aylık molalarla kullanmanızı tavsiye ederiz. Ancak her zaman bu tip alternatif tıp yöntemlerinin doktor kontrolünde olması gerekmektedir.

 

 

E HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

EBEGÜMECİ
Diğer İsimleri : Ebem gümeci, Ebegömeci, Kazankarası, Malvasylvestris
Botanik Bilgi : Ebegümecigiller familyasında yer alan aynı cinsten 1500 kadar tür bitkinin genel adı ebegümecidir. İki ya da çok yıllık otsu bitkilerdir. Ülkemizde 8 ebegümeci türü yetişmektedir. Bunlardan en önemlisi büyük ebegümeci (M. sylvestris) türüdür. 20-30 cm. arasında boylanabilen bu türün yaprakları yuvarlağımsı biçimli, kenarları dişli, uzun saplı, tüylü, almaşık dizili, 3-7 parçalı ve palmiye gibi damarlıdır. Yaz boyu ve sonbahar başlarında açan pembe renkli, eflatuni çizgili çiçekleri, yaprakların koltuklarından çıkar. Meyveleri 10 parçaya bölünen, olgunlaştığında açılmayan kuru tohumlar halindedir. Bitki döktüğü tohumlarıyla çoğalır.

Bilinen Bileşimi : Ebegümecinin yapraklan büyük oranda yapışkan bitki sıvısı; Astrenjan / organik dokuları büzerek salgı azaltıcı, ekspektoran / balgam söktürücü, yumuşatıcı, diüretik / idrar söktürücü, sedatif / sakinleştirici.Yaprak ve sapları hafif kokulu ve yavan lezzetlidir. Bazı yerlerde sebze olarak yenilir.

Faydaları : Göğsü yumuşatır ve öksürüğü keser. Ateş düşürücüdür. Nezle ve bronşite iyi gelir. Burun kanamasını keser; Burun tıkanıklığını giderir. Nefes darlığında faydalıdır. Mide ağrısına ve bulantısına karşı etkilidir. Dişeti hastalıklarında faydalıdır. Mide ve Bağırsakların düzenli çalışmasına yardımcı olur. Kabızlığı giderir. Ses kısıklığını, boğaz ve bademcik iltihaplarını giderir. Cildi korur, yumuşatır ve nemlendirir. Gözaltı kırışıklıklarına ve şişliklerine iyi gelir.

Kullanım Şekli :

Çay: 2 çay kaşığı kıyılmış çiçek, yaprak ve tüm bitki 250 ml soğuk suda ara sıra karıştırılarak 8 – 10 saat bekletilerek demlenir süzülür. İçmeden önce ısıtılarak sıcak içilir.
Lapa: Bir kapta taze yapraklar veya tüm bitki ezilir, çok az su ile çabucak ısıtılıp vücudu yakmayacak bir sıcaklıkta hasta bölgeye sarılır.

Banyo: 10 gr çiçek veya tüm bitki 1 litre suda 8 saat bekletilir, süzülür.

 

EKİNEZYA
Ekinezya (Echinacea purpurea), Papatyagiller (Asteraceae) familyasına ait bir bitki türüdür. Özellikle bağışıklık sistemi üzerindeki güçlü etkileri nedeniyle başta Kızılderililer olmak üzere, dünyanın pek çok yerinde insanlar tarafından kullanılmıştır. Kuzey Amerika’nın endemik bitkilerinden olan ekinezya, ülkemizde de bolca bulunan şifalı bitkiler arasında.
Ekinezya bitkisinin hem çiçekleri, hem gövdesi ve yaprakları hem de kökleri kullanılmaktadır. Yılda iki kez hasat edilebilen ekinezya, yetiştirilmesi ve işlenmesi açısından da oldukça pratik ve ekonomik değere sahip bir bitki. İçeriğindeki A, B2, C ve E vitaminlerinin yanı sıra çeşitli mineraller bakımından da zengin olan ekinezya, özellikle içerdiği polisakkaritler nedeniyle bağışıklık sistemi üzerinde çok güçlü etkilere sahip.

Ekinezya nasıl kullanılır?
Ekinezya, bitki çayı olarak kullanılabildiği gibi tentür, kapsül veya tablet olarak da kullanılabiliyor:

Ekinezyanın faydaları nelerdir?
• Bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu sayede soğuk algınlığı, nezle, grip gibi hastalıklar üzerinde çok etkilidir. Yalnızca iyileştirmek için değil, bu tür hastalıklara karşı korunmak için de kullanılabilir.
• Antiviral ve antimikrobiyal etkisi ile vücuttaki virüslere ve çeşitli mikroplara karşı savaşır.
• Antifungal etkisi ile özellikle herpes virüsü ve kandida mantarı üzerinde olumlu etkileri vardır.
• AIDS tedavisinde yardımcıdır.
• Kronik yorgunluk, halsizlik gibi durumlarda etkilidir.
• Migrenden kaynaklanan baş ağrılarını giderir.
• Kas ve eklem ağrılarına iyi gelir.
• Sivilce, sedef gibi cilt hastalıklarına ve deri üzerindeki yaralara da iyi gelir.

Ekinezya kullanırken dikkat edilmesi gerekenler
• Ekinezya çayı veya tentürü kullanıyorsanız, 10-14 günlük süreler boyunca kullanmanız önerilir. Bir hafta ara verdikten sonra ekinezya kullanmaya devam edilebilir.
• Hamilelik döneminde kullanımı ile ilgili yeterli araştırma yapılmamış olduğundan, hamilelerin ekinezya kullanması tavsiye edilmez.
• Yüksek dozda ekinezya kullanımı mide bulantısı ve baş dönmesi gibi yan etkilere neden olabilir.
• Papatyagiller familyasına ait bir bitki olduğundan, papatya bitkisine karşı alerjik reaksiyon gösteren kişilerin ekinezya da kullanmaması gerekir.
• Bağışıklık sisteminin baskılanmasını gerektiren organ nakli gibi durumlarda ekinezya kullanılmamalıdır.
• Doğuştan gelen bir bağışıklık hastalığı bulunanların ekinezya tüketmemesi gerekir.

 

 

ENGİNAR
Enginar, mavi ve mor renklerde yetişen, papatyagiller familyasına ait bir bitkidir. Genelde 50-150 cm boyuna kadar ulaşabilen ve uzun süre dayanıklılık gösteren bu besin, Güney Avrupa ve Akdeniz ülkelerinde yetişmektedir. Ülkemizde en çok yetiştirilen bölge Marmara ve Ege Bölgeleridir. En çok yetiştirildiği şehir ise Bursa’dır. Sert bir yapıya sahip olan bitkinin yapraklarının sapları bulunmamaktadır. Uzun ve oval yapıya sahip olan yapraklar, parçalı bir şekilde dağılmıştır. İki çeşit üretim yöntemi bulunmaktadır. Dip sürgünleri ve kök parçaları ile yapılan üretimlerdir. En çok tercih edilen dip sürgünleri üretim şeklidir.
Enginarın faydaları nelerdir?
* Kolesterol seviyesini dengede tutar.
* Sindirim sistemini güçlendirir.
* Anemi hastalığına iyi gelir.
* Demir eksikliğini giderir.
* Enginar kolesterolü sağlıklı bir seviyede tuttuğu için karaciğerde oluşabilecek sorunlarında önüne geçer.
* Yüksek kolesterolden kaynaklanan felç ve inme gibi riskleri azaltır.
* İdrar söktürücüdür.
* Bağışıklık sistemini güçlendirir.
* İçerisinde bulunan K vitamini sayesinde kemik sağlığı açısından önemlidir.
* Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltır.
* Hücrelerin yenilenmesi ve güçlenmesini sağlar.
* Potasyum ve sodyum açısından zengin olan enginar kan hızını düzenli bir seviyede tutar.
* Sindirim sistemini sağlıklı çalıştırdığı için zayıflamaya yardımcı olur.
* Kabızlığı giderir.
* Mesane problemlerinin önüne geçer.
* Antioksidan özelliği sayesinden hastalıklardan korur.
* Kansere yakalanma riskini azaltır.
* Cilt ve deride meydana gelen mantar, egzama gibi hastalıkların alternatif tedavisinde kullanılabilir.
* Beyin ve sinir sistemi üzerinde etkilidir. Beyin sağlığını korur.
* Mide ağrılarına fayda sağlar.
* Böbrek de oluşan rahatsızlıkların önüne geçer.
* Özellikle prostat kanserine ve meme kanserine karşı koruma sağlaması da enginarın faydaları arasındadır.
* Vücudu toksinlerden arındırır.
* Stresi engeller.
* Bulantı, kusma, ekşime, şişkinlik gibi sorunlara iyi gelir.
* Ateş düşürür.
Enginar Hangi Hastalıklara İyi Gelir? 
* Karaciğerde oluşan hastalıkları tedavi eder.
* Böbrek taşı ve kumunu döker.
* Kabızlığı giderir.
* Sarılığa faydalıdır.
* Romatizma şikayetlerini azaltır.
* Bedeni ve zihinsel yorgunluğu giderir.
* Meme, rahim ağzı ve prostat kanserini önlemeye yardımcı olur.
* Ateş düşürür.
* Kalp ve damar sağlığını korur.
* Hücrelerin yıpranmasını engelleyerek yaşlanmanın etkilerini azaltır.
Enginarın Zararları Nelerdir? 
* Aşırı tüketilmesi halinde ishale, gaza ve karın şişkinliğine sebep olabilir.
* İdrar söktürücü özelliği olduğu için ishal sorunların yaşadığınız dönemlerde tüketilmemelidir.
* Kadınların hamilelik ve emzirme döneminde bazı sorunlar oluşturabileceğini söyleyen uzmanlar var. Sayıları çok az olsa da göz ardı edilmemesi gerekir. Anne adaylarının ve emzirme sürecinde olan annelerin tüketim için doktorlarına danışmaları önerilmektedir.

 

 

F HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

FESLEĞEN

Kuvvetli ve güzel kokulu, 30-40 cm. boyunda, yaz aylarında beyaz veya pembe renkli çiçekler açan tek yıllık bir bitkidir. Bitkinin tohumları, kurutulmuş ve taze çiçekli dalları, yaprakları kullanılır. Bu şifalı bitkinin yaprakları açık yeşilden koyu yeşile kadar çok farklı renkler alırlar. Soğuk havalardan pek hoşlanmayan bu bitki, daha çok sıcak ve kuru havaları sever. Çiçeklenme aşamasındayken yapraklar toplanıp kurutularak kurutulmuş olarak elde edilebilir. Kurutulduktan sonra kaplarda saklanır ve gerektiğinde kullanılabilir.
Bu harika kokulu bitkiyi evlerde, balkonlarda yetiştirmek de oldukça kolaydır. Saksıda kolaylıkla yetişebilen bir bitkidir. Bitkinin yaprakları sallandığında hoş bir koku yayar. Bu koku hemen hemen herkesçe sevilir. Fesleğen adı anıldığında ilk akla gelen bu meşhur kokudur. En önemli maddesi uçucu yağda bulunan estragol, linalol, cineol, pinen gibi maddelerdir. Genellikle reyhan adıyla anılmasına rağmen bazı yörelerde fesliyen, peslan, rahan, reyhanotu ve ırıhan adlarıyla da anılır.

Fesleğenin faydaları

• Latince adı ocimumbasilicum olan fesleğenöncelikle sindirim sistemini ve sinir sistemini olumlu etkiler; şişkinlik, mide krampı, kolikler ve sindirim problemleri kullanım alanıdır.
• Mide bulantısını yatıştırması da fesleğenin faydaları arasındadır.
• Bağırsak parazitlerini öldürebilir.
• DNA’nın yapısını ve hücreleri korur. Bağışıklık sistemine katkı sağlayan beyaz kan hücrelerinin yapısını korumaya yardım eder.
• Yaşlanma karşıtıdır, yaşlılığın etkilerini azaltır.
• Kalbi korur. Kalp ile dost bir bitkidir.
• Antibakteriyel özelliği vardır.
• Yatıştırıcı etkisi sayesinde, sinirlilik, depresyon, gerginlik, stres ve uykusuzluk durumlarında yardımcı olur. Strese iyi gelir.
• Reyhan adıyla da anılan fesleğenin faydaları arasında balgam söktürücü etkisi de vardır.
• Ağızda çıkan yaralar veya pamukçuk bu bitkinin ağız banyosu yoluyla tedavi edilebilir.
• Ayrıca migren, baş ağrıları, epilepsi ve boğmaca rahatsızlıklarına karşı da kullanılabilir.
• Arı, akrep sokması, böcek ve sinek ısırıkları durumlarında ağrıyı dindirmek için 1 tatlı kaşığı bitki, 2 bardak suyla 10 dk. kaynatılır. Soğuması beklenerek arı sokan yere sürülür.
• Bağırsak gazları, hazmı kolaylaştırıcı ve iştah açıcı etkileri için 20 gr. kuru fesleğen, 1 lt. suda kaynatılır ve günde 2 kez birer bardak içilir.
• Öksürük için de kullanılabilecek şifalı bitkilerden biridir. Öksürüğe karşı bu şifalı bitkinin tohumu 30 gr. olarak 1 lt. suda kaynatılıp günde 3 bardak içilir.

Migrene iyi gelmesi fesleğenin faydaları arasındadır!

Migren tedavisi için 2 su bardağı kaynar su içerisine birer tatlı kaşığı hafif ezilmiş defne, melisa otu ve fesleğen koyularak 15 dakika demlenir. Ilık olarak yudumlayarak yavaş yavaş içilir. Şeker hastalığı olmayanlar bir kaşık bal ile tatlandırılabilir. Günde 2-3 bardak içilebilir. Düzenli olarak en az 1 ay devam edilmelidir.

Kansere karşı koruma sağlar!

Yapılan çalışmalara göre fesleğenin birçok kanser türünü önleyici etkisi olduğu belirtilmiştir. Yüksek antioksidan içeriği ile hücreleri hücre hasarına karşı korur. Bunun sonucunda cilt kanseri, meme kanseri, ağız kanseri gibi birçok kanser türüne karşı koruma sağladığı belirtilmiştir.

Fesleğenin zararları nelerdir?

• Fesleğenin faydaları kadar zararları da olabilir. Çok yüksek oranda ve çok sık kullanılması vücutta olumsuz etkiler yaratır, kanseri tetikleyebilir, bu yüzden fazla tüketilmemelidir.
• Ayrıca hamile ve emziren kadınların kullanması da sakıncalı olabilir.
• Kan şekerini düşürücü etkisi vardır.
• Olası bir ameliyattan 2 hafta önce kullanımı bırakılmalıdır. Çünkü kanamayı arttırıcı etkisi vardır.
• Tansiyonu düşük olan kişilerin kullanması sakıncalı olabilir. Çünkü fesleğenin de tansiyon düşürücü etkisi vardır. Bu nedenle bu kişilerin fesleğen kullanmaması tavsiye edilir.

 

FUNDA

Çok dallı çalı formunda bir bitki olan funda yıl boyu yeşildir (kış aylarında rengi matlaşır ve sarıya çalar) ve iğneye benzer minyatür yaprakları vardır. Çiçeği pembe ve mor arası olan funda genellikle yaz aylarında çiçek açar. Çiçeklerinin rengi nedeniyle dekoratif ve peyzaj tamamlayıcı bir bitki olarak kullanılır.
Birkaç Akdeniz adası hariç Avrupa’nın büyük bölümünde, Rusya, Asya’nın bir bölümünde ve Kuzey Amerika’nın Atlantik kıyısında doğal olarak yetişir. Bataklık kenarlarında ve dağ yamaçlarında bulunabilir, hafif asidik toprağı ve güneş ışığını sever.
Botanik adı Callunavulgaris olan funda çiçeği süpürgeotu olarak da bilinir. Bitki her ne kadar güzel çiçekleri için dekoratif bir bitki olarak popülerlik kazanmış olsa da yüzyıllardır yaşlılığın etkilerinin azaltılmasından cildi güzelleştirmeye kadar pek çok farklı amaçlarla kullanılmıştır. Funda Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim aylarında toplanarak kurutulur. Bitki çok uzun ömürlüdür ve 50 yıla kadar yaşayabilmektedir.
• İdrar yolu hastalıklarının tedavisine yardımcı olur
• Sistit tedavisinde kullanılır
• Böbrekleri temizler
• Mesane problemlerinde kullanılır
• Romatizma tedavisinde kullanılır
• Gut tedavisinde yardımcı olarak içilir
• Soğuk algınlığına iyi gelir
• Öksürüğü alır
• Çeşitli sindirim sistemi problemlerinde kullanılır
• Prostat sorunlarına iyi gelir
• İshale iyi gelir
• Karın ağrısını alır
• Uyku getirir

Funda Çayı Nasıl Hazırlanır?
İyi bir funda çayı hazırlamak için yarım litre kaynamış iyi suyu ateşten alarak 6 çay kaşığı funda kurusu atın. 10-15 dakika kadar demlenmesini bekleyin. Dilerseniz balla tatlandırabilirsiniz. Tavsiye edilen tüketim miktarı günde 1-2 bardaktır. Funda çayını kurutulmuş ya da taze bitkiden hazırlayabilirsiniz. Bitkinin hem çiçekleri hem de yaprakları sağlığa faydalıdır. Kurutulmuş funda kuru, fazla ışık almayan bir yerde hava geçirmez kapta muhafaza edilmelidir.

Fundanın Sağlığa Faydaları

Funda en çok çay formunda tüketilmektedir ancak cilde esnekliğini veren elastin üretimini tetiklediği için kozmetik sektöründe pek çok kremin içinde etken madde olarak kullanılır. Bitkinin özünden elde edilen su iltihap önleyici özelliğe sahiptir. Halk arasında başta idrar yolu enfeksiyonları olmak üzere safra ve böbrek taşı düşürmek için kullanılmaktadır.
Son yıllarda başta Almanya olmak üzere bazı ülkelerde romatizma nedeniyle oluşan ağrıların tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Bunun başlıca nedeni vücutta biriken ürik asidin daha kolay atılmasını sağlamasıdır. Romatizmal ağrılar için tavsiye edilen kullanım şekli funda çayı ya da funda suyunun romatizma ağrısı bulunan bölgelere direk kompres yapılması şeklindedir.
Orta dereceli uyku bozukluklarının tedavisinde bir sedatif gibi funda çayı içmek tavsiye edilmektedir. Ancak aynı zamanda iyi bir idrar söktürücü olan çayı yatmadan hemen önce içmek çok iyi bir fikir değil.

Funda Çayının Yan Etkileri

Funda çayı tüketimi genel olarak güvenli kabul edilir ve alerjik bir reaksiyona neden olmaz. Ancak diğer bitkilerde olduğu gibi funda çayını (ya da suyunu) tavsiye edilen miktarlarda tüketmeli ve aşırıya kaçmamalısınız. Düzenli olarak ilaç kullanıyorsanız (tansiyon ilaçları, kan incelticiler, depresyon ilaçları gibi) funda çayı içmeye başlamadan önce doktorunuza danışın.
Kas lifleri üzerinde etkili bir madde olan tanen yönünden zengin funda çayı uzun sürelerde tüketilmemelidir. Örneğin 2 hafta içtikten sonra 2 hafta vücudunuzu dinlendirebilirsiniz. Sürekli olarak tanen almak karaciğer hasarına yol açabilir.
Emzirme, hamilelik öncesi ve hamilelik dönemlerindeki etkileri hakkında bilimsel bir çalışma bulunmadığı için tüketmemek ya da doktor tavsiyesi ile tüketmek daha doğru olacaktır.

 

 

G HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

GEVEN OTU

Geven otu tıp dünyasının en etkili bitkileri arasında yer almaktadır. Baklagiller familyasına bağlı olan geven otu beyaz ve sarı renklerdedir. Boyları 5-10 cm arasında değişmektedir. Geven otu, Doğu ve Asya kültürlerinde kasları güçlendirdiği ve metabolik fonksiyonları düzenlediği için tıp uygulamalarında yıllardır kullanılmakta olan bir bitkidir. Aynı zaman da telemor tedavisinde de kullanılan geven otu, telomer üretimini uyaran telomeraz adlı enzime aktive etmeye yardımcı olur.
Geven otunun faydaları nelerdir?
Geven otu vücut üzerinde düzenleyici etkisi olan bir bitkidir. İçerisinde gliserizin, kolin, polisakkarit, bioflavonoid, asparagin, astragalan gibi maddeler içerir. Tıpta ve özellikle ilaç yapımında kullanılan gevenin gövde ve kökünden zamk benzeri bir madde çıkar. Bıçakla özel olarak çizilen çizgilerden akan bu maddeye “kitre” adı verilir. Kitre, geveni şifalı yapan maddelerden biridir. İşte mucizevi bir bitki olan geven otunun sağlığımıza faydaları ve iyi geldiği hastalıklar…
Geven otunun saymakla bitmeyecek faydaları;
1. Kişide kan dolaşımı ve kalp fonksiyonlarında artış sağlar böylece kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucu bir rol üstlenmektedir.
2. Selenyum açısından zengin bir içeriği olan geven otunun kandaki pıhtılaşmayı azaltıcı ve idrar söktürücü etkisi bulunmaktadır.
3. İdrarda protein birikmesini önleyerek prostata karşı koruyucu olmaktadır.
4. Düzenli kullanımla bağışıklık sistemini güçlendirirken akciğer ve dalak rahatsızlıklarına karşı oldukça etkilidir.
5. Nefes darlığı, ishal, terleme, iştahsızlık ve dolayısıyla halsizlik olan hastalara önerilmektedir. Kişide kan dolaşımının hızlandırılmasını sağlayarak sağlığa kavuşulmasına yardımcı olur.
6. Vücuttaki kan şekerini dengelemesinin yanı sıra iltihaplanmaları azaltıcı etki gösterir, hormonal sistemi düzenler.
7. Soğuk algınlığı ve grip şikayetlerin de yaşanan olumsuzlukları hafifletici ve süresini kısaltıcı etki göstermektedir.
8. Kalp, böbrek ve mide rahatsızlığı yaşayan kişilere tavsiye edilmektedir. Hazımsızlık sorununa iyi gelmektedir.
9. Kemoterapi görmekte olan hastalarda sık karşılaşılan iştahsızlık ve yorgunluk durumlarına iyi gelmektedir.
10. Kalbin kan pompalama miktarına olumlu yönde etki etmektedir.
11. Kalp ve beyindeki dokulara oksijen taşınmasına yardımcı olarak, vücudun direncinin artmasına yardımcı olur.
12. Akciğer kanseri hastalarında, tümör ilerleyişini durdurduğu görülmüştür.
13. Fareler üzerinde yapılan deneylerde; idrar torbası kanserinin görülme olasılığını azalttığı tespit edilmiştir.
14. Dinlenen bağışıklık sistemi hücrelerinin aktivitelerini artırarak uyarır.
15. Enfeksiyonla savaşan beyaz kan hücrelerinin aktivitesini artırarak bakteri, mantar ve virüslerle mücadelesine yardımcı olur
16. Yaşlanma hücreleri üzerinde onarıcı etkisi tespit edilmiştir.
17. Telomer üretimini uyaran telomeraz adlı enzimi aktive etmeye yardımcı olur.
18. HIV virüsü gibi virüsleri yok eden bağışıklık sistemi hücrelerini geliştirir.
19. DNA sarmalının ucunda bulunan ve kromozomları koruyan telomerleri bozulmadan korur.
20. Hasarlı hücreleri normal hücrelere oranla daha fazla aktivite eder.
21. Cilt altı dokularını deriyle etkileşime sokarak cilde esneklik kazandırır.
22. Doğurganlık üzerinde etkilidir.
23. Viral enfeksiyonlara karşı vücudun tepkisini artırır.
24. Kemik iliğindeki kök hücre sayısını artırır.
25. Serbest radikallerle savaşan antioksidan içerir.
Geven otunun zararları var mı? İşte, yan etkileri…
Geven otunun faydalarının yanında bazı yan etkileri de bulunmaktadır. Her aşırı tüketim sonucunda yaşanan problemler gibi. Geven otunun yüksek tansiyon, kan inceltici ve antiviral ilaçları ile birlikte kullanılmaması tavsiye ediliyor. Hamile ve emziren kadınların doktor onayı olmadan kullanmamaları tavsiye edilir. Organ nakillerinde vücudun organı reddetmesini önlemek amacıyla kullanılan ve immün sistemini baskılayan ilaçlarla birlikte kullanıldığında olumsuz reaksiyonlara yol açabiliyor.

Geven otu nasıl kullanılır?
Gevenin kökü, yaprakları ve sürgünleri çeşitli yöntemlerle ağız yoluyla kullanılır. Tentür, kapsül, merhem ve ilaç formlarında kullanılabilir. Kökleri kurutulup temizlenerek kaynatılıp içilebilir veya dilimlenerek tüketilebilir.
Geven, “standardize ekstre” şeklinde günde 3 kez, 250-500 mg; “toz kök” şeklinde ise günde 3 kez 500-1000 mg alınabilir. Kökleri çorbalara eklenebilir, kaynatılarak suyu içilebilir. Her gün yukarıda belirtilen ölçülerde kökü veya ilaçları tüketilebilir. Kurutulmuş kökleri çay şeklinde, kapsül halinde veya ekstre olarak tüketilebilir. Ufalanarak veya rendelenerek toz haline getirilerek baharat gibi yemeklere serpilebilir.
Geven otu çayı nasıl hazırlanır?
*3-5 çorba kaşığı veya 10-20 gram kök kaynatılarak çay haline getirilebilir. İsteğe göre bal veya şekerle tatlandırılabilir.
*Yarım litre suda 2 yemek kaşığı geven otu 10 dakika kaynatılarak elde edilen çay, günde 4 kez yemeklerden önce birer çay bardağı tüketilebilir. Çocuklarda kullanım için ölçü, yetişkinlerin üçte biri oranındadır.

 

 

GİNKGO BİLOBA

Mabet ağacı olarak da bilinen ginkgobiloba, yaşayan en eski ağaç türlerinden biridir. Ana vatanı Çin olan ginkgobiloba ayrıca “maidenhair” olarak adlandırılmaktadır.
Tıbbi amaçlı kozmetik ürünlerinde yaygın olarak kullanılan ginkgobiloba, Çin’de keşfedildikten sonra Avrupa, Almanya ve dünyanın diğer bölgelerine yayılarak popülaritesini arttırdı. Gingkobilobanın Çin’de yaklaşık 190 milyon yıldır kullanıldığı ifade edilmektedir.
Eski Çinliler tarafından keşfedildiği belirtilen gingkobiloba, 5000 yıldır alternatif Çin tıbbında yaygın olarak kullanılmaktadır. Beyin sağlığına önemli katkılarda bulunan gingkobiloba, bu nedenle beyin ağacı olarak da bilinmektedir. Gingkobiloba ağacının yapraklarında bulunan bazı etken maddeler hafızayı ve diğer zihinsel fonksiyonları geliştirmektedir.
1000 yıl yaşayabilen ve ortalama 20-40 metre boylarında olan gingkobiloba ağacı, 50 metre ve daha fazlasına kadar uzayabilir. Avrupa ve ABD’nin pek çok bölgesinde yetiştirilen gingkobiloba ağacı, tek başına bir türdür ve diğer ağaç türleri ile herhangi bir bağlantısı yoktur. Oldukça güçlü ve her koşula dayanıklı olduğu belirtilen gingkobiloba ağacının 1945 yılında Hiroşima’ya atılan atom bombasının düştüğü yerden yalnızca 1-2 km uzaklıkta bulunan 6 adet gingkobiloba ağacı patlamadan kurtulan tek canlı varlıklar olarak tarihe geçmiştir.
Gingkobiloba ağacının yanı sıra birbirinden önemi vitamin, mineral ve bileşen içeren gingkobiloba yapraklarında 40 farklı bileşen bulunmaktadır. İçeriğindeki besin maddeleri sayesinde kalp sağlığından cilt sağlığına kadar pek çok alanda fayda sağlar. Sağlığın pek çok alanında fayda sağlayan gingkobiloba hakkındaki bilimsel çalışmalar halen devam etmektedir. Piyasada gingkobiloba kapsülü, gingkobiloba çayı ve gingkobiloba tabletleri yaygın olarak bulunmaktadır.

GİNKGO BİLOBA ÇAYI FAYDALARI
GinkgoBiloba çayı, bu özel bitkinin yapraklarından elde edilmektedir. GinkgoBiloba çayının birçok faydası bulunmaktadır. Bu faydalar arasında, kalbin korunması, cinsel isteğin arttırılması ve alzheimer geciktirici yer almaktadır. Baş ağrısı ve migrene iyi gelen GinkgoBiloba çayı, bunların yanı sıra kan dolaşımını arttırır, depresyona iyi gelir ve parkinson hastalığına iyi gelmektedir.
GinkgoBiloba Çayı Nasıl Yapılır?
GinkgoBiloba çayının yapımı oldukça basittir. İsterseniz marketten alınan GinkgoBiloba bitkisini poşet çay niyetine sıcak suda demlersiniz, isterseniz de GinkgoBiloba bitkisini alıp evde sıcak suyun içerisinde doğal olarak yapabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken şey ise GinkgoBiloba çayı hazırlanırken demleme süresi en fazla 5 dakika olmalıdır.

GİNKGO BİLOBA FAYDALARI
Oldukça güçlü bir antioksidan olan ” gingkobiloba “, beyin sağlığı başta olmak üzere pek çok alanda fayda sağlamaktadır. Antioksidan özelliği sayesinde serbest radikallerin azalmasına yardımcı olan gingkobiloba, bu sayede birçok olası hasarın önüne geçmektedir.
Serbest radikaller vücudumuzda doğal olarak bulunur ve ilerleyen yaş ile doğru orantılı olarak miktarında artış gösterir. Yaş faktörünün yanı sıra ultraviyole ışınlar, radyasyon, sigara ve hava kirliliği dahil olmak üzere pek çok çevresel unsur bu serbest radikallerin sayısının artmasına neden olur. Serbest radikallerin kontrolsüz şekilde artmasıyla birlikte kalp hastalığı, kanser ve alzheimer gibi birçok sağlık sorunu ortaya çıkar.
Beyin Sağlığına Faydaları
Beyin sağlığına önemli katkılarda bulunan gingkobiloba, çocukların zihin sağlığını geliştirir ve ve beyin sağlığını korur. Hafızayı güçlendiren ve alzheimer hastalığına karşı koruma sağlayan gingkobiloba, aynı zamanda diğer nöron sorunlara karşı da savaşmaktadır. Yapılan araştırmalar sonucunda uzmanlar, gingkobiloba özünün hafızayı kuvvetlendirici özelliğinin bulunduğunu ve konsantrasyonu geliştirdiğini ifade etmektedir.
Gingkobilobanın faydaları denilince akla ilk gelen etkilerinden biri alzheimer hastalığıdır. Alzheimer hastalığına karşı etkili bir koruma sağlayan gingkobilobaalzheimeri tedavi etmez ancak etkili bir koruma sağlar. Uzmanlara göre bu özelliğinden dolayı küçük yaşlardan itibaren az dozda gingkobiloba çayının tüketilmeye başlanması gerektiğini belirtiyor.
Göz Sağlığına Faydaları
Sağlık alanında pek çok faydası bulunan gingkobiloba, antioksidan özelliği sayesinde göz tansiyonu olarak bilinen glokomun ilerlemesini engeller ve tedavisine önemli katkılarda bulunur. Ayrıca göze olan kan akışını arttırarak göz sağlığını koruduğu ifade edilmektedir.
Düzenli olarak kullanılan gingkobiloba, diyabetik retinopati hastalarındaki renkli görüş yeteneğini arttırmaktadır. Bunun için 6 ay boyunca düzenli olarak gingko yaprağı ekstresinin kullanılması önerilmektedir.
Gingkobilobanın göz sağlığına olan katkılarından bir diğeri ise yaşlanmaya bağlı oluşan makula dejenerasyonunu önlemesidir. Makula dejenerasyonu, gözdeki maküler bölgenin hasara uğraması nedeniyle görme kaybı meydana gelmesidir. Yapılan araştırmalar sonucunda gingkobilobanın özellikle uzağı görme yeteniğini geliştirdiği belirtilmektedir.
GingkoBilobanın Diğer Faydaları
• Öksürük ve balgam tedavisinde fayda sağlar.
• Beyin ödemini azaltır.
• Unutkanlığa iyi gelir.
• Beyne giden kan akımını arttırır.
• Bağışıklık sistemini güçlendirir.
• Grip ve soğuk algınlığı tedavisinde fayda sağlar.
• Tiroid bezinin düzenli çalışmasını sağlar.
• Enerji verir.
• Vücut dayanıklılığını arttrır.
• Vitiligo hastalığını durdurur.
• Kan şekerini dengeler.
• İktidarsızlık problemine iyi gelir.
• Filaria cinsi kıl kurdunun dışarı atılmasına yardımcı olur.
• Zihni açar ve öğrenme yeteneğini arttırır.
• Metabolizmayı hızlandırır.
• Kan yapıcı özelliğe sahiptir.
• Kemoterapinin etkilerini azaltır.
• Kulak çınlaması tedavisinde fayda sağlayabilir.
• Doğal antioksidandır ve serbest radikallerin hücreler üzerindeki tahribatını engeller.
• Bunama belirtilerini azaltır.
• Felç sonrası iyileşmeyi hızlandırır.
• İşitme kaybını azaltır.

GİNKGO BİLOBANIN YAN ETKİLERİ NELERDİR?
Gingkobiloba tüketiminde ortaya çıkan tüm sorunlar, genellikle aşırı kullanım sonucunda meydana gelir.
• Hamilelik döneminde gingkobiloba kullanımından kaçınılmalıdır.
• Ameliyat olmadan 2 hafta önce gingkobiloba kullanımı kesilmelidir.
• Aşırı miktarda gingkobiloba kullanımı düzensiz kalp atışı, çarpıntı ve inme gibi sorunlara neden olabilir.
• Aşırı gingkobiloba kullanımı kısırlığa neden olabilir.
• Gingkobiloba tüketiminde nefes darlığı, baş ağrısı, uyku hali ve duyu kaybı gibi sorunlar gözlemlenebilir.
• Ciltte meydana gelen çeşitli alerjik reaksiyonlara neden olabilir.
• Aşırı kullanılması durumunda kabızlık, karın krampları, ishal ve mide ağrısı gibi sindirim sistemi sorunlarına yol açabilir.

 

GİNSENG
Ginseng, çok yıllık, kazık köklü bir bitki aslında. Popüler olan ve birçok kullanım alanı bulunan kısmı ise bu bitkinin kökü.
Özellikle Çin ve Japonya gibi Uzak Doğu ülkelerinde 5000 yıldır tedavi amaçlı olarak kullanıldığı bilinen bu bitkinin de birçok türü var tahmin edeceğiniz gibi.
Amerikan ve Asya ginsengleri en çok faydası olanlar olarak bilinirken, piyasada karşınıza çıkabilecek Sibirya gindengleri ise botanik bilimcilere göre ginsengin bir türü bile değil.
Bu nedenle eğer ginseng tüketmeye başlayacaksanız bu konuda dikkatli olmanız ve gerçekten güvenilir yerlerden onu elde etmeniz önem kazanıyor.

Ginsengin faydaları
• Ginseng güçlü antioksidan özelliği sayesinde bağışıklık sistemini koruyor, hastalıklara karşı vücuda destek oluyor.
• Ginseng adaptojen bir bitki sayıldığından, vücutta dengeleyici bir etki yaratıyor, bu sayede vücudu sinir ve stresten koruyor.
• Sinir ve stresten uzak kalmayı başaran vücutta beyin fonksiyonları da daha sağlıklı bir şekilde çalışıyor, konsantrasyon artıyor, hafıza güçleniyor.
• Bu özelliği sayesinde beynin daha zinde ve enerjik olmasını sağlıyor, vücuda canlılık katıyor.
• Kötü kolesterol üzerinde de dengeleyici etkileri bulunan ginseng, düzenli ve ölçülü kullanıldığında kolesterolü düşürüyor.
• Aynı şekilde tansiyonun da sağlıklı bir düzeyde seyretmesine destek oluyor.
• Ginseng, içindeki faydalı maddeler sayesinde kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini de azaltıyor, kalp ritminin düzenli bir şekilde devam etmesinde vücuda destek oluyor.
• Afrodizyak etkisi olduğu da bilinen ginseng, hormonların düzenli olarak üretilmesine yardımcı oluyor.
• Güçlü antioksidan özelliği sayesinde vücudu sadece grip, nezle gibi basit hastalıklara karşı güçlendirmeyen ginseng, aynı zamanda kanser gibi ciddi rahatsızlıklarda da kendini gösteriyor, kansere yakalanma riskini azaltıyor. Oluşmuş olan kanserli hücrelerinse büyümesini ve çoğalmasını olabildiğince yavaşlattığı söyleniyor.
Ginseng nerede satılır, nasıl kullanılır?
Ginseng, faydalarının ve yılların verdiği popülarite sayesinde hemen hemen dünyanın birçok yerinde ticari olarak yetiştiriliyor. Bu nedenle ülkemizde de kolayca bulunabiliyor.
Ginseng özellikle çay olarak tüketildiğinden, onu hazır paketler halinde eczanelerde, aktarlarda ve büyük marketlerde kolayca bulabiliyorsunuz. Birçok online satış sitesinde de yine paketler halinde ginseng çayına ulaşmanız mümkün. Ancak başta da söylediğimiz gibi, ginsengi güvenilir yerlerden edinmeniz önemli.
Eğer kök ya da toz halinde almak istiyorsanız yine güvendiğiniz aktarlardan bu hallerini de temin edebiliyorsunuz.
“Satın aldıktan sonra nasıl kullacağım” derseniz, hazır paketlerde satılan çaylardan aldıysanız paketin üzerinde yazan şekilde demleyerek tüketebilirsiniz.
Toz ya da kök şeklindeki ginsengler içinse kökleri rendeleyerek ya da küçük dilimler halinde keserek işe başlıyorsunuz. Ardından su kaynatıp yaklaşık 5 dakika o suyu soğuttuktan sonra toz ya da küçük parçalar halindeki kök ginsengin üzerine dökmeniz, bu şekilde yaklaşık 6-7 dakika demlemeniz gerekiyor.
Toz ya da kök ginsengten çay yapmak için daha detaylı bilgiye ginseng çayıyazımızdan ulaşabilirsiniz.
Ginseng çay dışında nasıl tüketilir derseniz, çeşitli kültürlerde et ve sebze yemeklerinin içine katılarak tüketildiğini de söyleyelim. Ancak doğru miktarda tüketmek önemli olduğundan yemeklere katmak yerine çay olarak tüketmeniz daha doğru olacaktır.

Ginsengin zararları
Ginsengi kullanmadan önce bilmeniz gereken son ve önemli bir konu daha var: Ginsengin bir zararı, yan etkisi var mı?
Ginseng de tıpkı tedavi amaçlı kullanmayı düşündüğünüz tüm ürünler gibi öncelikle doktorunuza başvurarak tüketmeniz gerekenlerden. Çünkü bildiğiniz gibi her ürün, ne kadar bitkisel olursa olsun her bünyede aynı etkileri yaratmıyor.
Bu nedenle özellikle kalp ve damar rahatsızlığı olanların, tansiyon sorunları yaşayanların ya da alerjik bir bünyeye sahip olanların mutlaka doktorlarına danışarak tüketmesi ve asla ginseng tüketiminde aşırıya kaçmaması gerekiyor.
Faydalarından da anlayabileceğiniz gibi ginseng kan sulandırmadan kalp ritmini düzenlemeye kadar vücutta çeşitli etkiler yaratıyor. Bu etkiler, fazla tüketilmesi durumunda vücutta kendini daha fazla gösteriyor ve bu da var olan düzenimizin bozulmasına neden olabiliyor.
Kısacası, siz siz olun, ginsengi de başka herhangi bir ürünü de tedavi amaçlı kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışın. Sağlığınızı ihmal etmeyin, aman diyelim.

 

 

GURMAR

Gymnema Sylvestre bitkisi ya da bir diğer bilinen adıyla Gurmar ve Meshashringi, (hintçede anlamı şeker yokeden’dir) yüzyıllardır Ayurveda tıbbında şeker metabolizmasını düzenlemek için kullanılır. Gymnema, glukozu azaltma özelliklerine sahip, gymnemic asit, quercitol, lupeol, ß-amyrin ve stigmasterol içerir. Bu asitler, doğada anti-diyabetik ve anti-enflamatuar olarak bilinirler. Yapılan çalışmalar, Gymnema’nın tip 1 diyabet için etkili bir tedavi olduğunu göstermiştir.
Gymnema yapraklarının pankreas üzerindeki etkisi ilk kez 1920’lerin sonunda belgelenmiştir. 2004 yılında yayınlanmış, Georgetown University Medical Center, Washington DC’deki bilim adamlarının yaptığı bir çalışma, Gymnema’nın, normal vücut ağırlığı ve normal kan lipit seviyeleri için bir destek olduğunu göstermiştir.
İki gruba ayrılan insan gönüllüleri kapsayan ön çalışmada, Gymnemasylvestre’nin sağlıklı pankreatik hücre fonksiyonunu geliştirdiği tespit edilmiştir. Çalışmalar aynı zamanda, Gymnemasylvestre’nin glukoz kullanımı için enzim aktivitesini desteklediğini ve glukozun bağırsaklara alımını azaltığını da ortaya koymuştur.
Harvard MedicalSchool’da, diyabetli ya da bozuk glukoz toleransı olan 4.565 hastanın katıldığı, Gymnemasylvestre’nin ve,9 vitamin/mineral takviyesinin de dahil olduğu 36 bitkinin incelendiği 108 klinik deneydeki bulgular analiz edilmiş ve araştırmacılar, GymnemaSylvestre’nin çok az bir yan etki ile, geliştirilmiş glukoz kontrolü sağladığını tespit etmişlerdir.
GymnemaSylvestre ekstresi (günlük 400 mg) kullanılan bir başka çalışmada, 18-20 ay boyunca kan şekerini, glikozile hemoglobin ve glikozile plazma proteinini düşürmüş, ve tip 2 diyabet hastalarının klasik ilaç dozajlarının azalmasına neden olmuştur.
Kasım 2010 tarihinde “Phytomedicine” dergisinde yer alan bir çalışma, GymnemaSylvestre’nin diyabetli laboratuar hayvanlarında beta hücrelerini, GymnemaSylvestre almayan kontrol gruba oranla yenilediğini ortaya koymuştur.
Son verilen raporlara göre, gimnemik asit formülasyonları aynı zamanda obeziteye karşı da yararlı olabilir. Bunu sebebi, gimnemikasitin kandaki glukoz emilimini geciktirme becerisidir. Gimnemik asit moleküllerininatomik düzenlemesi, glukoz molekülleri ile benzerlik gösterir. Bu moleküller,tat alma tomurcukları üzerindeki reseptör bölgelerini doldurarak besinde bulunan şeker molekülleri aktivasyonu önler, böylece şeker özlemini engeller. Gymnema yaprak ekstresi; özellikle ‘Gurmarin’ peptiti, dildeki tat alma organlarının tatlı ve acıyı tatmaları yeteneği ile ilişkilidir. Gimnemikasit,karbonhidratların bağırsaktaki reseptörlere bağlanmasını engeller ve böylece“boş kaloriler” dikkate alınarak, vücudun obezite durumuna geçmesi engellenir.“Diabetes, ObesityandMetabolism” dergisinde yayınlanan bir çalışma, Gymnemasylvestre ekstresinin hidroksisitrik asit ve niasine bağlı kromkombinasyonunun, obez deneklerde kilo kaybına neden olduğunu göstermiştir.
GurmarGymnemasylvestre
Gurmar(Gymnemasylvestre) ayurvediktıpta şeker hastalığının tedavisinde kullanılır.Kan şekeri düzeyini kontrol etmenin doğal yollarından biridir.
Çay ve kapsül formunda kullanılabilir.Her iki yöntem de etkilidir.
Klinik araştırmalarda gurmarın kanşekeri düzeyini normal seviyelere çektiği görülmüştür. Gurmarın bu etkisi insülin veya oral yolla hipoglisemik ilaçlar alındığında ortaya çıkan etkiyle aynıdır.
Gurmar bitkisi şeker tadının alınmasını engeller.Bu yüzden adı hintçe de şeker yok edici anlamına gelen gurmardır.
Obezite, hiperglisemi, anemi, kemik erimesi gibi aşırı şeker tüketiminin neden olduğu rahatsızlıklarda bu özelliğiyle yardımcı olur.
Gurmar Hindistanda yetişen bir sarmaşık türüdür.Antik çağlarda ayurvedik tedavi uygulayıcıları yapraklarının çiğnenmesi neticesinde şeker tadının alınmasını engellediğini keşfettiler.
Hindistan’da yapılan bir çalışma gurmarın hem insülin bağımlı hem de insülinden bağımsız diyabet türlerinde faydalı olduğunu gösteriyor.
Klinik deneylerde alınan başarılı sonuçlar ve yıllardır elde edilen tedavi başarıları neticesinde gurmar Hindistan’da her iki tip şeker hastalığının tedavisinde yaygın olarak kullanılıyor.
Gurmar karbonhidrat metabolizmasına müdahele ederek değil,dolaylı yoldan insülin salgılanmasını uyararak kan şekerinin düşmesini sağlar.
Gymnemik asit:
Yapılan farmakolojik araştırmalar gurmarın vücutta iki yerde etkili olduğunu göstermiştir.Ağız boşluğunda ve ince bağırsak yüzeyinde. Gurmardagymnemik asit adı verilen organik bir kimyasal bulunur.Bu molekül seker moleküllerinin lezzet algaçlarıyla etkileşimini engeller.
Gurmarın kullanıldığı durumlar:
* Şeker hastalığının tedavisinde.
* Şeker tadının alınmasını engellediğinden,aşırı şeker tüketiminden kaynaklanan hastalıklar.
* İnce bağırsakta şeker moleküllerinin emilimini önlediğinden şekerin metabolik etkisini azaltmada
* Yılan sokmalarında gurmar bitkisinin kökünün tozu ısırılan bölgeye uygulanır.
* Ateş düşürmede
* Bez şişlerinde hint yağı ile birlikte haricen uygulanır.
* Kan şekerinin düşürülmesinde
* Kilo kontrolünde

 

H HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

 

HARDAL

İlk yetişme yeri Akdeniz olan hardal, turpgiller ailesine mensup otsu bir bitkidir. Boyu yaklaşık 50 cm’ye kadar uzar. Yaprakları tüylüdür. Sarı ya da beyaz renkte çiçek açar. Tohumlarında eterik yağ mevcuttur. Hardal beyaz ve siyah olmak üzere 2 türde olabilir. Beyaz hardalın çiçekleri beyaz ya da soluk kırmızı rengindedir. İri tanelidir. Siyah hardalın çiçekleri ise sarı renktedir. Meyveleri, sivri, kısa ve dört köşelidir. Siyah hardalın tohumları hekimlikte kullanılır.
Hardalın Faydaları
• Hazmı kolaylaştırır.
• Kabızlığı önler.
• Göğsü yumuşatır.
• Öksürüğe iyi gelir.
• Göğüs hastalıklarına iyi gelir.
• Bronşit ve zatürreye iyi gelir.
• Zehirlenme vakalarında kullanılır.
• Ağrı kesicidir.
• Cildi güzelleştirir.
• Kan akışını düzenler.
• Hardal yağı bel, boyun ve diz ağrılarını iyileştirir.
• İştah açar.
• Tohumu öğütülüp baharat olarak kullanıldığında yemekleri lezzetlendirir.
• Tohumu toz halinde buruna çekilirse burun tıkanıklığına iyi gelir.
• Romatizma ağrılarına iyi gelir.
• Akciğer zarı iltihabında iyileştiricidir.
• Hastalıkları hafifletir.
• Hardal yakısı ciğer hastalıklarına iyi gelir.
• Mafsal hastalıklarda şifa verir.
• Kan yapar.
• Hardal tozu incirle karıştırıldığında dalak böbrek ağrılarına çok iyi gelir.
• Hardal tozu balla karıştırılıp yenilirse soluk yetmezliğine iyi gelir.
• Ağrıyan diş üzerine konulursa ağrıyı keser.

 

 

 

HAVLICAN

Havlıcan bir diğer adı ile Alpina officinarum. Mutfaklarımızın baharat reyonunda yerini alan faydalı bitkilerdendir. Genel olarak, hamurlu yiyeceklerde, çikolata, dondurma, şekerleme, içecek yapımlarında kullanılmaktadır. Zencefilgiller ailesine mensup olan havlıcan, küçük galanga olarak da adlandırılır. Anavatanı Çin’in güneyi olan havlıcan,1,5 m. kadar uzayabilen kırmızıçizgili beyaz çiçekleri bulunan hoş kokulu bir bitki çeşididir. Türkiye’de yetişmemektedir, dışarıdan ithal edilir.
Havlıcan çay gibi demlenerek içilebilir. Sıcak suya yarım kahve kaşığı havlıcan bırakılıp, dinlendirilir ve demlenir. İsteğe göre tatlandırılıp, günde 2 ya da 3 bardak tüketilebilir. Bitkinin bilinmekte olan herhangi bir yan etkisi yoktur.
Zencefilgiller ailesinden güzel çiçekli, ıtırlı, çok yıllık, otsu bitki olarak karşımıza çıkar.
Asya’nın tropik bölgelerinde yetişmektedir. 150 kadar çeşidi bulunur. uzunluğu pek çok çeşidinde 3 metreye ulaşır. Yaprakları ince, uzun şeritler halindedir. Salkımlar şeklinde pembe veya beyaz çiçekler açmaktadır. Baharat olarak kullanılan bölümleri, uçucu yağ barındıran kök sapları, yani toprakaltı gövdeleridir.
Günümüzde en çok Güneydoğu Asya ülkelerinde yetiştirilmekle beraber, bu coğrafyanın mutfak kültüründe ve geçmiş dönemlerde Ortaçağ Avrupa mutfağında sıklıkla tercih edilmiştir. En fazla Güneydoğu Asya ile Endonezya mutfaklarında kullanılmaktadır. Acımsı bir tadı vardır.
Havlıcan Otu Kökünün ve Kök ile Hazırlanan Çayın Faydaları Nelerdir?
* Kişinin iştahının açılmasına yardımcı olmasından başka tükürük ifrazatını azaltıcı etki gösterir.
* Vücuda direnç takviyesini vererek vücudun güçlenmesine yardımcı olur.
* Göğüs yumuşatıcı özelliği bulunur.
* Mide ve bağırsak gazlarının önlenmesi için kullanılır. Bu sayede organların rahatlamasını sağlar.
* Özellikle kış mevsiminde bizleri; grip ve soğuk algınlığı hastalıklarına karşı korur.
* Baş ağrısı ve baş dönmesi sorunlarında, iyileştirici etki gösterir.
* Cinsel gücün artırılması için tercih edilir. Sabahları aç karnına süt ile havlıcan karıştırılarak içildiği zaman cinsel gücü artırır.
Havlıcan Çayı Nasıl Yapılır?
Çayını hazırlamak için; 2 çay kaşığı kadar havlıcan kökünün ilk başta ince kıyılması gerekir. Üzerine 300 ml kadar kaynar su ilave edildikten sonra 5 dakika kadar demlenmeye alınır. Demi süzüldükten sonra tüketilmesi gerekir.
Havlıcan çayı romatizma, mide ekşimesi, idrar söktürücü ile adet söktürücü durumlarında kullanılacak ise; içerisine bir miktar bal ilave edilerek tüketilmesi önerilir.
Balgam söktürücü olarak kullanılacak ise; ıhlamur ile beraber kaynatıldıktan sonra bal ile tatlandırılarak içilmesi önerilir.
Ağız kokusunun giderilmesi için kullanılacak ise; bu bitkinin kökünün çiğnenmesi tavsiye edilir.
Havlıcanın Faydaları Nelerdir?
* İştah açıcı özelliği bulunur ve mideyi güçlendirmek için yararlıdır.
* Mide ve bağırsaktaki gazlarını gidermektedir.
* Soğuk algınlığı, nezle ve grip için son derece yararlıdır.
* İdrarı ve balgamı söktürücü özelliği vardır.
* Romatizmaya karşı yararlıdır.
* Kadınlardaki akıntıları düzenlemektedir.
* Aklı kuvvetlendirmektedir.
* Göğsün yumuşatılması için yararlıdır.
* Sabah aç karına 3 gram havlıcan süt ile karıştırılarak içildiği taktirde cinsel gücü artırır.
* Çocukların altı ıslatmamaları için yardımcı olur.
* Dispepsiye karındaki sürekli ağrılara iyi gelmektedir.
* Ağız kokusunun giderilmesinde yararlıdır.
* Tükürük salgısının fazlalaşmasını sağlar.
* Sinir sistemini etkiler ve baş ağrısı ile baş dönmesini giderir.
* Sinirleri güçlendirme özelliğine sahiptir, hıçkırığı giderir.
* Ağız ağrılarına karşı iyi gelmektedir.
Havlıcan Zararları Nelerdir?
Son derece güçlü bir baharat çeşididir. Bundan dolayı mide yanması ve mide şişkinliği gibi problemi olanların kullanmamaları gerekmektedir. Kuvvetli iştah açma özelliğine sahiptir. Bundan dolayı çabuk kilo alımına yol açabilir.
İdrar söktürücü özelliğinden dolayı vücuttaki ödemin atılmasını kolay hale getirdiği gibi aşırı su atılımı sebebi ile vücudun susuz kalmasına da yol açabilir. Hem böbreğin hem karaciğerin su emilimini yavaşlatmaktadır. Bu yüzden suyu vücutta tutarak şişlik hissine yol açabilir. Yemeklerde acımsı tadı ile lezzet vermesi için pek çok kişi tarafından sık sık kullanılan havlıcanın her gün tüketilmesi kan şekeri ile hipertansiyon problemlerine yol açabilir.
Mide şişkinliği, mide gazı, mide ağrısı, mide yanması ve mide ekşimesi gibi problemi olanların hiç tüketmemesi tavsiye edilir. Tüketildiği zaman mide bulantısı, kusma ve ishal gibi sorunlara yol açabileceği gibi ülserin ilerlemesine de yol açabilir. Yapılan araştırmalara göre havlıcan tüketenlerde ülser ile reflü problemlerinin daha çok görülme olasılığı bulunmaktadır.
Bir bardak ılık suyun içine bir çay kaşığı kadar havlıcan ilave ettikten sonra yaklaşık 10 dakika kadar bekletilerek hem tadının hem renginin ortaya çıkması sağlanır. Acımsı bir tadı olduğundan dolayı içerisine şeker veya bal ilave edilerek tüketilebilir. Sıcak su ile çay gibi içilebilen bu bitkiyi birde macun, toz ve tentür olarak da tüketebilirsiniz.
Uzmanlar çok fazla havlıcan tüketmenin mide yanması gibi bazı sorunlara sebep olabileceği konusunda uyarırlar. Bilinen hiçbir yan etkisi ve zararı olmamasına rağmen son derece acı olmasından dolayı az miktarda tüketilmesi tavsiye edilmektedir.

 

 

HAYIT

Mineçiçeğigiller familyasındandır. Batı ve güney Anadolu’da yetişen bir ağaçtır. Haziran – Temmuz aylarında mor renkli çiçekler açar. Kışın yapraklarını döken, oldukça baharatlı bir kokuya sahip bir ağaçtır. Çiçekleri yaz sonu açar ve sonbaharda minik yemişler verir. Yaprakları 5-7 yaprakçıktan oluşur. Aynı zamanda ‘beşparmak otu’ olarak da bilinir. Kökü, yaprakları ve yemişleri şifa için, sapıysa sepet yapımında kullanılır. Hayıtın bilimsel adı Yunancada namus anlamına gelen Agnos-Castus’tan geliyor.

Hayıt, Homeros’un İlyada Destanı’nda namus simgesi olarak geçer. Hayıtın şifası için kullanımı yaklaşık 2 bin 500 yıl geriye gider. İ.Ö. 450 yılında Hipokrat’ın hayıtın yaraları iyileştirici özelliğine değinmesinden bu yana erkeklerde cinsel isteği azaltıcı, kadınlarda hormon dengeleyici etkisi ön plana çıkmış ve günümüze kadar gelmiştir.

Yemişlerini toplamak için en uygun zaman eylül ayıdır. Yemişlerini öğüterek elde ettiğiniz tozu kapsüllere koyarak ya da çay yaparak kullanabilirsiniz. Ancak yemişlerin öğütülür öğütülmez kullanılması gerekir. Aksi halde öğütülmeyle açığa çıkan bazı maddeler oksijenle temas sonucu toksik etki yaratabilir.
HAYITIN FAYDALARI
İdrar söktürür. Sancıları keser. Anne sütünü artırır. Hazımsızlığı giderir. Karın ağrısını ve ishali keser. Akrep ve arı sokmalarında faydalıdır. Hazımsızlığa faydalıdır, mide ve bağırsak gazlarını giderir. Yüksek ateşe karşı çok faydalıdır. Özellikle de regl dönemlerinde adet sancısı sorunu yaşayan kadınlar için hayıt bitkisi oldukça yararlıdır.

Hayıt tohumu, hipofiz bezini tetikler ve kadınlık hormonlarının dengeye ulaşmasına yardımcı olur. Projesteronu artırarak kemikleri ve rahim duvarlarını da güçlendirir.
HAYIT TOHUMU NASIL KULLANILIR?
Hayıt tohumunu kullanmak için hayıt tohumunu havanda hafifçe ezin ve kaynar suya dökün. 10-15 dakika demlenmesini bekleyin. Süzdükten sonra tüketebilirsiniz. Menopoz döneminde kullanmak isteyenlerin sabah ve akşamları olmak üzere günde 2 kere içmeleri önerilir.
Kısırlık tedavisi için kullanılacaksa kısırlık sorunu olan kadının 3 ay süresince sabah ve akşamları birer bardak hayıt çayı içmeleri öneriliyor. Hayıt suyu adet düzene girdikten sonra ya da gebe kalındıktan sonra artık içilmez.
HAYIT BALININ FAYDALARI
Hayıt bitkisinin en önemli ürünü hayıt balıdır. Hayıt balı, ilk hasat edildiğinde berrak ve çok hafif kırmızıya çalan sarı renklidir. Ancak zaman geçtikçe rengi koyulaşmakta, altı ay sonra koyu kırmızı bir renk almaktadır. Araştırmalar, balın kansere karşı doğal bir koruyucu olduğunu ortaya koymuştur. Hayıt balı, bu bakımdan da dikkatle incelenmesi gereken bir baldır. Bu bitkinin balı hoş kokulu, nispeten geç kristalize olan, son derece kaliteli bir baldır ve de pahalıdır.

Hayıt balı kansızlık, kısırlık, kadın hastalıklıkları, hormonal rahatsızlıklar, mide rahatsızlıkları başta olmak üzere anne sütünü artırıcı ve kanserden koruyucu özelliklere de sahiptir.

Hayıt bitkisinin dalları özellikle sepet örmede kullanılarak geri dönüşüme kazandırılmaktadır. Oldukça dayanıklı olan bu sepetler hem daha hafif hem de sağlam olmaktadır.

Hayıt bitkisinin suyu da oldukça faydalıdır. Pek çok hastalığa şifa olmaktadır. Cilt rahatsızlıkları, diş hastalıkları, kadın hastalıkları, spazm problemleri ve sinirsel rahatsızlıklar dahil olmak üzere çeşitli hastalıkların doğal tedavisinde kullanılır.

 

I HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

 

IHLAMUR
Avicenna Marka Sorumlusu Uzman Biyolog Arzu Kabakçı kış mevsiminin en çok tercih edilen bitkilerinden olan ıhlamur hakkında önemli bilgiler verdi.
Kış aylarının gelmesi ile birlikte ıhlamur satışlarında hareketlilik başladı. Ihlamur soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyona karşı hem koruyucu hem de tedaviye yardımcı etkisiyle biliniyor. Uzman Biyolog Arzu Kabakçı, ıhlamurun hafif uyku bozukluğuna ve psikolojik sorunlara karşı önerildiğini ifade ederek, “IhlamurgillerTiliaceae familyasındandır. Ihlamur ağacı Avrupa’ya özgü bir bitkidir. Sarımsı beyaz çiçekli ve kenarları ince veya derin testere dişli yapraklara sahip kışın yapraklarını döken 25 m boyunda yeşil ağaçlardır. Ihlamur çiçekleri fenolik asitler, proantosiyanidinler, taninler, flavonoitleri bitki zamkları ve az miktarda yatıştırıcı etkisi olan bir uçucu yağ içerir. Ihlamur çiçekleri dahili olarak kullanıldığında her türlü hafif uyku bozukluğuna ve anksiyete ya da huzursuzluk gibi psikolojik sorunlara karşı önerilir” diye konuştu.
Ihlamur Çayının Faydaları
Avrupa’da, halk arasında yüzyıllardır çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan ıhlamur, Tilia olarak bilinen ıhlamur ağacından (lime tree) elde edilir. En sık rastlanan ıhlamur ağacı türleri, Tiliacordata ve Tiliaplatyphyllos’dur. İki ağacın birbirinden farkı, yapraklarının büyüklüğüdür. Ihlamur çayı geleneksel olarak sinirleri yatıştırmak ve kaygı giderici olarak kullanılmaktadır.
Ihlamur ağacı oldukça hızlı büyür ve 15-25 metre uzunluğa erişebilir. Sağlığa faydalı ve çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan bölümü ise sarı-beyaz renklerde açan çiçekler ve yapraklarıdır. Çiçekler, bahar aylarında açar ve bu mevsimde toplandıktan sonra kurutulur. Kalp şeklindeki bu çiçekler 5-10 santim uzunluğa kadar büyür. Ihlamur ağacı kabuğu gri, yumuşak ve liflidir.
Ilıman iklimlere özgü ıhlamur ağacı kışın yapraklarını döker. Ağacın ürüne bağlı olarak güçlü ve yumuşak kokulu çiçekler açabilir. Çiçeklerinde bulunan yağ sayesinde aromatik bir tadı vardır. Kurutulmuş çiçekleri ise hafif tatlı ve yapışkandır.
Terlemeyi teşvik eder
Ateş düşürür
Öksürüğe iyi gelir
Gribe ve nezleye iyi gelir
Migren ağrılarını hafifletir
Kaygıyı azaltır
Stresi azaltır ve rahatlama sağlar
İshal tedavisinde kullanılır
Kan basıncını düşürür
Karaciğer rahatsızlıkları tedavisinde kullanılır
Damar sertliğine karşı kullanılır
Sindirim sisteminin daha iyi çalışmasını sağlar
Kas spazmlarını giderir
Safra kesesi rahatsızlıklarına karşı kullanılır
Boğaz ağrısını alır
Hazımsızlığa iyi gelir
Çarpıntıyı giderir
Toksinlerin atılmasına yardımcı olur
Ihlamur Çayı Nasıl Hazırlanır?
Yemeklerden sonra siyah çay ya da kahve içme alışkanlığınız varsa bunların yerine ıhlamur çayı içerek hem sindirim sisteminizin daha iyi çalışmasını hem de ruhsal olarak rahatlama sağlayabilirsiniz. Ihlamur çayı hazırlarken bardak başına bir çay kaşığı tepeleme kurutulmuş ıhlamur ölçüsünü kullanabilirsiniz. Ihlamuru suyla birlikte kaynatmayın. Önce suyu kaynatın ve önceden ıhlamur koyduğunuz demliğe kaynamış suyu boşaltıp ağzını kapatın ve 10 dakika demlenmesini bekleyin. Yemeklerden sonra günde 3 kere ıhlamur çayı içebilirsiniz.
Ihlamurun Sağlığa Faydaları
Ihlamur çayı ülkemizde olduğu gibi farklı kültürlerde geleneksel olarak grip nedeniyle yükselen ateşi düşürmek için kullanılmaktadır. Ihlamur çayının buharı burun tıkanıklığını açmaya yararken, sıcak çay boğaz ağrısını, öksürüğü alır. Diğer popüler kullanımı ise sakinleştirici etkisi ile sinirleri yatıştırmak içindir. Yatıştırıcı etkisi bulunan ıhlamur çayı gerginliği alır, kaygı nedeniyle gerilen sinirleri yatıştırır, stresi azaltır ve uykuya geçişi kolaylaştırır.
Kalp çarpıntısına ve yüksek tansiyona karşı tavsiye edilen ıhlamur çayı, C vitamini kaynağı olan limon suyu ile birlikte tüketildiğinde bağışıklık sistemini güçlendirir. Ihlamur çiçeği ile hazırlanan cilt kremleri, kaşıntılı deri hastalıklarının belirtilerini hafifletmek için kullanılmaktadır. Çeşitli kozmetik markaları selülit kremleri içerisinde ıhlamur kullanmaktadır.
İdrar söktürücü olarak karaciğer ve safra kesesi hastalıklarının tedavisinde yardımcı olarak kullanılır. Ihlamurun faydaları üzerine yapılan çalışma sayısı oldukça az olmakla birlikte bazı klinik araştırmalar kas kasılmalarını azalttığı yönünde sonuçlara sahiptir.
Ihlamuru piyasada kurutulmuş ıhlamur çiçekleri, hazır poşet çay, kapsül, ıhlamur özü ve tentür olarak bulabilirsiniz.

 

 

IHLAMUR YAPRAĞI

Ihlamur Yaprağının Faydaları, ıhlamur yaprağı strese karşı oldukça faydalıdır, aynı zamanda uykusuzluk problemini de büyük ölçüde gidererek rahatlatmaktadır. Bağırsaklarda mevcut olan kurtların düşmesine yardımcı olur ayrıca bağırsaklarda meydana gelen sancıları da gidermektedir. Ihlamur yaprağı idrar söktürücüdür ve öksürüğü keserek göğüsün de daha yumuşak olmasını sağlamaktadır. Özellikle gribal enfeksiyona karşı oldukça etkili olan ıhlamur yaprağı bu dönemde iken hastalığın daha hızlı olarak iyileşmesi için bol bol içilmesi tavsiye edilmektedir. Genellikle gribal enfeksiyonu ter yolu ile atmak daha çabuk iyileşmeyi gösterir. Bunun için ıhlamur yaprağı en iyi şekilde terlemenize yardımcı olmaktadır. Çoğunlukla ıhlamur yaprağı vücut direncini arttırarak tedavi edilmesinde yardımcı olmaktadır. Ihlamur yaprağı kişinin göz kapaklarında meydana gelen çapaklar için pamuğu ıhlamura batırarak göz kapaklarınızın üstüne koyduğunuz zaman hem çapakları giderir hem de gözlerinizi dinlendirir. Ihlamur yaprağının suyu kaynatılarak saçlarınızı yıkadığınız zaman saç kökleri kuvvetlenerek beslenmesine yardımcı olmaktadır.

Ihlamur Yaprağı Nelere Faydalıdır, özellikle sabah kalktığınızda aç karnına iken kaynatılmış olan ıhlamur yaprağını düzenli olarak tüketildiği taktirde kilo vererek zayıflamanıza yardımcı olmaktadır. Ihlamur yaprağı vücuttaki kan dolaşımın düzenlenmesinde yardımcı olmaktadır. Kadınların her ay regl dönemlerinde en çok şikayet ettikleri karın ağrısını hafifletir ve kolay geçmesine yardımcı olur. Ayrıca ıhlamur yaprağı vücuda alınan besinlerin kolaylıkla sindirilmesini sağlarken aynı zamanda böbreklerde meydana gelen taş ya da kumların dökülmesinde faydalıdır. Kişide ortaya çıkan saç dökülmesi söz konusu ise hem içerek tükettiğinizde hem de saçlarınızı yıkadığınız zaman ıhlamur yaprağının faydasını göreceksiniz. Ayrıca ıhlamur yaprağı tüketildiği zaman vücudun terlemesine yardımcı olarak vücuttaki meydana gelen zararlı maddelerin de uzaklaştırılmasın da oldukça faydalıdır. Bunun dışında kişide gut ya da romatizmal hastalıklar söz konusu ise ıhlamur yaprağı içerek bu hastalıkların iyileşmesinde faydalıdır. Eğer bir burkulma durumu yaşamışsanız ve ağrınız var ise ıhlamur yaprağı ağrının hafiflemesinde yardımcı olmaktadır.

Ihlamur Yaprağının Faydası, ıhlamur yaprakları iki çeşide ayrılmaktadır. Büyük yapraklı ve küçük yapraklı ıhlamur diğer çeşitlerine göre en etkili olanlarıdır. Ihlamur özellikle temmuz ya da ağustos ayında toplanarak kurutulur. Hem etkisini hem de kokusunu kaybetmemesi için hava almaması sağlanarak muhafaza edilmelidir. Ihlamur yaprağı gribal enfeksiyondan dolayı boğazda meydana gelen tahrişlere karşı oldukça etkilidir. Ihlamur çoğunlukla tek kaynatılarak içilen bitki olmasına rağmen isteğe göre diğer bitkiler ile karıştırılarak da içilmesi faydalı olmaktadır. Vücutta ortaya çıkan bir kas kasılması söz konusu ise, ıhlamur tüketildiği zaman kasılmaları büyük ölçüde gidermektedir.

 

 

ISIRGAN TOHUMU

Isırgan tohumunun faydaları arasında en önemlisi halk arasında asırlardan beri kanseri önleyici olan bir bitki olmasıdır. Isırgan tohumu şifalı otlar grubunda yer alan en önemli ve faydalı bitkilerden biridir. Isırgan dokunulduğu zaman iğneli tüyleri bulunan ve dökülen bir bitkidir. Isırgan tohumu fazla miktarda demir, C vitamini ve klorofil içeren bir bitki türüdür. Isırgan otuna çıplak elle dokunulduğunda yapraklarında bulunan asit el yakıcı özelliğe sahiptir. Isırgan tohumu kalp ve böbrek rahatsızlığı olan kişilere, ödem bulunanlara, kan problemi bulunan kişilere ve özellikle fazlaca kullanılmasında hamilelere sakıncaları bulunan bir bitkidir.
Isırgan tohumunun en bilinen faydaları ise mikroplu rahatsızlıklara, kan hastalarına, kalp ve damar ile ilgili rahatsızlıklarda ve damar tıkanıklıklarında oldukça fayda sağlayıcıdır. Isırgan tohumu tüm alerjik rahatsızlıklarda faydalı olmakla birlikte, egzama gibi problemlere de çözüm sağlamaktadır. Bunun yanı sıra ısırgan tohumunun faydaları arasında kız çocuklarında ergenlik dönemlerinde görülen sivilcelere de faydalı olması yer almaktadır. Isırgan otu idrar yolları ve böbrek rahatsızlıkları için de fayda sağlar. Aynı zamanda tıkalı burun ve genzi açmada da faydası görülmektedir. Birçok rahatsızlığa önemli faydaları bulunan ısırgan tohumu özellikle de kanser hastalarında çare olarak kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra bilimsel olarak kanıtlanmış şekilde ısırgan tohumunun faydaları şunlardır;
• Isırgan tohumu önemli bir kan temizleyici olmakla birlikte aynı zamanda alyuvarları da temizlemeye fayda sağlar.
• Kan şekerini düşürmesi ve ödemi gidermesi de ısırgan tohumunun önemli faydaları arasında yer alır.
• Bağırsak sorunlarında da birebir olan ısırgan tohumu, iyi bir bağırsak temizleyici ve gaz giderici olarak da bilinmektedir.
• Isırgan tohumunun faydaları idrar yolları ile ilgili problemlerde de görülmektedir. İdrarda görülen iltihapları gidermekte ve idrar söktürücü özelliği bulunmaktadır.
• Düzensiz adet kanamaları için de faydası bulunan ısırgan tohumu adet kanamalarını düzene sokmaktadır.
• Isırgan tohumu vücudun direncini artırmada ve bedeni güçlendirmede de fayda sağlamaktadır.
• Akciğer, karaciğer, safra kesesi ve dalak gibi vücudun önemli organlarında görülen rahatsızlıklar içinde ısırgan tohumu önemli ve faydalıdır.
• Isırgan tohumunun balgam söktürücü özelliği de bulunmaktadır.
• Çocuk emziren kadınlar için ısırgan tohumu daha fazla süt yapmayı sağlamaktadır.
• Tansiyon problemi bulunan hastalar için tansiyonu düşürücü etkisi bulunan bir bitkidir.
• Soğuk algınlığında da ısırgan tohumu faydalı olmaktadır.
• Isırgan tohumunun cinsel gücü artırıcı etkisi de bulunmaktadır.
• Özellikle kabızlık problemine karşı etkili bir çözüm yaratmaktadır.
• Isırgan tohumunun faydaları arasında bayanlarda görülen hormon bozukluklarını önlemesi de bilinmektedir.
Isırgan Tohumunun Kansere Faydası
Isırgan tohumu asırlardan beri halk arasında kansere olan olumlu etkisi ile tanınan bir bitkidir. Birçok bilimsel çalışmalar da ısırgan tohumunun kansere olan faydasını kanıtlamıştır. Peki ısırgan tohumu kansere karşı nasıl kullanılmalıdır? Isırgan tohumunu yapraklarını biraz keserek oğul otu ile demleyip, tatlandırılması amacı ile de içerisine bir miktar bal ilave ederek günde 3-5 bardak içebilirsiniz. Bu sayede ısırgan tohumunun faydaları arasında yer alan kansere olan faydasını görmüş olacaksınız. Kanser rahatsızlığına olumlu etkisi bulunan bu kürü doktorunuz kontrolünde kullanmanızı da önemle tavsiye ederiz.

Bunun yanı sıra ısırgan tohumunu şalgam tohumu ve polen ile birlikte öğüterek içerisine bal da ilave edip macun kıvamına getirin. Hazırladığınız bu karışımı günde 1 kez yiyebilirsiniz. Sizlere önermiş olduğumuz bu iki kürü deneyerek kansere çare bulabilirsiniz. Özellikle erken teşhiste kanseri önlemede büyük fayda alabilirsiniz, geç teşhiste ise bu kürler hastanın vücut direncini artırmada fayda sağlayacaktır.

 

 

ITIR ÇİÇEĞİ

Diğer İsimleri : Çobaniğnesi, Turnagagası, Leylekgagası, Pelargoniumodoratissimum, Geranium
Botanik Bilgi : Sardunyagiller (Turnagagasıgiller) familyasındandır. 60 cm. kadar boylanabilen, kışın yapraklarını dökmeyen ama soğuğa ve özellikle dona karşı çok duyarlı çok yıllık bitkilerdir. Yuvarlak kesitli, yeşil renkli ve bol tüylü gövdeleri zamanla odunsulaşır. Derin girintili çıkıntılı, oya gibi süslü yaprakları ezildiğinde meyve, nane ya da hoş baharlı diğer kokuları salar. Açık veya koyu pembe ya da beyaz renkli hafif kokulu çiçekleri yaz mevsiminden sonbahara kadar açarlar. Bol güneşli olması koşuluyla her türlü toprakta yetişen ıtır türleri, tohumuyla ya da gövde çeliğiyle çoğaltılır.
Yetiştiği Yerler : Anayurdu Güney Afrika olmasına karşın, Akdeniz havzası ülkelerine çok iyi uyum sağlamışlardır. Ülkemizde Ege ve Akdeniz bölgelerinde çeşitli ıtır türleri süs bitkisi olarak pek yaygındır.
Bilinen Bileşimi : Tanen, uçucu eterik yağlar, ceranin olarak acı maddeler ihtiva eder.
Faydaları
• Hazımsızlığı giderir. Sindirimi kolaylaştırır.
• Mide ve bağırsaklardaki aşırı gazları söktürür.
• İshali keser.
Kullanım Şekli : 2-5 gr. kadar kurutulmuş ıtır yaprağının üzerine 4 bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirilerek elde edilen infüzyon, günde iki-üç bardak içilebilir.
Itır çiçeği banyosu ise; egzama gibi döküntülü deri hastalıkları, ağır iyileşen yaralar, fistül, ülser ve uçuk tedavisine uygulanmaktadır. Cildin hastalıklı bölgelerine günde bir defa 20 dakika ıtır çiçeği banyosu yapılır.
Kullanım Şekli : Yaklaşık bir avuç dolusu bitki bir litre suyun içinde kaynatılır, beş dakika bekletilir, süzülür. Küvet suyuna katılır.
UYARI : Hamileliğin ilk 3 ayında kullanımı sakıncalıdır.

 

 

K HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

 

KAKULE

 

İçeriğindeki A vitamini, C vitamini, sodyum, potasyum, kalsiyum, demir, manganez, magnezyum, fosfor ve çinko sayesinde iyi bir vitamin ve mineral takviyesi olarak kullanılabilir.

• Sindirim sistemi sorunlarının giderilmesine yardımcı olur. Mide asitlerini düzenler, sindirimi kolaylaştırır ve mide-bağırsak gazlarının giderilmesinde etkilidir.

• Sakinleştirici özelliği vardır. Depresyon, kaygı, panik atak ve benzeri psikolojik durumlarla baş etmeye yardımcı olur. Yatmadan önce içilen kakule çayı, vücudun ve sinir sisteminin gevşemesine yardımcı olup stresi azaltarak daha iyi bir uyku sağlar. Ancak düzenli olarak antidepresan benzeri ilaç kullanan kişilerin kakule kullanmaya başlamadan önce doktorlarına danışmaları gerekmektedir.

• Kardiyovaksüler sağlığı olumlu yönde etkiler. Vücuttaki kan akışını düzenler, tansiyon, kolesterol ve benzeri sorunların giderilmesine yardımcı olur.

• Kakule bitkisi, bilinen en iyi afrodizyaklardan biridir. Cinsel isteği artırır, cinsel işlev bozukluklarının gideirlmesinde de etkilidir.

• Antienflamatuar ve antimikrobiyal özelliği vardır.

• Adet döneminde yaşanan spazm ve krampların giderilmesinde etkilidir.

• Mide bulantısını gidermeye yardımcı olur.

• Diş ve diş eti sorunlarının giderilmesinde yardımcıdır. Ağzıdaki mikropları azaltarak diş çürümesi, diş eti kanamaları ve ağız kokusu gibi sorunları azaltır. Hindistan’da bu özelliğinden dolayı tohumları çiğnenerek de kullanılmaktadır. Kakule tohumlarını sıcak suda demleyerek hazırlanan gargara ile ağzı çalkalamak da nefesi rahatlatır ve ağız sağlığını korumaya yardımcı olur.

• Solunum sistemini rahatlatır.

• Boğaz iltihabına bağlı öksürüğün giderilmesine yardımcı olur.

Kakule çayı nasıl hazırlanır?
• Bir tatlı kaşığı kadar kakule tohumu, bir su bardağı kaynamış suya eklenir. Ağzı kapatılarak, 10 dakika boyunca demlenmeye bırakılır. Süzüldükten sonra tatlandırmak için içerisine bir çay kaşığı kadar bal ilave edilebilir. Sıcakken tüketilmelidir.
• Daha lezzetli ve etkili bir bitki çayı demlemek için, kakuleyi diğer bitki çaylarına da ilave edebilirsiniz.

Kakuleli kahve nasıl yapılır?
Kahvenize aroma katmak için kakule kullanmak isterseniz, Türk kahvesi ya da filtre kahvenin içine her bardak için yarım çay kaşığı bütün ya da öğütülmüş kakule çekirdeğini kahveyle beraber ilave edebilirsiniz.

Kakulenin yan etkileri nelerdir?
• Kakule bitkisinin, düzenli ve sık olarak tüketildiğinde safra taşı oluşumuna neden olabildiği bilinmektedir. Bu nedenle özellikle safra kesenizle ilgili sorunlar yaşıyorsanız, fazla miktarlarda kakule kullanmamaya özen göstermelisiniz.
• Düzenli olarak kullandığınız antidepresan ve aspirin benzeri bir ilacınız varsa, kür şeklinde kakule kullanmadan önce doktorunuza danışmalısınız.

 

 

KAPARİ

Kapari, bir diğer adı ile geber otu; Akdeniz ikliminin hakim olduğu yerlerde yetişir. Gebellikle: Batı Anadolu , Orta Anadolu’da Tokat ve civarında, Doğu Karadeniz ve Güneydoğu illerinde doğal olarak yetişmektedir. Kapari bitkisi: çalımsı yapıda, dik ve yatık olarak büyür ve dikenlidir. Kapari; fosfor, potasyum ve kalsiyum bakımından oldukça zengindir. Killi toprakları seven bu bitki, güneşe olan düşkünlüğü sebebiyle genellikle güneşe bakan yamaçlarda kendiliğinden yetişmektedir. zengin kalkerli ve killi toprakları seven ve güneşten hoşlanan bir bitki olması nedeniyle, güneye bakan yamaçlarda kandiliğinden yetişir ve iyi gelişir.
Çiçek tomurcuklarında oldukça fazla a vitamin ve protein vardır.
Yapılan bir araştırmaya göre 100 g çiçek tomurcuğunda kuru madde olarak;
• 67 mg fosfor,
• 9 mg demir,
• 24 mg protein,
• 12 mg selüloz,
2 mg lipidolduğu saptanmıştır.
Gıda, kozmetik ve ilaç sanayiinde oldukça faydalandığımız kapari, salamura halinde yurtdışına ihraç edilir. Konserve kapari; turşu, salata, pizza üstü, balık ve av etleri yanında garnitür olarak tüketilebilir. Tomurcukları ise bir kavanozda tuzlu suda üç ay bekletilir, içine bire bir oranında sirke konur ve on gün sonra tüketilir. Kapari oldukça faydalı bir bitki olması ve ülkemizde yetişmesi sebebiyle Türkiye’ye döviz getiren bir bitkidir. İspanya, senelik 20 milyar dolar kazandıkları tomurcukları sayesinde, kapariyi “Milli Bitki”ilan etmişlerdir. Kapari, İspanya’da devlet korumasındadır.
Kapari, 400 yıl önce Evliya Çelebi’nin de keşfettiği bir bitkidir. Evliya Çelebi dahi, kitaplarında kapariden söz etmekten kendini alamamıştır. Akdeniz ülkelerinde, geçmişten günümüze kadar gıdalarda ve ilaçlarda tedavi amaçlı olarak kullanılmasının yanında, kozmetik sanayisinde de kapariden yararlanılmaktadır.
Kaparinin bezelye büyüklüğünde tomurcukları vardır. Bu tomurcuklar; protein, vitamin, mineraller yönünden oldukça zengindir. Bunun dışında bu tomurcuklar oldukça doyurucudur da. Kaparinin tomurcukları dışında, toplum arasında “karpuzcuk” şeklinde isimlendirilen meyveleri ve sürgün uçları da salamura ve sirkeden geçirilip, tüketilebilmektedir. Kaparinin tomurcukları, uçları yani tüm bölümleri oldukça faydalıdır. Dal uçları ve tomurcukları genellikle gıda sektöründe; sert olan dalları, kökleri ve meyveleri de kozmatik ve ilaç sektöründe kullanılmaktadır.
Uluslararası Kanser Enstitüsü’nde yapılan araştırmalar, kapariyi; antitümör aktivitesi sağlayan “ekstrakt”ın hazırlanmasında kullanılan bitkiler arasına sokmuştur.
Kapari, özellikle Antalya’nın Tekirova bölgesindeki tüm sahillerde bulunabilir. O çevredeki marketlerin hemen hemen hepsinde, kapari tomurcuğunan yapılmış turşular bulunabilir. Kaparinin meyvesinden de turşu yapılır. Meyvesinden yapılan turşu daha da faydalıdır.
Kaparinin Faydaları
• Ağrı kesici özelliği ile ön plana çıkar.
• Sindirim sistemini düzenlemeye yardımcı olur.
• Kabızlık giderici özelliği vardır.
• Oldukça iyi bir idrar söktürücüdür.
• Balgam söktürücü özelliği vardır.
• Adetlerin düzene girmesini sağlar.
• Solucan ve parazitlerin düşmesine yardım eder.
• Romatizma ağrılarına oldukça iyi gelir.
• Felç riskini azaltır.
• İskorbit hastalığında faydalıdır.
• Kan bozukluklarına iyi gelir.
• Gut hastalığı için oldukça yararlıdır.
• Antitümör etkilidir.
• Mide sorunlarına ve ülsere oldukça faydalıdır.
• Hemoroid sorununa oldukça faydalıdır.
• Dalak büyümesi için oldukça faydalıdır.
• Kalça rahatsızlıklarının belirtilerini hafifletir, riskleri azaltır.
• Özellikle kanser hastalarında trombosit sayısını yükselttiği için önerilen bitkiler arasındadır.
• Karaciğer işlevlerini düzenler.
• Multipl Skleroz (MS) hastalığında oldukça iyi gelir.
• Cinsel gücü arttırıcı özelliği olduğu için çocuk isteyen çiftlere önerilir.
• Kapari bitkisinin faydaları saymakla bitmez, ancak dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır. Kapari faydalı olduğu kadar, zararlı bir bitkidir de. Zehirleyici olabilir. Bu sebeple mutlaka işlenmiş kapari ya da tablet halinde satılan kaparileri tüketmek gerekmektedir. Toplanır toplanmaz tüketilir ise, zehirleyebilir. İlk önce gölgede kurutulmalı ve zehri alınmalıdır.
Kapari Nasıl Kullanılır?
• Kapari özellikle çiçeklerinin tohumları açmadan toplanır ve ilaç yapımı için tedavi maksatlı kullanılır. Bunun dışında meyveleri ve yaprakları da kullanılan alanlarıdır. Turşusu yapılabilir. Salatalarda ve özellikle balık tarifleri için oldukça lezzetli bir tercihtir.
Kapari Hangi Hastalıklarda Kullanılır?
MS Hastalığında:
Uzmanlar özellikle MS hastalığında kapari karpuzunu şiddetle tavsiye ederler. Kullanım şekli ise şöyledir: sabah ve akşam olmak aç karnına olmak üzere gün aşırı bir küçük kavanoz tüketilmelidir. Şayet tüketilirken zorlanılıyor ise, zeytinyağı ve limon ekleyerek tadı yumuşatabilirsiniz. Bunun dışında MS hastaları, takviye için tomurcuk salamurası da tüketebilirler. Kapari tomurcuk salamurası da: sabah ve akşam olmak üzere aç karnına, 1 kasenin içine büyük kavanozun 1/7 sini koyup, zeytinyağı, kekik, ve nar ekşisi eklenerek tüketilmelidir.
Şayet kortizonlu ilaç kullanılıyorsa, kapari tuz ihtiva ettiği için tüketilmesi önerilmez. Fakat kortizon tedavisi bittikten sonra tüketilmesinde bir sakınca yoktur.
Kapari çayının sakinleştirici özelliği ve ağrı kesici, antitoksidan özelliği ile kullanılması doktorlar tarafından tavsiye edilir. Bunun ötesinde kapari çayının kan temizleyici özelliği de bulunduğu için MS hastalarına tavsiye edilir.
Kapariden Nasıl Çay Yapılır?
6 bardaklık sıcak su içine, yarım ya da bir çay kaşığı kapari çayı ekleyiniz. 5 dakika kadar demlendiriniz ve şeker koymadan tüketiniz.
Günlük olarak, sabah-öğle-akşam aç karnına 3 bardak kapari tüketiniz.
Ms tedavisi için faydalarını gözünüzle görmek isterseniz; 3 aylık düzenli kapari kullanımı ardından MR çekimi yaptırınız ve kapariden önceki MR ile kıyaslayıp doktorunuz ile paylaşınız.
Kan Hastalıkları İçin Kapari Kullanımı
Bu hastalıklar: Lösemi-Anemi-Kansızlık-Trombosit düşüklüğüdür.
Kan hastalıkları için tüm kapari ürünleri önerilmektedir. Özellikle reçel ve marmelat bu hastalıklar için öncelikli olarak tavsiye edilir.
Reçel ya da marmelat hali: Sabah ve Akşam olmak üzere, aç karnına minimum 2-3 tatlıkaşığı tüketilmelidir. Kaparinin reçeli ya da marmelatı kahvaltıda ya da ara yemeklerde de tüketilebilir.
Kapari, bir ilaç değildir. Tamamen doğal olan bir bitkidir. Bugüne kadar herhangi bir zararı bildirilmemiştir. Ancak şeker hastası olan kişilerin reçel ve marmelatı tüketmesi sorun olabilir. Diyabetik kişiler, reçel ve marmelatı tüketmeye başlamadan önce doktoruna danışabilir.
Kapari karpuzu ve kapari tomurcuğu salamurası da çoğunlukla salatalarda, kahvaltıda ve sos şeklinde tüketilebilir. Kapari tuz ihtiva eder. Bu sebeple hipertansiyon sorunu olanların tüketmeden önce doktoruna danışması uygun olacaktır.
Böbrek Taşında Kapari Kullanımı
Böbrek kumu ya da böbrek taşı sorunu olan kişiler kaparinin karpuzunu ya da çayını tüketebilirler.
15 gün süresince, düzenli olarak sabah ve uyumadan önce, aç karnına, günlük 1 küçük kavanoz kapari karpuzunu tüketmek ve suyunu içmek bu taşları ve kumu dökmenizde yardımcı olacaktır.
Gut Hastalığında Kapari Kullanımı
Gut hastalığı için tüm kapari ürünleri tavsiye edilir. Ancak reçel ve marmelat öncelikli olarak önerilir. Reçel, sabah ve akşam olmak üzere, aç karna 2-3 tatlı kaşığı şeklinde tüketilebilir.
Mide-Bağırsak-Kabızlık-Basur(Hemoroid) İçin Kapari
Kapari bitkisi, mide ve bağırsak iç mukozasını yenileyerek bir düzene sokulmasını sağlar. Bu sebeple oldukça yararlı bir bitkidir ve bu gibi sorunları olan kişilerin, kapariden faydalanması oldukça faydalı olacaktır.

 

 

KARABAŞ OTU

En bilinen şifalı bitkilerden biri olan lavanta ile aynı aileye mensup karabaş otu, ülkemizde ‘yalancı lavanta’, ‘gargan’ ve ‘keşiş otu’ isimleriyle de bilinmektedir. Osmanlı döneminde koleraya karşı kullanılması için hakkında ferman çıkarılmış, 1. Dünya Savaşı’nda ise mikrop öldürücü olarak kullanılmış olduğu bilinen karabaş otu, günümüzde de pek çok şifalı özelliğinden dolayı tercih ediliyor.

Ballıbabagiller (Lamiaceae) familyasına ait olan karabaş otunun Latince ismi Lavandulastoechas’tır. İngilizce’de ‘French Lavender’ (Fransız Lavantası) olarak anılır. Ülkemizde yoğunlukla Batı Anadolu bölgelerindeki makiliklerde kendiliğinden yetişir. Çeşitli kullanım maksatları ile kültürü ve yetiştiriciliği de yapılmaktadır. Dünyada ise yaygın olarak Orta Avrupa’da yetiştiği görülür.

Haziran ve Temmuz ayında açan çiçekleri taze ya da kurutulmuş olarak kullanılabilir. Taze çiçeklerden elde edilen uçucu yağın da birçok şifalı özelliği bulunuyor. Anadolu’nun bazı bölgelerinde, özellikle Ege’de, karabaş otu reçeli bile yapılmaktadır.

Karabaş otunun faydaları

• Kardiyovasküler sağlığı korumaya yardımcı olan karabaş otu, kür şeklinde tüketildiğinde kalp ve damar hastalıklarına karşı koruma sağlar.

• Kanser hastalığına karşı korur, vücuttaki mevcut tümörlerin büyümesini yavaşlatır.

• Vücut direncini artırır, bağışıklık sistemini güçlendirir.

• Öksürük ve özellikle balgam şikayetinin azaltılmasında oldukça etkilidir.

• İçeriğindeki etken maddeler sayesinde nikotine duyulan ihtiyacı azaltarak sigarayı bırakmaya yardımcı olur. Sigara tüketiminden kaynaklanan öksürük, göğüs ağrıları ve baş ağrıları gibi şikayetlerin azaltılmasında da etkilidir.

• Vücudu rahatlatıcı özelliği vardır. Özellikle yoğun stresin etkilerini azaltmaya yardımcı olarak rahatlatır, daha iyi uyumaya yardımcı olur ve vücuda zindelik verir.

• Harici olarak kullanıldığında ciltteki yaraların daha hızlı iyileşmesini sağlar.

• Mide ve bağırsaklardaki gazı azaltır, sindirim sorunlarına bağlı ağrı ve rahatsızlıkların giderilmesine yardımcı olur.

• Bağışıklık sistemini güçlendirip öksürü de kestiği için, özellikle grip ve benzeri kış hastalıklarına karşı etkilidir.

Karabaş otu nasıl kullanılır?
Karabaş otu sıklıkla çay olarak demlenerek tüketilmektedir. Ancak kurutulmuş ve öğütülmüş çiçekleri toz haline getirilerek de kullanılabilmektedir. Çiçeklerden elde edilen uçucu yağın da birçok şifalı etkisi bulunmaktadır.

Karabaş otu çayı hazırlamak için; 6-7 dal karabaş otu ufalanarak bir demliğe alınır, üzerine bir su bardağı kaynamış su ilave edilerek, ağzı kapalı olacak şekilde 8 dakika boyunca demlenir. Süzüldükten sonra tatlandırmak isterseniz içerisine bir çay kaşığı bal ya da birkaç damla limon suyu ilave edebilirsiniz. Sıcakken tüketilmelidir.

Karabaş otu, kış çayı karışımlarına da ilave edilebilir. Özellikle soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklar için zencefil, adaçayı, ıhlamur benzeri karışımlar tüketiyorsanız, karışımınıza iki üç parça karabaş otu da ilave etmeyi deneyebilirsiniz.

Uzmanlar, karabaş otunun 15 günden fazla kullanılmaması gerektiği konusunda uyarıyor. Aynı zamanda aspirin, antidepresan ve benzeri ilaçlar kullanıyorsanız ya da herhangi bir tedavi altındaysanız, karabaş otu kürü kullanmadan önce doktorunuza danışmanızda fayda vardır.

 

 

KARAHİNDİBA

Karahindiba nisan ve mayıs aylarında yetişen, sarı çiçekli bir bitkidir. Çiçekleri sarı, yaprakları yeşil olan bu bitki tam bir şifa kaynağı
Karahindiba (Taraxacumofficinale); çok zengin bir beta-karoten kaynağı olup vücutta A vitamini haline dönüşmektedir. Bu çiçekli bitki aynı zamanda; C vitamini, potasyum, demir, kalsiyum, magnezyum, çinko ve fosfor bakımından çok zengindir.
Halk arasında bilinen diğer isimleri; çıtlık, arslandişi, güneyik, radika, katagan ve saçratkudur. Karahindiba alırken; böcek ilacı, gübre ve diğer kimyasallara maruz kalmadığını bildiğiniz ürünleri seçmeye çalışın. Karahindiba çayını kapsül veya toz olarak bulmak mümkündür.
Karahindiba’nın faydaları nelerdir?
-İdrar söktürücü, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarını destekleyici etkileri vardır.
-Kökleri antiviral, iştah açıcı, safra kesesi ve karaciğer fonksiyonlarını destekleyici ve sindirime yardımcı özellikler taşırken, çiçekleri ise hem güçlü bir antioksidandır hem de bağışıklık sistemini güçlendirir.
-Karahindiba, çiğ yenildiğinde veya kurutulup çay biçiminde kullanıldığında, kan temizleyici, sindirim kolaylaştırıcı ve canlandırıcı etkilere sahiptir.
-Pankreas üzerine olumlu etkisi vardır ve böbreklerin çalışmasında aktif rol oynar.
-Ergenlik sivilceleri karahindibanın kan temizleyici özelliklerini sayesinde iyileştirilebilirler.
-Karahindiba, içerdiği mineral tuzların yanı sıra, metabolizma hastalıklarına karşı çok önemli maddeleri de içerir.
-Sarılık ve dalak hastalıklarında da karahindiba kullanılır.
-Kan temizleyici etkisi sayesinde, romatizma ve gut hastalıklarında da yardımcı olabilir.
Karahindiba’nın zararları var mı?
Karahindibayı almadan önce mutlaka sağlığınız için alerjik bir reaksiyon oluşturup oluşturmayacağını denemeniz gerekmektedir. Ayrıca herhangi bir ilaç kullananlar, hamileler ve bünyesi hassas olanların kullanmadan önce mutlaka bir doktora danışmaları gerekmektedir.
Karahindiba ne şekilde kullanılır?
Karahindiba kökü ve yaprağı genellikle; göğüs ve kadın sağlığı ilaçları, üriner sorunları, apseler ve yaralar için çay formunda kullanılır.

 

 

KARBONAT

• Paraben ve alüminyum içerikli deodorantların kullanımından kaçınmak istiyorsanız; bu sağlığa zararlı maddelerin yerine suyla karıştırılmış karbonat kullanabilirsiniz. Böyle doğal ve kullanışlı bir deodorantı evde kolayca yapabilirsiniz.
• Böcek ısırması gibi durumlarda karbonatlı su ile yapacağınız uygulama sayesinde kaşıntı ve ağrı azalır, ciltteki toksinler nötrlenir.
• Mide asiditesinin düzenlenmesini sağlayarak mide yanması, hazımsızık, ülser ağrısı gibi problemlerin tedavisinde kullanılır. Yarım çay kaşığı karbonatı yarım bardak suya ekleyerek her 2 saatte 1 tüketebilirsiniz.
• Böbrek sağlığına iyi gelir.
• Üriner sistem hastalılarının tedavisinde kullanılır.
• Kas ağrılarını azaltır.
• Kanser hastalarında kemoterapinin yan etkilerini azaltır.
• Ayak terlemesi ve cilt dökülmelerine iyi gelir. Her gün kullanmanızda bir sakınca yoktur.
• Kiri uzaklaştırarak kokulara nötralize eder. El temizliğinde kullanılabilir.
• Cam kırığı ve yaraların tedavisinde kullanabilirsiniz.
• Güneş yanığı durumunda ılık banyo suyuna ½ fincan karbonat ekleyerek vücudunuzun rahatlamasını sağlayabilirsiniz.
• Sporcular tarafından tüketilen karbonat kapsülleri spor performansını artırır.
• Nötralize etme ve antibakteriyel özelliği sayesinde diş macunu olarak kullanılabilir.
• Çileği ezerek ½ çay kaşığı karbonatla karıştırın ve bu karışımı dişlerinize sürdükten sonra 5 dakika bekleyin. Ardından dişlerinizin fırçalayın ve durulayın. Böylece dişlerinziin beyazladığını göreceksiniz. Bu işlemi haftada 1’den fazla uygulamayın.

Karbonatin Potansiyel Yan Etkileri

Cilt ve vücut için genelde karbonat tüketimi son derece güvenlidir ve herhangi bir toksik etkisine rastlanmamıştır. Ancak karbonatın besin olarak tüketimi konusunda dikkatli olunmalıdır. Çok fazla karbonat tüketimi vücudun asit-baz dengesini bozarak bulantı, kusma ve karın ağrısına neden olabilir.
Sodyum açısından zengin olan karbonatın yüksek dozlarda tüketimi kan basıncını artıracağından şişkinliğe neden olabilir. Yüksek kan basıncı aynı zamanda kalp rahatsızlıklarına sebep olabilir.
Yüksek miktarda karbonat tüketimi potasyum eksikliğine sebep olabilir.
Ödem, karaciğer hastalığı, böbrek hastalığı veya yüksek tansiyon problemleriniz varsa karbonatı besin olarak tüketmekten kaçınmalısıınız. Ayrıca doktor tavsiyesi olmadan hamile ve emziren kadınların da karbonat tüketmemesi önerilir.
6 yaşın altındaki çocukların karbonat tüketmesi önerilmez.
Kullandığınız reçeteli ilaçlarla etkileşim oluşturabileceğinden doktorunuza danışmadan kullanmayın.

 

 

KARNIYARIK OTU

Karnıyarık otu dünyanın pek çok yerinde yetişebilme imkanı bulan bir ot olmakla birlikte, çalımsı bir görünüşü vardır, ve boyunun da küçük olduğu belirtilmelidir. Karnıyarık otunun faydalarından yararlanmak için kullanılan bölümü: kırmızımsı renkteki, 1.5 cm ile 2 cm arasında değişen bitki tohumlarıdır. Alternatif Tıpta Karnıyarık Otu Karnıyarık otunun faydalarından ülkemiz geleneksel tıbbında yararlanılmakla birlikte, Çin geleneksel […]
Karnıyarık otu dünyanın pek çok yerinde yetişebilme imkanı bulan bir ot olmakla birlikte, çalımsı bir görünüşü vardır, ve boyunun da küçük olduğu belirtilmelidir. Karnıyarık otunun faydalarından yararlanmak için kullanılan bölümü: kırmızımsı renkteki, 1.5 cm ile 2 cm arasında değişen bitki tohumlarıdır.
Alternatif Tıpta Karnıyarık Otu
Karnıyarık otunun faydalarından ülkemiz geleneksel tıbbında yararlanılmakla birlikte, Çin geleneksel tıbbı; ve Hindistan geleneksel tıbbında da yararlanılmaktadır. Karnıyarık otunun meyvesinde, oldukça yüksek oranda lif bulunmaktadır. Bu nedenle, karnıyarık otunun faydaları arasında, kronikleşen kabızın tedavisinin sayıldığını belirtmemiz gerekmektedir; müshil etkisi gösterdiği belirtilmelidir. Anal fissürtedavisi, ve hemoroit tedavisi ile, bu problemlerden dolayı ameliyat olan kişilerin ameliyat sonrası yaşam sürecinde de karnıyarık otunun faydalarından yararlanmaları önerilir; bunun nedeni, karnıyarık otunun, dışkıyı yumuşatma; ve bağırsaklardan geçişini kolaylaştırma etkisinden kaynaklanmaktadır. Karnıyarık otunun meyveleri, zamk benzeri bir madde ile kaplıdır, ve bu madde, bağırsakların uyarılmasını; ve yağlanmasını sağlar. Bu sayede, atıkların bağırsaklardan daha kolay geçmesini olanaklı hale getirir…
Karnıyarık otunun faydaları arasında, huzursuz bağırsak sendromu; ve ishal tedavisinin de yer aldığı belirtilmelidir. Karnıyarık otunun bağırsaklardan geçerken, bağırsaktaki sıvıyı emdiği, ve bu sayede, bağırsakların katılığının olması gereken seviyeye geldiği; bu sayede de ishal tedavisinin olanaklı olduğu bilinmelidir.
Karnıyarık otunun faydaları arasında yer alan diğer etki ise, kalp ve damar hastalıklarının riskini azaltmasıdır. Bunu da şu şekilde açıklamamız gerekecektir: Karnıyarık otu, vücuttaki doymuş yağ oranını düşürür, ve dolayısı ile kötü kolesterolün düşürülmesi; ve buna bağlı olarak da kalp ve damar hastalıklarının riskinin azaltılması olanaklı hale gelmektedir.
Karnıyarık otunun faydalarına bakmaya devam ettiğimizde, insülin dengesini sağlamasından dolayı Tip 2 diyabet tedavisinde kullanılması, bağırsak ülseri, ve mide ülseri tedavisinde kullanılması gibi etkilerden de söz etmemiz gerekecektir. Zayıflamaya da katkısı olan bitki, tokluk hissinin uzun süreli korunmasını sağlamaktadır; çünkü, yiyeceklerin bağırsaklardan daha uzun sürede atılmasını olanaklı hale getirmektedir. Bundan dolayı, karnıyarık otunun diyet listelerinde de kullanılması fayda sağlayacaktır.
Karnıyarık otunun faydaları arasında bağırsak kanseri, yani kolon kanseri riskini azaltan etkisinden de söz etmek gerekir. Çünkü karnıyarık otu, kalın bağırsaklarda bulunan toksinleri emer; ve bu sayede vücuttaki zararlı maddelerin vücuttan atılımını kolaylaştırır.Karnıyarık otunun meyvelerinin kabukları önce kurutulur; sonrasında da toz haline getirilir. Elde edilen bu tozun yedi gramı, bir bardak kaynar suyun içerisine atılır, ve bu şekilde hazırlanan karnıyarık otu çayının günde iki sefer içilmesi önerilmektedir.
Karnıyarık Otunun Yan Etkileri
Midesinde reflü problemi bulunan; ya da bağırsak hastalığı olan kişiler, ya da bu problemlerden şüphesi olanlar karnıyarık otunu kullanmamalıdırlar. Karnıyarık otunu kullananların ise, karnıyarık otunun müshil etkisi bulunduğunu unutmamaları, ve çok uzun süreli kullanım gerçekleştirmemeleri gerekmektedir. Karnıyarık otunun kullanılmasının önerilmediği bir diğer grup da, hamilelik dönemindeki kadınlarla, bebek emziren anneler, ve bebeklerdir. Vücudunda bir takım alerji belirtileri olan kişilerin de karnıyarık otu kullanımını uzun süre gerçekleştirmeleri, alerjik reaksiyonların artış göstermesine neden olabilmektedir. Bunun yanında karnıyarık otunun kullanımının ardından bir bardak su içilmesi önerilmektedir.
Karnıyarık otu kullananların çok az bir kısmında olsa da, kusma, ve bulantı etkisi gösterebileceği bilinmelidir. İlaç kullanımı gerçekleştiren kişiler de karnıyarık otunu kullanmamalıdırlar; çünkü karnıyarık otu, bağırsaklardaki emilimi geciktirmektedir; ilaçların etkisini azaltabilir.

 

 

KEDİ OTU

 

Antik çağlardan günümüze kadar bir ilaç olarak kullanılan kedi otu faydaları saymakla bitmeyecek kadar fazla. Doz aşımı olmadan kullanıldığı zaman hemen hemen hiçbir yan etkiye sahip olmayan kedi otu, adeta bir refah banyosu; güzellikten, ağrılara, sinirlerden mide ve bağırsağa oldukça faydalı ve etkili bir bitki.
Ülkemizde zatülcenp olarak da adlandırılan göğüs zarı iltihabı, zatürre, tüberküloz hastalığı olarak da bilinmekte ve maalesef uğraştırıcı bir hastalıktır. Hatta bu hastalığın tanısı ve tedavisi zamanında yapılmadığı zaman akciğer kanserine kadar kötü sonuçlar meydana getirir. Göğüs zarı iltihabı daha ilk evresindeyken taze ciğerin üzerine kedi otu kökleri serpilir ve hastanın sırtına konularak tedavi edilir.
MİDE VE BAĞIRSAK KRAMPLARINI GİDERİR
Günümüzde strese bağlı olarak veya yanlış beslenme gibi nedenlerden dolayı mide spazmları, bağırsak krampları rahatsızlığı oldukça yaygın bir hastalık haline gelmiştir. Doğal yollardan ve yan etkisi olmadan bitkisel tedavi yöntemlerinden yaygın olarak istifade edilir. Kedi otu, bu noktada tedavi edici özelliği neredeyse tescillenmiş bir bitki olma özelliğine sahiptir. Kedi otu mide ve bağırsak kramplarına hafife alınmayacak bir boyutta etkiye sahiptir. Aşırı gerginlik ve stres sonucu oluşmuş olan mide krampları kedi otunun valerian özelliğinden dolayı stresi geçirici dolayısıyla da krampları düzenli kullanımda yok etme özelliğine sahiptir.
HUZURSUZ BACAK SENDROMUNU HAFİFLETİR
Huzursuz bacak sendromu, geceleri uykuya dalma halinde veya akşamları yatarken, bacaklarda çekme, uyuşukluk, titreme, ağrı gibi durumların olması ve bunun sonucunda da kişide bacakları hareket ettirme hissinin meydana gelen bir rahatsızlıktır. Adından da anlaşıldığı üzere tedavi edilmediği takdirde kişiyi oldukça huzursuz eder. Kedi otu huzursuz bacak sendromunu zamanla hafifletme etkisine sahiptir.
UYKUSUZLUĞU GİDERİR
Yoğun iş hayatı veya ders temposu gibi gibi birtakım koşullardan dolayı veya strese bağlı olarak bozulan uyku düzeni kişisel ve sosyal hayatı oldukça olumsuz yönde etkiler. Kedi otu bu noktada en belirgin özelliklerinden birini devreye sokarak düzenli kullanımda uykusuzluk sorununu ortadan kaldırmaya yardımcı olur ve kişinin zamanla uyku kalitesini yükseltir. Kedi otu bitkisinin yanı sıra kapsülleri kullandığınız takdirde de olumlu sonuçlar elde edeceksiniz.
DEPRESYONU HAFİFLETİR
Kedi otu yüzyıllardan beri süregelen bir hastalık olan depresyon rahatsızlığını; sakinleştirici, kişiyi teskin edici, rahatlatıcı, gevşetici, gerilmiş sinirleri yatıştırıcı ve zihinsel karmaşayı gidererek hafifletici etkilere sahip olduğundan dolayı önemli ölçüde etkisi olur.
GAZ GİDERİCİ ETKİYE SAHİPTİR
Günlük hayatı zaman zaman etkileyen bir sindirim sistemi rahatsızlığı olan gaz sorunu; kimi zaman yediğimiz yemeklerden, kimi zaman içeceklerden veya soğuk algınlığından meydana gelen bir problemdir. Uzun süre devam etmesi sonucunda gaz sıkışmasına neden olarak kişiyi aşırı rahatsız eden şişkinlik şiddetli ağrılara dönüşebilir. Bu gibi durumlarda kedi otunun demlenerek 1 fincan içilmesi rahatlamayı sağlayacaktır. Kedi otunun içinde bulunan kasları gevşetici özelliğinden dolayı gaz söktürücü bir etkisi vardır.
AKNE VE İSİLİKLERİ TEDAVİ EDER
Kadın, erkek, büyük çocuk dinlemeden zaman zaman yüzde ve vücutta oluşan sivilce ve isilikler oldukça rahatsız edici bir durumdur. Sayısız tedavi ve kozmetik yöntemler her zaman işe yaramayabilir. Böyle bir durumda alternatif tıpta adeta bir uzman yöntem olan kedi otu, akne ve sivilcelerin de imdadına koşar. İster yüzde ister vücutta oluşmuş bu isilikler için oldukça etkili bir yöntemdir kedi otu ve düzenli kullanımda güzel sonuçlar verir.

 

 

KEKİK

Thymus cinsinin 220’den fazla türü vardır; bu türlerin çoğu bodur, toprağa yayılan ve küçük yeşil çalımsı bitkilerdir ve Akdeniz bölgesinde doğal olarak yetişir. En bilinen kekik, vulgaris isminden de anlaşılabileceği gibi, “yaygın” anlamına gelen Thymusvulgaris’tir. Çoğunlukla kayalıklarda ve kuru, iri taneli toprakta yetişen, 50 cm boylanabilen çok yıllık bir çalımsı bitkidir. üçük, mızrak görünümlü, kısa ya da oval yaprakları vardır. Yapraklarına elinizi sürdüğünüzde kekre bir limoni koku yayılır; bu kekik olarak bildiğimiz kokudur. Ufak beyazımsı pembe ile soluk lavanta rengi arasında değişen çiçekleri sıkı bir helezonik bağlantı kafası tarafından taşınır. İki dudaklı kaliksinin üst ve alt dişleri büyüklük ve şekil olarak değişiklik gösterir. Kekik Mayıs’tan Ağustos’a kadar çiçek açar.
KEKİK NASIL YETİŞTİRİLİR?
Güney Avrupa’nın kuru, kayalıklı topraklarında doğal olarak yetişen kekik özellikle İspanya’yla, Portekiz’le, Güney Fransa’yla, İtalya’yla ve Yunanistan’ın dağlarıyla özdeşleşmiştir. 1548 yılı itibariyle İngiliz bahçelerinde yetiştirilmeye başlanmış ve Amerikan bahçelerinde ilk olarak 1806 yılında ya da daha öncesinde yetiştirilmiştir. Tarihsel olarak dar yapraklı bir biçimi Kuzey Avrupa kıtasında bulunan bahçelerde yetiştirilmiş ve bu türe “dar yapraklı kekik” adı verilmiştir. Daha geniş yapraklı hali İngiltere’de yetişmiş ve günümüzde İngiliz kekiği olarak satılan bu türe “geniş yapraklı kekik” adı verilmiştir. Kökeni neresi olursa olsun yaygın kekik oldukça değişkenlik gösterir.
Yaygın kekik yüzyıllar boyunca bahçelerde sürekli talep edilen “tatlı bitki” olmuştur. Kekik tohum yoluyla, çelikle, daldırmayla ya da kökünü bölmeyle çoğalır. Elbette bir arkadaşınızdan kökünü bölmesini isteyebilir ya da herhangi bir fidanlıktan bitkiyi satın alabilirsiniz. Bitkinin arzu edilen genetik özelliklerini devam ettirmesini istersek çelikle ya da kökünü bölmeyle çoğaltmamız gerekir. Eğer tohumla çoğalırsa beklenmedik sapmalar görülebilir. Kekik yayılacak bir alana ihtiyaç duyar; bu nedenle her biri arasında en azından 30 cm olmalıdır. 3 ya da 4 yıl içerisinde odunsulaşır ve ortasından ölmeye başlar. Ekimi genişletmek ve görünümü güzelleştirmek için çalılıklar bölünebilir. Kekik ışıklı, sıcak, kuru, iyi drene edilmiş ve hafif alkalik toprağı sever.
Piyasada bulunan kekiğin çoğu Doğu ve Batı Avrupa’da yetiştirilmiştir.
Bodur bir bitki olan kekik ticari üretim açısından sorun teşkil eder. Elle toplamak insan kaynağı gerektirir ve bahçe makasıyla çim budamak gibi yoğun sırt ağrılarına yol açar. Yabancı özel ürün üreticileri tarafından bulunan bir çözüm yatay döner bıçaklı mekanik bir biçerdöverdir. Bu alet, steroid’lerdeki yabani ot yiyiciye benzer. Birleşik Devletler’de tüketilen kekiğin çoğu yakın zamana kadar bu bölgede yetiştirilirdi ancak tüm ticari mallar ve üretim prosesleri gibi kekik üretimi de ucuz işgücüne sahip ülkelere kaydırıldı.
KEKİK’İN FAYDALARI NELERDİR?
FAYDALARI: Öksürük, Soğuk algınlığı ve grip
Kekik hem baharat hem de ilaç olarak kullanılan birkaç ıtırlı bitkiden biridir. Aromatik bileşenleri, bunlara aynı zamanda uçucu yağ adı verilir – kekik yapraklarının ve çiçeklerinin önemli olan bölümüdür.
Kekiğin uçucu yağı öksürüğü iki açıdan rahatlatır. Kekik hem bir spazm önleyici hem de bir balgam sökücüdür. Yani bu bitki yalnızca öksürüğü azaltmakla kalmaz aynı zamanda bronşal balgamı temizlemeye de yardımcı olur. Kekikte bulunan birtakım uçucu yağlar (timol ve karvakrol-kekik yağı- gibi) aromatik özelliğe sahiptir.
Karvakrol üzerine yapılan çalışmaların çoğu karvakrol oranı yüksek bir yağ olan kekik otu (keklik otu) yağı üzerine yapılan araştırmalardan kaynağını alır. Karvakrol ve timol aynı zamanda kekiğin balgam sökücü bir etkiye sahip olmasını ve bakterileri, virüsleri ve mantarı önlemesini sağlayan bileşenlerdir. Laboratuar çalışmalarında gözlemlenen ve üst solunum yolu enfeksiyonlarıyla soğuk algınlığına yol açan bakterilerin ve virüslerin çoğu kekik yağıyla önlenebilir.
Bazı klinik çalışmalar kekiğin öksürük ve üst solunum yolu enfeksiyonunda kullanımı üzerine yapılmıştır. Bir çalışmada kekikle çuha çiçeği yağı bronşitten muzdarip hastalar üzerinde beraber kullanılmış; kekik ürününü kullanan grubun plasebo grubuna göre daha az öksürdüğü gözlemlenmiştir. Ancak bu çalışmada kekik tek aşına kullanılmadığı için çalışma sonucu nihai sonucu vermez.
KEKİK ÇAYI NASIL YAPILIR?
ÇAY: 1 bardak sıcak suya 1 ya da 2 çay kaşığı taze ya da kuru kekik yaprağı ve çiçeği koyun ve günde 3 defa için.
KEKİK ÇAYI: Bir çay kaşığı kurutulmuş kekik yaprağını bir bardak sıcak suya ekleyin. Bardakın sütünü kapatın ve böylece önemli uçucu yağların buharlaşmasını engelleyin. Süzün ve tatlandırmak için bal ekleyin. Bal, boğazın arkasını bir tabaka gibi kaplayarak kekiğin içindeki balgam sökücü özelliği pekiştirir. Öksürük için günde birkaç defa için.
KAPSÜL/ŞURUP: Kekik ekstreleri farklı dozlara sahip kapsül ve şuruplar halinde bulunur. Bu ürünlerin çoğu, özellikle solunum yolu rahatsızlıkları için kullanıldığında, kekiği başka bitkilerle karıştırır. Kullanım şekli her bir ürüne göre değişiklik gösterir.

 

 

KEREVİZ TOHUMU

 

Kereviz tohumu. kerevizin şifalı bir bitki olduğunu biliriz ama çoğumuz tadını birçok beğenmeyiz. Fakat unutmayınız ki, tadı iyi olmayan tüm nebatlar harika şifa kaynağıdırlar. İşte kereviz de bunlardan birisidir. Allah (cc) bu şekilde şifalı bitkilere isterse bal benzeri bir tat verebilir fakat acı tat vermiş. Evet, bir şeyden yararlanmak amaçlı zahmet çekmek gerekiyor.

Kereviz tohumu, üriner sistem antiseptiği, antiromatizmal, hazmı kolaylaştırıcı, gaz ve idrar söktürücü, midevi, spazm çözücü, sinirsel sistemi yatıştırıcı ve prostat üzerindeki pozitif özellikleriyle çeşitli sağlık sorunlarının rehabilitasyonunda çeşitli biçimlerde kullanılmaktadır. Kereviz tohumunun yararlarından bazıları şunlardır:

Kereviz Tohumunun Faydaları
• Cinsel gücü arttırarak cinsel talebi kamçılar.
• İç salgı bezlerini, bilhassa de böbrek üstü bezlerini çalıştırır.
• Sinirsel yorgunluğunun yatışmasını olanağı sağlar.
• Kanı temizler.
• Akneleri geçirici ve cildi temizleyici özelliği vardır.
• Böbrek taşı ve kumunun kolayca düşürülmesine destekcidir.
• Diyet yapanların zayıflamasına katkıda yer alır.
• Unutkanlığa faydalıdır.
• İdrar söktürücü özelliği vardır.
Kereviz Tohumu Ne Şekilde Kullanılır?

Kereviz tohumunun tüketimi ise; üniversite kliniklerinde tedavi tecrübeleri ve araştırmalar yapılmamıştır. Çokta önemli araştırmalarda kereviz kökünün cinsel gücü arttırdığı belirlenmiştir. Fakat bunun muayenehane araştırmalar ile kanıtı gerekiyor. Bundan ötürü bu bilgilerle 2. kademe bir nebattır. Kereviz tohumu mahaline yönelik ek olarak etkileri daha farklı nebatlar kullanılmalıdır. Söz gelimi romatizmaya karşın Kargabüken, Çit kökü, Harpogo, Söğüt, Isırgan prepatları kullanışlıdır.
• Milletçe içinde, kereviz tohumu romatizma, gut, böbrek ve İdrar kesesi rahatsızlıkları, ödem, şişkinlik, iştahsızlık, kilo kaybı, sindirim rahatsızlıklarına karşın ve kanaat temizlemek amaçlı kullanılır. Fakat tüm bunların yanında muayenehane çalışmalarla bu faydalar ispatlanamamıştır. Kereviz yumrusu yeme yapımında da kullanışlı. Bununla Birlikte cinsel gücü arttırdığı da bilinmektedir. Yaprak ve sapı ise salatalarda kullanılır.
Kereviz çayı ise; bir orta boy kaşık kereviz tohumu demliğe konulur ve üzerlerine 300-500 ml kaynamış su eklenir 5-10 dk demlenmeye bırakıldıktan sonra da süzülerek içilir.

Kereviz tohumunu kullanacak kişilerin dikkat etmeleri gereken konular
• Hamile bayanlar kereviz tohumu kullanmamalıdır düşüğe neden olabilir
• Aktif böbrek irini meydana gelen kimseler kereviz tohumu almamalıdır kanama yapabilir
• Huş ağacı ve kavak ağacı polenlerine alerjisi olan kişilerin kereviz tohumuna da alerjisi olabilir

 

 

KETEN TOHUMU

Anavatanı Ortadoğu ve Mezopotamya olan keten, 30-100 cm boyunda mavi çiçekli ve tek yıllık bir kültür bitkisidir. Keten tohumu ise, günümüzde sağlığa faydaları nedeniyle, bilimsel araştırmaların odak noktası olmuş ve ‘süper gıda’ olarak adlandırılmıştır. Sadece bir yemek kaşığı keten tohumunun içerisinde yüksek miktarda protein, lif ve omega-3 yağ asidi vardır. Keten tohumu ayrıca bazı vitamin ve minerallerin zengin bir kaynağıdır.
Keten tohumunun faydaları nelerdir?
Uzmanların günlük beslenme gereksinimlerinizi karşılamak için günde bir yemek kaşığı tavsiye ettiği keten tohumunun yararlarına göz atmaya ne dersiniz?
Kalori alımını kısıtlar: Keten tohumu, kan şekeri seviyesini kontrol altında tuttuğu için birçok diyet programının önemli bir bölümünü oluşturur. İçerisinde bulunan lif, protein, magnezyum, kalsiyum, fosfor ve lignan gibi maddeler, mideyi doldurarak doygunluk hissi verir. Doygunluk hissi de kalori alımını engeller.
Kanseri önleyebilir: Keten tohumu içinde, kansere karşı korunmada ve mücadelede ana etken olan antioksidanlar olarak işlev gören bol miktarda fitokimyasal vardır. Ayrıca, bu tohumlardaki omega-3 yağ asitlerinin, Beslenme ve Kanser Dergisi‘ne göre meme, prostat ve kolon kanseri riskini azalttığı kanıtlanmıştır.
Kadın sağlığı için oldukça faydalıdır: Keten tohumu, vücuttaki hormonları dengeleyen kimyasallara dönüşen zengin lignan kaynağıdır. Lignanın üreme sağlığına yardımcı olması, düzenli keten tohumu tüketimiyle üreme sağlığına yardımcı olacaktır. Ayrıca östrojenik özelliklerinden dolayı hormon tedavisine alternatif olarak kullanılabilir. Bunun yanı sıra düzenli keten tohumu tüketimi menopoz semptomlarını azaltmaya yardımcı olur. Aynı zamanda düzensiz periyotlarla ve menstruasyona bağlı rahatsızlıkların üstesinden gelir.
Vücudun genel sağlığı için faydalıdır: Keten tohumu, çoğu B vitaminleri ve E vitaminin yanı sıra magnezyum, potasyum ve demir gibi mineraller açısından zengindir. Sağlıklı cilt ve kemikler için E vitamini gereklidir. Potasyum sinir sağlığını korur. Bunun yanı sıra kırmızı kan hücrelerinin ve genel metabolizmamızı etkileyen birçok enzimin hayati bir bileşenidir.
Protein kaynağıdır: Keten tohumu yüksek temel aminoasit indeksine sahip olan ve vücudumuzun ihtiyaç duyduğu proteinlerin günlük alımının çoğunu sağlayan zengin bir protein kaynağıdır.
Bağışıklığı artırır: Keten tohumu içinde bulunan alfa-linolenik asit ve lignalar vücutta bağışıklık tepkisini arttırır ve sedef hastalığı gibi enflamatuar hastalıklara karşı önlem alır.
Göz kuruluğunu azaltır: Keten tohumu tüketimi “kuru göz” sendromunu azaltır. Ayrıca, omega-3 yağ asitleri gözdeki hasarlı sinirlerin neden olduğu bir göz hastalığı olan maküler dejenerasyon riskini azaltır.
Keten tohumu yağının faydaları
Keten tohumunun öğütülüp, preslenmesiyle keten tohumu yağı oluşur. Sağlığa oldukça faydalı olan keten tohumu yağının faydaları ise şöyle sıralanabilir:
Kanser hücrelerinin büyümesini azaltmaya yardımcıdır: Yapılan bazı araştırmalar, keten tohumu yağının kanser hücrelerinin büyümesini azaltmaya yardımcı olabileceğine dair bazı kanıtlar sunmuştur. Fareler üzerinde yapılan bir deneyde; farelere 40 gün boyunca 0.3 ml keten tohumu yağı verilerek, kanser yayılımının ve akciğer tümörlerinin büyümesinin önlendiği bulunmuştur. Yine başka bir çalışmada, keten tohumu yağının sıçanlarda kolon kanseri oluşumunu engellediği gösterilerek meme kanseri hücrelerinin de büyümesini azalttığı belirlenmiştir.

Kalp sağlığına faydalıdır: Çeşitli çalışmalar keten tohumu yağının kalp sağlığına yararlı olabileceğini bulmuştur. 59 denek üzerinde yapılan bir çalışmada, keten tohumu yağının omega-6 yağ asitlerinde yüksek bir yağ türü olan aspir yağıyla olan etkileri karşılaştırılmıştır. Çalışma 12 hafta boyunca sürmüş; deneklere bir çorba kaşığı (15 ml) keten tohumu yağı takviyesinin, aspir yağıyla takviyesinden çok daha düşük kan basıncı seviyelerine yol açtığı gözlemlenmiştir. Çok sayıda çalışma, omega-3 yağ asitlerinin kalp sağlığını iyileştirdiğini, düşük tansiyona faydaları olduğunu göstermiştir.
Kabızlık ve ishal tedavisine yardımcı olabilir: Keten tohumu yağı hem kabızlık hem de ishali tedavi etmede etkili olabilir. Yapılan bir çalışmada, kabızlık problemi çeken 50 hastaya keten tohumu yağı, zeytinyağı veya mineral yağ verilmiştir. Dört hafta sonra keten tohumu yağı, bağırsak hareketlerinin sıklığını ve dışkı kıvamını artırmıştır. Ayrıca, hem zeytinyağı hem de mineral yağ kadar etkili bulunmuştur.
Cilt sağlığına faydalıdır: Keten tohumu yağı da cilt sağlığını geliştirmeye yardımcıdır. Ciltte pürüzsüzlük sağlayarak; sivilce ve egzama vakalarında iltihaplı cilt bölgelerini iyileştirebilir. Ayrıca güneş yanıklarına da iyi gelmektedir.
Saç bakımında faydalıdır: Keten tohumu yağı kırılgan saçları ve tırnakları tedavi edebilir. Keten tohumu ayrıca, egzamanın neden olduğu tahriş edici kafa derisine karşı da etkilidir.
Keten tohumu ve yağı nasıl kullanılır?
Eğer yeni kullanmaya başlayacaksanız, salata sosunuza bir miktar ekleyerek ilk adımı atabilirsiniz. Yüksek pişme noktasına sahip olmadığından ve yüksek ısıya maruz kaldığında zararlı bileşikler oluşturabileceğinden, keten tohumu yağı yemek pişirmek için kullanılmamalıdır.
Gıdada kullanılmaya ek olarak cilt sağlığı ve cildin nemini arttırmak için cilde keten tohumu yağı uygulanabilir. Alternatif olarak, saçın sağlıklı bir şekilde uzamasını ve parlamasını desteklemek için, saç maskesi olarak keten tohumu yağı kullanabilirsiniz.
Keten tohumu yağı nasıl alınır ve saklanır?
Donuk renkten veya tozdan kaçının; bozulmuş keten tohumu yağları oksitlendiğinde biraz kokar. Öğütülmüş veya ezilmiş tohumlar bütün bunlardan çok daha hızlı bozulur. Keten tohumu veya keten tohumu yağı, ışığı içermeyen küçük kaplarda saklanmalıdır; renkli cam veya metal uygundur.
Keten tohumu kolay bozulduğu için küçük miktarda alın. Serin ve karanlık bir yerde saklayın. Keten tohumu ve keten yağı çok nadir bulunur ve çok çabuk bozulabilir. Bu nedenle az miktarda alınması tavsiyedir.
Keten tohumu tüketme konusunda dikkatli olmalısınız. Keten tohumu eğer doğru çiğnenmezse vücudunuza herhangi bir yarar sağlamaz. Birçok insanın tüketmeden önce emmesi veya toz haline getirmesinin en büyük nedeni de budur.

 

KİRAZ SAPI

 

Kiraz sapı sadece zayıflamak için kullanılmıyor. Aynı zamanda kiraz sapı sindirim ve boşaltım sistemine de oldukça fayda sağlıyor. Kiraz sapını Hem sağlığınız hem de zayıflamak için kullanabilirsiniz. Kiraz sapını diyet yaparken ve sağlık açısından nasıl kullanmanız gerektiğini bilmiyorsanız bu yazımız tam size göre!
Kiraz sapının sağlığınız açısından çok yönlü faydaları bulunuyor ancak kiraz sapını yaş olarak değil muhakkak kuru olarak kullanmanız gerekiyor. Kiraz sapını nasıl kurutmak gerektiğini bilmiyorsanız işte öneriler…
Kiraz sapı nasıl kurutulur?
İstediğiniz miktarda kiraz sapını ayıklayın. Daha sonra geniş bir bez üzerine kirazın saplarını dağıtın. Kiraz saplarını 2 veya 3 gün boyunca direk güneş almayan bir yerde kurutun. Kurumuş kiraz saplarını muhakkak cam kavanoz içerisinde saklayın.
İnsanlar kiraz sapının genellikle zayıflama amaçlı kullanıyorlar. Ancak kiraz sapıyla sadece zayıflamak değil sağlık içinde kullanabilirsiniz. çünkü kiraz sapı sağlığımıza olan faydalarının yanında belli başlı hastalıklara da şifa oluyor. İşte kiraz sapının iyi geldiği hastalıklar…

Kiraz sapı hangi hastalıklara iyi geliyor?
Prostat büyümesine, bayanların regl dönemlerinde ödem artışına karşı, dolaşım bozukluğuna karşı, mesanede meydana gelen idrar yapma zorluğuna karşı kiraz sapı bir çok hastalığa iyi gelmektedir.
Kiraz sapının faydaları
Kiraz sapı güçlü bir antioksidan etkisine sahiptir bu nedenle dolaşım sistemi ve sinidirim sistemine oldukça fayda sağlar.
Kiraz sapı zayıflamak isteyenlere şiddetle önerilir. Çünkü vücutta su birikimine kesinlikle sebebiyet vermez. Suyun vücuttan toksinlerle beraber hızlı bir şekilde atılmasını sağlar.
Kiraz içerisinde bol miktarda vitamin ve mineral barındırır. Bu nedenle kiraz sapında da bol miktarda vitamin ve mineral vardır. Kirazın sapında A,E,C,K vitaminleri bol miktarda bulunmaktadır.
Kiraz sapının kaynatılarak içilen çayı, hem ödem atıcı olarak hem de zayıflamak amacıyla kullanılır.
Kiraz sapı böbreklerin temizlenmesine yardımcı olur.
Kanı temizlemeye yardımcı olur.
Karaciğerleri gençleştirmeye yardımcıdır.
Aynı zamanda kiraz sapı idrar yolu enfeksiyonlarına oldukça iyi gelir.
Kurutulmuş kiraz sapı erkeklerde 40 lı yaşlardan sonra kullanılmalıdır. Kadınlarda ise regl dönemlerinin başlamasıyla yani 15 yaşından sonra kullanılmaya başlanabilir. Kadınlarda kiraz sapı eğer regl dönemlerinde ortaya çıkan problemler için tüketilecekse farklı bir tarzda kullanılmalıdır.
Kadınlar regl döneminde kiraz sapını nasıl kullanmalı?
Regl dönemlerinde kadınlar genellikle vücutlarında oluşan şişlikten şikâyetçidirler. Kiraz sapını kullanmak bu şişliklerin büyük ölçüde azalmasına yol açacaktır. Adet döneminizden birkaç gün önce kiraz sapını kaynatıp suyunu için. Adet döneminize kadar olan sürede kiraz sapı suyunu içerseniz vücudunuzda şişlikler belirli bir zaman sonra yok olacaktır.
Kiraz sapı çayı nasıl hazırlanır?
Bir tencerenin içerisine bir buçuk bardak su ilave edin. İçerisine 15 gr kiraz sapı ilave edin. Daha sonra ocağı kapatın.10 dk kadar demlenmeye bırakın. Demlenmiş olan kiraz sapını yemeklerden önce aç karnına içebilirsiniz.
Kiraz sapı banyosu
Vücudunuzun belirli bölgelerinde özellikle yüz, göz, ayak bölgelerinde oluşan şişlikler için kiraz sapı banyosunu denemelisiniz. Kiraz sapı banyosu için 5 tutam kiraz sapını 3 buçuk litre su içerisinde kaynatın. şiş olan bölgenizi bu suyun içerisinde ekletin tabii suyun ılınmış olmasına dikkat edin. Şişlikleri geçirmek için suyun içerisine tarçın ilave ederek tüketebilirsiniz. Bu karışımla hazırladığınız banyo, cildinizin nefes almasını sağlayarak şişlikleri yok edecektir.
Kiraz sapı kullanılırken nelere dikkat edilmeli?
Kiraz sapını mevsiminde kendiniz kurutarak, derin dondurucuda muhafaza edebilirsiniz. Kiraz sapı çayı hazırlarken iyice demlendiğini anlamak için sapların durumuna bakabilirsiniz. Saplar inceldiyse ve çay koyu bir renk aldıysa yeterince demlenmiş demektir. Aynı zamanda kiraz sapını kendiniz kurutacaksanız eğer rutubetli ortamda kalmamasına özen göstermelisiniz. Çünkü küflenme ve mantar oluşmasına neden olabilir. Bu nedenle kiraz sapını cam kavanozda veya bez torbalarda saklamalısınız.

 

 

KIRKKİLİT OTU

Kırkkilit otu, belki herkesin bilmediği ama bilenin de vazgeçemediği şifalı bitkilerden biri desek yanlış olmaz. Ülkemizin birçok yerinde, yol kenarlarında dahi kolaylıkla yetişen, sulak toprakları seven bir bitki kendisi.
Kırkkilit otu, farklı yörelerde atkuyruğu otu, zemberek otu, kuş kuyruğu otu, çamotu gibi değişik isimlerle de anılabiliyor. Küçük, sivri uçlu yaprakları biberiye benzeri birçok bitkiyi andırsa da kendine has yeşil tonu ve daha iri olması nedeniyle kolayca ayırt ediliyor.
Dünya üzerinde birçok türü bulunan kırkkilit otunun ülkemizde 7 türü olduğu biliniyor

Kırkkilit otu faydaları
•Kırkkilit otu, içindeki silis adlı bir madde sayesinde kemik sağlığını koruyor, kemiklerin güçlenmesinde önemli rol oynuyor.
• Bu özelliğiyle, çoğunlukla ileri yaşlarda görülen osteoporoz, yani kemik erimesi rahatsızlığına çare oluyor, kırılan kemiklerin de iyileşme sürecine destek olduğu biliniyor.
• Tıpkı kemikte olduğu gibi eklemlerde de olumlu etkiler gösteriyor, eklem ağrılarını ortadan kaldırmada yardımcı oluyor.
• Saçların, tırnakların sağlığını destekliyor, kolayca kırılmalarının önüne geçiyor.
•Kırkkilit otu, birçok şifalı bitki gibi bağışıklık sisteminin de sağlıkla çalışmasını sağlıyor, antioksidan özelliğiyle kış hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa yakalanma riskini azaltıyor.
•Kırkkilit otunun birçok kanser türüne karşı vücudunu koruyucu etkiler gösterdiği de söyleniyor.
• Bu ottan yapılan çayın böbrekler üzerinde de büyük etkisi oluyor, vücuttan fazla suyun atılmasını sağlayarak idrar söktürücü bir etki yaratıyor.
• Fazla suyun atılması nedeniyle vücutta oluşan ödem, şişkinlik gibi sorunları çözüyor, doğal bir ödem attırıcı olarak görülüyor.
• Eklemlerin sağlığını koruduğu için romatizma ve gut rahatsızlığı gibi sorunlar nedeniyle ortaya çıkan ağrıları da dindirdiği söyleniyor.
• Anemi, yani kansızlık gibi sorunlar üzerinde olumlu etkiler yaratıyor.
• Diş eti kanamalarına, ağız içinde oluşan yaralar başta olmak üzere vücutta oluşan birçok yaralanmaya iyi geliyor, yaraların daha hızlı bir şekilde iyileşmesine destek oluyor.
• Son olarak, böbrek taşı, mide ülseri gibi ciddi rahatsızlıklara da iyi geldiği söyleniyor, ancak çeşitli yan etkileri olabileceğinden ciddi rahatsızlıkları olanların doktorlarına danışmadan asla kullanmaması büyük önem taşıyor.

Kırkkilit otunun zararları
Kırkkilit otunun faydalarını, kullanımını saydık ama zararlarından da söz etmeden bitirmek olmazdı. Öncelikle kırkkilit otunu da tabii ki tüm bitkiler hatta tüm yiyecek ve içecekler gibi ölçülü bir şekilde kullanmak büyük önem taşıyor.
İkinci olarak böbrekleriyle ilgili bir rahatsızlığı bulunanların, böbrek yetmezliği yaşayanların kesinlikle kullanmaması gerekiyor. Aynı şekilde hamilelik dönemindeki kadınlara, emziren annelere de asla önerilmiyor.
Bunlar dışında potasyum değeri düşük insanların, kan sulandırıcı ilaçlar kullananların, özel bir tedavi gerektiren ciddi, kronik bir rahatsızlığı bulunanların da kullanmaması gerekiyor.
Sözün kısası, yukarıda saydığımız durumlardan herhangi biri bile size yoksa, siz yine de bir bitkiyi, fayda görmek amacıyla kullanmaya başlamadan önce aile hekiminize ya da ilgili alanda uzman doktorlarınıza danışın, onların önerilerinin aksine bir adım atmayın. Kendinize fayda sağlamak isterken bilmeden zarar vermiş olmayın, aman diyelim.

 

 

KIRMIZI BİBER

Patlıcangiller familyasından olan biber copsicum cinsidir. Yüksek verimliliği olan zengin mineralli, kumlu ve killi toprağı seven kırmızı biber daha çok ılıman ve sıcak iklim kuşaklarında yetişir. Yetişme döneminde bol sulu ve ılık havayı olgunlaşma döneminde de yüksek sıcaklık ve sulu ortamlarda yetiştirilen kırmızı biber ülkemizin bir çok kesiminde yetiştirilmektedir.
Kırmızı biber ülkemizde en sık zengin topraklara sahip olan Çukurova bölgesi, Harran ovası ve Gaziantep yörelerinde yetiştirilir. Kırmızıbiber en çok Şanlıurfa ve Gaziantep şehirlerinde işlem görür. Taze olarak bolca tüketildiği gibi kurutularak veya toz haline gelerek de tüketilmektedir. Kırmızıbiberde yüksek oranda C vitamini bulunur.
KIRMIZI BİBERİN FAYDALARI NELERDİR?
* Nottingham Üniversitesince yapılan araştırma sonucuna göre acı kırmızı biber kanser hücrelerini yok edici özelliktedir.
* İçerdiği C vitamini, beta-karoten ve antioksidanlarla kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltır. Kırmızı biber dolaşımı hızlandırarak kalp krizi ve felce karşı koruma sağlar.
* Prostat ve rahim kanserine yakalanma riskini azaltan kırmızı biber, aynı zamanda bağırsakların temizlenmesini de sağlayabilir.
* Kırmızıbiberin doğal yapısından dolayı etli oluşu zengin lif içeriğine sahiptir. Bu özelliğiyle kabızlığa, sindirim sistemine, mesane ağrılarına prostata, mide ağrılarına ve ülsere iyi gelir.
* Kırmızı biberin doğal cinsel gücü artırıcı etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle erkekler tarafından düzenli olarak tüketildiğinde cinsellik hormonlarında artış meydana gelebilmektedir.
Stresi azaltarak sinirleri yatıştırıcı bir etkiye sahiptir.
* Kolesterolü düşürücü etkisi vardır.
* Romatizmal ağrıları azaltır.
* İştah açar.
* Mide asidini önler.
* Bulaşıcı hastalıklara karşı vücudu dirençli kılar.
* Kan dolaşımını olumlu oranda etkiler.
* Sindirimi kolaylaştırır.
* Acı kırmızı biberdeki kapsaisin kanser hücrelerinin ölümünü tetiklemekte ve sağlıklı hücrelere zarar vermemektedir.
* Yakılan enerji miktarını arttırarak zayıflamaya yardım eder.
* İçeriğindeki likopen kansere karşı oldukça etkilidir. Pankreas, prostat ve rahim kanseri bu kanser çeşitleri arasında yer alır.
* İshali engeller.
* Eklem iltihaplarını tedavi eder.
Kırmızı biberin içerisinde bulunan capsaicin adlı maddenin meme, mide, mesane, karaciğer ve akciğer kanserlerinin engellenmesinde faydalıdır.
* Bronşite ve buna benzer solunum hastalıklarına faydalıdır. Solunum yollarını açar.
* Terlemeyi arttırarak vüücuttan zararlı toksinlerin atılmasını sağlar.
* Endorfin hormonu salgılanmasına yardımcı olur ve böylece, insanda mutluluk hissini uyandırır.
* Midede gaz birikimini önler.
* Yüksek düzeyde A vitamini içeren kırmızı biber, göz sağlığı için çok faydalıdır.
* Hafıza ve beyin sağlığına faydalı olan B vitamini içeren kırmızı biber, düzenli tüketilmesi durumunda beyin, hafıza ve hatta ruh sağlığının korunmasına yardımcı olur.
* Kırmızı biberin bol miktarda E vitamini içermesi kan hücreleri için faydalıdır. Bu özelliği sayesinde kan hücrelerinin başta kanser hücreleri olmak üzere, diğer virüs ve mikroplara karşı direncini arttırır.
KIRMIZI BİBER HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?
Kırmızı biberin önlenmesinde büyük yardımı dokunduğu hastalıklar mevcuttur. Zengin besin değerleri sayesinde vücuda oldukça faydası olan kırmızı biber tıp dünyasında antibiyotik olarak anılan bir besindir. Kırmızı biberin önlenmesinde yardımcı olduğu hastalıklar;
* Kalp krizi
* Sedef hastalığı
* Damar tıkanıklığı
* Solunum yolları hastalıkları
* Kanser hastalığı

 

 

KİŞNİŞ

Maydanozgiller familyasına ait bir bitki olan kişniş, halk arasında “aş otu” olarak da biliniyor. Yeşil yapraklarıyla maydanoza oldukça benzeyen kişniş, tek yıllık otsu bir bitki.
Meyvesinden yaprağına her yeri ayrı ayrı değerlendirilebildiği için aslında oldukça bereketli olan bu bitki, mutfaklarımıza en çok baharat haliyle konuk oluyor.
Akdeniz iklimi yetişmesi için elverişli koşullar sağlarken, Akdeniz haricinde Afrika ve Asya’da da yetiştirilebiliyor.

Kişnişin faydaları
Kişniş, güçlü antioksidan özelliği sayesinde gripten kansere kadar uzanan birçok hastalığa karşı vücudu koruyor.
• İçindeki linoleik asit gibi asitler sayesinde kötü kolesterolle mücadele ederek vücuda destek veriyor.
• Bu faydalı asitler kolesterolü dengelerken kan şekerini düzenlemeyi de ihmal etmiyor.
• Hem antioksidan etkisi hem de içeriğinde bulunan oleik asit gibi asitler sayesinde kalp ve damar sağlığını koruyor, felç ve kalp krizi gibi rahatsızlıkların yaşanma riskini azaltıyor.
• Kişniş, içinde bulunan cineol adlı madde sayesinde göz ve deri iltihaplanmalarına karşı da adeta doğal bir ilaç gibi etki gösteriyor.
• Sindirim sisteminin düzenli çalışmasını sağlıyor ve hazımsızlık sorununu gideriyor.
• Sindirim sistemini düzene soktuğu için de iştahsızlık sorunu yaşayanlara çare oluyor, vücutta iştah açıcı etkiler yaratıyor.
• Yemek sonrası oluşabilen mide krampları, şişkinlik ve ağrı gibi durumların önüne geçiyor.
• Kişniş tohumu doğrudan çiğnendiğinde kötü ağız kokusunun kesilmesini sağlıyor.
• Besin zehirlenmelerini önlemede etkili olduğu için en çok zehirlenmelere yol açan tavuk yemekleri gibi yemeklerde kullanılması önem taşıyor.
• Vücudu toksinlerden arındırması ve sindirimi kolaylaştırması nedeniyle diyet yapanlarına da yardımcı oluyor.
• Mide bulantısı, kusma ve baş dönmesi gibi ani gelişen rahatsızlıklarda önleyici etkileri bulunuyor.
• Vücudu rahatlattığı gibi sinir stresimi de rahatlattığından stresle baş etmede yardımcı oluyor, uykusuzluk sorununun önüne geçiyor.
• Özellikle kadınlarda cinsel isteği artırma yönünde etkileri olduğu da biliniyor.

Kişniş nerelerde bulunur?
Kişniş bitkisi ağustos ve eylül aylarında olgunlaşıyor, bu yüzden o dönemde tazesini bulup almak en güzeli oluyor. Ama bu zamanı kaçırsak bile kişnişi yılın her günü bulmak mümkün oluyor, panik yok.
Ülkemizde en çok Konya, Burdur ve Isparta taraflarında yetiştirilen bu bitkinin en çok kullanılan kısmı olan tohumları (ya da meyveleri) kurutulduktan sonra, özellikle de toz haline getirilerek tüketiliyor.
Kişnişin baharat olarak kullanılan bu toz halini ya da kurutulmuş tohumlarını güvendiğiniz aktarlardan ya da büyük marketlerden kolayca bulabiliyorsunuz.
Ancak doğrudan toz halini almak yerine tohum olarak alıp kullanacağınız zaman toz haline getirmeniz kişnişin faydalarından yararlanmanız açısından çok daha iyi olacaktır, aklınızda bulunsun.

Kişniş nasıl kullanılır?
Hadi bulduk, aldık. Ne yapacağız peki bu kişnişle? Hemen anlatalım efendim. Kendisinin kullanım alanı çok geniştir ve dediğimiz gibi kişnişin yaprağından tohumuna her yeri kullanılabilir.
Eğer olgunlaşma dönemini yakalar ya da evde kendiniz yetiştirirseniz kişniş yapraklarını salatalarınıza ekleyebilir, soslara katabilirsiniz.
Gövdesi ve kökleriyse özellikle çorba ve sebze yemekleriyle birlikte pişirildiğinde yemeğe farklı bir lezzet katar.
En çok kullanılan kısmı olan tohumunun kullanım alanı ise oldukça geniş. Turşuya eklenebileceği gibi toz haline getirilerek hemen hemen her yemeğin içine dahil edilebilir.
Faydalarından yararlanmak için doğrudan yemek isterseniz kişniş tozunu balla karıştırarak yiyebilirsiniz.
Son olarak tohumlarını demleyerek kişniş çayı da yapabilirsiniz.

Kişnişin zararları
Kişnişin bütün iyi özelliklerini, mucizevi etkilerini anlatırız da zararları olabileceğini atlar mıyız?
Öncelikle mide asidi sorunları yaşayanların kişnişten kesinlikle uzak durması gerekiyor. Çünkü sindirim sistemine ne kadar iyi gelse de mide asidi nedeniyle gelişen gastrit, reflü ve ülser gibi sorunlar yaşayanların sorunlarını artırabiliyor.
Ayrıca, karaciğeriyle ilgili sorunlar yaşayanların ya da ciddi herhangi bir rahatsızlığı olanlar ile hamilelik sürecini geçiren kadınların uzak durması, kullanmaya kararlılarsa bile öncelikle kesinlikle doktorlarına danışmaları ve doktorlarının tavsiyeleri doğrultusunda hareket etmeleri büyük önem taşıyor.

 

 

KUŞBURNU

Bağışıklık sistemini güçlendiriyor
Yapısında bol miktarda bulunan C vitamini, polifenoller ve antioksidanlar sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiren kuşburnu zengin vitamin ve minerallere sahip. Likopen ve A, B, E, K vitaminlerinin yanı sıra magnezyum, demir gibi değerli mineralleriyle vücut direncini artırıyor, sinir sisteminde, hücre yenilenmesinde fayda sağlıyor. Yapılan araştırmalar, limonun 60 katı kadar fazla C vitamini içeren kuşburnunun, mandalina ve portakala da fark attığını ortaya koyuyor.

Kabızlığı önlüyor
Ülkemizde her mevsim yetişebilen kuşburnu, kabızlık şikayeti çekenler için doğal bir şifa kaynağı. Birçok hastalığa fayda sağlayan kuşburnunun içeriğindeki pektin, laktasif etkiye sahip. Yani bağırsakların fazla çalışmasından ötürü ortaya çıkacak ishal benzeri etki yaratıyor. Böylece düzenli tüketildiğinde kabızlığı gideriyor ve sindirimi kolaylaştırıyor. Bağırsak parazitlerini düşürüyor.

Kötü kolesterolü düşürüyor
Kandaki kötü kolesterolün düşürülmesi ve iyi kolesterol seviyesinin yükseltilmesinde faydalı olan kuşburnu, bu sayede kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyor. Kuşburnunu çay olarak demleyip tüketebileceğiniz gibi, şekersiz marmeladını yaparak da faydalanabilirsiniz.

Kuşburnu kansere karşı korur mu?
Sağlıklı hücreleri kanserli hücrelere dönüştürerek zarar verebilen serbest radikallere karşı güçlü bir koruyucu olan kuşburnu, içeriğindeki güçlü antioksidanlarla kanser hücrelerinin büyüme ve gelişmesini de engelliyor.

Kanın pıhtılaşmasını sağlıyor
Beslenme ve Diyet, Fitoterapi Uzmanı Şeyda Sıla Bilgili “İçeriğindeki K vitamininden dolayı kuşburnu kanın pıhtılaşmasına yardımcı oluyor. Bu nedenle damar içinde kan pıhtısının oluşması ve kan akımının engellenmesi olarak adlandırılan tromboz ve toplardamar iltihabı, tromboflebit gibi sorunları olan hastaların dikkatli tüketmesi gerekiyor” diyor.

Kuşburnunun cilde faydaları nelerdir?
Kuşburnu A vitamini açısından zengin oluşuyla cildin elastikiyetini korumasını sağlıyor ve yaşlanmasını geciktirici etki yaratıyor. Kolajen seviyesini de artırıyor. Yara izleri ve akneleri gideriyor. Kuşburnunun çekirdekleri, gamalinoleik asit (GLA) yönünden zengin. Gamalinoleik asit, cilde canlılık kazandırıyor ve güneş kaynaklı yanıklarda da fayda sağlıyor.

Kuşburnu demir eksikliğine iyi gelir mi?
Ülkemizde özellikle kadınlarda ve çocuklarda demir eksikliğine bağlı kansızlık çok yaygın bir sorun. Gıdalarla alınan demirin serbest hale geçerek vücutta kullanılmasına yardımcı olur. Bu sayede demir eksikliğine bağlı oluşan kansızlığı önlüyor. Çocukların büyüme ve gelişmesinde de faydalı ama ölçüyü kaçırmamak kaydıyla! Doktoruna danışmadan 1 yaşından küçük çocuklara verilmesini tavsiye etmiyorum.

Kuşburnunun dize faydaları nelerdir?
Son yıllarda yapılan çalışmalar kuşburnunun iltihap oluşumunu önleyici özelliğe sahip olduğunu gösteriyor. Kuşburnu tüketimi dizde kireçlenme, eklemlerde kıkırdak dokunun yapısında bozulma, kıkırdakta incelme ve aşınmanın ortaya çıkardığı ostreoartrite bağlı ağrıların azalmasında etkili. Ayrıca günümüzde pek çok kişinin ortak sorunu olan dizde sıvı kaybına da kuşburnunun iyi geldiği yapılan çalışmalarda kanıtlanmış durumda.

Kuşburnunun göze faydaları nelerdir?
Beslenme ve Diyet, Fitoterapi Uzmanı Şeyda Sıla Bilgili “Kuşburnu püresinde bulunan önemli bir karotenoid olan likopen sadece kataraktın değil aynı zamanda diğer göz hastalıklarının da başlangıcı ve ilerlemesinde koruyucu etki gösteriyor” diyor.

Kuşburnunu çayı nasıl yapılır?

• 5-6 adet kuşburnunu havanda hafif ezerek çatlatın. Ardından bir bardak (200 ml) kaynar suda 10 dakika demleyin.

• Demlerken kapağını kapalı tutun ki içeriğindeki suya geçen C vitamini bir diğer ismiyle askorbik asit yok olmasın.

• Ne kazar uzun kaynatırsanız içeriğindeki C vitamini o kadar azaldığından, demleme süresini de uzatmayın.

• Yemeklerden 30 dakika sonra için. Kuşburnunun zengin vitamin ve minerallerinden tam anlamıyla faydalanabilmek için hazırladıktan sonra 5 dakika içinde tüketin.

• Soğuma sırasında C vitamini miktarı hızla azaldığından, marmelat ve pekmezde C vitamini oranı kuşburnu çayına oranla düşüyor.

• Marmeladını mutlaka şekersiz yapın.

• Kuşburnunu ister bütün, ister ufalanmış ister toz haliyle olsun saklarken mutlaka ışıktan muhafaza edin ve cam kavanozda saklayın.

 

 

L HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

LAHANA

Yeşil yapraklı lahana düşük kalorili sebzeler arasında yer alır. Çok yaygın olarak salatalarda tüketilir, özellikle Karadeniz yöresinin milli yemeğidir demek yanlış olmaz. Çok yaygın olarak kullanılır. Lahananın birkaç çeşidi vardır. Yazının ilerleyen bölümlerinde bunlardan ve sağlık açısından faydalarından detaylı olarak bahsedeceğiz.
Lahanayı sağlık açısından bu kadar önemli kılan şey şüphesiz içerdiği maddeler, vitaminler ve bileşenlerdir. Lahana bol miktarda diyet lifi, protein, flotlar, niasin, pridoksin, riboflavin, tiamin, C ve K vitaminleri içerir. Sodyum ve potasyum açısından da zengin olan lahana aynı zamanda kalsiyum, demir, magnezyum, manganez, fosfor ve çinko içermektedir.
Bir porsiyon veya bir fincan lahana, K vitamini ihtiyacının %91.7 ini içerir. Ayrıca C ve B vitaminin kombinasyonunu da bol mitarda içerir. Şimdi lahananın sağlık açısından muhteşem faydalarına bakalım.

Lahananın Sağlığa Faydaları
Yeşil yapraklı lahana içerdiği vitamin ve mineraller yardımıyla çok geniş bir yelpazede sağlığımıza katkıda bulunmaktadır. Lahananın en önemli özelliği güçlü bir antioksidan olmasıdır. Bu özelliği başta karaciğer olmak üzere bütün iç organların sağlığını korumasına yardımcı olur ve aynı şekilde vücudun geniş bir bölümünü kapsayan deri ve cilt sağlığını korur.
Lahananın Cilt ve Saç Sağlığına Faydaları: C vitamini açısından çok zengin olan lahana düzenli tüketildiğinde cilt sağlığına inanılmaz katkılarda bulunabilir. Cildin yaşlanma sürecini yavaşlatır. Bu özelliğini ayrıca A vitamini destekler ve cilde berrak ve sağlıklı bir görünüm kazandırmaya yardımcı olur. Bunun dışında D vitamini yardımıyla kalıcı olarak cilt sağlığına katkıda bulunur, özellikle cilt hücrelerinin sağlığını bu vitamin sağlar.
Lahana lapa halinde cilde uyguklandığında egzama, sedef, döküntü ve böcek ısırıklarını giderebilir ve unsurların neden olduğu hasarı azaltır. Bir blanderda lahanayı öğütmeniz ve elde ettiğiniz lapayı 15 dakika boyunca cildin hasar gören kısmına uygulamanız yeterlidir.
Lahana yapraklarını bez ve cilt arasına sıkıştırarak uyguladığınızda cildin yumuşamasını ve esnemesini sağlayabilirsiniz. Bunu gece yatmadan önce cildinize koyun ve sabaha kadar kalmasını sağlamaya çalışın.
Lahananın içerdiği A ve E vitaminleri ve ayrıca bol miktardaki potasyum lahanayı cilt sağlığı açısından takviye eder. Ayrıca bu uygulamalar ve düzenli lahana tüketimi akneyi önler, çünkü lahana akneye iyi gelen kükürt açısından da zengindir.
Lahanının cildi temizleyici özelliği de vardır. Lahanayı kaynatarak suyu ile yüzünüzü yıkamanız kısa sürede cildi yağlardan ve ölü hücrelerden temizler.
Cilt sağlığına çok fazla katkısı olan lahana aynı şekilde saç sağlığını da korur. Diğer yeşil sebzelerde olduğu gibi lahana A vitamini açısından zengin ve bu özelliği saç sağlığının korunmasına yardımcı olur. Lahanaları lapa haline getirip biraz limon katarak saçlarınıza uygulamanız saçların yumuşamasını ve doğal bir parlaklık kazanmasını sağlar. Bunun yanından saç dökülmesi sorunlarını aşmanıza yardımcı olabilir.
Aynı şekilde lahanayı kaynatarak suyuna bir miktar limon katıp saçlarınızı yıkayabilirsiniz. Bu saçlarınıza parlaklık katar, saç kırılmalarını giderebilir. Ayrıca bu uygulama kafa derisi sağlığını korur, kaşıntıları giderebilir ve kepek sorununu ortadan kaldırabilir.
Lahana Kanserden Korur: Kansere neden olan hücrelerden koruyucu özelliği vardır. İçerdiği çok zengin miktardaki madde ve bileşenler yardımıyla kanser hücrelerinin yayılma hızını yavaşlatır ve kanser hücrelerinin diğer hücrelere zarar vermesine engel olabilir.
Lahana Bağışıklık Sistemini Güçlendirir: C vitamini açısından çok zengin olan lahana kişinin bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur ve aynı zamanda serbest radikallerin engellemesini sağlar.
Enfeksiyon Hastalıklarına İyi Gelir: Lahananın içerdiği bol miktardaki aminoasitler ve diğer maddeler yardımıyla enfeksiyon hastalıklarını ortadan kaldırabilir.
Göz Sağlığını Korur: Lahana beta karoten içerdiği için gözlerin makula dejenerasyonu hastalığına yakalanma riskini azaltır.
Alzheimer Hastalığı Riskini Azaltır: Düzenli olarak lahana tüketimi zihinsel hastalıkların ortaya çıkmasına engel olabilir. Özellikle yaşlılık döneminde sık rastlanan alzheimer hastalığını önleyebilir. Beyin sağlığını korur.
Kilo Vermeyi Kolaylaştırır: Bir fincan pişirilmiş lahana 33 kalori içermektedir. Özellikle lahana çorbası diyeti kilo vermeyi kolaylaştırır. Bağırsakların hareketini arttırdığı için ayrıca daha kolay dışkı atmayı sağlar. Ayrıca kabızlık sorunlarını giderir.

Lahana Suyunun Faydaları
Lahana suyu lahananın pişirilmesiyle elde edilir ve elde edilen su çok zengin vitamin ve mineral kompleksi içerir. Böylece lahana suyu birçok hastalığa engel olduğu gibi genel anlamda sağlığın korunmasına yardımcı olur.
• Birçok sağlık uzmanı bünyedeki östrojen metabolizma sürecini hızlandırdırdığını ve meme kanseri, akciğer kanseri, prostat kanseri, mide kanseri ve kolon kanseri gibi hastalıklara yakalanma riskini azalttğını savunmaktadır.
• Lahana suyu çok etkili bir bağırsak temizleyicidir. Bu özelliği kolitin tedavi edilmesini sağlayabilir. Lahananın içerdiği klor ve kükürt ayrıca kalın bağırsak için hayati önem taşır.
• Lahana suyu aynı zamanda sindirim sisteminin düzenli ve sağlıklı bir şekilde çalışmasına inanılmaz katkıda bulunur. Bu kabızlık sorununu giderdiği gibi obezite ve kilo sorunlarından kurtulmaya yardımcı olur.
• Lahana suyu cilt ve deri iltihaplarında da kullanılabilir. Cilde uygulanabilir ve kısa sürede iltihap sorunlarını çözebilir.
• Bol miktarda folik asit ve demir içeren lahana suyu anemi hastalığına iyi gelir, kansızlık sorunlarını giderebilir.
• Lahana suyu aynı zamanda kanın temizlenmesini sağlar, damar tıkanıklığını giderebilir.
• Lahana suyu cilt sağlığını da korur. Lahana suyu ile cilt yıkanabilir. Lahana suyuna limon katılarak cilde uygulanması daha fazla verim alınmasını sağlar. Akne ve siyah lekelerin giderilmesine yardımcı olur. Kırışıklıkları giderir ve cilde doğal bir parlaklık ve esneklik kazandırır.
• Lahana suyunun diğer bir özelliği ise saç sağlığını korumasıdır. Lahana lapa olarak saçlara uygulanabileceği gibi kaynatılarak suyu da saçlara uygulanabilir. Bu uygulama sağlıklı, yumuşak ve parlak saç sahibi olmamıza yardımcı olur. Bunun dışında saçların dökülmesine ve daha hızlı uzamasına yardımcı olur.
• Lahana suyu aynı zamanda göz sağlığını korur.
• Düzenli olarak lahana suyu tüketimi kalp ve damar sağlığını da korur. 15 gün boyunca günde 1 bardak lahana suyu tüketimi hem kalp ve damar sağlığının korunmasını sağlar hem de hastalıklarla mücadele için savunma sistemini güçlendirir.

Lahananın Zararları
Lahananın sağlık açısından herhangi bir zararı olduğuna dair bir bilgi yoktur. Bazı sağlık uzmanları guatr hastalarının tüketmemesi gerektiğini savunmaktadırlar.
Lahananın aşırı tüketimi su kaybına neden olabilir. Etkili bir idrar söktürücü olan lahana suyu fazla tüketildiğinde idrar yollarında tahrişe neden olabilir.
Aynı şekilde ishal sorunu yaşayan kişilerin lahana suyunu geçici olarak tüketmemeleri önerilir.

 

 

LİMON

Limon, turunçgiller familyasının en bol C vitamini barındıran meyvesidir. Anavatanı Hindistan ve civarı olan limon ılıman iklim kuşaklarında sıfır derecenin altına düşmeyen sıcaklıklarda ve nemli bölgelerde yetişir. Ülkemizde en çok Mersin ve Hatay’da yetişen limon aynı zamanda Akdeniz havzasında da yetişmektedir. Ağaçları, Mart ve Ekim ayları arasında beyazımsı pembe renkli, güzel kokulu çiçekler açan,4 m yüksekliğinde, sarı, yumurta şeklinde meyveleri olan, kışın yapraklarını dökmeyen ağaçlardır.
LİMONUN FAYDALARI NELERDİR?
* Limon suyu kabızlık ve hazımsızlık sorununu ortadan kaldırır.
* Limon karaciğeri temizler.
* Yüksek ateşi düşürür.
* Diş problemlerini giderir.
* Limon saç bakımına katkı sağlar.
* Limon zayıflamaya yardımcı olur.
* İdrar söktürücüdür.
* Bağışıklık sistemini güçlendirir.
* Solunum bozukluklarını giderir.
* Limonun kolera ve yüksek kan basıncı üzerinde çok etkili faydaları olur.
* Limonun kanı temizleme özelliği vardır. Bu durumda, kolera ve sıtma gibi hastalıklar limon suyu ile tedavi edilebileceğini gösterir.
* Ayak ağrılarını giderir.
* Romatizmal rahatsızlıkları giderir.
* Vücutta biriken iltihabın ve toksinlerin dışa atılmasını sağlar. Bu özelliği sayesinde romatizma ve artrit tedavilerinde etkilidir.
* Boğaz enfeksiyonlarına iyi gelir.
* Yüksek tansiyona iyi gelir.
* Zengin bir potasyum kaynağı olan limon, kalp hastalığı sorunları olanlar için çok faydalıdır. Zihin ve beden için sakinleştirici, baş dönmesi, mide bulanması ve tansiyonu dengeleyen özelliği vardır.
* Stres ve depresyon şiddetini azaltmak için kullanılır.
* Dirsek ve dizlerdeki kararmaları giderir.
* Akne ve siyah noktaların giderilmesini sağlar.
* Tırnakları güçlendirir.
* İçerisinde barındırdığı A vitamini sayesinde göz sağlığını korur.
* Gribe karşı vücudu güçlendirir.
* Bakteri birikimini önleyerek ağız sağlığını korur.
* Kansere karşı koruyan bileşenler içerir.
* Beyin sağlığını korur.
* Karaciğeri temizler
* Vücut sıvılarının pH değerini dengeler.
* Kaşıntıya iyi gelir.
* Kalp krizi, kalp-damar rahatsızlıkları ve kanser gibi hastalıklardan vücudu koruyan bir antioksidandır.
* Böcek ve sineklerin soktuğu bölgelerde panzehir görevi görür ve ağrıyı alır.
* Limon suyu susuzluk ve ishale karşı etkilidir.
* Limon suyu kemik erimesini önler.
* Yüze uygulanan limon suyu kırışıklıkları gerginleştirir ve cildi canlandırır.
LİMON HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?
* Antibakteriye özelliği sayesinde gribe iyi gelir.
* İçerisindeki potasyum, sitrik sit seviyesini düşürerek oksalat oluşumunun önüne geçer.
* Gıda zehirlenmesine karşı etkili bir panzehirdir.
* Safra kesesi ağrılarına karşı etkilidir.
* Düzenli olarak tüketildiği takdirde reflüye iyi gelir.
* Ateş düşürür.
LİMONUN ZARARLARI NELERDİR?
* Hamilelik ve emzirme sürecinde tavsiye edilmez.
* Yüksek kan basıncı sorunu olan kişiler tüketimi çok dikkatli yapmalıdırlar.
* Bağırsak sendromu ve ishali olan kişiler limon tüketiminden kaçınmalıdırlar.
* Eğer herhangi bir hastalıktan dolayı ayurveda ya da homeopatik preparat gibi ilaçlar kullanılırsanız, mutlaka doktorunuza danışarak limon tüketimi yapmalısınız.
* Özellikle açık tenli kişilerde cilt sorunlarına neden olabilir. Bu yüzden açık tenli kişiler limon veya yan ürünlerini ciltlerine uygulama noktasında çok dikkat etmelidirler.

 

 

 

M HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

 

MATE

Güney Amerika’ya özgü küçük bir ağaç olan “YerbaMate”nin yapraklarından elde edilen mate çayı kafein ve teobromin gibi uyarıcılar içermektedir. Son yıllarda bu uyarıcı etkisiyle özellikle kilo verme ve yorgunluğa karşı kullanılan mate çayı yeşil ve siyah çaya alternatif olarak gösterilmektedir.
Brezilya, Arjantin ve Paraguay başta olmak üzere tüm Güney Amerika kıtasında tüketilen mate yaprakları uyarıcı etkisi dışında içerdiği 24 vitamin, 15 amino asit ve antioksidanlarla vucudu ve bağışıklık sistemini güçlendirmek için kullanılmaktadır.
• Kilo vermeye yardımcı olur
• Orta ve hafif dereceli depresyon tedavisinde kullanılır
• Kaygıyı azaltır
• Sinüsleri açar
• Alerjilere karşı kullanılır
• Vitamin bakımından zengindir
• Antioksidandır
• Canlılık verir
• Kalbi güçlendirir
• Bağışıklık sistemini güçlendirir
• İltihap önleyici özelliği vardır
• Sindirime yardımcı olur
• İdrar söktürücüdür
• Zihni açar
• Konsantrasyonu arttırır
• Metabolizmayı hızlandırır

Mate Çayı Nasıl Hazırlanır?
İyi bir mate çayı hazırlamak için dikkat etmeniz gereken en önemli nokta mate yapraklarını kaynar suya değil kaynadıktan sonra 3-4 dakika oda sıcaklığında soğumuş sıcak suya atmaktır. Yaprakları attıktan sonra 2-3 dakika demlenmesi yeterli olacaktır. Mate çayı Güney Amerika’da geleneksel olarak içi oyulmuş derin bir su kabağı ile demlenmektedir ve “bombilla” denilen metal bir kamışla içilmektedir. Hazırladığınız çayın tadı acı gelirse bir miktar süt veya bal ekleyebilirsiniz.
Matenin Sağlığa Faydaları
Kahve gibi uyarıcı bir içecek olan mate çayı aynı kahve gibi içildiği anda canlılık verir, enerjiyi arttırır ve zihni açar. 2001 yılında “Journal of Human NutritionandDiet” adlı bilimsel dergide yayınlanan bir araştırmaya göre mate çayı kilo vermeye yardımcı olurken vucuttan fazla suyun atılmasını sağlar ve kabızlığı giderir. C, B-1, B-6 ve niasin gibi vitaminler bakımından zengin olan mate yaprakları kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum gibi önemli mineralleri de içermektedir.
2008 yılında Kore’de Üniversitesi’nde hayvanlar üzerinde yapılan bir diğer araştırmada ise düzenli olarak mate çayı tüketiminin vucut ağırlığını azalttığı, kan ve karaciğer lipidini düşürdüğü, insülin ve leptin seviyeleri azalttığı tespit edilmiştir. Ancak tüm bu olumlu etkilerin insanlarda da aynı şekilde görülüp görülmediği konusunda bir çalışma bulunmamaktadır.
Güney Amerikalı Guarani yerlileri taraından yüzyıllardır kilo ve iştah kontolü için tüketilen mate çayı son yıllarda bu özelliği ile oldukça popülerlik kazandır ve bununla ilgili bilimsel araştırmalar yapılmaya başlandı. İsviçre’de Lozan Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada mate çayı tüketenlerin tüketmeyenlere oranla enerji üretmek için daha fazla yağ yaktığı ve buna bağlı olarak daha çok kilo kaybettikleri belirlenmiş. Danimarka Charlottenlund Tıp Merkezi’nde yapılan ve “Journal of Human NutritionandDietetics”de yayınlanan bir diğer araştırmaya göreyse mate, guarana ve susana içeren bir bitkisel formül kullanılan kişilerde kullanmayanlara göre daha hızlı kilo kaybı sağlandığı sonucu elde edilmiş. Bu araştırmaya katılanlar bitkisel karışımı içtiklerinde daha uzun süre tok hissettiklerini, daha hızlı doyduklarını belirtmiş.
Matenin Yan Etkileri
Mate çayı kahveden daha az kafein içermesine karşın uykusuzluğa neden olabilir ya da uyku kalitesini düşürerek gün içinde daha çabuk yorulmanıza ve uykunuzu alamamanıza yol açabilir. Mate çayının aşırı tüketimi sinirleri gerer ve kaygıyı arttırabilir.
Brezilya’da “MemorialSloan-KetteringCancerInstitute” tarafından yapılan bir çalışmada uzun süre mate çayı tüketiminin gırtlak kanseri, ağız kanseri riskini arttırdığı belirlenmiştir. Onkologlar tarafından tavsiye edilen başvuru kaynakları arasında yer alan “Caring 4 Cancer” web sitesinde yer alan bir makalede aşırı sigara tüketen ve düzenli olarak mate çayı içenlerin gırtlak ve safra kesesi kanseri riskinin arttığı belirtilmektedir.
Az miktarda mate çayı bağırsakları çalıştırır ancak aşırı tüketilmesi, kahve gibi kabızlığa yol açabilir. Bazı kişilerde mide bulantısına, kusma ve baş dönmesine neden olabilir. Geçici olan kan basıncını yükseltip ve kalp çarpıntısına neden olabilir.
Hamilelikte ve emzirme döneminde mate çayı tüketilmesi tavsiye edilmez ve düzenli olarak ilaç kullananların mate çayı içmeye başlamadan önce yan etkileri hakkında bilgi almak için doktora danışmaları gerekmektedir.

 

 

MELİSA ÇAYI

 

Melisa çayından en yüksek oranda faydalanmak için bitkinin yaprakları, yağ oranının yüksek olduğu bahar sonu ve yaz başında toplanıp kurutulmalıdır. Bitkinin yaprakları tonik, çay gibi farklı formlarda tüketilmeye uygundur.
• Antiseptik özelliği sebebiyle ağız bölgesinde varlık gösteren uçuk, ağız içi aft gibi problemlere karşı tüketilmesi önerilir. Aynı zamanda cilt ve saç derisinde meydana gelen mantar problemine karşı da etkilidir.
• Sinek ve böcek ısırıklarına karşı hem iyileştirici hem de mikrop öldürücü etkisi mevcuttur.
• Stres ve huzursuzluktan kaynaklanan uykusuzluk sorununun, sedatif özelliği sayesinde önüne geçer.
• Gaz ve hazımsızlık gibi mide problemlerinin giderilmesinde etkilidir.
• Özellikle Alzheimer ve epilepsi gibi hastalıkların etkilerini azalttığına yönelik çeşitli bilimsel çalışmalar mevcuttur.
• Tansiyon dengeleyip kalp spazmlarını önleyen melisa çayı aynı zamanda bu problemler sebebiyle gerilen vücudun rahatlamasını da sağlar.
• Ağrı kesici ve ateş düşürücü nitelikte bir şifa kaynağıdır. Bu da melisa çayını grip, nezle gibi problemlerin yanı sıra migren kaynaklı baş ağrılarının giderilmesi için de önemli bir yardımcı yapar.

Melisa bitkisi nasıl kullanılır?
Melisa çayının sakinleştirici özelliğinden faydalanmak için kurutulmuş ya da taze yapraklarından çay hazırlanabilir. Bunun yanı sıra hoş kokusu itibarıyla balık ve tavuk yemeklerinde, meyve salatalarında ve ferahlatıcı soğuk içeceklerde kullanılmaya uygundur.
Melisa çayının yan etkileri nelerdir?
• Melisa çayı gereğinden fazla tüketilip aşırı kaçıldığı takdirde kısa süreli baş dönmesine sebep olabilir.
• Melisa çayı, sakinleştirici ilaçların etkisini artırır. Bu sebeple sakinleştirici özellikte ilaçlarla birlikte tüketilmesi önerilmez.
• Diyabet ve tiroit hastaları melisa çayı tüketmeden önce bir uzman görüşü almalıdır.
• Hamilelik dönemlerinde kullanılmasının anne adayına ne gibi yansımaları olacağına dair yeterli bilimsel kanıt mevcut değildir. Bu sebeple riske girilmemesi adına hamilelik döneminde tüketilmemesi daha sağlıklı olur.

 

 

MISIR PÜSKÜLÜ ÇAYI

Zengin bir C vitamini deposudur
Mısır püskülü çayı yüklü miktarda C vitamini içerir. C vitamini kalp hastalıklarını ve zararlı serbest radikallerin vücutta ilerlemesini önler. Ayrıca tüm hayati organların en iyi şekilde çalışması için gerekli olan düzenli kan dolaşımını sağlar.
Kan şekerini düşürür
Mısır püskülü çayı yüksek tansiyonlu insanlar için mükemmeldir. Vücuttaki insülin seviyelerini arttırarak kan şekeri seviyelerini azaltır.
Gut hastalığını azaltır
Mısır püskülü çayı gut hastalarının ağrılarını azaltabilir. Günde 3 bardak mısır püskülü çayı içerek başlayın. Ağrılarınızın azaldığını fark ettiğinizde günde 1 bardağa düşebilirsiniz.
Altını ıslatma problemini tedavi eder
Uyurken altını ıslatmak hem çocuklarda hem de yetişkinlerde görülen bir şeydir. Uzmanlar altını ıslatma problemi olanların gece yatmadan önce 1 bardak mısır püskülü çayı içmelerini öneriyor.
Böbrek problemlerini tedavi eder
İdrara çıkarken ağrı, idrar yolu enfeksiyonu, idrar yolu iltihabı, böbrek taşı gibi böbrek problemlerini mısır püskülü çayı içerek tedavi edebilirsiniz.
Sindirimi kolaylaştırır
Bu çay sindirimi kolaylaştırmaya ve sindirim problemlerini tedavi etmeye yardımcı olur. Mısır ipek çayı karaciğer tarafından safra salgısını uyararak yiyeceklerin uygun sindirilmesini sağlar.
Kanamayı kontrol eder
Mısır püskülü çayının içeriğindeki K vitamini kanamayı kontrol eder. Özellikle doğum yapacak kadınlar bu çaydan bol bol tüketmeli.
İyi bir idrar söktürücüdür
Mısır püskülü çayının idrar söktürücü özelliği vücuttan toksinlerin ve diğer zararlı maddelerin atılmasını sağlar.
Cilt rahatsızlıklarına iyi gelir
Mısır püskülü çayı ciltte çıkan döküntü, çıban gibi rahatsızlıkları tedavi edebilir. Ayrıca sinek ve böcek ısırıklarından kaynaklanan kaşıntı ve ağrıyı hafifletmeye yardımcı olur.
Mısır püskülü çayı nasıl yapılır?
1.adım: 1 yemek kaşığı mısır püskülünü 1 bardak su içinde kaynatın.
2.adım: Kaynattıktan sonra 15 ila 20 dakika boyunca demlemeye bırakın.
3.adım: İçilebilecek kıvama geldiğinde dilerseniz tatlandırmak için 1 tatlı kaşığı bal ekleyebilirsiniz.
4.adım: Kalan çayı 2 ila 3 gün boyunca buzdolabında saklayabilirsiniz.
Uzmanların yetişkinlere günde 2 ila 3 defa 1 bardak mısır püskülü çayı içmelerini öneriyor. Çocuklar için bu miktar günde 1 bardaktır. Bu çayı herhangi bir rahatsızlığını tedavi etmek için içiyorsanız, kullandığınız ilaçlarla etkileşime girmeyeceğinden emin olmak için bir uzmanla görüşün.

 

 

MÜRVER

Diğer İsimleri : Kara mürver, Şifalı mürver, Terleme çayı, Patlangıç, Sambucus, ElderSureau
Botanik Bilgi : Hanımeligiller familyasındandır. Mürver 3-10m arasında bazen çalı, bazen bir ağaç şeklinde olabilir. 20 kadar ağaç, çalı ya da otsu bitki türünün ortak adı Mürver’dir. Yaprakları genellikle iki çift ve bir tek olmak üzere beş parçadan oluşur ve her parça oval, kenarları çok hafif kertikli ve hafif kalkık yeşil renkli ve kısa saplıdır. Çiçekleri oldukça küçük olup; beyaz, sarımsı ya da bazen açık pembe renkli ve keskin kokulu küçük çiçekleri yayvan şemsiye ya da salkım biçimi oluşturarak açar. Çiçekleri olgunlaşınca 6-10 mm. çapında yuvarlak ve parlak siyah renkli meyvelere dönüşür. Meyvelerin içinde kan kırmızısı meyve özü ve uzunca oval biçimli 3-4 tane tohum bulunur. Ormanlık alanların funda toprağını seven kara mürver, döktüğü tohumlarıyla çoğalır.
Yetiştirildiği Yerler : Mürver ağacı dikildikten sonra hiçbir özene ihtiyaç duymaz ve kendiliğinden gelişir. Türkiye’nin Akdeniz bölgesi hariç her yöresinde yetiştirilebilir.Toplanması-Saklanması :Çiçekleri Haziran ve Temmuzda meyveleri ağustos ve eylül yaprakları Nisan’dan Temmuz’a kadar toplanıp kurutulabilir. Gölge yerde olabildiğince çabuk kurutulmalıdır.
Bilinen Bileşimi : Kara mürverin çiçekleri uçucu ve sabit yağ, yapışkan bitki sıvısı, reçine, tanen ve şekerler ile samburgin ve rutin adı verilen alkaloitleri içerir. Bitkinin meyvesinde doğal şekerler, meyve asitleri, tanen, C ve P vitamini, boya pigmentleri ile eser oranda uçucu yağ bulunur. Mürverin kabukları da tanen, reçine, alkaloit ile valeriyen asidini içermektedir.
Kullanıldığı Yerler : Meyvenin özü bazı yerlerde şarabı renklendirmekte ve bitkinin gövde ve dalları iplik makarası yapımında kullanılır.
Faydaları :
Yaprak ve Çiçeğinin Faydaları :
Müshildir.
İdrar söktürücüdür.
Balgam söktürücüdür.
Göğsü yumuşatır.
Terletici etkisi bulunup grip, üşütme, nezle, soğuk algınlığını geçirme etkisi vardır.
Kullanım Şekli : Kuru çiçek ve kuru ya da yaş yapraklarının karışımından 2 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak kaynar suda 10 dakika süreyle demlendirilir. Böylece elde edilen çaydan günde üç kez birer bardak içilir.

Kabuğunun Faydaları :
Müshil etkisi göstermektedir.
Kusturucu etkisi vardır.
İdrar söktürür.
Dıştan kullanıldığında cildi yumuşatıcı ve yara iyileştiricidir.
Kullanım Şekli : Bitkinin gövde kabukları kuru ya da taze yapraklarıyla karıştırılıp parçalanır. Bu karışımdan 2-3 tatlı kaşığı alınıp 1 bardak suda kaynama noktasına kadar ısıtılır. Ateş kısılıp 10-15 dakika daha ısıtma işlemi sürdürülerek elde edilen dekoksiyon, günde iki kez birer bardak olarak içilir. Cildi yumuşatıcı ve yara iyileştirici olarak dıştan uygulanır.

 

 

N HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

 

NAR ÇEKİRDEĞİ

Nar Çekirdeğinin içerdiği antioksidanlar: Zarar görmüş insan hücrelerinin yenilenmesini sağlayarak kanserojen hücrelerle savaşır, yaşlanmayı geciktirici (anti-aging) özelliklere sahiptir, kalp krizi riskini azaltır, kolesterolü düzenler. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Menopoz sıkıntılarının aza indirilmesine yardımcı olur. Selülit oluşumunu engeller.
Doğanın insanlığa hediyesi nar çekirdeğinin bilimsel araştırmalar neticesinde ortaya konulan faydalarından bazıları;
Nar Çekirdeğinin Faydaları:
* Güçlü Antioksidandır
* Kalp krizi riskini azaltır
* Selülit gibi cilt problemlerini çözer
* Östrojen takviyesi ile menopoz dönemi sıkıntılarını giderir.
* Yaşlanmayı geciktirir (anti-aging)
* Doğum kontrol hapının yan etkilerini azaltır.
* Kötü kolesterolü ve hipertansiyonu düşürür

Nar Çekirdeğinin bilimsel referanslara dayanan faydalarından bazıları:
Kötü Kolesterolü ve Hipertansiyonu Düşürücü Güç
Nar Çekirdeği, Polyhenol gibi önemli bir antioksidant içerir. Bu özelliğiyle, kötü kolesterolün (LDL) azalmasına yardımcı olur, hipertansiyonlu insanlarda kan basıncının düşürülmesini sağlar. Bunun yanında Lipide Peroksidasyon ve ACE enzim aktivitesini de düşürür. Yapılan klinik çalışmalarda iki hafta boyunca günlük 120 mg. nar çekirdeği ekstraktı tüketen yüksek tansiyon hastalarında bu süreç sonunda sistolik kan basınçlarında % 5’lik düşüş tespit edilmiştir.turkeyarena.com

Selülit Gibi Cilt Problemlerine Doğal Çözüm
İçerdiği yüksek polyhenol (% 80) sayesinde ve ellajik asit (% 40) sayesinde cilde parlaklık verir, ciltte yağ oluşumunu engeller. İçerdiği yararlı asitler selilüt oluşumuna engel olur.
Menopoz Dönemi ve Doğum Kontrol Hapı Sıkıntılarına Karşı
Nar östrojen yönünden bilinen en zengin meyvelerden biridir. Yapılan laboratuar çalışmalarında Nar Çekirdeği’nin %25’inin östrojenik etki gösterdiği bulunmuştur. Bu etki menopoza girilmesini geciktirir, menopoz dönemi sıkıntılarına yardımcı olur. turkeyarena.com Özellikle birçok kadının korkusu olan, menopozun neden olduğu kemik erimesini, içerdiği elajik asit sayesinde engeller ve bedene destek, güç sağlar. Doğum kontrol hapı kullanımı sırasındaki yan etkileri hafifletir.
Cinsel Soğukluğu Giderici
Yapılan bilimsel araştırmalar Nar Çekirdeğinin afrodizyak etkiye sahip olduğunu saptamıştır. Yüksek ölçüde östrojen içermesi nedeniyle, kandaki östrojen miktarını çoğaltarak, sağlıklı bir cinsel yaşamın kapılarını açar.
Stres Azaltıcı
Vücudumuzdaki her hücre günlük ortalama 10.000 serbest radikalin hücumuna maruz kalır. Bu saldırılar hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımızı tehdit eder. Bu saldırılara karşı antioksidan oranı yüksek besinler tüketilmelidir. Organik nar çekirdeği, Portakal, greyfurt, elma, armut ve yeşil çaydan katlarca fazla antioksidan içerir. Zihinsel sağlığımızı korur, rahatlatıcı etkisi vardır.

 

O-Ö HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

 

OKALİPTUS

Diğer İsimleri : Okaliptüs, Sıtma ağacı, Eucalyptus

Botanik Bilgi : Okaliptus Mersingillerin bir alt grubu olup takriben 600 civarında türü mevcuttur. Okaliptus takriben 20-70m boyunda gövdesi grimsi gümüş renkte odunu ise kırmızıdır ve üzerinde ara sıra çıkıntılara bulunur. Taze yaprakları gövdeye yapışık, mavimsi yeşil renkte geniş mızrak şeklindedir. Çiçeklerin kupa ve taç yaprakları olmayıp oldukça çok sık tüylüdür. Meyveleri çok sayıda tohum taşıyan kapsüller halinde oluşur. Okaliptüs türleri tohumuyla çoğalır. Bol güneşli ve sulak yerlerde bataklıkları kurutmak, odunundan yararlanılmak üzere sıkça yetiştirilir.

Yetiştirildiği Yerler : Eterik yağının büyük kısmı Fas, İspanya, Portekiz ve Brezilya gibi ülkeler tarafından temin edilmektedir. Türkiye’de ise Akdeniz ve Ege bölgesinin sahile yakın yörelerinde rahatlıkla yetişebilir.

Toplanması-Saklanması : Kışın yapraklarını dökmeyen bir bitki olduğu için her zaman yaprakları toplanabilir. Fakat yüksek oranda eterik yağ içerdiğinden Mayıs-Eylül aylarında toplanması daha makbuldür.

Bilinen Bileşimi : Yapraklarında (Folia eucalypti), uçucu yağ, reçineler, acı madde ve tanen vardır. Uçucu yağı (Oleum eucalypti, okaiiptol) çok miktarda “Sineol” taşır.

Faydaları : Nezle, öksürük, bronşit, burun ve boğaz rahatsızlıklarında etkili ve iyileştiricidir.

Balgam söktürür, göğsü yumuşatır.

Romatizma ağrıları, kas kasılmaları ve üşütmelerden ortaya çıkan ağrılarda şikayet edilen yere lapası uygulanır.

Bedeni güçlendiricidir.

İdrar yolları antiseptiğidir.

Ağız kokularını gidericidir. Bu durumlar için ispirtolu ya da zeytinyağlı eriyikleriyle gargara yapılır.

Kullanım Şekli :

Çay : Bir tutam yaş yaprağı üzerine bir bardak kaynar su dökülür. 10 dakika demlendirilerek yapılan çay, şekerle tatlandırılarak günde iki-üç kez içilebilir.

Buhar Banyosu : Okaliptüs yapraklarından 2-3 tatlı kaşığı alınır. Bir kaseye konularak üzerine dört bardak kaynar su dökülür. Çıkacak uçucu yağın kaçışını önlemek üzere başı ve kaseyi kapayan büyük bir havlu örtülür. Kaseye doğru eğilip 10 dakika süreyle okaliptüs buharı solunur.

Lapa : Yaş yaprakları ezilerek okaliptüsün lapası hazırlanır. Masaj yapılarak sürülür.

İspirtolu ya da Zeytinyağlı Eriyik Hazırlamak : Okaliptüs yaprakları bu maddelerin içine yatırılıp 7-10 gün bekletilir. Bu eriyikle ağızda gargara yapılır ya da suyla seyreltilip şekerle tatlandırılarak içilir.

UYARI : Okaliptüsün aşırı dozlarda alınması zehirlenmeye yol açabilir.

Okaliptüsle yapılan her uygulamadan sonra eller iyice yıkanmalı, gözlere dokunulmamalıdır.

 

 

ÖKSÜRÜK OTU

 

Papatyagil ailesine ait olun Öksürük otu çok yıllık bir bitkidir.Bilimsel adı ise Tussilagofarfara’dır. Tussilago farfara latincede öksürük önleyici anlamına gelmektedir. Yayılış alanı olarak ülkemizde Doğu Anadolu hariç tüm bölgelerimizde bulunmaktadır.Öksürük otu bitkisinin çiçekleri küçüktür ve bu bitki sarı renktedir. Öksürük otu her yöreye göre farklı isimler almaktadır.Örnek verecek olursak eğer; Kabalak,Deveşaplağı,Deve tabanı, Gabalah, Gabalak, Kusut(Trabzon-Sürmene), Sulandık Otu, Şabla gibi..
Öksürük otunun genellikle yaprak kısımları kullanılır.Bu bitkinin yaprakları ilkbahar sonu yaz mevsiminin başında toplanarak kıyılır ve kuruması için bırakılır.Öksürük otunun yapraklarının üst kısmı yeşil renkte,alt kısmı ise gümüş renktedir.Bu bitki acımsı bir tada sahiptir ve kokusuzdur.Öksürük otu çiçeklerini yapraklarından önce açmaktadır. Dayanıklı bir bitki olan Öksürük otu, 10-30 cm. boylarına kadar uzayabilir ve küçük çiçekleri uzun sap üzerinde tek tek sarı renkli açar.Bu bitki yere döktüğü tohumlarla çoğalır ve toprağa iyice yayılıp bulunduğu bölgeyi sarabilir.
Son yıllarda adı sıklıkla duyulmakla birlikte bu bitkinin kullanımı çok eski zamanlara dayanmaktadır.Antik çağlarda şifa amacıyla kullanılmış bitki türleri arasında önemli bir yere sahiptir.Bazı kültürlerde bitkinin sapları da yemeklerde kullanılarak tüketilmektedir.
Adından da anlaşılacağı gibi öksürük kesici ve göğsü yumuşatıcı, balgam söktürücü özelliğe sahiptir.Her türlü salata çeşidinde ve çorbalarda kullanılabilir.Ayrıca bu bitkinin içeriğinde bulundurduğu müsilaj zenginliği dolayısıyla çok çeşitli ilaçların içeriğinde yer almaktadır.Uygun şartlarda kurutulmuş olan bu bitki,ağzı kapalı cam kavanozda loş,serin ve kuru bir ortamda muhafaza edilirse ömrü 1 yıldır.
Öksürük Otunun Faydaları:
-Kronik ve akut bronşite karşı etkilidir. Bronşları açar.
-Nezle ve gribe karşı etkili olur.
-Öksürük ve balgam söktürücü özelliği vardır.
-Akut solunum üşütmelerine maruz kalınmışsa,uzun süreli öksürüklerde veya ses kısıklıklarında öksürük otu çayı ( bal eklenirse daha iyi olacaktır) tüketilebilir.
-Bronşit, nezle, bronşiyal astım, zatülcenp ve başlangıç dönemindeki akciğer tüberkülozun da rahatlatıcı etkisi mevcuttur.
-İlkbahar mevsiminde bu bitkiden elde edilmiş öz suyu; kronik bronşitte, astım rahatsızlıkları ve sigaranın vermiş olduğu zararların telafi edilmesinde kullanılabilir. Nasıl kullanılması gerektiğine gelirsek, bir tatlı kaşığı öz suyu, bir kâse et suyuna veya sıcak süte ekleyip içilirse faydalı olacaktır.
-Özellikle taze sıkılmış öksürük otu bitkinin öz suyu, kulağa damlatılırsa eğer kulak ağrısına da iyi gelecektir.
-Mayıs ayında ise öksürük otu bitkisinin yaprakları çıkmaya başlar ve bu yapraklar C vitamini kaynağı olarak salata ve çorbalarda kullanılarak da tüketilebilir.
-Yaprak ve çiçekleriyle hazırlanan buğu, kriz hallerinde ve soluk alma sorunlarında solunduğunda rahatlatır. Ayrıca bu şekilde hazırlanan buğu , kronik bronşitte de fayda sağlamaktadır.. Buğu gün içerisinde birkaç defa solunabilir.
-Öksürük otu bitkisi sadece solunum rahatsızlıklarında değil ayaklarda şişlikler varsa da kullanılabilir.Öksürük otunun kaynatılmasıyla elde edilen suyla ayak banyosu yapılırsa yararlı olacaktır.
-Bitkinin yaprakları yıkanıp lapa haline getirilmesiyle oluşan kompreslerin birçok etkisi bulunmaktadır.Elde edilmiş olan bu lapa göğüs üstüne uygulanırsa eğer akciğer hastalıklarında ve moraran dokuların tedavisinde kullanılabilir.
-Bu bitkinin yapraklarının kaynama suyuyla hazırlanan kompresi yılancık çıbanının tedavisinde de kullanılabilmektedir.
-Bitkinin ezilmiş taze yapraklarına krema karıştırılarak Filibit hastalığı içinde kullanılabilir. Elde edilen bu karışım iltihaplı bölgeye sürülür ve üzeri bezle kapatılırsa faydalı olacaktır.
Öksürük Otu Çayı Nasıl Hazırlanır:
İnce bir şekilde kıyılmış çiçek ve yaprak karışımı içinden bir tatlı kaşığı alarak bir su bardağı kaynar suya eklenir. 4- 5 dakika demlenmeye bırakılır ve daha sonra süzülür.
Öksürük Otu Buğusunun Hazırlanışı:
Bir yemek kaşığı olacak şekilde yaprak ve çiçek karışımı suda haşlanır. Elde etmiş olduğumuz bu karışımın içinden buğu örtünün altından solunur.Gün içinde bir kaç kere tekrarlanabilir.
Öksürük Otu Lapasının Hazırlanışı:
Öksürük otunun taze yaprakları güzelce kaynatılır.Daha sonra ezilerek zedelenmiş olan kısma uygulanır.Sıcak kalması isteniyorsa üzeri örtülmelidir.
Ayak Masajı İçin Suyunun Hazırlanması:
İki avuç olacak şekilde yapraklar bir miktar suda haşlanır ve demlemeye bırakılır.Demlendikten sonra ayakları hazırlanan suyun içine sokup 20 dakika beklenir.
Öksürük Otu Öz Suyunun Hazırlanışı:
Yıkanmış olan taze yapraklar ince ince kıyılır ve mikserden geçirilerek süzülür.
Olası Yan Etkileri:
Her bitkide olduğu gibi öksürük otu bitkisinin de fazla tüketimi sebebiyle vücudumuza çeşitli zararları olabilmektedir. Dikkatli ve bilinçli şekilde kullanılması tavsiye edilmektedir.
Sağlıkla kalın..

 

 

P HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

 

PAPATYA

Diğer İsimleri : Mayıs papatyası, Tıbbi papatya, Adi Papatya, Matricaria chamomilla

Botanik Bilgi : Bileşikgiller familyasından olup 20-60 cm boyunda narin yapılı bir bitkidir. Sapları yuvarlak ve tüysüzdür. Yaprakları kanat şeklinde, oldukça narin ince, iplik gibi ve koyu yeşil renktedir. Ortada sarı tüpsü çiçekleri ile bunların çevresinde beyaz ya da sarı renkli dilsi çiçeklerinden oluşur.

Yetiştirildiği Yerler : Ana vatanı Türkiye olup hemen her yöresinde yetişebilir.Bahçelerde, çayırlarda, tarlalarda, kırlarda yetişir.

Toplanması – Saklanması : Çiçekleri Haziran – Ağustos aylarında toplanarak güneşte kurutulur. Kuruyan papatyalar kapalı kutularda saklanılır.

Bilinen Bileşimi : Papatyanın etkisini sağlayan oleum chamomillae(uçucu yağ), bisabalol, bisabalol oksit, amino asitler, chamuzelen, cadinen, capryl asid, cholin, fernesen, geroniol, pytosterin, nikotinik asid, yağ asitleri.

Faydaları :

Mideyi düzeltir, gazları giderir, vücuda rahatlık verir.

İshali önler. Kabızlığı giderir.

Basura faydalıdır.

Hazmı kolaylaştırır.

Ciğere kuvvet verir.

Şekerle içildiğinde erkekliğe kuvvet verir.

İştah açar.

Gripten kaynaklanan ağrılara iyi gelir, göğsü temizler.

Solucanı düşürür, böbrek taşlarını eritir.

Boğaz ve bademcik iltihaplarına, diş etlerinde olan apse ve iltihaplara faydalıdır. (aşağıda hazırlanan çay ile sıcak olarak gargara yapılır)

Akneye iyi gelir. (hazırlanan çay pamuk yardımıyla yüze sürülür.)

Uykusuzluğa iyi gelir, Yatıştırıcı, rahatlatıcı etkisi vardır.

Saçlara faydalıdır.

Regl söktürücüdür.

İdrar zorluğuna iyi gelir.

Kullanım Şekli – Çay : İki kahve kaşığı papatya çiçeği demliğe konur ve üzerine 300-400 ml kaynar su ilave edilerek 5-10 dakika demlemeye bırakılır. Hazırlanan çay süzülerek içilir.

Kullanım Şekli – Lapa : Bitkinin çiçekleri haşlanarak lapası hazırlanır.

 

 

PIRASA TOHUMU

Pırasa tohumu, besin değeri oldukça yüksek olan pırasa tohumunun içerisinde bol miktarda B, K, C vitaminleri ile silisyum, potasyum, magnezyum, bakır, kükürt, iyot, kalsiyum ve demir bulunur. Sağlık açısından çok faydalı olan pırasa iyi bir idrar söktürücüdür. Aynı zaman da bağırsakların çalışmasında fayda sağlar ve kabızlık sorununa da iyi gelir.
Mide rahatsızlıklarına çok iyi gelir ve mafsal ağrılar, romatizma, damar sertliği idrar tutukluğu ve böbrek rahatsızlığına da faydalıdır. Pırasanın suyu yüzde bulunan sivilcelerin kurutulmasına iyi gelir ve akne sorununa çözüm sağlar. Özellikle ergenlik döneminde oluşan iltihaplı sivilcelerin kurutulmasın da etkilidir. Cilt lekelerini giderdiği gibi aynı zamanda sinirlerin kuvvetlenmesinde de etkilidir. Basur hastalığına çok iyi gelir ve basur hastalığından kaynaklanan basur memelerinin giderilmesinde etki sağlar.
Pırasa tohumu dahilen ve harici kullanılabilir. Dahilen kullanmak isteyen kişilerin pırasa tohumunu toz haline getirip kullanmaları önerilir. Günden iki defa pırasa tohumu toz haline getirip su ile karıştırılıp içilir ise basur hastalığının iyileşmesinde etki sağlayacaktır. İyileşme sürecini hızlandıracak olan bu kürü her gün üç gram bir su bardağı su ile içilmesi önerilir. Damar sertliği hastalığı olan kişilerin pırasa tohumunu toz haline getirip her gün dört gram tüketilir ise damar sertliği problemini çözecektir. Cinsel gücün yerine gelmesi için pırasa tohumu oldukça etkilidir.
Bunun için bir su bardağı ılık su ile dört gram pırasa tohumu bekletilip demlendirilir ve içilir ise cinsel isteksizlik sorunu da ortadan kalkacaktır.
Pırasa Tohumu Faydaları ve Kullanımı
• Pankreas hastaları için faydalı olan pırasa tohumu mide ve bağırsak sorunlarına da iyi gelir. Pırasa tohumu ve pırasanın içerisinde bulunan ürik asit iyi bir temizleyicidir ve tam anlamıyla şifa kaynağıdır. Pırasanın beyaz olan kısmı arpa ile pişirip tüketilir ise vücutta bulunan balgamın atılmasının da fayda sağlar. Kabızlık sorunu için ve kazım sıkıntısı çeken kişiler için pırasa tohumu toz haline getirilip 4 gram olacak şekilde bir su bardağı ılık suda bekletilir içilirse sıkıntıya iyi gelecektir.
• Böbrek taşlarının düşürülmesin de oldukça etkilidir. Pırasa tohumu çay olarak hazırlanıp içilir ise böbrek taşlarının düşürülmesinde etki sağlayacaktır.
• Erkelerin bazı kısmında görülen cinsel isteksizlik problemi için pırasa tohumu macun olarak hazırlanıp tüketilmesi önerilir. Bunun için pırasa tohumu toz haline getirilir ve bal ile karıştırılıp macun yapılıp günde bir tatlı kaşığı yemesi önerilir.
• Basur sorunu için pırasa tohumlarının yutulması tavsiye edilir. Sabahları aç karnına birkaç tane pırasa tohumu su ile yutulur ise basur sorunu da izale edilecektir. Bu işlemin bir ay kadar yapılması önerilir. Verilen zamanın sonunda kişide bulunan basur hastalığından iz kalmayacaktır.
• Pırasa tohumu sedef hastalığı olan kişiler için tam anlamıyla şifa kaynağıdır. Sedef hastalığı için pırasa tohumu ile beraber bal karıştırılır ve sedef olan bölgeye sürülür ise birkaç uygulama sonra sedef hastalığı şifa gösterecektir.
• Cilt hastalıklarına çok iyi gelen pırasa tohumunun kullanımı kür şeklinde olmaktadır. Bunun için pırasa tohumu suda bekletilir ve suyu ile cilt silinebilir. Aynı zamanda pırasa suyunu bir ay boyunca her gün yatmadan önce bir çay bardağı içilir ise sağlık açısından da çok fayda sağlayacaktır.

 

POLEN

Polen çiçeklerde bulunan erkek organ hücresine verilen addır. Yani erkek gametini dişi gametine taşıyan bir yapıdır. Polen bu taşıma sırasında erkek gametini çok iyi koruması gerekir. Arıların çiçeklere konması sonucu üzerlerine yapışan polen tozları, daha sonra arıların başka bir çiçeğin dişi hücresine temas ettiğinde çiftleşme gerçekleşmektedir. Polen tanelerinin boyları 50-100 mm arasındadır. Sıkıştırılmış polen tozu binlerce polen tanesi içerir.
Polenin faydaları nelerdir?
Polenin insan vücuduna sayısız yararı vardır. Vücuda güç kazandırır ve kas yapısını güçlendirerek performansı artırmaya yardımcı olur. Özellikle çocukların büyüme çağında alması gereken vitaminleri karşılamaya yardımcı olur. İçerisinde bulunan aminoasit ve protein bakımından oldukça zengin olan polenin faydaları oldukça çoktur.
Antioksidan özelliği
Polen de bulunan antioksidan özelliği vücudunuzun yenilenmesine ve yaşlanma etkilerini geciktirmeye yardımcı olur. Her gün düzenli polen tüketmeniz tavsiye edilir.
Enerji verir
Polenin içinde bulunan besin serisi çok geniş olduğu için vücuda büyük bir oranda doğal enerji verir. İçerisinde bulunan karbonhidrat, protein ve B vitaminleri sayesinde tüm gün vücudunuz yorgunluğa karşı direnç kazanır.
Cildinizi korur
Arı poleni, ciltte oluşan sedef ve egzama gibi tahrişlerin tedavisinde kullanılır. İçerdiği zengin miktardaki aminoasitler ve vitaminler cildi korur ve hücrelerin yenilenmesine yardımcı olur.
Solunum yolu hastalıklarına yardımcı olur
Polenin yüksek miktarda etkili antioksidan içerdiğini artık hepimiz biliyoruz. Bu özelliği sayesinde insan vücudunun akciğer dokuları üzerinde olumlu etkileri vardır. Özellikle astım ataklarını hafifletmeye ve tamamen ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Başlangıç aşamasında astım ve bronşit gibi solunum yolu hastalıklarını tedavi edebilir.
Alerjileri giderir
Bu konu ile ilgili yapılan araştırmalar da arı poleninin, alerjik hastalıklarını giderdiği ortaya konulmuştur. İnsanlar üzerinde yapılan deneyde, hastaların %94’ü arı poleni yardımı ile sağlıklarına kavuşturulmuştur. Deney sonucu sinüs, alerji ve alerjik astım gibi sorunların giderildiği ortaya çıkmıştır. Özellikle solunum yolu hastalıkları olan astım ve bronşite karşı inanılmaz etkili olduğu söylenmektedir.
Sindirim sistemini korur
Arı poleni, sindirim sistemi sağlığını koruyan yardımcı enzimler içerir. Enzimler arı poleni ile alındığında, gıdalardan alabileceğimiz tüm sağlıklı besinleri de almış oluruz.
Bağışıklık sistemini güçlendirir
Düzenli tüketilen arı poleni bünyeyi mikroplardan korur. İçerisinde bulunan antibiyotik özelliği ile bağışıklık sisteminizi güçlendirir.
Prostatı engelleyebilir
Arı poleni, prostat sorunu yaşayan erkekler için faydalıdır. İlerde prostata yakalanma riskini azaltmaya yardımcı olur. Özellikle sık idrara çıkma dürtülerini durdurmak için inflamasyonu azaltmaya yardımcı olur.
Kısırlık sorunlarını giderebilir
Arı poleni yumurtalık fonksiyonunu canlandırabilir ve gebelik sürecini hızlandırabilir. Çünkü arı poleni afrodizyak hormonsal güçlendirici olarak bilinir.
Kalp ve damar sağlığını korur
Arı poleni kardiyovasküler sistemi desteklemektedir ve kılcal damarları, kan damarlarını güçlendirmeye yardımcı olan bir antioksidan olan bioflavonoidi bünyesinden barındırmaktadır. Bu antioksidan damar sağlığının korunması açısından büyük bir önem teşkil etmektedir. Tüm bu belirtilenlerin dışında kanın pıhtılaşmasına, kalp krizi ve inme gibi risklerin oluşumunu engellemekte veya risk seviyesini azaltmaktadır.
Arı poleni tüketmeden önce mutlaka bir uzmana danışmanızda fayda var.

 

 

R HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

 

REİSHİ MANTARI

 

4000 yıllık bir geçmişe sahip olan reishi mantarı özellikle Çin, Kore ve Japon kültürlerinde sık rastladığımız bir isim. Bu bitki aynı zamanda GanodermaLucidum, LingZhi ya da Lingzhi olarak da biliniyor.

Reishi mantarı son zamanlarda büyük ilgi toplayan, kahvelerden anti-aging kremlerine karşı bir çok ürünün içerisinde bulunan bir bitki.
Geleneksel olarak bir bitki çayı niteliğinde kullanılan reishi mantarının besin takviyesi şeklinde kullanımı da günümüzde mümkün.
İşte Reishi mantarının saymakla bitmeyen faydaları!

• Migren kaynaklı baş ağrılarına iyi gelir.
• Tansiyonu düşürür.
• Anti-inflamatuar özelik taşır.
• Astım sorunu olanlar tarafından tercih edilebilir.
• Improvekidneyfunction Böbrek çalışmasına yardımcı olur.
• Bağışıklık sistemini düzenler.
• Kemoterapi hastalarına yardımcı olarak kullanılır.
• Kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde önerilir.
• Alerjiler ve uykusuzluğu giderici etkisi vardır.
• Regl dönemi ağrıları ve basur tedavisine olumlu etki eder
• Kişinin kendini iyi hissetmesini sağlar ve enerji verir.
Reishi Mantarı ve yan etkileri
Reishi mantarının da elbet yan etkileri mevcuttur. Yan etkileri çok hafif ve kişiye göre değişen özellikte de olsa belirtmekte fayda var. Ağız kuruluğu, kaşıntı, mide bulantısı ve burun kanamaları görülebilir. Tansiyonu düşürücü etkisi olduğundan düşük tansiyonlu kişilerin ya da tansiyon ilacı kullanan kimselerin doktor tavsiyesi olmadan kullanması sakıncalı olabilir. Ayrıca hamile bayanların da kullanımına uygun değildir. Kullanan kişilerin enerjilerinin arttığı, kendilerini daha iyi hissettikleri ve konsantrasyonlarının arttığı yönünde yorumlar da bulunmaktadır.

 

 

REZENE

 

Rezene, mutfaklarda kullanıldığı kadar tıp alanında da kullanılan çok etkili bir bitkidir. Çok geniş bir yelpazede insan sağlığına katkıda bulunur. Bu yazıyı sonuna kadar okuduğunuzda eğer tükettiğiniz bitki listesinde değilse mutlaka yazıdan sonra listeye gireceğinden eminiz.
Solunum yolu problemleri olan hastalar için bir nefes açıcı sprey görevi gören rezene, saçtan tırnağa kadar birçok organ için oldukça faydalıdır. Rezenenin çok iyi bir antioksidan özelliği vardır. Balgam söktürücü özelliği yanında gaz giderici, bağırsakları çalıştırıcı özellikleri de vardır. Bunun yanında rezene tohumu gözler için çok faydalıdır. Gözlerde mikropların öldürülmesine ve keskin görüş sağlamasına yardımcı olur. Bir inanışa göre yılanlar ve bazı hayvanlar göz rahatsızlıkları olduğunda gözlerini rezene veya tohumuna sürerek tedavi ederler.
Bakterilerden kaynaklanan her türlü hastalığa iyi gelir, ciddi bir serbest radikal düşmanıdır bu yüzden genel anlamda bütün vücuda ciddi fayda sağlar.
Rezene Bünyeyi Kuvvetlendirir: Rezene, Antik Yunan’da gücün ve uzun ömrün sembolüydü. Bunun yanında insanı cesaretlendirdiğine inanılıyordu. Bu görüşlerinde de haklılardı. Çünkü rezene özellikle tohumlarının içerdiği çok kuvvetli antioksidan özelliği ile bünyede bulunan ve birçok hastalığa neden olan serbest radikallerin ve virüslerin en büyük düşmanıdır. Virüs, serbest radikaller ve parazitleri etkili bir şekilde vücuttan atarak güçlü, sağlıklı ve uzun ömürlü bir bünyeye sahip olmamızı sağlamaktadır.
Doğal Antibiyotik Rezene: Rezene, çok güçlü bir antioksidan olduğu için çok ciddi hastalıkları bile önleme ve tedavi etme özelliği vardır. Vücutta istenmeyen serbest radikalleri yok etmenin dışında deri ve ciltte meydana gelen enfeksiyon hastalıklarına karşı da etkilidir.
Sindirim Sistemine Faydalıdır: Rezene, hatırı sayılır miktarda diyet lifi içermektedir. Ve bu liflerin en önemli özelliği sindirim sistemine çok faydalı olmasıdır. Enerji reaksiyonunu mümkün kılarak gıdaların hızlı bir şekilde moleküllere bölünmelerini sağlar ve bu durum da vücutta sindirimi kolaylaştırır. Bunun yanında bağırsak hastalıklarına karşı çok etkilidir. Bağırsakların sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlayarak kilo vermeyi kolaylaştırır.
Rezene Kanserle Mücadele Eder: Birçok sağlık uzmanı kanser hastalıklarını başlangıç esnasında tedavi ettiğine inanır. Çok fazla ilerlememiş kanser vakaları için etkili bir tedavi alternatifi olabilir. Kansere neden olan serbest radikallerin en amansız düşmanlarından bir tanesi de rezenedir ve özellikle rezene tohumları çok kuvvetli antioksidandır.
Kolesterole İyi Gelir: Rezene içerdiği zengin liflerin yardımıyla kolesterolün sağlıklı bir seviyede tutulmasında önemli bir rol oynar. Bunu başararak kalp ve damar sağlığını korur ve kalp krizi, felç ile birlikte inme gibi hastalıklara yakalanma riskini azaltır.
Rezene Gazı Giderir: Rezene mirsen, fenkondan, kavikol, cineolgibi birçok uçucu bileşenleri içermektedir. Bu yağlar vücutta gaz giderme işlemi için çok önemli rol oynarlar. Aynı zamanda etkili bir antioksidan olması açısından katkı sağlarlar.
Kırmızı Kan Hücrelerinin Çoğalmasına Yardımcı Olur: Kırmızı kan hücrelerinin çoğalmasını sağlayan nadir besin kaynaklarındandır. Özellikle rezene tohumu tüketimi kırmızı kan hücreleri için önemlidir. Kırmızı kan üretimi için ihtiyaç olunan bakır ve diğer maddeler rezenede fazlasıyla bulunur.
Kalp Hızı ve Kan Basıncını Düzenler: İnsanların gün boyunca yaşadıkları olaylar karşından meydana gelen gerilimler kalp atışı ve kan basıncını etkiler. Rezene bu durumda vücudun en önemli yardımcılarındandır. İçerdiği zengin potasyum yardımıyla, kan basıncını ve kalp hızını sağlıklı seviyede tutmaya yardımcı olur.
Cilt Sağlığı İçin Rezene: Özellikle rezene tohumu cilt sağlığı için önemli katkı sağlamaktadır. Rezene tohumu sayesinde ucuz ve daha sağlıklı bir şekilde cilt güzelliğini ve sağlığını koruyabilirsiniz. Demir, bakır, selenyum, potasyum, magnezyum, çinko ve C vitamini, A vitamini ve E vitaminleri cilt sağlığını korumaya yarayan en temel maddelerdir.
Deride meydana gelen iltihap ve enfeksiyonlara karşı çok etkilidir. Özellikle rezene tohumları kaynatılıp lapa haline getirilerek deriye uygulanabilir. Akne ve siyah lekelerin giderilmesine yardımcı olur. Bunun yanında çok etkili bir antioksidan olduğu için ciltte meydana gelen tahriş ve hastalıkları ortadan kaldırır. Rezene tüketildiğinde deride soğuma hissi yaratır ve enfeksiyona neden olan unsurları ortadan kaldırır.

Rezene Çayının Faydaları:
Rezene çayı çok eski çağlardan beri tıbbi amaçlı olarak kullanılmaktadır. Rezene çayının sağlık açısından birçok faydası vardır. Bunlardan en önemlileri; solunum yolları ve mide rahatsızlıklarına olan faydalarıdır. Rezene çayı bunların dışında hipotansiyona iyi gelir, anne sütünü arttırır. Rezene çayı rezene tohumlarının havanda ezilerek toz haline getirildikten sonra kaynamış suda 7-8 dakika demlemeye bırakılarak elde edilir. Günde ortalama 2-3 fincan içilmesinde sakınca yoktur.
• Rezene çayı sindirim sistemi için faydalı bir besin kaynağıdır. Midede meydana gelebilecek hastalıkları engeller. Rezene çayı aynı zamanda bağırsakların sağlıklı bir şekilde çalışmasını sağlar.
• Rezene çayı idrar söktürücü özelliği ile bilinir. Hipertansiyona iyi gelir. Rezene çayının aynı zamanda kan basıncını sağlıklı seviyede tuttuğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
• Rezene çayının çok ağlayan bebekleri sakinleştirdiğini savunan uzmanlar var. Bir çay kaşığı olarak günde bir kere bebeklere verilebilir ama her gün verilmemesine dikkat edilmelidir. Çocuk doktoruna danışmadan bebeklere vermemenizi öneririz.
• Rezene çayı bebekleri emzirme döneminde anne sütünü arttırır fakat daha fazla süt olsun diye aşırı şekilde rezene çayı tüketimi bebekte ve annede sağlık sorunlarına neden olabilir.
• Rezene çayı astım, bronşit gibi solunum yolları hastalıklarına iyi gelir. Günde ortalama 1 fincan rezene çayı bronşları açar.
• Rezene çayı sinir sistemi üzerinde faydalı etkiler gösterir. Sakinleştirici özelliği vardır. Sabahları güne iyi başlamak ve akşamları günün yorgunluğunu atmak için bir fincan rezene çayı tüketilebilir.
• Rezene çayı kilo vermeye de yardımcı olur. Bağırsakların çalışmasını kolaylaştırır ve yağ erimesine de katkı sağlar.
• Rezene çayının antioksidan özelliği kemik sağlığından akciğerin temizlenmesine kadar birçok hastalığı engeller ve bünyeyi korur.
________________________________________
Rezene Tohumunun Faydaları:
Rezene tohumunun faydaları anlatmakla bitmez. Birçok açıdan rezenenin kendisinden daha faydalı diyebiliriz. Bunun en önemli sebebi çok fazla miktarda kalsiyum, demir, magnezyum, bakır içermesidir. Bunların yanında sodyum, potasyum ve diğer maddeleri de çok fazla içermesidir. Ayrıca A vitamini deposudur ve çok iyi derecede C vitamini içermektedir.
• Rezene tohumu inanılmaz derecede etkili bir antioksidandır. Serbest radikalleri ve mikropları kırıp geçiriyor desek abartı olmaz. Başta kanser olmak üzere birçok hastalıktan koruduğu gibi, bazı hastalıkları tedavi edebilen çok güçlü bir şifa kaynağıdır.
• Rezene tohumu cilt hastalıkları için çok etkilidir. Cilt ve deride meydana gelen enfeksiyon sorunu çözer, mantar, akne, siyah lekelere karşı etkili bir şekilde mücadele eder ve sorunları ortadan kaldırır.
• Rezene tohumu kanser hastalığından korur. Kansere neden olan serbest radikallerin başlıca düşmanıdır. İnanılmaz bir koruyucu özelliği yanında mikrop ve virüsleri ortadan kaldıran mücadeleci bir yapısı vardır.
• Rezene tohumu sindirim sistemine çok iyi gelir. Mideye ve bağırsaklara büyük katkı sağlar. Bağırsaklarda bulunan parazitleri ortadan kaldırır ve faydalı bakterilerin artmasını sağlar.
• Rezene tohumu kalp ve damar sağlığı için de çok önemli bir bitkidir. Çok güçlü bir antioksidan olması kanı zararlı maddelerden ve mikroplardan temizlemesine yardımcı olur. Kan akışını hızlandırır ve böylece damarların tıkanmasına neden olan unsurları ortadan kaldırır. Bu aynı zamanda dolaylı olarak kalp sağlığına etki eder. Sağlıklı bir şekilde çalışan damarlarda istenilen sirkülasyonu kolay bir şekilde sağlayan kalp yorulmaz ve böylece kalp hastalıklarına yakalanmaz. Bütün bunları rezene tohumu sayesinde kalp daha kolay ve sağlıklı bir şekilde yapabilir.
• Rezene tohumunun doğal antibiyotik özelliği bütün organlar için faydalıdır. Kan aracılığı ile vücudun en ücra köşelerine bile ulaşarak oraları kendilerine mesken tutan serbest radikalleri ortadan kaldırır ve vücut dışına atar. Böylece çok geniş bir alanda savunma sistemini korur ve olası hastalıklara karşı güçlendirir.
• Göz sağlığı için bulunmaz bir şifa kaynağıdır. Göz etrafında meydana gelen enfeksiyon hastalıklarını kısa sürede giderir, gözü kuvvetlendirir ve hatta görme yeteneğine katkıda bulunur. Eğer görme problemi yaşıyor iseniz, bir çay kaşığı rezene tohumunu bir bardak su ile kaynatın ve ılık halde bir pamukla gözünüzü kapatarak üzerine koyun. Bu uygulama sonucunda görme yeteneğinizin arttığını göreceksiniz. En fazla bir hafta ve günde 3 kere uygulamalısınız.
• Rezene tohumu ağız sağlığı için de önemli bir şifa kaynağıdır. Suda kaynatılarak ağızda gargara yapılabilir. Bu uygulama ağızda bulunan mikrop ve parazitleri öldürür.
• Rezenenin DNA’ları bile onardığına dair söylemler vardır. Bazı uzmanlar ise rezenenin DNA’ya zarar verdiğini söylemektedir. Rezene de DNA’lara etki eden nadir besin kaynaklarından bir tanesidir.
• Rezene tohumunun saçlara da birçok faydasının olduğunu söyleyebiliriz. Rezene, kepek sorunu giderir, saçları kuvvetlendirir ve kafa derisi sağlığını korur.
• Saç dökülmesini ve saçlarda meydana gelen kırılmalara büyük ölçüde engel olur.
Rezene Tohumu Cilt Toniği: Bir avuç rezene tohumu alın ve kaynar su ekleyin. 7 ila 10 dakika kaynatın. Suyun rengi rezene tohumunun rengini alana kadar. Daha sonra soğumaya bırakın. Hazırladığınız bu karışıma birkaç damla hakiki sıvı yağ ekleyin ve gün boyunca bir pamukla cildinize uygulayın. Bu uygulama taze ve sağlıklı bir cilt sahibi olmanıza büyük ölçüde yardımcı olacaktır. Bu uygulama aynı zamanda cilt temizliğini de sağlar.
Cilt İçin Rezene Tohumu Buharı: 1 litre suya bir yemek kaşığı rezene tohumu ekleyin ve başınızı bir havluyla yüzünüz açık bir şekilde kapatarak yüzünüzü buhara tutun. Bunu 5-10 dakika yapın ama dikkat edin çok fazla yaklaşarak cildinizi sıcak buhardan etkilenmesine izin vermeyin. Bu uygulama cildinizdeki gözeneklerin açılmasını sağlayacaktır. Sağlıklı ve parlak bir cildi bu şekilde elde edebilirsiniz. Bu uygulamayı haftada en fazla 2 kere yapın.
Rezene Tohumu Yüz Maskesi: Bir fincan kaynar suya bir yemek kaşığı rezene tohumu ekleyin ve daha sonra bu karışıma birer yemek kaşığı yulaf ve hakiki bal katın. Hamur haline getirdiğiniz karışımı yüzünüze uygulayın. 20 dakika sonra yüzünüzü ılık suyla yıkayın. Pürüzsüz ve sağlıklı bir cilt isteyen okuyucularımızın bu formülü not etmelerini tavsiye ediyoruz.
Saçlar İçin Rezene Tohumu Nasıl Kullanılır? Yazıda saç bakımı için de rezene tohumunun önemli bir besin kaynağı olduğunu söylemiştik. Şimdi sağlıklı saçlar için rezene tohumunu nasıl kullanacağımıza bakalım:
3 yemek kaşığı rezene tohumunu havanda iyice ezin. İki büyük bardak suyu, ezdiğiniz rezene tohumu tozuna ekleyin ve kaynatın. En az 15 dakika kaynadığına emin olun. Daha sonra bu karışımla saçlarınızı iyice yıkayın.
Bunun yanında kafa derisinde meydana gelen kaşıntılara son vermek için aynı karışıma 1 çay kaşığı elma sirkesi ve çok az bir miktar gliserin ekleyebilirsiniz.

Rezene Yağının Faydaları:
Rezene yağının faydaları en az rezene ve rezene tohumu kadar fazladır. Sağlık açısından inanılmaz etkiler ortaya koyabilir. Rezene yağının içerdiği çok farklı uçucu yağlar, antiseptik, spazm, aperatif, gaz giderici, depurative, diüretik, emmenagogue, balgam söktürücü, galactogogue, müshil, uyarıcı, mide, dalak, tonik olarak ve madde vermifuge özelliklerini gösterir.
• Antiseptik özelliği. Rezene uçucu yağı antiseptik özellikler içermektedir. Bunun en büyük sebebi içerdiği önemli bileşenlerdir.Bu özellik sayesinde, rezene yağı yaraların mikrop kapmasından ve enfeksiyon oluşumundan korur. Ayrıca septik özelliğinden dolayı özellikle ameliyatlarda, sezaryen ile yapılan doğumlarda ve diğer daha ciddi yaralarda etkili ve olumlu yönde faydalar sağlar.
• Rezene uçucu yağlarının sinirler, kaslar, bağırsaklar ve solunum sistemi üzerinde rahatlatıcı bir etkisi vardır. Fakat bu veya benzeri sorunların çözümü için kullanmak istediğinizde mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Çünkü rezene yağının faydaları çok fazladır ama yanlış veya aşırı kullanımı ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.
• Rezene yağı sindirim sisteminin sağlıklı bir şekilde çalışmasına katkıda bulunur. Özellikle kabızlık sorunu yaşayanlar için bulunmaz bir şifa kaynağıdır. Bağırsaklarda olması gereken hareketi sağlar ve kabızlık sorununu giderir. Bunun yanında bağırsakları parazitlerden ve artıklardan temizleyerek farklı hastalıklara yakalanmasını engeller.
• Rezene yağı, hazımsızlık, gaz, göğüs ağrıları, hipertansiyon, mide ve karın ağrılarına iyi gelmektedir. Bu tür sorunlar yaşayanlar için hızlı ve etkili çözümler sunabilir. Anlık sonuçlar alabilirsiniz.
• Rezene yağı çok etkili bir solucan/kurt dökücüdür. Özellikle çocuklarda ve kötü beslenen kişilerde sık rastlanan bu problemi kökünden kazıyabilir. Özellikle bağırsaklarda bulunan bu solucanları ortadan kaldırarak çocukların gelişimine katkı sağlar. Yetişkinlerde ise solucanların neden olduğu hastalıklardan korur.
• Rezene yağı, fazla miktarda su, sodyum, ürik asit, safra tuzları ve vücuttan gelen diğer toksik elemanları dengeler veya vücuttan atar. Aynı zamanda tansiyonu yükseltir veya sağlıklı seviyede tutar. Böbreklere yardımcı olur ve idrar söktürücüdür.
Hatırlatma: Eğer vücudunuzda şişlik veya su birikmesi gibi sorunlar yoksa rezene yağını bu amaç için kullanmayın. Çünkü bu sorunlar yokken rezene yağını kullandığınızda ters tepki yapar ve vücut başta su kaybı olmak üzere diğer maddeleri ciddi anlamda kaybetmeye başlar.
• Düzensiz ay başı kanamalarını giderir. Baş dönmesi ve mide bulantısına iyi gelir. Bunun yanında menopozu önlemeye yardımcı olur.
• Rezene yağı emzirme döneminde olan anneler için önemli bir besin kaynağı olabilir. Rezene yağı östrojen adlı hormonun üretimini artırarak süt miktarını arttırmaya yardımcı olabilir. Bu durum hem bebek için hem de anne için faydalıdır. Ayrıca sütte bulunan rezene yağı gaz giderici ve sindirim için bebeğe yardımcı olabilir. Dikkat: Aşırı tüketime dikkat edilmelidir.
• Rezene yağının uyarıcı özelliği sinir sistemi üzerinde önemli faydalar sağlamaktadır. Bünyenin stresle mücadelesini arttırır ve beyin fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde işlemesine yardımcı olur. Özellikle yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi gibi sorunların giderilmesinde etkilidir. Bu yüzden doğru ve düzenli olarak tüketilmesinin sinir ve ruh sağlığı üzerinde de ciddi etkileri vardır.
• Mide sağlığı için rezene yağı çok önemli bir besin kaynağıdır. Ülser hastalığı ile mücadele eder ve genel anlamda mideyi korur. Midenin enfeksiyon hastalıkları başta olmak üzere farklı hastalıklara yakalanmasını engeller.
• Rezene yağı dalak sağlığı için faydalı bir besin kaynağıdır. Dalak, kandaki kırmızı hücrelerin üretiminde önemli rol oynamaktadır. Bu yüzden dalağın sağlıklı bir şekilde çalışması çok önemlidir. Sağlıklı bir dalak kırmızı kan hücrelerinin artmasına neden olur. Böylece dolaylı olarak bünyeyi birçok hastalıktan korur.
• Rezene yağı vücutta besin emilimini kolaylaştırır. Böylece vücudun mukavemet gücünü arttırır. Sindirim sistemini güçlendirir ve sağlığını korur.
• Rezene yağı kanı temizler. Bunun dışında hıçkırığı giderir. Genel anlamda vücutta büyük çapta temizlikler yaparak organların sağlıklı bir şekilde çalışmasına ciddi katkıda bulunur.

Rezenenin Zararları:
Rezene çayı, rezene tohumu ve rezene yağının sağlık açısından inanılmaz fazla ve etkili faydalarını detaylı olarak inceledik. Ama bunun yanında bazı özel durumlarda zarar verebilir. Bu yüzden özellikle iki ürün rezene tohumu ve rezene yağının tüketimine çok dikkat edilmelidir.
Rezene tohumu ve rezene yağı çok etkili ve fazla miktarda besin, vitamin ve elementler içermektedir. Bu yüzden herhangi bir hastalıktan dolayı ilaç kullananlar, hamilelik döneminde olan kadınlar mutlaka kullanmadan önce doktorlarına danışmalıdırlar.

• Aşırı rezene tohumu tüketimi, ciltte dökülmeler ve kızarmalara neden olabilir.
• Yine aşırı kullanımdan dolayı, baş ağrısı, kusma, titreme gibi bazı yan etkileri olabilir.
• Epilepsi hastalarına rezene tohumu ve rezene çayı tüketimi kesinlikle önerilmemektedir. Bu bitkilerin uyarıcı özelliği ters tepkiye neden olabilir.
• Deri iltihabı, kabarcıklar ve benzeri gibi deri problemlerine neden olabilir. Özellikle rezene tohumunun buna benzer sorunlara neden olduğu bilinmektedir.
• Rezene tohumu alerjiye neden olduğuna dair kötü bir ün sahibidir. Çoğunlukla önceden var olan alerjileri ortaya çıkarır. Karın krampları, hırıltı gibi sorunları ortaya çıkarabilir.
• Rezene tohumunun ana rahminde bazı olumsuz etkileri olduğunu söyleyen uzmanlar vardır. Bu yüzden hamile kadınların tüketmeleri önerilmemektedir.
• Rezene tohumu ve yağının emzirme sürecinde olan kadınlar için yararlı olduğunu savunan sağlık uzmanları vardır. Bu yüzden özellikle emzirme sürecinde olan anneler, mutlaka doktorlarına danışarak tüketmelidirler.
• Bazı uzmanlar, rezene tohumunu DNA’ya zarar verdiğini savunmaktadırlar.
• Meme kanseri, rahim kanseri tedavisi olan kadınlar ya da kanser tedavisi olan erkekler rezeneyi kullanmamalıdırlar.
Önemli Uyarı: Özellikle rezene tohumu ve rezene yağının tüketimine çok dikkat edilmesi gerekmektedir. İçerdikleri yüksek derecedeki maddeler ve vitaminler çok fazla tüketildiğinde zarar verebilirler. Farklı hastalıklardan dolayı ilaçlı tedavi görenler mutlaka doktorlarına başvurarak tüketmelidirler.

 

 

S HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

 

SAMANDAĞ BİBERİ

Samandağ biberi, diğer adı ile Antakya biberi, kalın kabuklu, sulu ve oldukça acı bir biber çeşididir. Sadece Antakya’nın Samandağ ilçesinde yetişen bu biber, acısından dolayı acının da acısı olarak tabir edilir. İşte nefis tadının yanında önemli rahatsızlıklara iyi gelmesi yönü ile bilinen Antakya biberi ve faydaları hakkında bilmeniz gereken herşey…
Samandağ Biberinin Özellikleri
Samandağ biberi ilkbahardan yaza geçiş döneminde yetiştirilen bir biber türüdür. Yaz mevsimi dışında kışın yetiştirilen Samandağ biberleri, daha uzun sürede yetişir ve daha yeşil olurlar. Yazlık olarak yetişen Antakya biberleri ilk zamanlar koyu yeşil renkli olup zamanla alacalanarak kırmızı renge dönüşebilir. Sert ve etli bir yapıya sahip olan bu biberler buzdolabında saklanabildiği gibi serin ve güneş görmeyen bir yerde de uzun süre saklanabilir. Buzdolabında ya da dışarıda saklanırken yumuşamaya başlayan biberler ateşte közlenerek güvenle tüketilebilir. Yazın bol miktarda satın alınan Antakya biberleri közlenerek derin dondurucuda da güvenle saklanabilir.
Samandağ biberi, faydalı ve bölgesel yetişen bir besin türü olduğu için internet üzerinden satışı yapılabilen bir biberdir. Tadını merak eden ya da faydasından yararlanmak isteyenler online alışveriş imkanı ile bu besini kolaylıkla elde edebilirler.
Samandağ Biberinin Faydaları
• Cildin parlak ve sağlıklı olmasını sağlar
• Metabolizma hızlandırma özelliği ile zayıflamaya yardımcı olur
• Vücudun mikroplara karşı dirençli olmasını sağlar
• Hazmı kolaylaştırır
• Acının etkisi ile bağırsakların çalışmasını sağlar ve hazmı kolaylaştırır
• İçerisindeki antioksidan maddelerden dolayı kanser riskini azaltır
• Kalp hastalıklarına yakalanma riskini azaltır
• Lif oranı yüksek olduğu için kabızlığa iyi gelir ve bağırsak hareketlerini düzenler
• Kış aylarında nezle, grip gibi rahatsızlıklara iyi gelir
Samandağ Biberi Nasıl Tüketilmeli?
Samandağ biberi, normal biberler gibi tüketilebilir. Ancak etkisinin artması için alınmak istenen sonuca uygun olarak hazırlanması gerekir. Zayıflamak için bu biberden yararlanmak isteyenlerin ilk önce uzman bir diyetisyene başvurup kendilerine en uygun diyet ya da beslenme önerisini belirlemesi gerekir. Diyet başladıktan bir hafta sonra her öğünde diyet yemeklerinin yanına 1 adet Antakya Biberi tüketilmesi metabolizmanın daha fazla çalışması ve daha hızlı kilo verilmesi için etkilidir. Bunun yanında kabızlık sorunu olan kişiler de aynı şekilde yemeklerin yanında 1 adet Samandağ Biberi yiyerek kısa sürede sorunlarının çözümünü sağlayabilirler.
Samandağ Biberi, yemeklerin yanında çember şeklinde doğranarak, kahvaltılarda uzun şekilde domates ile söğüş yapılarak tüketilebilir. Bunun yanında biberleri ateşte ya da fırında közleyip zeytinyağı ve tuz eşliğinde de tüketebilirsiniz.
Samandağ Biberini Kimler Kullanmamalı?
Samandağ Biberi, çok acı olmasından dolayı mide rahatsızlığı olan, ülser, gastrit gibi problemleri olan kişiler tarafından günde 4 tane geçmemek koşulu ile tüketebilirler. Aynı şekilde basur problemi olan kişilerin de doktor kontrolünde günde 4 adeti geçmeyecek şekilde tüketilmemesi gerekir. Yan etkisi fazla olmayan Samandağ Biberini tansiyon hastaları ve hamilelerin kullanmamaları gerekir.

 

 

SARIMSAK

Soğanlı bir bitki türü olan sarımsağın Latince adı Alliumsativumdur. Soğan ve Pırasa cinsi olan sarımsak 25 ila 100 santimetre boylarında, yapraklarında, sapında ve toprağında kokulu yağ bırakan bir bitkidir. Ülkemizin hemen hemen her bölgesinde yetiştirilen sarımsak, vitamin ve mineral bakımından oldukça zengindir. İçerisinde bulundurduğu A, B6 ve C vitaminlerinin yanında demir, kalsiyum, bakır ve manganez gibi bir çok değerli mineraller sayesinde insan sağlığında ciddi yer edinmiştir.
SARIMSAĞIN FAYDALARI NELERDİR?
* Güçlü bir antibiyoktik olan sarımsak enfeksiyonlara karşı savaşarak bağışıklık sistemini güçlendirir.
* Kalp dostu olan sarımsak, kan dolaşımını hızlandırarak kalp krizi ve felç geçirmeye neden olabilecek damar tıkanıklıklarının önüne geçer.
* Kansere yakalanma riskini azaltır.
* Pankreas ve kolon kanserini önleyici özelliği vardır. Kanserli hücrelerin gelişimini yavaşlatır.
* Alzheimer hastalığına iyi gelir.
* Kan şekeri seviyesini düşürür.
* Atardamar kireçlenmesinin önüne geçer.
* Kandaki kolesterol düzeyini düşürür.
* Yüksek tansiyonu düşürür.
* Bağırsak kurtları ve vücutta bulunan diğer parazitleri öldürür.
* Akciğer, karaciğer, safra kesesi ve kalp gibi önemli organları güçlendirir.
* İdrar söktürücü özelliği vardır.
* Kalbi beslyenekroner damarları genişletir.
* Kalp adelelerini güçlendirir.
* Kabızlığı önler.
* Diş ağrısına iyi gelir.
* Saç tedavisinde de kullanılan sarımsak saç dökülmesini yavaşlatır.
* Vücudu sivri sinek ve haşerelerden korur.
* Ateş ve tansiyon düşürücü özelliğe sahiptir.
* Mantar tedavisine yardımcı olur.
* Kulak iltihaplanmasını giderir.
* Mide ve bağırsaklarda oluşan enfeksiyonları öldürerek dezenfekte eder.
* İştah açar.
* Vücutta oluşan yara ve çıbanları yok eder.
* Bronşite ve diğer nefes borusu rahatsızlıklarına iyi gelir.
* Safra salgısının salınımını arttırır.
* İdrar yolları ve böbreklerde taş oluşumunun önüne geçer.
* Cinsel gücü arttırır.
* Balgam, idrar, safra ve gaz söktürücü

SARIMSAK HANGİ HASTALIKLARA İYİ GELİR?
* Damar tıkanıklığı
* Yüksek trigliserid
* Antikanserojen
* Ayak mantarları
* Bronşit
* Taşikardi
* Yüksek tansiyon
* Yüksek kolesterol
* Kas tutuklukları
* Kanser gelişimini engelleyici (meme, mesane, karaciğer)
SARIMSAĞIN ZARARLARI NELERDİR?
* Her şeyin fazlasının zarar olduğu gibi sarımsağında fazlası zararlı olabilir. Aşırı tüketildiğinde mide de ağrı ve ciltte kaşıntı ile karşılaşılmıştır.
* Aşırı tüketim sonucunda halsizlik ve baş ağrısı gibi sorunlar ortaya çıkar.
* Kan inceltici özelliğinden dolayı, kan inceltici ilaç kullanan hastalar kesinlikle doktorlarına danışmadan kullanmamalıdırlar.
* Bazı uzmanlar doğum kontrol haplarının etkisini azalttığını ileri sürmektedirler.

 

SAWPALMETTO

SawPalmettoBerries (Sabal Meyvesi) cüce palmiye denen ağacın meyvelerinden elde edilir ve prostat bezinin iyi huylu büyümesi tedavisinde başarıyla kullanılır. Sawpalmettonun sağlığa yararları oldukça fazladır. Herbalistler, sabal meyvesini özellikle kronik öksürük ve sindirim problemlerinde sıklıkla tavsiye etmektedirler. 20. yüzyılın ortalarına kadar, saw-palmetto A.B.D.’nin Ulusal Kodeksinde prostat büyümesine karşı bir ilaç olarak yer almıştır.

SawPalmetto Faydaları
• Avrupa’da “sabal” olarak bilinen ve Kuzey Amerika’da yetişen bir bitki olan SawPalmetto”nun meyveleri prostat büyümesinde ve idrar yolları iltihaplanmalarında kullanımıyla tanınmaktadır. SawPalmetto ekstresi, prostattaki dihidrotesteron miktarını azaltan yağ asitleri içerir. Bu yağ asitleri aynı zamanda iltihap yapan maddelerin hareketini azaltarak, prostat büyümesini büyük oranda engeller.
• Prostat büyümesiyle ilgili üzerinde en çok klinik çalışma yapılan ve güvenilirliği klinik çalışmalarla da saptanmış bir bitkidir. Almanya Sağlık Bakanlığının bitkisel preparatların hazırlanması ve ruhsatlandırılmasından sorumlu E komisyonu, sawpalmetto’nun benign prostat hiperplazisi tedavisinde kullanımını onaylamıştır. En az altı ay süreyle günde 320 mg kullanımı şikayetlerde belirgin bir düzelme sağlamaktadır.
• 1984 yılında British Journal of ClinicalPkarmacology adlı dergide yayınlanan bir çalışmada; prostat sorunu olan 110 erkek 1 ay boyunca günlük 320 miligramlık sawpalmetto ekstresi kullanmış ve süre sonunda sawpalmetto’nun, idrar akış oranını artırmada plasebodan 10 kat, mesanenin boşalmasını sağlama bakımından ise 5 kat kat daha etkili olduğu görülmüştür.
• Belçika’da 305 prostat hastası üzerinde yapılan bir çalışmada, 3 ay boyunca kullanılan sawpalmetto ekstresi hastalığın belirtilerinde %88 oranında azalma sağlamıştır. Yapılan tetkiklerde idrar akış oranının %25 arttığı; prostatın ise %10 küçüldüğü tespit edilmiştir.
• Dr.MichaelMurray, BPH tedavisinde kullanılan Proscar adlı ilaç ile saw-palmetto’yu karşılaştırarak önceliğin saw-palmetto’da olması gerektiğini ifade etmiştir. Murray’a göre, Proscar adlı ilaç hastaların en fazla %37sinde etkili olmakta, 6 ay ve 1 yıl kullanılması gerekmekte ve de önemli yan etkilere yol açmaktadır. Sawpalmetto ise hastaların yaklaşık %90’nında etkili olmakta, etkisini 4-6 haftada göstermekte ve ciddi bir yan etkisi bulunmamaktadır.
• Sawpalmettonun, kanseri teşvik eden hormonların seviyeleri üzerinde etkisi olduğu görüldüğünden, bu özelliğinin prostat kanserine karşı kullanılması çalışmaları devam etmektedir.
• Çalışmalar ayrıca sawpalmettonun, bağışıklık sisteminin, bakterileri öldürme yeteneğini arttırdığını ve rahatlıkla idrar yolu enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılabilecek olduğu gözlemlenmiştir.
• Sawpalmetto, 5-alfa reduktaz enzimini durdurarak veya DihidroTestosteron’un saç folikülleri tarafından alımını azaltarak saç kaybını yavaşlatır ve saçın yeniden çıkmasına yardımcı olur.
• Sawpalmetto, aybaşı sorunları olan kadınlara yardımcı olabilecek bir takviyedir.
• Sawpalmetto, göğüs büyümesi ve rahim irritabilitesi sorunları yaşayan kadınlar için de kullanımı uygun bir takviye besin kaynağıdır.
• Aynı zamanda, iştah uyarıcı ve idrar söktürücü olarak kullanılır.
• Bazı sawpalmetto kullananlar, bitkinin yararları arasında afrodizyak içerikler taşıyor olmasından da söz etmişlerdir.
• Sawpalmettonun hem erkek hem de kadın cinsiyet hormonları üzerindeki etkisi yüzünden, kadınlardaki vücut ve yüz kıllarının aşırı büyümesi, ve yumurtalıklardaki polikistik tedavisinde kullanılabilir.
• Sawpalmetto bitkisi aynı zamanda genel bir anti-iltahapsal ajan olarak kullanılmaktadır.
Not: Prostat hastalıkları birbirine benzer belirtiler gösterdiği için öncelikle kesin teşhisin konulması gerekir. Örneğin prostat büyümesi sanılan durum prostat kanseri de olabilir ve hastanın kendi kendini tedavi etme çabası zaman kaydedilmesine neden olabilir. Bitkisel preparatların herhangi bir sağlık sorununa karşı kullanımı tıbbi teşhis halinde ve hekim gözetiminde olmalıdır.
SawPalmettonun İçeriğinde Ne Var?
İçerikte yağ asitleri, bitkisel steroller ve flavonoidler sayılabilir. Sabal meyvesi bitkisinin meyvelerinde polisakkaritler bulunmaktadır. Bu içeriğin, anti-inflamatuvar veya immün uyarıcı etkileri ile ilişkili olması, sabal meyvesinin keşfedilmiş yararlarına yeni özellikler katmaktadır.
SawPalmetto Nasıl Kullanılır?
Kurutulmuş olgun meyvaları ve bunlardan hazırlanan etkili dozda preparatlar kullanılır. Günlük dozu 160 ile 320 mg’dır. % 85 – 95 yağ asitleri ve steroller içeren standardize ürünler kullanılmalıdır.
Sawpalmetto, birçok sağlık mağazasından temin edilebileceği gibi, kurutulmuş meyveleri, çay, toz kapsül, tablet ve sıvı tentür gibi formlarının bulunması, sabal meyvesi kullanımını son derece kolay hale getirmektedir. Ancak yağ asitleri suda çözünür olmadığından çay olarak tüketimi etkili olmayabilir. Ayrıca kabak çekirdeği ve palmiye özlerinin beraber olduğu ürünler de mevcuttur. Almanya’da üretilen ve saw-palmetto ile ısırgan kökü içeren Prostagutt Forte adlı ürün, sawpalmetto’nun tek olarak kullanımından daha fazla etkili olmuştur.
Herhangi bir sağlık sorunu için ilaç tedavisi görenler doktora danışmadan sawpalmetto kullanmamalıdır.

 

SİNAMEKİ YAPRAĞI

Sinameki temel olarak baklagiller ailesine ait bir çiçekli bitkidir. Sinameki Sarı, beyaz ve pembe çiçekleri taşır. Bu çalı kökenli sinameki, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Asya’nın bazı bölgelerinde bulunur. Asya’da, çoğunlukla Hindistan ve Çin’in ılıman bölgelerinde bulunur. Antrakinonlar olarak adlandırılan bileşiklerin varlığı nedeniyle güçlü bir müshil olarak kabul edilir.
Sinamekinin neredeyse bütün parçaları tıbbi değere sahiptir ve binlerce yıldır Hindistan’da bitkisel tıpta kullanılmaktadır. Yaprakları geleneksel Çin Tıbbında bitkisel müshil olarak kullanılmış, ancak düzenli kullanım için uygunsuz hale getirilmiştir. Sinameki, sağlık gıda depolarında, kapsüller ve tabletler ve çay poşetleri ve sıvı özler şeklinde mevcuttur. Bu bitkinin seyreltilmemiş kurutulmuş kökleri de kolayca elde edilebilir. Sinameki üzerinde yer alan baklagiller aynı zamanda müshil etkisine sahiptir ancak yapraklardan daha az etkilidirler.
Sinameki çayı nasıl yapılır?
Yarım tatlı kaşığı kurutulmuş sinameki yaprağı
1 bardak sıcak su
3 Yarım tatlı kaşığı bal
Bir cezvede bir bardak suyu kaynatın. Cezveyi ocaktan alın. Sinameki yapraklarını ekleyin, kapağını örtün ve 8-10 dakika kadar demlenmeye bırakın. İsterseniz bal ekleyin.

Sinameki çayı zayıflatır mı?
Sinameki çayı zayıflatır mı sorusunun cevabı oldukça basittir. Sinameki çayının bu faydası da güçlü laksatif etkisine bağlanır. Senna yaprağı çayı bu açıdan özellikle faydalıdır. Öncelikle, düşük lifli kilo kaybı diyetlerinde sıkça görülen zaman zaman kabızlığı hafifletmeye yardımcı olur. İkincisi, düşük kalorili, lezzetli bir çözüm olarak, sıvı alımınızı artırmaya yardımcı olur. Daha fazla sıvı içmek daha az yemeye neden olur. Üçüncü olarak, kalın bağırsakta toksinlerin ve sindirilmemiş gıdaların giderilmesinde yardımcı olur. Bu temizleme ve detoksifikasyon, uygun besin emilimini ve optimal metabolizmayı destekleyerek kilo kaybına neden olur.
Sinameki çayının metabolizma hızlandırıcı ve bağırsakları hızlı bir şekilde çalıştırma etkisi bulunmaktadır. Sinameki çayının bu saymış olduğumuz özellikleri zayıflamak için yeterlidir. Ancak sinameki ile zayıflama yöntemi oldukça sağlıksız bir yöntemdir. Sinamekinin zayıflatıcı etkisi bulunur ancak tüketirken oldukça dikkatli olmak gerekir. Sinameki çayı müshil etkisi olan bir çay olması dolayısıyla bağırsaklardaki yararlı bakterilerin kısa sürede yok olmasına neden olur.
Sinameki çayı zayıflatır ancak birçok diyetisyen tarafından sinameki ile zayıflama yöntemi tercih edilmez ve sağlıklı olmadığı söylenir.
Sinameki çayının faydaları
Cilt için sinamekinin faydaları nelerdir? 
Sinameki bitkisi cilt için gerçekten yararlı olabilir. Radyasyona maruz kalma, çevresel kirleticiler ve sert kimyasallar cilt sağlığımızı olumsuz yönde etkiler ve çeşitli cilt rahatsızlıklarına neden olur. Doğal otlar, parlayan bir cilde sahip olmak ve cilt sorunlarını ciltte tutmak için etkili ve ucuz bir yoldur. Sinamekinin cildinize fayda sağlayabileceği bazı yollar aşağıdaki gibidir.
Akne ve egzama tedavisinde
Sinameki anti-bakteriyel özelliği, dermatolojik veya cilt rahatsızlıklarının tedavisinde size yardımcı olabilir. Sinameki yapraklarından yapılan macun, akne gibi cilt enfeksiyonlarının yanı sıra egzama gibi iltihaplı durumların tedavisinde de etkilidir. Sinameki de bulunan aseton ve etanol, akneye neden olan mikroorganizmalarla savaşabilir.

Yaraları iyileştirir
Sinameki macunlarının yaraları iyileştirici özelliği bulunmaktadır. Aynı zamanda sinameki saç kıran tedavisinde de kullanılmaktadır.

Güçlü saçlar için; sinameki
Pürüzsüz, parlak ve güçlü saçlar elde etmek için sinameki kullanabilirsiniz. Sinameki tozunu su ve yoğurtla karıştırarak doğal bir saç bakım paketi hazırlayabilirsiniz.

Saçları güçlendirir
Sinameki, saçınızı güçlendirmek ve kalınlaştırmaktan başka parlaklık kazandırmak için bir saç kremi olarak kullanılabilir. Kimyasal tedavilerin olumsuz etkilerini en aza indirmek için mükemmel bir seçenektir. Başlangıçta, saçlarınız sert ve kuru hissedebilir, ancak faydalar birkaç gün sonra ortaya çıkar.
Kepekleri yok eder
Sinameki sadece saçlarınızı güzelleştirmekle kalmaz aynı zamanda saç derisini iyileştirir ve kepek tedavisini yapar. Saçınıza parlaklık ve tanım kazandırır.
Kabızlık sorunundan kurtarır
Bir müshil olmak, sinameki çayı kabızlığı gidermek için etkilidir . ABD FDA tarafından konstipasyonu tedavi etmek için reçetesiz bir ilaç olarak onaylanmıştır. Sinameki çayı, dışkı maddesini daha hızlı bir şekilde itmesi için kolonun kaslarını uyarır. Sinameki yaprağı bağırsak hareketlerine neden olan kasılmalara neden olmak için bağırsak duvarlarına etki eder. Kolonun su emmesini sağlayarak dışkıyı yumuşatır. En şiddetli kabızlık vakalarını bile etkili bir şekilde tedavi edebilir.

Kolon temizleyici
Sinameki ,laksatif etkileri nedeniyle “temizleyici bir bitki” olarak kabul edildi. Sinameki yaprağı, geleneksel Çin tıbbında, kalın bağırsakta biriken ısıyı ortadan kaldırmak ve vücudun midede biriken durgun gıdalardan kurtulmasına yardımcı olmak için kullanılır. Günümüzde, kolonoskopi ve diğer kolon cerrahisi türlerinden önce kolonun temizliğinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Hemoroid tedavisi
Ağrıyı azaltmaya yardımcı olduğu ve hızlı iyileşmeyi kolaylaştırdığı için, anal yırtıkların ve hemoroidlerin tedavisinde etkili olduğu bulunmuştur. Üstelik, yumuşak dışkıları desteklediğinden, anal fissür gibi patolojik durumlarda kolay defekasyona neden olur. Bunun sebebi, ağızdan sindirimden sonra, sinameki bileşiklerin, bağırsak bölgesinde absorbe edilmesine ve böylelikle de şeker olmayan parçaların kolonda ayrılmasına neden olmasıdır. Bu şeker olmayan bileşenler, bağırsak sistemini tahriş ederek ve uyararak peristaltik hareketleri arttırır. Bu şekilde, dışkıların bağırsak yoluyla geçmesini hızlandırır.

 

SİNİR OTU

Bitkiler her ne kadar fayda sağlasa da vücuda vereceği alerjiler hesaplanamaz. Her insanın cilt yapısı aynı değildir. Kiminin cildi her şeye dayanıklı iken,kiminin cildi ise hiç bilmediğiniz besin ve bitkilerden reaksiyon gösterebilir. İşte bu bitkilerden birisi sinir otu bitkisidir. Alerjileri ve yan etkileri vardır. Fakat bir o kadar da faydası bulunmaktadır. Sinir otunun en güzel faydası sivilcelere doğal yöntem ile ilaç tedavisini sağlamasıdır. Hatta bu otu tüketen kişilerde sivilce oluşumu gerçekleşmez.
Sinir otu kürünün evde kolaylıkla hazırlanması için,ihtiyacınız olan 30 ve 60 gram arası sinir otu yaprağını 500 ml suda yani yarım litre suda eriterek kompres yapmanız gerekir. Sinir otunun dar yapraklı olan çeşidine ”sinirli ot” denir. Sinir otunun geniş yapraklı olanı doğal antibiyotik olarak bilinir. Birçok egzama,çeşitli deri ve yaralarda enfeksiyon kurutucu özelliğine sahiptir. Sinir otunun alerjisi ciltte ilk aşamalarda hafifi kızarıklar oluşmasına neden olur. Fakat bu kızarıklıklar geçicidir. Vücudun ilk verdiği reaksiyondur. Daha sonra vücut buna alıştığında alerji ortadan kalkacaktır. Faydası var ama zararı yoktur. İsterseniz sizlere sinir otunun 12 değişik faydasından bahsedelim
Sinir Otunun 12 Değişik Faydası
1. Faydası : Sinir otu vücutta gömülü kalan çeşitli zehirli bakterileri önceden tespit ederek,dışa atar. Mideyi ve akciğeri hatta karaciğerde yağlanmaları temizleyerek,vücudun ,kuş gibi hafiflemesine katkıda bulunur.
2. Faydası : Kan hücrelerini temizler. Kanı temizleyerek ,damardan kanın geçmesini temiz bir şekilde yürütür. Kan temizlendikçe hücreler canlanmaya başlar.
3. Faydası : Sinir otu, damar tıkanıklığına iyi gelir. Damarın tıkanık olması sağlığı genel olarak bozduğundan bu tür olası rahatsızlığın önüne geçer. Damar sertliği,damartıkanıklığı,kalp damarlarında tıkanıklıklar gibi rahatsızlıklara doğal ilaçtır.
4.Faydası : Sinir otu antibiyotik olarak kullanılır.İçinde bulunan bu önemli maddelerden ;flavonlar,aucibin,silisikasit,müsilaj ve acı maddelerin bileşiminden antibiyotik etkisini ele alır.
5. Faydası : Akciğer rahatsızlıklarında kullanılır. Solunum yetmezliği,sürekli geçmeyen balgam rahatsızlığı,kronik öksürük ve astım gibi solunum yollarında var olan rahatsızlıkların giderilmesinde kullanılır. Akciğerleri doğal yöntemler ile temizler.
6. Faydası : Boğmaca hastalığına şifa verir.7. Faydası : Sivilce tedavisinde etkili bir kremdir. Özellikle ergenlik döneminde oluşan sivilceleri azaltarak daha parlak ve temiz bir cilde sahip olmanıza katkıda bulunur.
8. Faydası : Sedef ,egzama,mantar hastalığına iyi gelir. Yaraları çabuk kurutma özelliğine sahiptir. Hassas ciltlerde kaşınmalara ve kızarıklıklara yan etki olarak alerji yapar. İlk defa kullananlar için bu alerjiler normal olarak kabul edilmektedir.
9. Faydası : Migrene iyi gelir. Çeşitli ağrılarda ağrı kesici görevini üstlenir.
10. Faydası : Çayı içildiğinde anemi ve kan eksikliğine iyi gelir. Özellikle demir eksikliği olanların kullanması gerekir.
11. Faydası : Zayıf böbreklere sahip olan kişilerin kısa sürede toparlanmasına katkıda bulunur.
12. Faydası : İsmi sinir otu olmasına rağmen aşırı sakinleştirici bir etkiye sahiptir. Beyindeki sinirli hücreleri uyarlar. Merkezi sinir sisteminin daha kontrollü bir şekilde çalışmasına katkıda bulunur. Sinirli otun depresyon hastalarına ve sinirli kişilere oldukça iyi gelir.

 

 

SOYA FASULYESİ

Botanik Bilgi : Baklagiller familyasından; 1-1,5 metre boyunda, bir yıllık otsu bir tarım bitkisidir. Bitkinin yaprakları üç yaprakcıklı, yaprakcıklar oval şekilli ve sivri uçludur. Çiçekler sarımsı veya menekşe renklidir. Meyveleri biraz kıvrık, tüylü ve 2-5 tohumludur. Tohumlar küre şeklinde, beyaz renkli olup, bir yanında siyah bir leke vardır. Besleme gücü yüksek bir gıdadır.
Çin’de beş bin seneden beri soya, gerek gıdâ maddesi olarak gerekse, çeşitli ürünlerin eldesinde kullanılmaktadır. Günümüzde de başta Amerika olmak üzere çeşitli ülkelerde tüketilmektedir. Kısmen soya unundan yapılmış ekmekle, soya yağından yapılmış tereyağı birçok sofrada kabul görmektedir.
Yetiştirildiği Yerler : Çin ve Japonya’da geniş ölçüde zirâati yapılır.
Kullanıldığı Yerler : Soya fasulyesi özellikle yiyecek maddelerinde bunun yanında boya yapımında kullanılmaktadır. Soya fasulyesinin kullanıldığı yerler : süt, yoğurt, peynir, dondurma, dondurma külahı, pasta, hayvan yemi, yeşil gübre, ilâç, boya, kâğit, kemiksiz et, kahve, salça, sabun, plastik maddeler, lastik, alkol, yağ, margarin, soya unu, ekmek, makarna, tarhana, leblebi, çocuk maması vb.dir.
Bilinen Bileşimi : Soya Fasulyesi, B1 ve B2 vitaminleriyle E ve K vitaminlerini ihtivâ eder. Niacin maddesince, mâdenî tuzlar, kalsiyum bakımından zengindir. Buna ilâveten bol miktarda fosfor, demir, bakır, manganez, potasyum ve sodyum ihtivâ eder. Soya fasulyesi, vücûdumuzun muhtaç olduğu protein bakımından da en zengin ve mükemmel bir gıdâ maddesidir.
Faydaları :
Kolesterol seviyesinin düşürür.
Menopoz semptomlarının azalmasını sağlar.
Kansere yakalanma riskini en aza indirir.
Kalp krizi ve osteoporoz gibi birçok kronik rahatsızlığa ilişkin riskin azalmasını sağlar .
Yüksek kaliteli protein sağlayarak kilonun kontrol edilmesine yardımcı olur.
Vücudun gelişmesini sağlar.
Şeker hastaları için faydalıdır.
Sinirlerin ve adalelerin güçlenmesini sağlar.
Zihin yorgunluğunda faydalıdır.
Nekahat devresinin kısalmasını sağlar.

 

 

SÖĞÜT KABUĞU

 

Söğüt kabuğu binlerce yıldır Çin ve Avrupa başta olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmakta. Hipokrat zamanında (M.Ö 400) yüksek ateşi ve romatizması olan hastalara söğüt kabuğu çiğnemesi tavsiye edildiği biliniyor. Söğüt kabuğu günümüzde osteoartrit ve bel ağrısı tedavisinde, romatizma ve baş ağrısı tedavisinde yardımcı doğal ürün olarak kullanılıyor.
Söğüt kabuğu faydaları, içinde bulunan salisinin aspirine benzeyen bir etki yaratarak ağrıların hafiflemesine ve iltihabın azalmasına yardımcı olmasından ileri geliyor. Hatta 1800’lü yıllarda salisin aspirin üretiminde kullanılmaktaydı. Söğüt kabuğunun ağrıyı hafifletmesi aspirine göre daha yavaş olmakla birlikte etkisi daha uzun sürüyor.
Her söğüt çeşidi aynı oranda salisin içermemektedir. Bu nedenle ağrı ve ateş tedavisinde kullanılan söğüt kabuğu genellikle Avrupa’da yetişen beyaz söğütle Kuzey Amerika’da yetişen mor ve crack söğütten elde edilir.
Salisin dışında söğüt kabuğu içerisinde bulunan bileşenlerin antioksidan, antiseptik ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkileri olduğu bazı çalışmalarla belirlense de genel olarak kabul görmediği için daha çok bilimsel araştırmaya gerek duyulmakta.
Tedavisinde Söğüt Kabuğu Kullanılan Rahatsızlıklar
Yapılan çalışmalar söğüt kabuğunun aşağıdaki hastalıkların tedavisinde etkili bir bitkisel ilaç olarak kullanılabileceğini göstermekte.
Baş ağrısı: Baş ağısını geçirmek için eczanelerde onlarca farklı markanın ilaçlarını bulabilirsiniz. Ancak bu ilaçların büyük çoğunluğu yan etkileri ile birlikte gelme. Ülkemizde de sık sık kullanılan baş ağrısı ilaçlarından bazılarının mide ve bağırsak sorunlarına yol açtığı biliniyor. Kimyasal ağrı kesiciler yerine söğüt kabuğu kullanarak bu yan etkilerden korunmanız mümkün.
Bel Ağrısı: 200 kişi üzerinde yapılan bir çalışma ile söğüt kabuğunun bel ağrısı tedavisinde oldukça etkili olduğu belirlenmiş. Ne kadar alınması gerektiği konusunda belirli bir rakam bulunmasa da aynı çalışmada 240 mg söğüt kabuğu dozu alanların ağrılarında önemli oranda azalma meydana gelmiş.
Eklem İltihabı: Yine söğüt kabuğunun eklem iltihabı olan hastalar üzerinde kullanılması sonucu bu rahatsızlık nedeniyle oluşan ağrılarda, özellikle boyun ve sırt bölgesinde ağrıların hafiflemesi sağlanmış. Başka bir çalışmada ise kalça ve diz bölgesinde bulunan eklem iltihabı ağrılarının söğüt kabuğu ile önemli oranlarda hafifletilebildiği tespit edilmiş.
Söğüt Kabuğunun Kullanıldığı Diğer Rahatsızlıklar
Aşağıdaki listede bulunan rahatsızların tedavisinde söğüt kabuğu faydaları bilimsel olarak araştırılmamış olsa da pek çok bitki uzmanı bunların tedavisinde ya da belirtilerin hafifletilmesinde söğüt kabuğu kullanımı tavsiye ediyor.
• Adet ağrıları
• Ateş
• Grip
• Kesecik iltihabı
• Tendon iltihabı (tendinit)
Söğüt Kabuğu Nasıl Kullanılır?
Çocuklarda nadir olarak aspirin kullanımına bağlı olarak görülen Reye sendromu riski nedeniyle söğüt kabuğunun 16 yaşından küçük çocuklar tarafından kullanılması tavsiye edilmez.
Yetişkinlerde kullanım şekli ise şöyle;
Kurutulmuş söğüt kabuğu ile çay yapılabilir. 250 ml suya 2 tatlı kaşığı söğüt kabuğu atın ve kısık ateşte demleyin. Ateşten aldıktan sonra yarım saat bekletin. Günde 3-4 fincan çay gibi içebilirsiniz.
Toz ya da sıvı söğüt kabuğu kapsülleri 60-240 mg standart salisin alımı şeklinde tüketilebilir. Daha yüksek dozlar için doktorunuza danışın.
Söğüt Kabuğunun Yan Etkileri
Söğüt kabuğunun belirli bir yan etkisi yoktur ancak mide rahatsızlığı, ülseri olan ve mide kanaması yaşamış kişilerin kullanması tavsiye edilmez. Yüksek dozda söğüt kabuğu tüketimi ciltte kaşıntı, mide bulantısı, kusma, böbrek iltihabı, kulak çınlamasına neden olabilir. Gebelik ve emzirme döneminde kullanılmamalıdır.
Söğüt kabuğu aşağıdaki ilaçlarla etkileşime geçebilir;
• Kan incelticiler: Söğüt kabuğu kan inceltici ilaçların etkisini arttırarak kanama riskini arttırabilir.
• Beta Blokerler: Bu ilaçların etkisini hafifletebilir.
• Diüretikler (su hapları): Söğüt kabuğu bu ilaçların etkisini azaltabilir.
• Nonsteroidal iltihap ilaçları: Advil, Motrin gibi ilaçlarla birlikte kullanımı mide kanaması riskini arttırabilir.
• Metotreksat ve fenitoin (Dilantin): Bu ilaçların etkisini toksik düzeylere çıkarabilir.

 

 

Ş HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

 

ŞAHTERE

Diğer İsimleri : Safra Otu, Sarılık Otu, Şahterec, Fumaria, Fumeterre

Botanik Bilgi : Şahteregiller familyasından; çok parçalı yapraklı, küçük, düzensiz, beyazımtırak veya pembe renkli çiçekleri olan otsu bir bitki cinsidir. 50 kadar türü vardır. En önemlisi Tıbbi şahtere (Fumaria officinalis) yurdumuzda yetişir.
Tıbbi şahtere (Fumaria officinalis); yol kenarlarında rastlanan 20-60 santimetre boyunda bir yıllık otsu bir bitkidir. Yaprakları mavimsi-yeşil; çiçekleri mor renklidir.

Yetiştirildiği Yerler : Vatanı Güney Avrupa, Kuzey Afrika ve Asya’nın Türkiye, Horasan ve Türkistan bölgeleri olan bitki günümüzde Kuzey Amerika ve Avustralya’da da yetişmektedir.
Toplanması – Saklanması : Mayıstan Ekime kadar Şahtere otu toplanarak gölgede kurutulur ve kaldırılır, şayet tentürü yapılacak ise taze olarak işlenir.
Bilinen Bileşimi : Bitkinin terkibinde tanen, şeker, fumarin ve fumar asidi vardır.

Şahtere Otunun Faydaları

Safra salgılarını arttırır. Safra kesesi sorunlarının tedavisinde kullanılır.
Deri hastalıkları için iyileştirici etkisi vardır. Kaşıntı vb. durumlarda kullanılabilir.
Damar sertliğinin tedavisinde kullanılır.
Karaciğer vücuttaki tüm toksinleri toplayan ve vücuttan atılmasını sağlayan bir organdır ve safra ile bağlantılı çalışır. Şahtere otu vücudu terleterek toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Böylece karaciğer sağlığının korunmasına da yardımcı olur.
Uygun dozlarda kullanıldığında mide ağrısı şikâyetlerinin giderilmesine yardımcı olur.
Sedef hastalığının tedavisinde kullanılmaktadır.
Yüz ve vücutta çıkan sivilcelerin tedavisinde kullanılabilir.
Demlenmiş soğutulmuş şahtere çayı tonik olarak kullanılabilir.
Şahtere otunun ayrıca kepek önleyici özelliği de bulunmaktadır.
Hemoroid ( basur ) tedavisinde kullanılır.
Yüksek tansiyonu düşürücü etkisi vardır.
Kanı ve böbrekleri temizler.
Yatıştırıcı etkisi vardır.
Egzama tedavisinde şahtere otu kekik ile birlikte demlenerek kullanılabilir. Balla tatlandırılıp soğuduktan sonra içildiğinde düzenli kullanımda tedavi edici etkisi görülür.
Karaciğer tıkanıklığında şahtere otu ile birlikte demlenen ayrık otuna yine bal konulup tatlandırıldıktan sonra soğuk olarak tüketilebilir.
Gözdeki çapaklanma probleminde şahtere otundan demlenen çay ile göze pansuman yapılır. Bu esnada otun iyice süzülmesi gerekmektedir.

Şahtere Otunun Zararları:

Şahtere otunun bilinen büyük bir zararı yoktur. Ancak hamile bayanların doktor kontrolünde kullanması tavsiye edilir. Şahtere otunu belirtilen ölçülerde ve tavsiye edilen şekilde kullanınız. Aşırı kullanımdan kaçınınız.

Şahtere Nasıl Kullanılır:

Şahtere Otunun yaprakları ya da bitkinin toprak üstü kısımlarının tamamı kurutulduktan sonra sıcak suda haşlanarak çay ya da merhem şeklinde kullanılabilir. Bitkinin özsuyu haricen cilt hastalıklarına karşı kullanılır. 4-5 dakika kadar kaynatıldıktan sonra elde edilen bu su ile baş yıkanırsa kepeği gidermeye yardımcı olur. Cilt hastalıklarına karşı da faydalıdır. Bitkiden 1 çorba kaşığı 0,5 it. suda 5 dakika kaynatılır. Günde 4 defa yemeklerden evvel birer çay bardağı alınır. Şahtere otunu uygun ölçülerde ve tarife uygun kullanınız. Asla alışkanlık haline getirmeyiniz.

 

ŞERBETÇİ OTU

Kadınlar tarafından en çok şikâyet edilen konulardan biri olan göğüs büyütme şerbetçi otu sağlanabilir. Şerbetçi otu kullanımı kadınların vücudunda östrojen hormonunun salgılanmasında artış sağlar ve bunun sonucunda da göğüslerde büyüme görülür.
• Uykusuzluğa iyi gelir
• Sinirleri yatıştırır
• Gerginlik, sinirlenme hali ve heyecana karşı yatıştırıcı etkisi gösterir
• Sakinleştiricidir
• İştah arttırır
• İdrar söktürücüdür
• Ödem attırır
• Hazımsızlığa iyi gelerek sindirimi rahatlatır
• Adet düzensizlerine iyi gelir
• Kolesterolü düşürür
• Bağırsakları rahatlatır
• Romatizma ağrılarına iyi gelir
• Vücudu güçlendirir
• Kanı temizler
• Midenin öz suyunu arttırarak sindirime yardım eder
• Prostat kanseri, meme kanseri ve yumurtalık kanseri gibi birçok kanser türlerine karşı fayda sağlar
Şerbetçi otunun zararları nelerdir?
Her şeyde olduğu gibi şerbetçi otu kullanımında da aşırıya kaçmamak gerekir, Şerbetçi otu doğal ve faydalı olsa da önerilen şekilde kullanılmadığında ciddi sorunlara neden olabilir.
Şerbetçi otunun hormonal dengeye oldukça fazla etkisi bulunur. Bu yüzden tüketimde aşırıya kaçılırsa vücutta tüylenme ve cinsel isteksizlik gibi sorunlar yaratabilir. Şerbetçi otu göğüs bölgesine fazla sürülürse meme kanserini sebep olabilir. Ayrıca, göğüs kisti ve yağ bezesi gibi sorunlar da yaşatabilir. Mide bulantısı ve baş dönmesi diğer zararları arasındadır. Hamilelik ve emzirme döneminde de kullanılmamalıdır.
Şerbetçi otu nasıl kullanılır?
Şerbetçi otunun faydalarından yararlanmak için çay haline getirilerek içebilirsiniz. Bir bardak kaynar suyun içine 1 tatlı kaşığı şerbetçi otu atın ve 15 dakika kadar demleyin. Demlendikten sonra içebilirsiniz ancak günde1 bardaktan fazla tüketilmesi zararlı verebilir.
Şerbetçi otu ile göğüs büyütülür mü?
Şerbetçi otu hormonal etkiler gösterdiği için göğüs büyütme konusunda da etkilidir. Göğüs büyütmek için 1 yemek kaşığı şerbetçi otuna yeteri kadar su ekleyip kaynatın. Kaynadıktan sonra şerbetçi otunu robottan geçirin ve krem kıvamına getirin. Krem kıvamındaki şerbetçi otunun üzerine bir miktar yağsız krem ekleyip karıştırın. Bu karışımı bir gece bekletip dinlendirin. Ertesi gün hazırlanan krem göğüslere sürülür.

 

 

T HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

 

TARÇIN
KEMİK SAĞLIĞI İÇİN GEREKLİDİR
Tarçın, kemiklerin güçlenmesinde önemli rol oynayan kalsiyum içerir. Kalsiyum emiliminin sağlanmasına yardımcı olan manganezi içeren tarçın, kemik oluşumunu destekler ve bağ dokusunu iyileştirir. Kemik ağrılarını iyileştiren tarçını günde bir bardak çay şeklinde tüketebilir ya da ağrıyan bölgelerinize tarçın yağıyla masaj yapabilirsiniz.

İNFLAMASYONLA SAVAŞIR
Tarçın, anti inflamatuar özelliklere sahiptir. Kalp krizi, felç, yüksek tansiyon ve diğer ilgili hastalıkları azaltmaya yardımcı olur. Kötü kolesterolü düşürdüğü ve vücutta iyi kolesterolü geliştirdiği bulunmuştur. Tarçın, akciğerleri destekleme özelliğine sahiptir ve anti-inflamatuar özelliğinden dolayı vücuttakis dokusu hasarı ile savaşabilir.
KİLO VERMEK/ZAYIFLAMAK İÇİN BİREBİRDİR
Tarçın kilo vermede yardımcı olur. Bunun nedeni, tarçının sindirim sistemindeki yiyeceklerin yavaş bir şekilde dağılmasına yardımcı olmasıdır. Bu, doluluk hissi verir, yemek yeme isteğini azaltır ve daha az gıda maddesinin alınmasına yardımcı olur.
KAN ŞEKERİNİ DENGELEYİCİ ÖZELLİĞE SAHİPTİR
Sürekli bir şeyler yemek istiyor, kendinizi tatlı yeme düşüncesinden uzaklaştıramıyorsanız, mutlaka tarçın tüketmelisiniz! Kan şekeri seviyesini kontrol altına alan tarçın, aniden ortaya çıkan tatlı krizlerini önler. Kan şekerini dengede tutan tarçın, kendinizi yorgun hissetmenizi, baş ağrılarınızı ve açlık duygunuzun sıklıkla ortaya çıkmasını önler. Güne daha zinde başlamak için kahvaltıda iki çay kaşığı kadar tarçın tüketebilirsiniz.
GÜÇLÜ BİR ANTİOKSİDAN DEPOSUDUR
Tarçın, vücutta serbest radikallerin büyümesini engelleyen büyük miktarlarda antioksidan içerir. Vücudun yaşlanma sürecini yavaşlatır. Tarçın, en yüksek antioksidan bitki olarak test edilmiştir ve diğer bitkilerle karşılaştırıldığında, baharatlar arasında antioksidanlarda yedinci sıradadır. Flavonoid ve fenolik asit tarçında çok sayıda bulunur ve bu bileşikler stresi azaltmada birlikte görev yapar.
PARKİNSON VE ALZHEİMER’IN ÖNÜNE GEÇER
Tarçının, nörodejeneratif hastalığı olan hastalarda pozitif, yatıştırıcı etkileri olduğu bulunmuştur. Bir çalışma, tarçının Parkinson hastalığına ve Alzheimer hastalığına yol açan iki bileşiği önlediğini düşündürmektedir. Tarçın alımı, beyindeki tau proteininin büyümesini de engeller. Bu protein, Alzheimer’ın neden olduğu önemli bir faktör olarak tanımlanmıştır. Tarçın, nöronları ve motor duyusal aktiviteleri koruyarak, Parkinson hastalığına sahip hastalara da yardımcı olmaktadır.
TARÇININ MUCİZEVİ YARARLARI NELERDİR?
Bağırsak ve mide rahatsızlarına çok faydalıdır.
Kanser hücreleri ile savaşır ve çoğalmalarını önler.
Hafızayı güçlendirir ve unutkanlığa iyi gelir.
Tarçın, dişte ve diş etlerinde oluşan zarar verici bakterileri yok etmede ve ağız kokusunu gidermede yardımcıdır.
Kolesterolü düzenler ve kötü kolesterolü iyileştirir.
Yağ yakarak kilo vermeyi destekler.
Tarçın, anne sütünü arttırmaktadır.
Yüksek şekeri olan şeker hastalarının kan şekerinin düşmesini sağlar.
Tarçın, kemikleri güçlendirerek kemiklerin gelişiminde yardımcı olur.
Bakterileri öldürür.
Adet sancılarını hafifletir ve kanamayı düzenler.
Tarçın cilt sağlığı açısından oldukça etkilidir ve ciltteki döküntülere, tahrişe ve enfeksiyona iyi gelmektedir. Bunun yanı sıra sivilce ve siyah noktaların yok olmasında da yardımcıdır.
Kan dolaşımını düzenler.
Migren ağrılarını azaltır.
Kan akışını hızlandırarak kandaki oksijen miktarını artırır.
Şişkinlik tarzı sindirim problemlerinde ve midedeki rahatsızlıklarda faydalıdır.
Öksürük kesicidir.
Tarçın yağı ile yapılan masaj ağrıların büyük ölçüde azalmasını sağlar.
Tarçın; bağışıklık sistemine güç verir, bağışıklık kazandırır.
Boğaz enfeksiyonlarını giderir.
Konsantrasyon ve dikkat eksikliği problemleri yaşayanlar için oldukça etkilidir.
Bakterileri öldürür.
Tarçın çayı ve tarçın yağı soğuk algınlığına iyi gelir.
Doğal bir koku gidericidir.
Mantar enfeksiyonlarına karşı da kullanılmaktadır hatta tırnaktaki mantarı yok edebilir.
Kolesterolü düşürmede yardımcı olabilmektedir.

 

TAVŞAN MEMESİ OTU 

Diğer İsimler: Yaban mersini, Enir.

Latince Adı: RuscusAculeatus.

Bitki: Maki ormanlarında bulunan, kışın yapraklarını dökmeyen, 1 metre boyunda, nohut kadar kırmızı renkli meyvaları olan, yaz sonunda yeşilimsi çiçekler açan bir ağaççıktır.

Yetiştiği Yerler: Marmara ve Karadeniz bölgesinde yetişmektedir.

Kullanılışı: Özellikle ilk veya sonbaharda toplanan kökler kurutularak, faydalanılacağı zaman suyla kaynatılır. Tadı acı olduğundan bal, pekmez veya şeker ile tadlandırılıp içilir. Meyvaları kurutulup, kavrulur ve toz edilerek kahve gibi kullanılır.

İçindeki Maddeler: Reçine, uçucu yağ, tanen, şekerler ve ruscogenin ile neoruscogenin adlı saponinleri taşır.

Tıbbî Etkiler: Saponin acı lezzetiyle iştah açıcı, ayrıca idrar söktürücü ve ateş düşürücüdür.

Eskiden mide şikayetlerinde kullanılan tavşanmemesi, Lapin ve Sannie isimli 2 Fransız bilim adamının bitkide bulunan saponinleri izole etmesiyle tanınmıştır. Bu saponinler yara iyileşmesini hızlandırıcı ve özellikle toplardamarları büzücü etkiye sahiptirler. Bunun için hemoroidli ve varisli hastalarda hemoroid ve varislerin şişliğini indirerek rahatlama sağlayabilir.

40 gr. kuru kök 1 It. suda, su 0.5 It. kalıncaya kadar kaynatılır. Bundan günde 3 kez 2 çay kaşığı içilir.

 

 

U-Ü HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

 

ÜZÜM ÇEKİRDEĞİ

•Üzüm Çekirdeğindeki oligomerik proantosiyanidinler anti-inflamatuar, anti-kanserojen, anti-alerjik antiviral, antibakteriyel etki gösterirler.
• Üzüm çekirdeğindeki maddeler damar sertliğine karşı önemli etkilere sahiptir. Arterlerin bütünlüğünü korumaya yardımcı olur ve dolaşımı rahatlatır. Kan ve lenf dolaşımını düzenler. Periferal dolaşımı önemli bir şekilde iyileştirir.
• Araştırmalar, OPC’nin damarları sağlamlaştırarak ve esnekliklerini yeniden kazandırarak, tekrar derinin içine çekilmelerini sağladığını göstermektedir.
• Damar duvarındaki kollajen ve elastin adlı iki protein, damar duvarının elastikliğini ve geçirgenliğini büyük oranda belirler. OPC, bu iki yapı-taşı proteine bağlanarak, onların yıkıcı enzimler tarafından bozulmalarını önler, onların birleşmelerine ve olgunlaşmalarına yardım eder.
•Varise karşı koruyucu özelliği olan üzüm çekirdeği bu işlevini damar cidarı stabilitesi ve damar üzerine yaptığı etkilerle gerçekleştirir. Damar duvar yapısını korurarak varis genişlemelerini engeller.
• 1981 yılında 50 varis hastası üzerinde yapılan çift-kör kontrollü bir deneyde, bir ay boyunca alınan günlük 150 miligram OPC’nin, ağrı, yanma, karıncalanma ve atardamarların şişme derecesini azaltmada kullanılan Diosmine adlı ilaçtan daha hızlı ve uzun süreli etkili olduğunu göstermiştir. Fransa’da varis hastası olan 92 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada ise; 4 hafta boyunca günde 300 miligram OPC alımının, ağrıyı, karıncalanmayı, geceleyin ortaya çıkan bacak kramplarını ve şişkinliği %50′ den daha fazla oranda azalttığını göstermiştir.
• Üzüm çekirdeğindeki proantosiyanidinlerin beyin ve karaciğer hasarı üzerinde beta karoten, C vitamini ve E vitamini gibi antioksidanlardan daha güçlü koruyucu etki gösterdiği saptanmıştır.
• Klinik araştırmalar, üzüm çekirdeğinin toplardamar yetersizliğinin, retina hasarlarının ve bazı cilt hastalıklarının tedavisinde olumlu etkiler sağladığını göstermektedir.
• Üzüm çekirdeği özü, özellikle Fransa ve İtalya’daki doktorlar tarafından beyne ve kalbe giden kan akımını düzenlemek için, varis, diş etlerinde kanama, glokom, hemoroid, fazla adet kanaması ve damar sertliğine yönelik öneriliyor.
• Araştırma bulgularına göre, üzüm çekirdeği özütündeki oligomerik procyanidinler, arterlerin ve kan damarlarının gevşemesini sağlayarak kan basıncının kontrol edilmesine yardımcı oluyor. California-Davis Üniversitesi tarafından 2006 yılında yapılan çalışmada üzüm çekirdeği ekstresinin kan basıncını azaltmada etkili olduğu tespit edilmiştir.
• OPC, kalp krizi ve felç yönünden risk taşıyan kan pıhtılaşmasına karşı da olumlu etkiler göstermektedir. Arizona Üniversitesi’nden Dr.Ronald Watson, OPC’nin trombosit kümelenmesini normale döndürdüğünü belirtmektedir. Dr.Watson yaptığı deneylerde, sigara içen insanlarda trombosit kümelenmesini tespit etmiş ve bu kişilerin OPC alımından 20 dakika sonra trombositlerinin normale döndüğünü saptamıştır.
• ‘Metabolism’ 2009 Aralık sayısında yer alan klinik çalışmanın sonucuna göre üzüm çekirdeği ekstresi metabolik sendromlu hastalarda yüksek tansiyonun düşürülmesinde plasebo tedavisinden daha etkili olmuştur.
• Üzüm çekirdeği kronik venöz yetmezlik gibi sorunlarda olumlu etkiler sağlayabilir. Yaralanma ya da ameliyat sonrası görülen şişliği azaltabilir. 10 ila 30 gün süresince dolaşım için günlük 150-300 mg, şişlik içinse 200-400mg alımı öneriliyor.
• Avrupa’da yapılan araştırmalar, üzüm çekirdeğinin vücut içerisinde histamin salgısını önlendiğini ve saman nezlesi gibi alerjik reaksiyonlarda etkili olduğunu göstermektedir.
• Fransa’da 100 denek üzerinde yapılan araştırmada 5 hafta süresince günlük 200 miligram üzüm çekirdeği alımının, parlak ışıklara maruz kaldıktan sonra görme keskinliğine yeniden kavuşma hızının arttığı saptanmıştır.
• Üzüm çekirdeğinin yüksek antioksidan aktivitesi, meme, prostat, akciğer, kolon ve mide gibi bazı kanser türlerini önlemeye yardımcı olabilir. Laboratuar çalışmaları üzüm çekirdeği ekstresinin çeşitli kanser hücrelerinin büyümesini engellediğini göstermektedir.
• 2010 yılında ‘Neoplasia’ adlı dergide yer alan bir çalışmada kolon ve bağırsak kanseri olan farelere altı hafta boyunca üzüm çekirdeği ekstresi verilmiş ve polip sayısı %40 azalmıştır. Boyutu 2 mm daha büyük poliplerin sayısı %71 azalmıştır.
•Journal of Medicinal Food adlı dergide yayınlanan bir bilimsel çalışmada, kırmızı üzüm çekirdeği ekstresinin deney hayvanlarının cildinde, UV ile oluşturulan oksidatif strese karşı koruyucu etki gösterdiği tespit edilmiştir.
• Alabama Üniversitesi Dermatoloji Bölümünce yaplan ve sonuçları ‘Pharmaceutical Research’ 2010 yılı Haziran sayısında yayınlanan araştırmada, üzüm çekirdeğindeki proantosiyanidin’lerin UV ışınla oluşturulan deri tümörü gelişimine karşı koruyucu etki gösterdiği saptanmıştır.
• ‘Frontiers in Bioscience’, 2011 Haziran sayısında yayınlanan çalışmaya göre kombine edilmiş üzüm çekirdeği ekstresi ile resveratrol’un insan kolon kanser hücrelerini öldürmede etkinliğinin olduğu tespit edilmiştir.
•2009 Ocak sayısında Clinical Cancer Research’da bildirilen bir çalışmaya göre, üzüm çekirdeği ektresi, apoptoz yolaklarının enzimlerini aktive etmek yoluyla laboratuarda insan lösemi hücrelerinin programlanmış hücre ölümünü indükler.
•The journal Carcinogenesis’ de bildirilen bir çalışma üzüm çekirdeği özütünün hücre hatlarında ve farelerde baş ve boyun skuamöz hücreli karsinom hücrelerini öldürdüğünü göstermiştir.
•Clinical Cancer Research’de yayımlanan bir çalışmaya göre üzüm çekirdeği özütü ilerlemiş kalın bağırsak kanseri olan farelerde tümör kitlesinde %44 oranında küçülmeye neden olmuştur. Hayvan temelli deneylerde üzüm çekirdeği özütünün kanser tedavisinde kullanılan ilaçlardan biri olan antrasiklinin sebep olduğu kalp hasarını kontrol edebildiği gösterilmiştir.
• C-reaktif protein düzeyleri, hem kalp hastalıkları hem de diyabet riskiyle ilgili bir iltihaplanma ölçüsüdür. İnflamasyon arttıkça kalp hastalığı riski artar. İngiltere’de yapılan ve sonuçları ‘Diabetes Medicine’ 2009 Mayıs sayısında yayınlanan araştırmaya göre 4 hafta boyunca günlük 600 mg üzüm çekirdeği ekstresi alımı C-reaktif proteininde önemli bir azalma sağlamıştır.
•Journal of Toxicological Sciences’de bildirilen bir çalışma üzüm çekirdeği özütünün antibiyotiklere direnç geliştirdiği için tedavisi güç olan Staphylococcus aureus’a (MRSA) karşı olan etkisini araştırdı. Araştırmacılar, üzüm çekirdeği özütünün bakteri sayısının 43 suşuna karşı etkili olduğunu ve bunun MRSA hastalıklarının tedavisinde önemli bir gelişme olduğunu söylediler.
Üzüm Çekirdeği Nasıl Kullanılır?
Üzüm çekirdeği kullanımı taze olarak tüketimi dışında birkaç şekilde de alınabilir.
Üzum Çekirdeği Tozu
1 tatlı kaşığı üzüm çekirdegi tozu bal ya da yoğurtla karıştırılıp alınabilir. Açıkta satılan öğütülmüş üzüm çekirdeği kullanmaktan kaçınılmalıdır. Havayla temas etmesi üzüm çekirdeği tozunun sterilize özelliğini kaybetmesine neden olabilir. Günde bir avuç kuru üzüm yenilerek de üzüm çekirdeği alınabilir.
Üzüm Çekirdeği Ekstresi
Üzüm çekirdeği özü kapsül, tablet ve sıvı ekstre olarak satılmaktadır. %40 ila %80 proantosiyanidinler ya da %95 OPC içeren ürünler tercih edilmeli.
Genel antioksidan aktivite için günlük 50 mg-200 mg,
Kronik venöz yetmezlik için 150 mg-300 mg,
Ödem için 200 mg-400mg (10 ila 30 gün)
Üzüm çekirdeğinin bu tür kullanımı dışında kozmetik alanında kullanılan şekilleri de vardır. (üzüm çekirdeği kremi, şampuan, sabun gibi.)
Üzüm Çekirdeğinin Zararları Var mıdır?
Bilinen bir yan etkisi yoktur. Ancak herhangi bir rahatsızlık için ilaç tedavisi gören kişilerin doktorlarına danışarak kullanmaları daha doğru olur.

 

 

Y HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

YABAN MERSİNİ

1.Kan şekerini düzenler
Tip2 diyabet, insulin direnci veya metabolik sendromda düzensiz kan şekeri salgılanır. Elbette bu soruna özgü diyet programı uygulanmalıdır ama araştırmalara göre düzenli yabanmersini tüketenlerde tüketmeyenlere göre daha regüle kan şekeri salgılanmaktadır.
2.İdrar yollarını temizler
Çoğu idrar yolu enfeksiyonuna E. Coli olarak bilinen bir bakteri neden olur, idrar yoluna yapıştığından idrarla da atılamamaktadır. Yabanmersini ise doğal antibiyotik özelliği ile idrar yolunu bu bakteriden temizleyebilmektedir.
3.Görme kaybına faydalı
Yabanmersini yüksek oranda antosiyanin içermesinden dolayı görme kaybını önleyici özelliğe sahip. Makula dejenerasyonu, katarak, miyop, göz kuruluğu hatta enfeksiyonlara karşı koruyabilmekte.
4.Beyin sağlığını korur
A,B,C vitaminleri, antosiyaninler, selenyum, magnezyum, fosfor, bakır, çinko gibi önemli besin öğelerinden zengin olan yaban mersini beyin hücrelerini ve sinirlerini koruyucu özelliğe sahip ayrıca hafızayı güçlendir. Özellikle alzheimer gibi giderek artan bir hastalığa karşı koruyucudur. Çalışmalara göre düzenli yabanmersini tüketen çocukların öğrenme kapasitesi de yükselmektedir.
5.Kalp hastalıklarından korur.
Lif oranının yüksek ve antioksidanlardan zengin olması nedeniyle özellikle LDL kolesterol seviyesini düşürücü özelliğe sahiptir. Bu nedenle kalp sağlığını korur. Ayrıca düzenli olarak yabanmersini tüketenlerde eNOS enzim seviyesinin de yüksek olduğu belirlenmiştir, eNOS enzimi yine kalp hastalıklarından koruyucu özelliğe sahiptir.

6.Sindirim sistemini düzenler
Lif içeriği nedeniyle sindirim sistemini düzenler, kabızlık problemi olanlarda faydalıdır. Ayrıca içeriğindeki bakır ve fruktoz nedeniyle sindirimi hızlandırır.

7.Kanserden korur
Pterostilben, ellagic asit gibi kansere karşı koruyucu içeriğiyle ayrıca C vitamininden de zengin olmasıyla özellikle kolon, rahim ve karaciğer kanserine karşı faydalıdır.
8.Doğal antidepresandır
Enerji metabolizmasını düzenleyici, sakinleştirici özelliğiyle doğal anti depresantdır. Rengi ne kadar koyuysa içeriği de o kadar zengin olmaktadır.
Diğer Önemli Faydaları:
1-Yaprak ve kuru meyvelerinden yapılan çay ishal giderici özellik taşımaktadır.
2-Yaban mersini çayının bayanlarda özel günlerin etkisini azalttığı ve düzene sokmaktadır.
3-Yaban mersini çayının idrar yolu enfeksiyonlarında antibiyotik etkisi göstermektedir.
4-Kansere karşı vücudu koruyan enzimleri aktive etmektedir.
5-Anti kanserojen ve antioksidan özelliğe sahiptir.
6-Yağlı bileşiklerin vücuttan atılmasını sağlar.
7-Taze olarak yenildiğinde kanı temizler.
8-Besleyici olmasına rağmen kalori ve sodyum içeriği düşüktür.
9-Kan şekerini düşürür
10-Bağırsak metabolizmasını düzenleyen lifli özelliği vardır.
11-Kan kolesterolünü düşürür.
12-Pektin içeriği yüksektir.
13-Kalp krizi riskini azaltır.
14-Gece görüş kabiliyetini artırır.
15-HIV VİRÜSÜNÜN tekrarlanmasını azaltır.
16-Damar elastikliği ve gözlerin geçirgenliğini artırır
17-Vücutta biyoaktif madde olarak kullanılan polifenoller, aktokyaninler, flavanoller ve tanenlerce zengindir.
18-Kansere karşı savaşan ELLAGIC-ASİT içeriği oldukça yüksektir.
19-Diyetlerin sağlıklı ve çok değerli bir parçasıdır.
20-Göz yorgunluğunu giderir, miyopluk ve şeker hastalığından kaynaklanan görme bozukluklarını engeller. Kamaşma, kılcal damar çatlaması ve gece körlüğünü ortadan kaldırır.
21-Kabızlık, bulantı, mide kramplarını ve ülseri önler.
22-Damar sertliği oluşumunu engeller.
23-Varis ve basur’u (hemoroit) iyileştirir.
24-Sakinleştirici özelliği vardır.
25-Ağız içi yaralarını iyileştirir.
26-İltihaplar için dezenfektan özelliği taşır potasyum içeriği son derece yüksektir
27-Araştırmalara göre günde bir kâse yaban mersini, yaşlılık nedeniyle oluşan tahribatı önleyip hafızayı güçlendiriyor.

 

YAKI OTU

Yakı otu prostit ve BHP ( iyi huylu prostat büyümesi ) sorunlarına karşı etkili bir bitkidir. Bir diğer kullanım alanı ise cilt bakımı olarak sivilce, akne gibi sorunlarda kullanılabilir. Antioksidan, antibakteriyel ve anti-inflamatuar özellikleri vardır.
İçerisinde bazı flavonoidler, beta-sitosterol, kaempferol, gallik asit ve quercetin gibi maddeler vardır. Ayrıca; yakı otu içerisinde bulunan A ve B oenothein adlı bir bileşik ve türevleri üzerinde bilim adamlarının yaptıkları araştırmalarda, düşük konsantrasyonlarda yakı otu çayı‘nın anormal prostat büyümesine karşı etkili olduğu saptanmıştır. Ayrıca mesane ve idrar yolu hastalıklarını da tedavi etmede yardımcı olmaktadır.
Pretoria Üniversitesi’nden bir çalışmada, BPH ve / veya prostatit tedavisi için beş bitkisel ilaç ekstresinin anti-inflamatuar ve antioksidan etkileri ve antibakteriyel aktiviteleri incelenmiştir söğüt otunun prostatit ve BPH tedavisilerinin her ikisinde de etkili olduğunu kanıtlanmıştır. (Steenkamp 2006)
Kırk yaş üstü erkeklerde, kandaki testosteron seviyesi yavaş yavaş azalmaya başlar ve diğer hormonlar önemli ölçüde artış görülür. Bu hormonal değişikliklerin bir sonucu olarak, bir testosteron türevi dihidrotestosteron ( DHT ) seviyesini artırır. Bu testosteron türevinin artması, prostat ile bağlantılı tüm anormal büyüme sorunlarına yol açar. Sadece prostat değil ayrıca saç dökülmesi ve saç beyazlaması gibi sorunları da arttırmaktadır.
Yapılan çalışmalara göre; söğüt otu bitkisinin; DHT düşürmek için klinik ilaçlar kadar etkili olabileceği belirtilmiştir.
Yakı otu çayı‘nın bitkisel çay olarak kullanılabileceği ve yan etkisinin de bulunmadığı belirtilmiştir. Tabiki belli bir hastalığın tedavisinde sürekli kullanım için doktor tavsiyesi şarttır.
Yakı Otu Prostatit ve İyi Huylu Prostat Büyümesi’ne Nasıl Etki Ediyor?
Yakı otu ile hazırlanan çaylar içilmeye başladığında, gevşeme ve rahatlık oluşmakta, ayrıca prostat hastalarında ve başka hastalıklarda gece sık sık tuvalet ihtiyacında önemli bir azalma başlamaktadır. İdrar kesesi sorunu yaşayıp ameliyat olanlar dahi bu çaydan fayda gördüklerine dair yorumlar vardır.
Cinsel İşlev Bozukluklarında Yakı Otu Faydaları
Prostat büyümesi nedeniyle cinsel istekte azalmalar yaşanabilir. Küçük çiçekli söğüt bitkisi erkeklerde cinsel fonksiyon geliştirmek için kullanılabilir.
Ürogenital Sistem Sağlığı için Yakı Otu Faydaları
Prostat ile birlikte, bu ot ile aynı zamanda böbrek, üretra ve mesane gibi ürogenital sistemi oluşturan organları koruyabilirsiniz. Bu bitki aynı zamanda kadınlarda idrar yolu enfeksiyonlarının tedavisinde yardımcı olur.

 

YULAF

Yulafın sinir sistemi üzerinde olumlu etkileri vardır.
Metobolizmaya ve bireye rahatlık verir.
Stres ve uykusuzluğa karşı direnç gösterir.
Metobolizmayı kemikleri ve kasları güçlendirir.
Yulaf, dişleri de koruduğu gibi bedensel ve mental yorgunluğu da azaltır.
Aynı zamanda iktidarsızlığa da iyi gelir.
Guatrı engellemeye yardımcı olur ve tiroid bezinin düzenli çalışmasını sağlar.
Kandaki şeker miktarını ve kolesterolü düşürür.
Yulaf sindirim sisteminde mide ve bağırsak bozukluklarını da giderir.
Kuvvetli bir idrar sökücüdür.
Kadınlarda zorlu geçen adet dönemlerinde ağrı ve şikayetleri azaltır.
Yulaf ezmesi zayıflatır mı?
Yulaf tüketmek zayıflatır mı? sorusu da özellikle diyet kararı veren bireylerin sıkça yanıt aradığı sorular arasında yer almaktadır. Yulaf ile zayıflamanın destekçisi tiroit bezlerinin düzenli çalışmasıdır. Yulafın kolesterolü, aynı zamanda kan şekerini dengelemesi yönündedir. Bu sayede insanların daha uzun zaman aralıklarında acıkmaları da söz konusudur.
Aynı zamanda yulaf idrar söktürücüdür. Bu sayede vücuttaki ödemin daha kolay atılımı olanaklı hale gelmektedir. Yulaf, hazımsızlık sorununu gidermeye de yardımcı olmaktadır. Yulafın lifli olması nedeniyle tüketimi uzun süreli tokluk hissi vermektedir.
Özetle; uzun süren tokluk hissi veren, kan şekerinin dengelenmesine yardımcı olan, karaciğerleri de temizleyen yulaf ezmesi bireyin zayıflamasına yardımcı olur, bu yüzden yulaf ezmesi diyetlerin olmazsa olmazı olarak uzman diyetisyenler tarafından tavsiye edilir.

 

Z HARFİ İLE BAŞLAYAN BİTKİLER

 

ZENCEFİL

Son yıllarda en çok dikkat çeken bitkilerden birisidir. Türkiye’de yetişmeyen bir bitkidir ve tropiklerden gelir. Zencefil çok iyi bir yangı giderici, iltihap giderici bir maddedir. Örneğin; romatizmalı hastalıklarda kullanılan ürünleri vardır. Zencefil karışımı ile hazırlanmış formülleri vardır. Bunun dışında yangı giderici etkisine bağlı olarak diğer birçok iltihaplı durumlarında tedavisinde kullanılabiliyor. Kan şekeri üzerinde düşürücü bir etkisi vardır. Mide asitini ve safrayı arttırır. Dolayısıyla et yemeklerine koyulduğunda sindirimi kolaylaştırması gibi bir özelliği vardır. O yüzden sofralarımızda ve günlük hayatımızda zencefile daha fazla yer açmamız gerekir.
Zencefilin kusmayı önleyici etkisi de vardır. Özellikle 1gr. geçmeyen dozlarda hamilelik kusmalarında kullanılır. Bu bitkinin en önemli etki ettiği rahatsızlık mide bulantısıdır. Böyle bir rahatsızlığınız var ise bunun çayını içebilirsiniz.
Mide bulantısının yanı sıra soğuk algınlığı, grip ve öksürük gibi hastalıklarda en sık tükettiğimiz bitkidir. Boğaz iltihabınız var ise zencefili bal veya pekmez ile karıştırarak macun yapabilirsiniz. Bu macunu aç karna içerek boğaz iltihabınızı ve öksürüğünüzü azaltabilirsiniz.
ZENCEFİLİN FAYDALARI
Mide bulantısına iyi gelir. Özellikle hamilelerin mide bulantısını gidermek için kullanılabilir.
Şişkinlik ve kolik gibi sindirim problemlerine iyi gelir.
Mide bağırsak iltihabını giderici madde olarak kullanılır.
Gıda zehirlenmesine karşıdır.
Terletici ve ateş düşürücüdür.
Öksürük, grip ve soğuk algınlığında kullanılır.
Solunum yolları hastalıklarında tüketilir.
Isıtıcı ve yapıştırıcı etkiye sahiptir.
Metabolizmayı hızlandırıcıdır.
Zayıflatma diyeti tutanlar için yardımcıdır
ZENCEFİL KÜRÜ
Kaynayan 1,5 su bardağı suya 4 gram kök zencefili atıp, 5 dakika kaynatınız. Ilıdıktan sonra süzünüz ve sabah kahvaltısından 15.dakika önce aç karnına 1 su bardağı tüketiniz.

 

ZEYTİN YAPRAĞI ÇAYI

Bir zeytin ağacı aynı zamanda bir sağlık hazinesidir. Zeytin ağacının yaprakları yüzyıllardır kullanılmaktadır ve sağlığa olan faydalarının bir kısmı kanıtlanmıştır. Yeni çalışmalar ise, zeytin yaprağı çayının ve ekstresinin şaşırtıcı özelliği nedeniyle yarattığı sağlık faydalarını kanıtlamaya devam etmektedir.
Zeytin yaprağı çayı virüslerin çoğalmasını engelleyerek onlarla savaşır. Ayrıca düşük kolesterol yardımcı olduğu gibi düşük kan basıncına da etki etmektedir. Diğer yandan kan şekerini azaltmaya yardımcı olduğu gibi yorgunluğu da azaltmaktadır. Zeytin yaprağı çayı bakteriyel enfeksiyonlarla savaştığı için mantar enfeksiyonlarıyla mücadeleye yardım etmektedir. Soğuk algınlıkla mücadele için oldukça mükemmel bir yol olan zeytin yaprağı çayı bağışıklık sistemini oluşturarak dengeli ve güçlü bir vücudu desteklemektedir. Viral enfeksiyonlarla da savaşırken vücuttan toksinlerin atılmasını sağlamaktadır.

Zeytin yaprağı çayının sağlığa faydaları
Anti-bakteriyel, anti-virüs, anti-fungal özelliklere sahiptir: Zeytin yapraklarının barındırdığı oleuropein isimli aktif bir madde zararları bakterilerle savaşırken diğer yandan vücuttaki yararlı bakterilerin de korunması için yardımcı olmaktadır. Bu nedenle zeytin yaprağı çayı grip ve üst solunum yolları gibi enfeksiyonların neden olduğu mikroplarla baş edebilen baş bileşikleri içermektedir.
Sağlıklı bir kalbi korumaya yardımcı olmaktadır: Zeytin yaprağı kan damarlarını rahatlatır ve atardamar duvarlarında plak birikmesini önlemektedir. Diğer yandan kan basıncının düşmesine sebep olan aritmi durumundan vücudu koruyarak sağlıklı bir kalp oluşumunu desteklemektedir.
Kemik sağlığına destek olur: Zeytin yaprağındaki oleuropein maddesinin, vücuttaki kemiklerin büyümesinden sorumlu olan hücreler olan osteoblastların hızını arttırmak yardımcı olduğuna inanılmaktadır. Bu durum özellikle kadınların yaşlanma sürecinde kemik kütlesinin tutunmasına yardımcı olmaktadır.
Yağ yakımına yardımcı olur: Zeytin yaprağındaki oleuropein maddesinin vücudumuzun daha kolay yağ yakması için izin veren bir madde bilinen thermogenin artırılmasına etki ettiği gösterilmiştir. Aynı zamanda tiroid hormonu ve adrenalini yükseltmek için gösterilen zeytin yaprağı çayı sindirimi geliştirmeye de yardımcı olmaktadır.
Bağışıklık sistemini güçlendirir: Zeytin yaprakları geleneksel olarak, bağışıklık sisteminin işleyişini geliştirmek ve istilacı organizmalara karşı savaşmak üzere vücudun çabaları artırmak için kullanılmıştır. Taze zeytin yapraklarından yapılmış bir sıvı ekstresinin antioksidan kapasitesi neredeyse çift yeşil çay özü kadardır. Bağışıklık sistemini artırmak için doğal maddelerden biri olan C vitamini açısından oldukça yüksek olduğu için vücut için çok destekçidir.
Soğuk algınlık ve gribe yardımcı olur: Zeytin yaprağı çayı farklı virüslere karşı savaşmada oldukça mükemmel bir performans sergilemektedir. Bu özellikleri nedeniyle geleneksel tıpta, zeytin yaprağı çayı viral hastalıkların önlenmesinde ve tedavisinde kullanılmaktadır. Bu viral hastalıkların en yaygın ve en çok bilinenleri ise soğuk algınlık, nezle ve herpes hastalıklarıdır.
Kötü kolesterolü engeller: Tüm bu avantajlarına ek olarak, zeytin yaprağı oksidasyon engelleyerek kötü kolesterol (LDL) oluşumuyla mücadele edebilmektedir. Bu okside kolesterol “kötü” kolesterol olarak bilinmekte ve sağlığımız için zararlı olarak kabul edilmektedir.
Antioksidan etkisine sahiptir: Zeytin yaprağının içerdiği fenoller, serbest radikallerin etkisinin nötralize olmasına yardımcı antioksidanlar içermektedir. Bu zararlı radikaller DNA’nın oluşturulması sürecine zarar veren aktif maddelerdir. DNA hasarlı çoğaldığında yaş hücrelerinin daha hızlı hareket etmesine neden olmaktadır.
Enfeksiyonlarla savaşır: Zeytin yaprağı çayının en yaygın kullanımlarından biri ise vücutta çeşitli iltihapların iyileşmesinde etkili olmasıdır. Zeytin yaprağındaki oleuropein maddesi anti-mikrobik özellikleri inflamasyonu azaltmakta ve daha hızlı iyileşmesine destek olmaktadır.
Düşük kan basıncına etki eder: Yapılan çalışmalar oleuropein maddesinin kan damarlarını rahatlattığı bu nedenle düşük kan basıncı ve hatta kan pıhtısı oluşumunu önlemenin mümkün olduğunu gösteriyor. Buna ek olarak, zeytin yaprağı da düzensiz kalp atışı ile koroner arterlerde kan akımını artırmak ve kan şekeri düzeylerini düzenlemek için oldukça etkili olabilmektedir.
Kanseri önlemektedir: Bazı araştırma antioksidanların karaciğer, meme ve prostat kanseri gibi kanserler ve tümörleri tedavi edebileceğini göstermiştir. Bunlar yapılan ön çalışmalar olsa da, zeytin yaprağı çayındaki antioksidanlar DNA onarımını koruyarak, oluşabilecek durumlar içinde önleyici bir rol oynayarak yardımcı olmaktadır.

Zeytin yaprağı çayının zararları
Zeytin yaprağı çayının kan basıncını düşürmede ki şaşırtıcı gücü nedeniyle bazı önlem olmadan zeytin yaprağı çayı alınmamalıdır. Bu çay kandaki kan basıncını ve glikoz seviyesini düşürmektedir. Düşük kan basıncı ve glikoz seviyelerine sahip olanlar için bir tehdit haline gelebilmektedir.
Zeytin yaprağı çayı kan basıncını azaltmak ve glikoz düzeyleri dengelemek için kullanılan ilaçlarla etkileşime girerek tehlikeli bir duruma neden olabilir. Bu çayın tüketimi kan basıncı seviyelerine etki ettiği zaman baş dönmesine neden olabilir eğer böyle bir durumda araba kullanıyorsanız ölümcül sonuçlara sebep olmadan önlem almalısınız.
Kan basıncı düzeylerini kontrol altında tutmak ve çayı tüketmeden önce bir doktordan fikir almak en doğrusu olacaktır.
Eğer şeker hastalığınız var ise zeytin yaprağı çayını günlük olarak tüketmenize doktorunuzun kesinlikle onay verdiğinden emin olun.
Hamilelik ve emzirme döneminde zeytin yaprağı çayı tüketimi: Zeytin yaprağı çayının ve ekstresinin kullanımının yan etkileriyle ilgili çok az kaynak olması nedeniyle herhangi bir risk oluşturmaması için hamile ve emzirme döneminde olan kadınların zeytin yaprağı çayını tüketmesi tavsiye edilmemektedir.